nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
EBÛ HAMZA HORASÂNÎ YAŞAMSAL
Horasan bölgesi velîlerinden Nişâbur'un Mülkâbâd mahallesindendir Doğum târihi bilinmemektedir Cüneydi Bağdâdî hazretleriyle benzer asırda yaşamıştır Ebû Türâbı Nahşebî ve Ebû Saîdi Harrâz ile gezi edip sohbet etmiştir Zamânındaki âlimlerin ve evliyânın ileri gelenlerinden idi Dînî meselelerin inceliklerine vâkıftı Verâ sâhibiydi Haramlardan fazla sakınırdı Ahmed bin Hanbel hazretleri ona derin saygı duyar, tasavvufla ilgili meselelerde ona sormadan cevap vermezdi Kendisine sorulan bir meseleyi Ebû Hamza Horasânî'ye arz eder; Bu hususta ne buyurursun ey sofî!derdi Uzun seneler insanlara İslâm dîninin dikte ve yasaklarını anlatarak onların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için gayret sarfeden Ebû Hamza Horasânî pekçok defâ hacca gitmiştir Hac yolculukları ve hac ibâdeti esnâsında pekçok âlim ve evliyâyla görüşüp sohbette bulundu 902 (H290) senesinde Nişabur'da vefât etti Ebû Hafsı Haddâd'ın kabri civârına defnedildi
Ebû Hamza Horasânî hazretleri, derin âlim ve büyük velî idi Allahü teâlânın emirlerine ve Peygamber efendimizin sünnetine bütün uyardı Haramlardan ve şüphelilerden kuvvetle kaçınırdı Dünyâya meyletmezdi Bir kimse ölümü unutmaz devamlı düşünürse, bâkî aralıksız olan her şey ona sevdirilir ve fânî, geçici olan her şeyden nefret ettirilirbuyururdu
Allahü teâlâ hakkında mârifet sâhibi olan ârifi billah kimse, maîşetini günü gününe tedarik eder Yâni sâdece jurnal maîşetini düşünür Dünyevî maîşetini asgarîye indirerek uhrevî maîşetini âzamiye çıkarırbuyurmuştur
Bir kimse gelerek; Bana nasîhat etdedi Ebû Hamza Horasânî ona; Önündeki sefer için azık hazırlabuyurdu
Ilginç kimdir?diye sorulunca; Ülfetten sıkılandır Yâni arkadaş ve akrabâsından sıkılan ve onlara yabancılaşan kimsedir Bir kimse her nevî ülfetten sıkılırsa o garîb olur Zîrâ dervişin dünyâda vatanı yoktur Vatan olmayan yerde ülfet sıkıntıdır Dervişin ülfeti, yaratılmışlardan ve Allahü teâlâdan başkasından kesilince, o her şeyden sıkılır O işte o süre garîb olur Bu yüksek bir derecedir En iyi haberdar olan Allahü teâlâdır
Cüneydi Bağdâdî hazretleri bir gün yolda bu arada, çıplak bir şekilde halkın aralarında dolaşan iblisi fark etti ve; Ey mel'ûn! Şu insanlardan utanmıyor musun?buyurdu Iblis; Hangi insanlardan? Bunlar insan mıdır? Şünûziye'dekiler insandır Çünkü onlar ciğerimi yakmışlardır?dedi Cüneydi Bağdâdî hazretleri kalkıp Şünûziye'deki câmiye gitti Ebû HamzaHorasânî'yi başını önüne eğmiş, zikir ve tefekkür ile meşgûl olduğunu gördü Olanları Ebû Hamza'ya anlattı Ebû Hamza Horasânî hazretleri; O mel'ûn yalan söylemiştir Zîrâ Allahü teâlânın evliyâsı, iblisin kendilerine muttalî olamayacağı dek azizdirlerbuyurdu
Bir ara Rey şehrinde bulunuyordu Rey mescidinde ayağına sarmak üzere bir kumaş istedi Birisi ona kıymetli olan Mısır ipeği getirdi O bu ipeği ayağına dolak yaptı Ona; Niçin böyle yaptın O pahalı şey dolak olur mu?dediler Buyurdu ki: Ben yoluma hıyânet etmem Yâni dünyâya ve dünyâdaki kıymetli şeylere değer vermem Dünyâdan çekilmek lâzımdır Yanına dünyânın bir kıymeti olsa tereyağından kıl çeker gibi o şey seni tasavvuftan çeker dışarı bırakır Sofîler dünyâya değer vermezler Bundan nedeniyle da gam yemezler Eğer bütün dünyâyı derleyip toplayıp bir dervişin ağzına koysan, o isrâf olmaz İsrâf, Hak teâlânın rızâsının hilâfına, tersine sarfettiğin şeydir Hak teâlâ senin dünyânın terkini yok, gönlünden dünyâ sevgisinin terkini ister Yâni gönlünden dünyâ muhabbetini tamir etmek Yargı teâlânın indinde mûteberdir Elinden dünyâyı çıkarıp tekrar ona dönmek yok Dünyânın tümü bir kerpiç parçasıdır Senin ondan nasîbin fakat bir toz kadardır
İnsanlara dünyâ ve âhirette kurtuluşun yolunu göstermek için ettiği sohbetlerinde buyurdu ki: Nefsinden sıkılan kimsenin gönlü, yüce Mevlâsına bağlanmakla ünsiyet, yakınlık ve kolaylık bulur
Ârif, ikrâm olunan şeyin yok olmasından, eldeki nîmetin gitmesinden ve vâd edilen azâbın başa gelmesinden korkar Ârif maîşetini günü gününe savar, gıdâsını günlük olarak alır
Allahü teâlâ bir kimseye şefkatle nazar ederse, hiç kararsızlık yok fakat bu nazar o kimseyi mesûd şahısların menzillerine ulaştırır Onun içini ve dışını doğrulukla süsler
Sofî kimdir?diye soran bir kimseye; Sofî, her çeşitlilik pislikten tasfiye edilen ve kendisinde hiç bir şekilde muhâlefet kiri kalmayan kimsedirbuyurdu
PARAYI ÇIKARIP ATTI
Ebû Hamza Horasânî hazretleri, bir keresinde hiç kimseden bir şey istemeden ve hiç kimseye iltifat etmeden tevekkül ederek çölde sefere çıkmayı nezr etti Bu nezir nedeniyle su tulumu ve ip almadan yola çıktı Cebinde kız kardeşinin verdiği bir mikdâr gümüş para vardı Yolda bu vesileyle nefsinden tevekkül esâsı üzerine olmasını içinden gelerek; Utanmıyor musun? Semâyı direksiz olarak muhâfaza eden Allahü teâlâ, senin mîdeni gümüş para olmadan doyurmaya kâdir yok midir?dedi Hemen o parayı çıkarıp attı ve yoluna devâm etti Derken yol üzerinde kazılmış bir kuyuya düştü Nefsi; İmdatdiye bağırması için kendisiyle çekişmeye başladı Nefsine karşı; Olmaz böyle şey, vallahi Allahü teâlâdan diğer kimseden destek istememdedi Kendi kendine mücâdele ederken kuyunun yanından geçen iki adamdan birinin diğerine; Şu yol üzerindeki kuyunun ağzını kazâra bir kimsenin düşmemesi için kapatalımdediğini işitti Azıcık sonra kuyunun yanına gelen yolcular kuyunun ağzını ağaç ve odunlarla kapattılar Yerle bir oluncaya dek toprakla örttüler Bu sırada Ebû Hamza Horasânî'nin feryâd etmek aklına geldi Ey şu adamlardan bana daha yakın olan!diye nidâ etti ve sustu Kuyunun ağzını kapatan adamlar oradan ayrılıp gittikten sonradan bir hayvanın kuyunun ağzından ayaklarını; Bana sarılder gibi aşağıya dürüst sarkıttığını gördü Ona sarılan Ebû Hamza Horasânî yapışıp kuyudan çıktı Bunun bir arslan olduğunu fark etti O vakit ona gâibden bir ses dedi fakat: Ey Ebû Hamza! Seni kuyuda mahvolmaktan arslanla bir tehlikeden diğer bir tehlike ile kurtarmamız güzel bir şey değil mi?Ebû Hamza Horasânî hazretleri olanlar üzerine şu ilâhîyi okuyarak yoluna devâm etti: Gizlediğim şeyi sana anlatmaktan korkuyorum Gözümün gönlüme anlattıklarını sırrım açıklıyor Senden hayâ etmem aşkımı gizlememe engel oluyor Bana bahşettiğin fehm (sezgi) sâyesinde keşfe muhtâc olmaktan beni kurtardın İşlerim konusunda bana lütfettin ve dış yüzümü iç yüzüme gösterdin Zâten lütuf, lütf ile idrâk edilir İhsâna ihsânla kavuşulur
*
Horasan bölgesi velîlerinden Nişâbur'un Mülkâbâd mahallesindendir Doğum târihi bilinmemektedir Cüneydi Bağdâdî hazretleriyle benzer asırda yaşamıştır Ebû Türâbı Nahşebî ve Ebû Saîdi Harrâz ile gezi edip sohbet etmiştir Zamânındaki âlimlerin ve evliyânın ileri gelenlerinden idi Dînî meselelerin inceliklerine vâkıftı Verâ sâhibiydi Haramlardan fazla sakınırdı Ahmed bin Hanbel hazretleri ona derin saygı duyar, tasavvufla ilgili meselelerde ona sormadan cevap vermezdi Kendisine sorulan bir meseleyi Ebû Hamza Horasânî'ye arz eder; Bu hususta ne buyurursun ey sofî!derdi Uzun seneler insanlara İslâm dîninin dikte ve yasaklarını anlatarak onların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için gayret sarfeden Ebû Hamza Horasânî pekçok defâ hacca gitmiştir Hac yolculukları ve hac ibâdeti esnâsında pekçok âlim ve evliyâyla görüşüp sohbette bulundu 902 (H290) senesinde Nişabur'da vefât etti Ebû Hafsı Haddâd'ın kabri civârına defnedildi
Ebû Hamza Horasânî hazretleri, derin âlim ve büyük velî idi Allahü teâlânın emirlerine ve Peygamber efendimizin sünnetine bütün uyardı Haramlardan ve şüphelilerden kuvvetle kaçınırdı Dünyâya meyletmezdi Bir kimse ölümü unutmaz devamlı düşünürse, bâkî aralıksız olan her şey ona sevdirilir ve fânî, geçici olan her şeyden nefret ettirilirbuyururdu
Allahü teâlâ hakkında mârifet sâhibi olan ârifi billah kimse, maîşetini günü gününe tedarik eder Yâni sâdece jurnal maîşetini düşünür Dünyevî maîşetini asgarîye indirerek uhrevî maîşetini âzamiye çıkarırbuyurmuştur
Bir kimse gelerek; Bana nasîhat etdedi Ebû Hamza Horasânî ona; Önündeki sefer için azık hazırlabuyurdu
Ilginç kimdir?diye sorulunca; Ülfetten sıkılandır Yâni arkadaş ve akrabâsından sıkılan ve onlara yabancılaşan kimsedir Bir kimse her nevî ülfetten sıkılırsa o garîb olur Zîrâ dervişin dünyâda vatanı yoktur Vatan olmayan yerde ülfet sıkıntıdır Dervişin ülfeti, yaratılmışlardan ve Allahü teâlâdan başkasından kesilince, o her şeyden sıkılır O işte o süre garîb olur Bu yüksek bir derecedir En iyi haberdar olan Allahü teâlâdır
Cüneydi Bağdâdî hazretleri bir gün yolda bu arada, çıplak bir şekilde halkın aralarında dolaşan iblisi fark etti ve; Ey mel'ûn! Şu insanlardan utanmıyor musun?buyurdu Iblis; Hangi insanlardan? Bunlar insan mıdır? Şünûziye'dekiler insandır Çünkü onlar ciğerimi yakmışlardır?dedi Cüneydi Bağdâdî hazretleri kalkıp Şünûziye'deki câmiye gitti Ebû HamzaHorasânî'yi başını önüne eğmiş, zikir ve tefekkür ile meşgûl olduğunu gördü Olanları Ebû Hamza'ya anlattı Ebû Hamza Horasânî hazretleri; O mel'ûn yalan söylemiştir Zîrâ Allahü teâlânın evliyâsı, iblisin kendilerine muttalî olamayacağı dek azizdirlerbuyurdu
Bir ara Rey şehrinde bulunuyordu Rey mescidinde ayağına sarmak üzere bir kumaş istedi Birisi ona kıymetli olan Mısır ipeği getirdi O bu ipeği ayağına dolak yaptı Ona; Niçin böyle yaptın O pahalı şey dolak olur mu?dediler Buyurdu ki: Ben yoluma hıyânet etmem Yâni dünyâya ve dünyâdaki kıymetli şeylere değer vermem Dünyâdan çekilmek lâzımdır Yanına dünyânın bir kıymeti olsa tereyağından kıl çeker gibi o şey seni tasavvuftan çeker dışarı bırakır Sofîler dünyâya değer vermezler Bundan nedeniyle da gam yemezler Eğer bütün dünyâyı derleyip toplayıp bir dervişin ağzına koysan, o isrâf olmaz İsrâf, Hak teâlânın rızâsının hilâfına, tersine sarfettiğin şeydir Hak teâlâ senin dünyânın terkini yok, gönlünden dünyâ sevgisinin terkini ister Yâni gönlünden dünyâ muhabbetini tamir etmek Yargı teâlânın indinde mûteberdir Elinden dünyâyı çıkarıp tekrar ona dönmek yok Dünyânın tümü bir kerpiç parçasıdır Senin ondan nasîbin fakat bir toz kadardır
İnsanlara dünyâ ve âhirette kurtuluşun yolunu göstermek için ettiği sohbetlerinde buyurdu ki: Nefsinden sıkılan kimsenin gönlü, yüce Mevlâsına bağlanmakla ünsiyet, yakınlık ve kolaylık bulur
Ârif, ikrâm olunan şeyin yok olmasından, eldeki nîmetin gitmesinden ve vâd edilen azâbın başa gelmesinden korkar Ârif maîşetini günü gününe savar, gıdâsını günlük olarak alır
Allahü teâlâ bir kimseye şefkatle nazar ederse, hiç kararsızlık yok fakat bu nazar o kimseyi mesûd şahısların menzillerine ulaştırır Onun içini ve dışını doğrulukla süsler
Sofî kimdir?diye soran bir kimseye; Sofî, her çeşitlilik pislikten tasfiye edilen ve kendisinde hiç bir şekilde muhâlefet kiri kalmayan kimsedirbuyurdu
PARAYI ÇIKARIP ATTI
Ebû Hamza Horasânî hazretleri, bir keresinde hiç kimseden bir şey istemeden ve hiç kimseye iltifat etmeden tevekkül ederek çölde sefere çıkmayı nezr etti Bu nezir nedeniyle su tulumu ve ip almadan yola çıktı Cebinde kız kardeşinin verdiği bir mikdâr gümüş para vardı Yolda bu vesileyle nefsinden tevekkül esâsı üzerine olmasını içinden gelerek; Utanmıyor musun? Semâyı direksiz olarak muhâfaza eden Allahü teâlâ, senin mîdeni gümüş para olmadan doyurmaya kâdir yok midir?dedi Hemen o parayı çıkarıp attı ve yoluna devâm etti Derken yol üzerinde kazılmış bir kuyuya düştü Nefsi; İmdatdiye bağırması için kendisiyle çekişmeye başladı Nefsine karşı; Olmaz böyle şey, vallahi Allahü teâlâdan diğer kimseden destek istememdedi Kendi kendine mücâdele ederken kuyunun yanından geçen iki adamdan birinin diğerine; Şu yol üzerindeki kuyunun ağzını kazâra bir kimsenin düşmemesi için kapatalımdediğini işitti Azıcık sonra kuyunun yanına gelen yolcular kuyunun ağzını ağaç ve odunlarla kapattılar Yerle bir oluncaya dek toprakla örttüler Bu sırada Ebû Hamza Horasânî'nin feryâd etmek aklına geldi Ey şu adamlardan bana daha yakın olan!diye nidâ etti ve sustu Kuyunun ağzını kapatan adamlar oradan ayrılıp gittikten sonradan bir hayvanın kuyunun ağzından ayaklarını; Bana sarılder gibi aşağıya dürüst sarkıttığını gördü Ona sarılan Ebû Hamza Horasânî yapışıp kuyudan çıktı Bunun bir arslan olduğunu fark etti O vakit ona gâibden bir ses dedi fakat: Ey Ebû Hamza! Seni kuyuda mahvolmaktan arslanla bir tehlikeden diğer bir tehlike ile kurtarmamız güzel bir şey değil mi?Ebû Hamza Horasânî hazretleri olanlar üzerine şu ilâhîyi okuyarak yoluna devâm etti: Gizlediğim şeyi sana anlatmaktan korkuyorum Gözümün gönlüme anlattıklarını sırrım açıklıyor Senden hayâ etmem aşkımı gizlememe engel oluyor Bana bahşettiğin fehm (sezgi) sâyesinde keşfe muhtâc olmaktan beni kurtardın İşlerim konusunda bana lütfettin ve dış yüzümü iç yüzüme gösterdin Zâten lütuf, lütf ile idrâk edilir İhsâna ihsânla kavuşulur
*