Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ebû midyen mağribî

Ebû midyen mağribî
0
116

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
EBÛ MİDYEN MAĞRİBÎ HAYATI

Kuzey Afrika'da yetişen büyük velîlerden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden On ikinci asırda yaşadı İsmi, Şuayb bin Hasan (Hüseyin ya da Sinan) olup, künyesi Ebû Midyen'dir Mağribî nisbesiyle ve Şeyhu'lMeşâyih lakabıyla ünlü olmuştur Bugün İspanya'da bulunan Sevilla(İşbiliyye) şehri civârındakiKatniyon kasabasında doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 1197 (H594) senesinde Cezâyir şehirlerinden Tlemsan yakınındaki Ribâtu'lUbbâd kasabasında vefât etti Kabri orada olup ziyâret edilmektedir Vefâtı için 1184 (H580) ile 1193 (H590) ve başka târihleri gösteren kaynaklar da vardır

Minik yaştan îtibâren zârûrî olan temel îmân ve ibâdet bilgilerini öğrenen ve Kur'ânı kerîmi ezberleyen Ebû Midyen Mağribî, dokumacılık sanatını öğrendi Bir müddet bu sanat ile meşgul oldu Fakat ilme ve âlimlere karşı fazla sevgisinden, bu yola girmeyi arzu etti Yoksul bir âileye mensûb olması sebebiyle bâzı maddî engellerle karşılaştı Lakin ilim yolunda hiçbir engeli dinlemeyen ve memleketini terk eden Ebû Midyen, adlarını ve şöhretlerini duyduğu müderrislerden ilim öğrenmek üzere Fas'a gitti Murâbıtlar Hânedânının sonunda ya da Muvahhidler Hânedânının birincil zamanlarında Fas'a dışarı giden Ebû Midyen Mağribî, buranın ileri gelen âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti

İlim öğrenmeye başladığı zamanlarda başından geçen hâdiseleri şöyle anlattı:

Talebeliğimin birincil günlerinde, Fas hâricinde rahatça ibâdet edebileceğim anlamsız bir yer bulmak için ayrıldım İbâdet için boş bir yer buldum Orada yerleştim Bir ceylan gelip bana sığındı Onunla yakın olma kurdum Ayrıca, Fas'a bitişik bir köyün köpekleri de etrâfımda dolaşıp beni korurlardı Bundan Böyle orada ikâmet ediyordum Bir gün Fas'ta, Endülüs'ten tanıdığım bir kimse ile karşılaştım Onun yardıma ihtiyâcı vardı İmdâdına yetişmek îcab ettiğini düşünerek, elbisemi on dirheme sattım Parayı o kimseye saptamak üzere gittiğimde, kendisini bulamadım Yolumun üstünde yer alan köyden geçerken, daima etrâfımda dolanıp beni korumak isteyen köpekler, bu defâ bana saldırdılar Geçmeme müsade vermiyorlardı Zorlukla kurtulup, yalnız kaldığım yere ulaştım Ceylan geldi, eskisi gibi bana yaklaşıp beni koklamadı Kendisine yakınlaşmak istediğimde benden uzaklaştı Beni hoş görmedi Huysuzlaşıyor, yerinde duramıyordu Bu ceylanın ve köpeklerin niçin böyle davrandıklarını düşünmeye başladım Nihâyet cebimdeki on dirhemden olduğunu anladım Daha Sonra Fas'a geri giderek, tanıdığım Endülüslüyü bulup on dirhemi ona verdim Aynı köyden geçerken, köyün köpekleri bu sefer çıkıp etrafımda dolaşmaya, bana yaklaşmaya başladılar Yalnız kaldığım yere gelince, ceylan da eskisi gibi yakınlık gösterdi Önümde hareket ediyor, güya seviniyor gibi hareketler yapıyordu Epey müddet orada kaldım Bir vakit daha sonra büyük âlim ve velî Ebû Ya'zî hazretlerinin haberleri, sözleri, kerâmetleri, dilden dile nakledilerek bana değin gelince, kalbim ona karşı muhabbetle doldu Bâzı kimseler ile berâber kendisine gittik Bizi karşıladı Yanında ders okumaya başladık ve çok istifâde ettik

Ebû Ya'zî hazretlerinin sohbetlerinde ve ilim meclislerinde yer alan Ebû Midyen Mağribî, zâhirî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı Özellikle hadîs, tefsîr ilimlerinde ihtisas sâhibi oldu Hem tasavvuf yolunda da ilerledi

Hocası Ebû Ya'zî hazretleri Ebû Midyen Mağribî'yi fazla sever ve fazlası ile yakınlık gösterirdi Talebeleri arasında ona hem iltifat gösterip diğer talebelerinden üstün tutardı

Ebû Ya'zî hazretlerinin hizmetinde olgunlaşıp kemâle gelen Ebû Midyen Mağribî, ondan müsade alarak hacca gitmek istedi Hocası ona müsade verdi ve; Yolunun üstünde bir arslan ile karşılaşırsan ondan korkma! Şâyet korkacak olursan ona, Ehli beyti Resûl hürmetine yolumdan çekil, de!buyurdu Hocasının huzûrundan Pekideyip ayrılan Ebû Midyen Mağribî, yolda hocasının dediği gibi arslanla karşılaştı Kendisine öğüt edilenleri yapınca, arslan ona zarar vermedi

Ebû Midyen hazretleri hac yolculuğu esnasında birçok yerlere uğrayıp âlimler ile görüştü Haremi şerîfte Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri ile karşılaştı ve sohbetlerinde bulundu Kendisinden çok hadîsi şerîf ve tasavvufun inceliklerini dinledi Abdülkâdiri Geylânî rahmetullahi aleyh kendisine sûfîlik hırkası giydirdi Onun yanında nice nûr ve sırlara kavuştuEbû Midyen Mağribî, Abdülkâdiri Geylânî'nin sohbetinde bulunmakla iftihâr eder ve onu, kendilerinden ilim öğrendiği hocalarının en büyüklerinden sayardı

Tasavvuf yolunda ilerleyen Ebû Midyen Mağribî hazretleri, kutubluk ve gavslık makamlarına ulaştı Hac vazîfesini yerine getirip sevgili Peygamberimizin kabri şerîfini ziyâret ettikten sonra Kuzey Afrika'ya dönüp Becâye şehrine yerleşti Dünyâdan ve içinde bulunanlardan tamâmen yüz çevirip zühd hayâtı yaşadı İnsanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatıp, talebe yetiştirmeye başladı Millet derslerinde bulunup, sohbetlerinden istifâde etmek için onun etrâfında toplandılar

Husûsî derslerinde talebelerine daha ziyâde İmâmı Tirmizî hazretlerinin Câmî isimli meşhûr eserindeki hadîsi şerîfleri ile İmâmı Gazâlî hazretlerinin İhyâu Ulûmiddîn adlı eserini okuttu Mâlikî mezhebinin fıkıh bilgilerinde ziyâdesiyle data sâhibi olduğu için, kendisine sorulan suâllere yanıt verirdi

Ebû Midyen Mağribî'nin şöhreti tekrar duyulup irk akın akın onun sohbetine koştular Cümbür Cemaat, ona talebe edinmek için can attı Zamanın âlimleri ve evliyâsı onun şerefini ve yüksek mertebesini kabûl ettiler İnce, kibâr ve zarîf bir zât olan Ebû Midyen Mağribî hakkında; Doğudaki evliyânın reisi Seyyid Abdülkâdiri Geylânî ve batıdakilerin reisi de Ebû Midyen Mağribî'dirdiye medholundu

Ebû Midyen Mağribî hazretlerinden Muhyiddîni Arabî ve başka birçok büyük zâtlar ilim öğrenmişlerdir Haram ve şüphelilerden çok sakınırdı Büyüklüğü herkes göre bilinir, her taraftan halk akın akın sohbetine gelirlerdi Cümbür Cemaat kendisine talebe elde etmek isterdi Bütün veliler onun şerefini ve yüksek mertebesini kabûl etmişlerdi Yanında gelenler, huzûrunda edeple durur, konuşmasını dinlerlerdi Mütevâzi, zâhid ve verâ sâhibiydi

O, sözleri kalplere tesir eden fazîlet sâhibi, hakîkî âlimlerin büyüklerindendir Allahü teâlâyı tanıyan evliyânın imâmı ve üstünü olmakla bilinir Evliyâdan bir zât, rüyâsında bir kimse gördü O kimse evliyâdan olan bu zâta dedi fakat: Ebû Midyen'e şöyle söyle: İlmi yay! Yarın yüksek kimselerle birlikte bulun, kimseye aldırma! Sen zürriyetlerin babası olan Âdem aleyhisselâmın durumundasınBu zât, ertesi gün rüyâsını Ebû Midyen hazretlerine anlattı Rüyâyı dinledikten daha sonra buyurdu oysa: Ben buralardan ayrılıp, tenhâda yalnız kalmak, kendi başıma bulunmak istiyordum Her şeyden uzaklaşmak niyetindeydim Senin bu rüyân ise, benim bu niyetime mâni oluyor Meclis kurup, insanlara ilim öğretmemi emrediyor Yarın yüksek kimselerle berâber bulunacaksınsözü, Allahü teâlâyı zikredenlerin, O'nun hatırlandığı, emirlerinin anlatıldığı yerin Cennet bahçelerine benzetildiğihadîsi şerîfine işârettir Yüksek kimseler, Cennet ehlinin İlliyyîndenilen yüksek tabakasına işârettir Zürriyetlerin babası olan Âdem aleyhisselâmın durumundasınsözü şuna işârettir ancak, Âdem aleyhisselâma, nikâh (izac) verildi ve nikâh yapması emrolundu Ama bu nikâhdan meydana gelecek zürriyetin hepsinin mümin ve itâatkâr olması kuvveti ona verilmediİnsanları hidâyete kavuşturmak kuvveti yalnız Allahü teâlâya mahsustur İşte bunun gibi, bize de ilim verildi ve onu yaymak, öğretmek emredildi Ama, bu ilim öğrettiklerimizin hepsinin muvaffak olmaları, hepsinin bize tâbi olmaları kudreti bize verilmedi

Muhyiddîni Arabî hazretleri, Fütûhâtı Mekkiyye isimli kıymetli eserinde şöyle anlatıyor: İnsanlardan birçoğu, bereketlenmek için Ebû Midyen hazretlerine ellerini sürerlerdi ve ellerini öperlerdi Kendisine suâl edildi ancak: Efendim! Bu hal aleyhinde hiç nefsinize bir zihin kazanç mi?Cevâbında buyurdu ancak: HacerülEsved'e bu zamâna değin, nebîler, resûller ve velîler el sürüp, onu öptüler Ona, onu taş olmaktan çıkaracak bir düşünce gelir mi?Gelmez İşte ben de bu hükümdeyim Bana da pek bir akıl gelmez

Ebû Midyen hazretlerinin kalbi, her an Allahü teâlâ ile meşgul dü Hayâtının son kelimesi; Allaholmuştur Kendisinden bir meselede fetvâ istense, ânında yanıt verirdi İnsanlara İslâmiyetin dürüst bilgilerini anlattığı bir vâz meclisi vardı Millet etrâfında toplanıp vâz edeceği süre, kuşlar üstünde uçuşmaya başlardı Vâz başlayınca, kuşlar da durup dinlerlerdi

*
 
858,475Konular
981,251Mesajlar
29,551Kullanıcılar
Üst Alt