Ebu Süfyan Kalitesi İSLÂM’IN BIRINCIL YILLARINDA MEKKE müşriklerinin tevhid güneşini gölgelemek için yapıp ettikleri, anahatları itibarıyla, hemencecik her mü’minin mâlûmudur Bu yapılanlar aralarında en acımasız işkencelerden en hoş olmayan hakaretlere, zincire vurmaktan üçbuçuk yıl ambargo uygulayıp aç ve açık bırakmaya değin uzanan türlü çeşit maddî manevî eziyet de mevcuttur Sonu hicrete uzanan bu güç onüç yılın akabinde birincil mü’minler Medine’de Zâtı Zülcelâli ve’likram’ın Kur’ân’da ‘Ensâr’ ünvanıyla andığı yardımcılar bulacak; ve Allah’ın Muhâcirîn ile Ensâr’a beraberce fütuhat nasip ettiği günlerin birinde Resûli Ekrem aleyhissalâtu vesselamın bir davranışı bütün mü’minlere asırlar boyu nümunei imtisal olacaktır Gün, Hayber’in fethinden sonraki gündür Onüç yıl Mekke’de mü’minlere kan kusturan, sonraki yedi yıl içinde—Hudeybiye barışına kadar—Medine’ye ordular yığan Mekkeliler, kuraklık ve kıtlığa düşmüş haldedir Buna karşılık, ambargolar, açlıklar, kıtlıklar yaşayan mü’minlere Rabbı Rahîm Arabistan’ın en müreffeh beldelerinden Hayber’in fethini nasip etmiştir Böyle bir fethin akabinde rahmeten li’lâlemîn aleyhissalâtu vesselam fakat bu ünvanın sahibine uygu bir tavır sergiler Mekkelilerin, hususan Mekke fakirlerinin kuraklık ve kıtlık içinde kıvrandıklarını haber aldığında, “Oh olsun! demez “Beter olun! da demez “Bize üçbuçuk sene açlığı reva gördükleri gibi, derhal de kendileri sürünsünler de demez Bilakis, Rabbini Rahmân, Rahîm, Muhsin ve Kerîm olarak bilen ve ‘Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanan’ bir peygamber olarak, Mekke’nin istek veya kıtlık çeken fakirleri için, onlara yiyecek ve üstelik gereksinim duydukları gıdaları alabilecekleri yüklüce bir para gönderir Mekke’den hicrete mecburi edilmiş mü’minlerden Amr b Ümeyye edDamrî ile gönderilen bu yardım, Mekke’nin reislerini bir ikileme sürükler Amr’ın kapısını çaldığı iki kabile reisi, fakirlere dağıtılmak üzere bu yardımları almaktan çekinir Yirmi yıldır ‘en amansız düşman’ belledikleri ‘yetimi Ebu Talib’den gelen bu yardımın ‘kalbleri yumuşatmasından’ korkarlar çünkü Buna karşılık, Mekke’nin en dinç kabile reislerinden Ebu Süfyan b Harb gelen yardımı reddetmez, alıp yoksul ve muhtaç Kureyşlilere dağıtır giderken, “Biz onun kanının peşindeyken, o bizim fakirlerimizi düşünüyor gibi sorgulama yüklü sözler sarfeder Hz Peygamber’in bu kuvvet zamanlarında Mekke’nin fakirlerini düşünüyor olması, Ebu Süfyan’ın yirmi sene İslâm’a ve Peygambere karşı kin biriktiren kalbini yumuşatır “İnsan ihsana pereştiş eder çünkü Aynı Ebu Süfyan, çok yok birbuçuk sene sonra, ‘Mekke müşriklerinin reisliği’nden çıkıp ‘Hz Peygamberin sahabisi’ olacaktır Bu ‘takviye’ hadisesinde, oysa bir peygamber kalbine nasip olan benzersiz bir şefkat ve kerem ile düşmanlarının zeka fakir ve muhtaçlarını düşünen Resûli Ekrem’in sergilediği mucizevî hitabe; ve, onun getirdiği yargı din uğruna Muhacirîn feragatini ve Ensâr fedakârlığını sergileyegelmiş mü’minlerin geçmişe dair hiçbir kin taşımaksızın bu nebevî tavra bütün bir merbutiyeti elbette heybetli bir insanî kaliteyi açıklama etmektedir Bunun yanına, Hz Peygamber’den sâdır olan bu inceliği inkar yok kabul eden Ebu Süfyan’ın tavrında da önemli bir kalite vardır Zira Ebu Süfyan, Medine’den gelen bu keremkâr yardımın kendi kalbi ilk olarak almak üzere birçok müşrik Mekkelinin kalbini İslâm’a ve Müslümanlara karşı yumuşatacağının farkındadır gerçi, yardımı kabul etmiştir ‘Tuzu kuru’ varlıklı bir Kureyş reisi olarak Mekke’nin fakirlerine yönelik bu yardımı kabul ederek İslâm’a karşı yumuşama yerine, kalbindeki kin ateşini söndürmemek amacıyla yardımı elinin tersiyle itmeye yeltenmemiştir “Yaşadığımız kıtlığı kendiniz için siyasî ranta mı dönüştürmek istiyorsunuz? kabilinden bir maksat okuyuculuğuna girişerek Amr b Ümeyye’yi yardım kervanıyla birlikte geri çevirmeye de yeltenmemiştir Lâkin, ihsan ve keremi görmüş, kabul etmiş, ihsankâr ve keremkâr Resûli Ekre aleyhissalâtu vesselama ve ona keremkârlığı emreden Mütekellimi Ezelî’nin dinine aleyhinde kalbini yumuşatmayı seçim etmiştir Dünyanın boyunca olup bitenden herkesin haberdar olduğu şu günlerde ise, şu ülkede ya da dünyanın herhangi bir uygun bir gereksinim hali zuhur ettiğinde mü’minlerin şefkatli takviye elinin oraya ulaşmasından rahatsız olanlar vardır “Amanın, bu yardımlar baştan sona irtica gelebilir endişesiyle, elinden geldiği kadarıyla bir şefkat parıltısı sergileyen mü’minlerin destek elini reddeder birileri Kimileri de kırmaya, hatta koparmaya çalışır onları Böylesi durumlarda, Ebu Süfyan kalitesi gelir aklıma Düşmanın dahi asil ruhlusu tercih sebebidir