Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ecel Değişir mi ?

Ecel Değişir mi ?
0
100

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Allah Teâlâ, insanın ne zaman doğacağını ve ne zaman öleceğini ezelî ve kuşatıcı ilmiyle kesin olarak bildiği için ömrün uzaması ya da kısalması mümkün değildir Allah'ın her şeye gücü yeter, binâenaleyh daha fazla yaşamak için kulun yapacağı duâyı kabul etmek O'nun için zor ya da imkânsız değildir demek bir çelişkidir Çünkü Allah Teâlâ, tüm geleceği olduğu gibi, her insanın ne zaman öleceğini de önceden ve kesin olarak bilir Bu bakımdan duâ ile değişerek ileri bir zamana ertelendiği sanılan ecel, aslında, Allah tarafından kesin şekilde belirlenmiş olan eceldir Şu halde Allah'ın bir kimse için takdir buyurduğu ölüm tarihini bu kişinin duâsıyla değiştirmesi demek, O'nun bu olayı sonra düşünmesi ve iki şey arasında tercih yapması gibi ezelî bilgisine ters düşen bir durumdur Buna Bedâdenir Bedâ ise Şiîlikte bir inançtır ve Allah'ın sıfatlarına, kemal ve kuşatıcılığına aykırıdır


Allah dilediğini siler, dilediğini de (olduğu gibi) bırakır(13Ra'd, 39) mealindeki âyeti kerimeye dayanarak ömrün artıp eksilebileceğine, ya da başka bir ifade ile ecelin değişebileceğine inanmak da bir yanılgıdır Gerçekte Allah'ın, dilediğini silmesi; O'nun başlangıcı ve sınırı olmayan bilgisiyle, yok olmasını belirlediği şeyi zamanı geldiğinde ortadan kaldırması ve devam edecek olan şeyi de vâdesine kadar bekletmesi demektir

Burada şöyle bir soru ile karşılaşmak mümkündür: Mâdem ki her şey önceden kesin olarak belirlenmiştir ve her şey zamanı gelince olup bitmektedir, öyle ise kulun duâ etmesi, örneğin, şer ve belâların def olması, barışın, huzur ve mutluluğun gelmesi için dilekte bulunması bir anlam taşımamaktadır Halbuki Allah Teâlâ: Rabbiniz buyurdu, Bana duâ edin, Benden dilekte bulunun, sizin için kabul edeyim(40Mü'min, 60) diyor Bu nasıl açıklanabilir?

Önce şu gerçeği anlamaya çalışmak gerekir ki, Allah'ın kesin yasaları arasındaki ilişkilerde insanın ruhsal ve psikolojik yönlenmesini sağlayan etkiler vardır Şer, kötülük, sıkıntı ve huzursuzluk, ya da hayır, huzur, sevinç ve bereket göreceli kavramlardır Bunlar herkese göre değişir Nitekim aynı olayın, birini sevindirirken, bir diğerini acılara boğduğu bilinen bir gerçektir Örneğin Allah Teâlâ, kullarından birinin duâsını kabul ederek amacını gerçekleştirmekle onu sevindirmeyi, buna karşın o kimseden nefret eden bir diğerini de dolayısıyla aynı anda üzmeyi ezelî ilminde takdir etmiş olabilir Şu halde bir kimsenin, örneğin: Allah'ım beni mutlu kıl!diye duâ etmesi üzerine o insanın gerçekten de herhangi bir nedenle mutluluk duymaya başlaması Allah'ın ezelde böyle bir olayı bilmiş olmasındandır

Ecel ve ömür meselelerine gelince bunlarda hiçbir izâfîlik yoktur Bilâkis ömür, ecel ve ölüm çok somut hayat olaylarıdır Bunların kesin ve pozitif açıklamaları vardır Her insana göre farklı anlamlarda yorumlanamazlar Ölüm olayı, her insanın kanaat ve yargısında yine ölümdür Ecel ve ömür de böyledirler Dolayısıyla ölümü hazırlayan nedenlerle; değişken, izâfî psikolojik olayları karıştırmamak gerekir


Bedâ ve Kader: Bedâ,bir kimsenin, önceden sonunu bir türlü kestiremediği bir şey hakkında, daha sonra kesin bir karara varması anlamına gelen Arapça bir sözcüktür

Bu sözcük, bazılarının, Allah'ın ilim, irâde ve tekvin sıfatlarına ilişkin bir inanışlarına verilen addır Onlardaki bu inanış: Sözde, Allah Teâlâ'nın, daha önce belli şartlarda meydana geleceğini bildiği bir olayı daha sonra değiştirmesi anlamına gelir

Tabiatıyla bu, Allah'ın (hâşâ) yanılmak, önceden bir şeyi kestirememek, ya da birtakım hesaplar yaparak görüş ve karar değiştirmek gibi yaratıklara mahsus bir bocalama ve çelişki içine düşmesi demektir ki Allah Teâlâ böyle bir eksiklikten münezzehtir

Kesinlikle ifade etmek gerekir ki Bedâkavramının İslâm inancında hiç bir yeri yoktur Allah Teâlâ her şeyi ezelî ilmiyle önceden bilmektedir ve geleceği nasıl biliyorsa olayların tümü, istisnâsız O'nun bildiği şekilde, buyurduğu ve belirlediği doğrultuda cereyan eder ve olup biter

Ölüm bir sünnetullah, Allah’ın evrendeki değişmez İlâhî kanunu olduğundan, ondan kaçılamaz Eğer Yüce Allah ölümü yaratmayıp da insanlar ölmeseydi, ihtiyarlayıp ölümü nimet sayanların hali ve şimdiden dünyanın insanlara dar gelmeye başlaması karşısında durumumuz ne olurdu, bir düşünün! Bunu düşününce ölümde büyük bir hikmet ve isâbet bulunduğunu anlarız Bununla birlikte, Yüce Allah intiharı yasaklayarak, hayatımızı korumakla mükellef kıldığı gibi, başkasının hayatına kast etmeyi de men ediyor Öldürmek Allah’a mahsustur, verdiği canı O alır Öldürülen kimsenin katiline cezâ verilmesi, öldürdüğü için (öldürme fiilini yarattığı için) değil, Allah’ın haram kıldığı bir fiili işlediği için verilir Ölümü yaratan Allah’tır Ölenin eceli gelip hayatı sona ereceği an yaklaşınca katil onun ölümüne sebep olur ElMuhyî, erRazzâk, elMü’mît olan yalnız Allah’tır Her şeyi yaratan ve yarattıkları tüm canlıların rızkını veren Allah Teâlâ olduğu gibi onları yok edip öldüren de O’dur Diriltmek ve öldürmek O’nun takdir ve yaratmasıyladır Her canlının belli ve takdir edilmiş bir eceli vardır Tabiat varlıklarının belli bir ömrü, bir işlev süresi vardır (13Ra’d, 2; 31Lokman, 29; 35Fâtır, 13; 39Zümer, 5) Bütün doğa varlıklarının olduğu gibi, insanların ve tüm canlıların belli bir yaşama süresi vardır O süreden ne az, ne de çok yaşamak mümkündür Buna ecel diyoruz

Öldürülmüş olan bir insan, Allah yanında mukadder olan eceli ile ölür İnsan, kazâ ve kader olarak Allah’ın ilminin ezelde ne sûretle takdir edildiğini bilmez Ona düşen görev, Allah’ın emrettiği şekilde hayatını koruyup kendi ecelinin gelmesine sebep olmamak ve başkasının hayatına tecâvüz etmemektir Allah’ın verdiği canı almak, yine Allah’a aittir Bunun içindir ki, bir insanın canına kıymış olan insan cezâsını görür Çünkü kendi irâde ve tercihi ile onun ecelinin gelmesine, o adamın ölmesine sebep olmuş ve Allah’ın râzı olmadığı çirkin bir işi yapmış ve Allah’ın emrine karşı gelmiştir

Allah'ın emir ve kazası (izni) olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur O (ölüm), belli bir süreyeecele göre yazılmıştır(3Âli İmrân, 145) İnsan, kendisine tanınan süreden eksik veya fazla yaşayamayacağına göre, ölmemek için savaştan kaçmakla ölümden kurtulamaz (3Âli İmrân, 145, 156, 185; 4Nisâ, 78; 33Ahzâb, 16)

Şöyle de: 'Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi(3Âli İmrân, 154) Ey iman edenler! Siz, inkâr edenler gibi, yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında, 'eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi' diyenler gibi olmayın Allah bu kanaati onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu Hayatı veren de, alan da Allah'tır Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür(3Âli İmrân, 156158) (Evlerinde) Oturup da kardeşleri hakkında, 'bize uysalardı öldürülmezlerdi' diyenlere, 'eğer doğru sözlü insanlarsanız, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!' de Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın! Bilâkis onlar diridirler (3Âli İmrân, 168170)

Çeşitli bahanelerle Uhud Savaşından kaçıp çekilmiş olan münâfıklar, savaşta ölmüş olan akrabâ ve tanıdıklarının haberini alınca: “Eğer bizim yanımızda olsalardı, ölmezler, öldürülmezlerdi demişlerdi Bu tür sözler, onların yüreklerindeki derdi artırmaktan başka bir şey sağlamaz Çünkü Allah’ın takdirini inkâr, her işi insanın kendi kusuruna bağlamak, insanı bunalıma sokar Gerçekte her şey Allah’ın takdirine bağlıdır Ecel gelmedikçe insan ölmez Savaşta ölen, eceli sona erdiği ve cephede öleceği takdir edildiği için ölür Eceli dolmamış insanı Yüce Allah, kurşunlar, bombalar arasından kurtarıp yaşatır Allah’ın kaderine böyle iman eden, tesellî ve huzur bulur Korkunun ecele faydası yoktur, ölümden kaçmak mümkün değildir (Rasûlüm!) De ki: 'Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise,) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir(33Ahzâb, 16)
Kavram Tefsiri
 
858,467Konular
981,167Mesajlar
29,536Kullanıcılar
uugar9990Son üye
Üst Alt