Geçtiğimiz sene Fox Tv sunucusu İsmail Küçükkaya eşi Eda Demirci'ye şiddet uyguladığı iddiasıyla gündeme gelmişti. Küçükkaya, haberleri yalanlasa bile Demirci'nin raporları iddiaları doğruladı. Eda Demirci katıldığı Youtube programında yaşadığı o korkunç anları anlattı.
Eda Demirci "Magazin Noter" adlı bir Youtube kanalına konuk oldu. Demirci Fox Tv sunucusu İsmail Küçükkaya'dan gördüğü şiddeti en ince ayrıntısına kadar anlattı. Gazeteci Ali Eyüpoğlu'nun sorularını yanıtlayan Demirci, boşanma sürecinde de Küçükkaya'nın eşitsiz davrandığını söyledi. Her fırsatta kadın haklarından özgürlük ve eşitlikten bahseden Küçükkaya tarafından hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade etti. Ayrıca Demirci, bunların ortaya çıkma aşamasında ise sürekli tehdit edildiğinin altını çizdi.
İşte Günaydın'da yer alan haberde Demirci'nin Küçükkaya hakkında yaptığı o açıklamalar:
Evliliğimizin dokuzuncu ayında iç kanama geçirdim ama benimle hiç ilgilenmedi. Konserlere gitti. Sürekli hesap kitap peşindeydi. "Amerikalılar gibiyim, 10 adım sonramı planlarım" derdi.
Ona hep en çok istediğim şeyin güven olduğunu, yalandan nefret ettiğimi söyledim. O da hep bana aşık olduğunu söylüyordu. Belli bir yaştan sonra aşk evliliği olmuyor, sevgi ve saygı olmalı. Aşk geçici bir şey. Ben İsmail'e hiç "Sana çok aşık oldum" demedim, "Seni çok sevdim" dedim. O ise ilk görüşte aşık olduğunu söylemişti bana.
Çok zor süreçler yaşadım. Adamın konumundan dolayı kime inandıracaktım ki kendimi? Bir gün "Avukatlar gelsin" dedim. 1 hafta oyaladı beni. Gözleri dolu dolu ağlayarak, "Bana bir şans daha ver, iki ay ver" dedi. Kendisine "Neden iki ay, sezonu mu bitireceksin?" dedim. Çocuk muyuz biz?
BOŞANMA SÜRECİNDE İLK EŞİMİ BİLE ARADI!
İsmail ikinci evliliğimdi. Daha önce liseden çocukluk aşkımla evlendim. Bazı kötü alışkanlıkları vardı, o yüzden ayrıldık. Hep aklıma annemin, "İkinizin de ikinci evliliği, bu çocuk oyunu değil" tembihleri geldi. İkinci kez birinden ayrılınca 'Bu kadında bir şey mi var?' diyecekler diye düşündüm. Annem bir yandan da "Yapma kurtar" diyordu. Çok sabır gösterdim, başkası olsa daha erken çekip giderdi. Ben kendime göre çok düşünerek evlendim. Bu ikinci evliliğim, öyle hevesli değildim. Ben İsmail'i tanıdıkça sevdim. O zaman söylediği sevgi sözlerini gerçek sandım.
İsmail'le yaşanan sancılı süreçlerden 1.5 yıl sonra anlaşmalı boşandık. Şartlar hiç eşit değildi. Avukat olarak Fatma Kezban Hatemi'yi tuttu. "10 avukatla geleceğim oraya, senin avukatını da satın alacağım" dedi. "Korkmuyorum senden senin arkanda halk varsa benim arkamda Allah var" dedim. Suç duyurularım geri döndü. Sabahlara kadar dilekçe yazıyorum. Tapulara gidip geliyorum, kendim uğraşıyorum. Kimse İsmail'in karşısına çıkmak istemiyor, korkuyor. Şahit bulamadım.
Bir şeyleri ispatlamak bu kadar zor olmamalı. "Kadınlara pozitif ayrımcılık var" diyorlar ama böyle pozitif ayrımcılık göremedim. Yaşadığım şeyler yüzünden göğüs kanseri oldum. Artık her şeyimi çalınmış olarak görüyorum. Duygularım dolandırılmış gibi geliyor. Çocuğum olma olasılığım çok düştü. Her ayın iki gününü hastanede geçireceğim, beş yıl çocuk yapamayacağım.
İsmail, Ahmet Hakan'ı da aramış, "İlk eşine de yapmış, bunun derdi para" demiş. İlk eşime bile ulaşmış, o da "Eda öyle biri değil, yapmaz, beni bir daha aramayın" demiş. İsmail, beni nereden vurabilir diye çok uğraşmış.
Biz o kadar dürüst gittik ki mahkemeye... Davada ben adresler neyse onu verdim. Onlar farklı adresler vermişler. Benim telefonda konuştuğum herkesin adresine, telefonlarına ulaşılmış, biz de talep ettik dökümanları almak için, eşit yargılanalım dedik ama bize verilmedi. Gerekçe; basın çalışanı olması. Takipsizlik aldı sürekli.
ONDAN KORKMUYORUM DESEM YALAN OLUR!
İsmail hep "Bunun amacı para" diyor ya. Davada 1 milyon 200 bin TL tazminat istemiştim, bunun için de "50 bin dolar şuraya, 50 bin dolar buraya bağışlansın" demiştim ancak artık dayanamadım sadece altınlarımı aldım, boşandık.
Her günüm ayrı bir travmaydı. Şimdi niye konuşmak istedim? Çünkü dava bitti. Işın tedavim de bitti. 'Kadına şiddet çok fazla olmaya başladığı için bir yerde bir ses olabilir miyim?' dedim. Erkek arkadaşının saldırısına uğrayan Mutlu Kaya, İsmail'e seslenmiş, ondan yardım istemiş. O kızın, benim sağlığımı, hayallerimi, doğmamış çocuğumu çalan İsmail'den medet umması... Ekranda "Kadına şiddet" diyor, "Bunu yapan dışarıda olamaz" diyor Mutlu Kaya'ya... Bunları duyunca bütün vücudum uyuştu. İsmail, Mutlu için Cumhurbaşkanı'na seslenince şaşırdım. Benim seslenmem lazım. Halen benimle, kanser yaptığı kadınla uğraşacaksa, dava açarsa da mücadelemi veririm.
İsmail, Atatürkçülük maskesi arkasına saklandı. Ben de Atatürkçü bir öğretmenim, peki Atatürkçüler beni neden savunmadı? Her şey yalanmış.
Korkmuyorum dersem yalan olur. Her gün ekrana çıkan bir adam. Siz kendinizi anlatamıyorsunuz. Ben konuşmazsam insanlar beni anlar diye düşünmüştüm. Bu çok temiz bir düşünceymiş. Toplum bir şeyleri çok hızlı unutuyor, biz yaşadığımızla kalıyoruz.
ANNEME ULAŞIP "BAK KIZINI 40 YIL YÜRÜYEMEZ HALE GETİRİRİM" DEMİŞ
Bir gün 'Sadakat ya siyahtır ya beyazdır, gri olmaz' diye bir şey paylaşmıştım. Çıldırmış. Annemi aramış, tehdit etmiş, "Eda'yı 40 yıl yürüyemez hale getiririm" demiş. Bu konuşma sonrası kendisiyle bir saat konuştuk. "Sana mı inanacaklar, bana mı, sen kimsin?" dedi. Ondan sonra anlaşmalı boşanmaktan vazgeçtim, "Bu kadar çirkin bir adama dava açacağım" dedim. Her gün ekranda 'Anneler, kadınlar' diyor, sonra benim annemi tehdit ediyor. "Orası sahne, bu benim konseptim" diyor. Ertesi gün hiçbir şey yokmuş gibi "Oy vermeye gelmedin mi?" diye mesaj attı bana.
"KADIN DERNEKLERİ DE HEP GÜÇLÜ'NÜN YANINDA HİÇ BİRİ YANIMDA OLMADI"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı Canan Güllü'yü aradım, "Ölüp ölüp diriliyorum, size anlatıp ispatlayabilirim" dedim, "Takipçisi olacağım" dedi ama dönmedi. Programına çıkmıştı İsmail'in. Güçlünün değil, güçsüzün yanında olmaları gerekirdi. Bir kadın sadece bıçakla, silahla öldürülmüyor; psikolojik şiddetle de ruhunu tamamen sömürüp hasta edebiliyorsunuz. Benim yüzümde, oramda buramda izler bırakır mı? O zaman kendi hayatını bitirirdi, akıllı bir insan İsmail.
"EVLİ KALDIĞIMIZ SÜRECE BENİ ALDATTI!"
Evli kaldığımız süre boyunca beni aldattı. Dışarı çıktığında başka kadınlarla mesajlaşıyordu. Onlara fotoğraflarını atıyor, onlar da ona. Yataktan fotoğraf yolluyorlardı birbirlerine. Silinen fotoğraflarında 2 bin 400'den fazla resim vardı. Onları gördüm, sonra tartıştık. İkinci kez bana şiddet uyguladı. "Benim bir erkekle fotoğrafım var mı, bunlar ne?" diyordum, "Öldürürüm seni" diyordu. Aşırı kıskançtı. Beni "Sen beni aldatabilir misin; sen bir öğretmensin, ben İsmail Küçükkaya'yım" diyerek küçümsedi.
"BENİ BOŞARSAN BU HAYATI BULAMAZSIN" DEDİ
Kendisine boşanmak istediğimi söylediğimde "Beni bırakıp nasıl gideceksin, bu hayatı nereden bulacaksın, bu tatillere nereden gideceksin, orada ne yapacaksın? 1 milyon kadın benimle evlenmek istiyor. Ünlü bir adamdan nasıl boşanırsın? Yaşlanınca ileride beni çok ararsın" dedi.
YÜZÜME YUMRUK ATTI SONRA KONSERE GİTTİ
Kadınlar Günü'nde kadınlara methiyeler düzen İsmail, bana üç kez şiddet uyguladı. İlk şiddetini 4 Mart'ta, ikincisini 24 Mart'ta, üçüncüsünü de Nisan'da yaşadım. "Şu konumum olmasa ağzını burnunu kırardım" dedi, üçüncüde yaptı. Tırnak izlerini gösteriyorum, "Ne var bunda, bir şey yok" diyordu. Basitleştirmeye çalışıyordu. Bana "Çok stresli bir şey yapıyorum. Bu stres insanı böyle yapar" diyordu.
Bir gün Mersin'de konsere gittik. Araçta gelirken bir kadınla yazışmalarını gördüm. Instagram'da o kadının fotoğraflarını beğeniyordu. Sesim yükselince bana yumruk attı. Morarmasın diye kola şişesi tutuyordum. Bırakın karakola gitmeyi, resepsiyondan buz bile isteyemiyordum kimse duymasın diye. Sonra "Hadi bırak konsere gidelim" dedi. "Nasıl ineyim bu halde?" dedim. Hiçbir şey olmamış gibi konsere gitti. Keşke karakola gitseydim. Karşı taraf güçlü olunca yalancı kadın durumuna düşmekten çekindim.
KILIÇDAROĞLU SILA'YI ARADI BENİ ARAMADI
Bir gün Story'de bir video çekip paylaşmıştım. Eve döndüğünde "İnsanlara oranı buranı gösterdin, sen o..." dedi bana. Beni en çok koparan nokta o oldu. "Sen burada bunu görüyorsan, o gözler bir daha bana bakmasın" dedi. Anlaşmalı olarak boşanacaktım.
Ertesi gün onun avukatları geldi. "Görücü usulü sevmeden evlendik" demeye başladı. 'İlk görüşte aşık oldum' diyen adam, rahat şekilde atıp tutuyordu. Benimle ilgili çok aşağılayıcı şeyler söyledi. "Sadece ziynet eşyalarımı istiyorum" dedim, onun kasasındaydı çünkü. "Ooo Eda'cığım iki yılda 200 bin lira çok iyi para. Samsun'a dönünce İsmail Küçükkaya'nın eski karısı olacaksın. Artık iyi yaşarsın" deyip küçümseyici konuşmalar yaptı.
Stresten, üzüntüden 10 kilo vermiştim, perişan haldeydim. Kendisi Venedik'te geziyor, yayınlara yüzükle çıkıyordu. O dönem anlaşmalı boşanamadık. Ağır şartlar sundu bana; 'Üçüncü kişilerle konuşamaz, konuşursa şu kadar tazminat öder' gibi maddeler ekletti.
Sıla şiddet gördüğünde Kemal Kılıçdaroğlu onu aradı ama beni aramadı. Adalet bakanına, herkese sesleniyorum, belki duyarlar sesimi. Sistemde bir değişiklik yapılmalı. Dava aşamasında büyük mücadele veriyorsunuz. Bir kadın güçsüz hissetmemeli kendini, "Benim arkamda devlet var" demeli.
Belli etik değerleri ve saygınlığı olan 17 yıllık bir öğretmenim ben. Öğrencilerime karşı sorumluluğum var. İsmail benim hayatımı kararttı. Geldi hayatımın ortasına bombayı patlattı gitti. Bana Eda Subaşı bile dediler. Paracı, iftiracı kadın konumuna düşürüldüm. Oysa ben duygu insanıyım.