iltasyazilim
FD Üye
Yazınsal cereyan
Belirlenmiş bir çağda karşılıklı bir estetik düşünce ve sanat amacı etrafında toplanan yazıcı ve şairlerin üslup duygu ve fikir bakımlarından birbirlerini fazla andıran eserler vermeleri ile ortaya çıkarBunlar adamakıllı kökleşmiş bir yazınsal
yat ve sanat anlayışını yıkacak düşünceler ileri sürer ve kendi getirdikleri idea ya yerinde eserler yazarlar fazla kere edebiyat çığırını açanlar iki üç büyük sanatçıdan ibarettir
Edebi akımlarının gelişimine bakıldığında, bu akımların salt yazına özgü olmadığı genel, bir sanat akımı olarak başlayıp geliştikleri görülür Diğer Taraftan anında hepsi, başlıca doğdukları çağın toplumsal yapısının, bu yapıya alt düşünüş biçiminin, ideolojinin ürünüdürler Çağın felsefesinin sanat üzerindeki etkisi akıntı olarak ortaya çıkar ve bütün sanat türlerinde ortak özellikler çevresinde gelişir
Rauf Mutluay ’ın tanımı bu açıdan önemlidir: Toplumsal düzenin ve onun değişiminin bir gereği olarak, hayat felsefesi ve sanat anlayışı bakımından birleşen kişilerin, eserleriyle ortaya koydukları ve sürdürdükleri ilkelerin toplamından doğan tutarlılığa bir edebiyat akımı denir
Edebi akıntı (Edebiyat akımı) terimi fransızca L ’ecole Litteraire ’in karşılığıdırBizde Edebi Iş Yazınsal Okul ve Yazınsal Çığır terimleri de bu anlamda kullanılmış ve kullanılmaktadır
Tasavvuf
Keza bir felsefe ayrıca inanç sistemi keza de yaşayış tarzı olan Tasavvuf 13 yüzyıldan beri Tekke Divan ve Millet edebiyatlarında geniş yankılar bulmuştur
Yerlileşme Akımı (Mahallileşme)
Divan şiirimizde İstanbul ’un fethinden sonradan başlayarak gittikçe koyulaşan bir akımdır şiirde İstanbul şivesine ve İstanbul tabiatına daha artı yaklaşmak amacı güden bu eğilim ilk kez Baki ’de görülmüş , 18 yüzyılda en zinde örnekleri
ni Nedim ’le verdikten sonra , 19 yüzyılda Enderunlu Vasıf bu akımı genişletmiştir terlileşme şuurlu ve düzenli bir cereyan değildir Yüzyıllar geçip şairlerimiz İstanbul ’a ısındıkça bu kendiliğinden olmuşturDivan edebiyatının görünmeyen telakkisi içinde
Batı Edebiyatında Akımlar
Türk edebiyatı ve dünya sanatlarına etkileri bakımlarından akımların başlıcaları Hümanizm Romantizm Gerçekçilik Natüralizm Sembolizm Parnasizm Sürrealizm ve Varoluşçuluk ’turBu akımların çoğu Fransa ’da gelişmiştir
Ümanizm (Humanisme)
Ümanizm , felsefi dilde ve jurnal konuşmada hümanizm yanı kişiler arasında insanlar ve din farkı gözetmemek tüm insanlığın hayrını düşünmek gibi anlamlara gelirBurada ise Ümanizm edebiyatta Rönesans (uyanış bitmiş doğuş)yerine kullanılmıştır
Ümanizm eski Yunan ve Latin edebiyatlarını yeni bir sevgi ile ihya etmeye çalışan ve 14 İle 16 yüzyıl arasında Avrupa ülkelerinde benimsenmiş olan genel bir edebiyat akımıdır
Türkii Basit
15 ve 16 yüzyıllarda , Türk an şiiri içinde dilde Türkçecilik biçim ve özde yenilik yerine getirmek isteyen bir akımdır
14 ve 15 yüzyıllarda azçok sade bir dille yazar an şairleri süre geçtikçe , kaba! ve zevksiz! buldukları Türkçe kelimeleri daha eksik kullanır oldular şiirimizi yabancı kelimelerle doldurmaya başladılarBöylece Herzamanki İran Edebiyatı uygulanmak istenen Türk şiir dili kendi karakter ve zenginliğini kaybediyordu işte bu hal o çağlarda pek kuvvetli olmayan hatta cılız denebilecek bir tepki ile karşılandı bu tepkiden Türkii Kolay Akımı doğdu
Sebki Hindi (Hind Tarzı)
17 yüzyılda Hindistan ’a seyahat eden İran şairlerinin açtıkları yeni bir şiir çığrıdırBu çığrı 17 ve 18 yüzyıllarda bazı Türk şairlerde benimsemişlerdir
İran edebiyatındaki büyük ustaları Tebrizli Saib ile Buharalı Şevket ’tir Sebki Hindi Türk edebiyatında 17 yüzyılda özellikle Neşati ve Naili ve 18 yüzyılda Şeyh Galib ile üstün meyvelerini vermiştir
Edebiyat akımı , esasen azıcık yeni çeşni getirmek ve cemiyetle birlikte dönüşmek ihtiyacından doğar üslup ve estetikteki bu değişmenin sebebi sonradan gelen kuşakların bir öncekine uymamasıdır bir devri hayran bırakan eserler sonraki yaşayanlara fazla bir şey söylemeyebilirBıkkınlık vermeye başlar onun için
yeni yetişen sanatçılar keza eskileri taklitten sakınmak keza de çağdaşlarının duygularını cevaplandırmak için yeni ufuklar ararlar
Edebiyat akımları kendiliğinden ve birdenbire ortaya çıkmış değildirToplum daki siyasi sosyal değişmeler yeni meydana çıkan ilim ve felsefe görüşleri fotoğraf musikigibi başka güzel sanatlardaki yenilikler yazınsal akımların doğmasına sebep olmuştur Bunlar okuyucudaki bedel hükümlerini değiştirerek sanatçıları yeni görünüm ve
yeni buluşlara zorlamıştırAyrıca bir çağda herhangi bir sanat kolunda doğan akımlar öbürlerini de etkiler yeni bir musiki çığırının şiirde ve resimde izleri görülür
*
Belirlenmiş bir çağda karşılıklı bir estetik düşünce ve sanat amacı etrafında toplanan yazıcı ve şairlerin üslup duygu ve fikir bakımlarından birbirlerini fazla andıran eserler vermeleri ile ortaya çıkarBunlar adamakıllı kökleşmiş bir yazınsal
yat ve sanat anlayışını yıkacak düşünceler ileri sürer ve kendi getirdikleri idea ya yerinde eserler yazarlar fazla kere edebiyat çığırını açanlar iki üç büyük sanatçıdan ibarettir
Edebi akımlarının gelişimine bakıldığında, bu akımların salt yazına özgü olmadığı genel, bir sanat akımı olarak başlayıp geliştikleri görülür Diğer Taraftan anında hepsi, başlıca doğdukları çağın toplumsal yapısının, bu yapıya alt düşünüş biçiminin, ideolojinin ürünüdürler Çağın felsefesinin sanat üzerindeki etkisi akıntı olarak ortaya çıkar ve bütün sanat türlerinde ortak özellikler çevresinde gelişir
Rauf Mutluay ’ın tanımı bu açıdan önemlidir: Toplumsal düzenin ve onun değişiminin bir gereği olarak, hayat felsefesi ve sanat anlayışı bakımından birleşen kişilerin, eserleriyle ortaya koydukları ve sürdürdükleri ilkelerin toplamından doğan tutarlılığa bir edebiyat akımı denir
Edebi akıntı (Edebiyat akımı) terimi fransızca L ’ecole Litteraire ’in karşılığıdırBizde Edebi Iş Yazınsal Okul ve Yazınsal Çığır terimleri de bu anlamda kullanılmış ve kullanılmaktadır
Tasavvuf
Keza bir felsefe ayrıca inanç sistemi keza de yaşayış tarzı olan Tasavvuf 13 yüzyıldan beri Tekke Divan ve Millet edebiyatlarında geniş yankılar bulmuştur
Yerlileşme Akımı (Mahallileşme)
Divan şiirimizde İstanbul ’un fethinden sonradan başlayarak gittikçe koyulaşan bir akımdır şiirde İstanbul şivesine ve İstanbul tabiatına daha artı yaklaşmak amacı güden bu eğilim ilk kez Baki ’de görülmüş , 18 yüzyılda en zinde örnekleri
ni Nedim ’le verdikten sonra , 19 yüzyılda Enderunlu Vasıf bu akımı genişletmiştir terlileşme şuurlu ve düzenli bir cereyan değildir Yüzyıllar geçip şairlerimiz İstanbul ’a ısındıkça bu kendiliğinden olmuşturDivan edebiyatının görünmeyen telakkisi içinde
Batı Edebiyatında Akımlar
Türk edebiyatı ve dünya sanatlarına etkileri bakımlarından akımların başlıcaları Hümanizm Romantizm Gerçekçilik Natüralizm Sembolizm Parnasizm Sürrealizm ve Varoluşçuluk ’turBu akımların çoğu Fransa ’da gelişmiştir
Ümanizm (Humanisme)
Ümanizm , felsefi dilde ve jurnal konuşmada hümanizm yanı kişiler arasında insanlar ve din farkı gözetmemek tüm insanlığın hayrını düşünmek gibi anlamlara gelirBurada ise Ümanizm edebiyatta Rönesans (uyanış bitmiş doğuş)yerine kullanılmıştır
Ümanizm eski Yunan ve Latin edebiyatlarını yeni bir sevgi ile ihya etmeye çalışan ve 14 İle 16 yüzyıl arasında Avrupa ülkelerinde benimsenmiş olan genel bir edebiyat akımıdır
Türkii Basit
15 ve 16 yüzyıllarda , Türk an şiiri içinde dilde Türkçecilik biçim ve özde yenilik yerine getirmek isteyen bir akımdır
14 ve 15 yüzyıllarda azçok sade bir dille yazar an şairleri süre geçtikçe , kaba! ve zevksiz! buldukları Türkçe kelimeleri daha eksik kullanır oldular şiirimizi yabancı kelimelerle doldurmaya başladılarBöylece Herzamanki İran Edebiyatı uygulanmak istenen Türk şiir dili kendi karakter ve zenginliğini kaybediyordu işte bu hal o çağlarda pek kuvvetli olmayan hatta cılız denebilecek bir tepki ile karşılandı bu tepkiden Türkii Kolay Akımı doğdu
Sebki Hindi (Hind Tarzı)
17 yüzyılda Hindistan ’a seyahat eden İran şairlerinin açtıkları yeni bir şiir çığrıdırBu çığrı 17 ve 18 yüzyıllarda bazı Türk şairlerde benimsemişlerdir
İran edebiyatındaki büyük ustaları Tebrizli Saib ile Buharalı Şevket ’tir Sebki Hindi Türk edebiyatında 17 yüzyılda özellikle Neşati ve Naili ve 18 yüzyılda Şeyh Galib ile üstün meyvelerini vermiştir
Edebiyat akımı , esasen azıcık yeni çeşni getirmek ve cemiyetle birlikte dönüşmek ihtiyacından doğar üslup ve estetikteki bu değişmenin sebebi sonradan gelen kuşakların bir öncekine uymamasıdır bir devri hayran bırakan eserler sonraki yaşayanlara fazla bir şey söylemeyebilirBıkkınlık vermeye başlar onun için
yeni yetişen sanatçılar keza eskileri taklitten sakınmak keza de çağdaşlarının duygularını cevaplandırmak için yeni ufuklar ararlar
Edebiyat akımları kendiliğinden ve birdenbire ortaya çıkmış değildirToplum daki siyasi sosyal değişmeler yeni meydana çıkan ilim ve felsefe görüşleri fotoğraf musikigibi başka güzel sanatlardaki yenilikler yazınsal akımların doğmasına sebep olmuştur Bunlar okuyucudaki bedel hükümlerini değiştirerek sanatçıları yeni görünüm ve
yeni buluşlara zorlamıştırAyrıca bir çağda herhangi bir sanat kolunda doğan akımlar öbürlerini de etkiler yeni bir musiki çığırının şiirde ve resimde izleri görülür
*