Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Edeple varan lütufla döner

Edeple varan lütufla döner

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Görgü kurallarını bilmek elbette takdire değer Fakat en kıymetli sofra adabı, misafir olduğunu bilip sofra sahibinin izzet ve ikramına saygıyla karşılık vermektir; ona hürmeten, sofranın sükûnetini, bereketini kaçıracak her türlü davranıştan kaçınmaktır

Tatlı bir heyecan ve ürpertinin iliklerimize kadar işlediği günlerdeydi Hacı adayları mahşer öncesinin provasını yaparcasına, çıkılacak yolculuğun son hazırlıklarını bitirmek üzereydi Sıra büyükleri, akraba ve dostları ziyaret edip helalleşmeye gelmişti

Dualarla yola çıkmak

Ziyarete büyüklerden başlamak Hak dostlarının edebiydi Bunun için sefer edip Zamanın Kutlusu'na varmak, huzura girmek gerekiyordu Kutsî bir nazarın saçtığı nurlarla ruhu bir kez daha yıkamak Himmetle örülmüş çelik zırhın içine girip, edepsizlik ve musibetlere kalkan yapmak Duaların manevi gerilimiyle saflaşıp gönül ferahlığıyla yola koyulmak zamanıydı

Huzura kabul edilenlerin çıkarken yüz ifadelerinden lütufla döndükleri her halleriyle belliydi Hiç şüphe yok ki, Edeple varanlar lütufla dönerlerGerçekten de lütuf ve keremle dönmüşlerdi Sevinçten ortalık bayram yerine dönmüştü Zamanın Kutlusu onlara: Bizi de dualarınızdan eksik etmeyindemişti Ruhunuzun derinliklerinden kopup gelen bir feryat o anda şöyle haykırmak ister: Kusurlara bulanmış haccımın içinde eğer tek bir ecir varsa sana feda olsun!

Hz Ömer ra da bir gün böyle yüce bir huzura çıkmış ve umre için Allah Rasulü sav'den izin istemişti Onlar her işlerini Gönüller Sultanı'na arz eder ve O'nun izni olmadan nafile ibadet bile yapmazlardı İtikafa girerken dahi izin isterlerdi Alemlerin Efendisi Hz Ömer'e izin vermiş ve Kardeşim bizi de duana ortak etdemişti Bu mübarek söz Hz Ömer'i hayatının sonuna kadar duygulandırıp coşturmaya yetmişti Nitekim daha sonraları: O gün dünyalar benim olsaydı, o kadar sevinmezdimdemiştir

Baştan aşağı edepten ibaret olan yiğit oğlu yiğitlerin bile ödlerinin koptuğu mübarek makamlar vardır ki, bunların başında Mekke ve Medine gelir Çünkü bütün iyilikler gibi kötülükler de Mekke'de yüz binle, Medine'de ise binle çarpılır Sonra Hz Rasulullah sav'i üzen bir kimse, bu zararını hayatı boyunca ağlayıp yalvarmaktan başka ne ile karşılayabilir?

Dua ve himmet olmadan o kutsî toprakların edebine kim riayet edebilir ki? Yapılan küçük edepsizlikler dahi o mübarek makamlarda büyük birer cürüm haline dönüşür Oralardan ya hayatınızın kârı ile ya da Allah korusun zararıyla dönersiniz

En bereketli sermaye

Gecenizi gündüzünüzü dolu dolu nafile ibadetle geçirmemişseniz, elinize geçen fırsatları bir ölçüde ziyan etmişsiniz denilebilir Fakat bu suretle zarara girmiş olmazsınız da, kârdan geri kalmış olursunuz Ama edeptahsil etmeden kutsî zatlara ve mekânlara gitmişseniz, edepsizliğin zararını ne ile kapatabilirsiniz?

İşte bu endişe ve mülahazalarla dolu iken daha oracıkta himmet imdadımıza yetişmiş ve Cenabı Hak karşımıza edep timsali bir gönül erbabını çıkarmıştı Bu zat iki büyük Allah dostuna hizmet etmiş, şimdilerde ise Zamanın Kutlusu'ndan edep tahsiline devam ediyordu Hayatı boyunca dümdüz bir çizgide dosdoğru giden ender zatlardan biriydi Sağa sola saptığını gören olmamıştı İncelik ve nezaketiyle muhataplarını utandırırdı Hasılı, seven ve sevilen bir zattı Kutlu yolun yolcuları sordular: Bu yolculuğun adabından söz eder misiniz? Gönül dostu, Sâdâtı Kiram'dan örneklerle edep anlattı Zaten sevenler her meseleyi sevgilinin dilinden anlatırlar Özetle şöyle dedi:

Kâbe Allah'ın evidir1 Mekke'nin ahalisi Allah'ın komşuları hükmündedir Hacılar da hadisi şerifte belirtildiği üzere kulları arasından seçtiği heyetlerdir Dua ederlerse duaları kabul edilir, mağfiret dilerlerse bağışlanırlar Aynı şekilde Medinei Münevvere'nin ahalisi Hz Rasulullah sav'in komşularıdır Dünyanın dört bir tarafından akın eden ziyaretçiler ise, misafirleridir

O yüzden bu iki mübarek beldenin ahalisini ve ziyaretçilerini üzmek son derece tehlikelidir Hatta alışveriş esnasında ileri gidip aşırı derecede pazarlık etmek bile doğru değildir Zira böyle bir davranış onları üzebilir Bir miktar fazla ödeseniz bu sizi fakir yapmaz Ama onları üzerseniz Allah ve Rasulü'nü gücendirebilirsiniz

Misafirden beklenen edepli olmasıdır

Sonra Gavs Hazretleri'nden naklen bir menkıbe anlattı Dedi ki:

Velilerden bir zat Medinei Münevvere'ye yerleşmişti Bir gün bu zat hastalandı ve hizmetçisini çağırarak çarşıdan yoğurt almasını emretti Az sonra dönen hizmetçiye yoğurdu kaça aldığını sordu Fiyatı öğrenince de: Amma da pahalıymış ha!dedi

Ehlullahtan olan bu zat, o gece rüyasında Hz Rasulullah sav'i gördü Sitemli bir vaziyette arkasını dönmüş ve kendisini şöyle azarlıyordu: Bizim beldemizin yoğurdunu pahalı bulan, bizim beldemizi terk etsin!

Büyük bir korku ve telaşla uyanan zat, başını duvarlara vurup ağlamaya başladı Gözlerinden yaş yerine adeta kan akıtmaya başlamıştı Orada bulunan başka bir mana dostu kendisine şu tavsiyede bulundu: Affedilmek istiyorsan, Hz Rasulullah sav'in amcası Hz Abbas ra'ın kabrine git ve onun şefaatçi olmasını, senin için İki Cihan Güneşi'ne yalvarmasını isteBu tavsiyeyi yerine getiren velî zat, o gece yine Allah Rasulü sav'i rüyada gördü Alemlerin Efendisi ona arkası dönük şöyle diyordu: Tamam affedildin ama bizim beldemizi terk et!

Sonra şöyle devam etti: İşte bu yüzden iki mübarek beldenin halkına ve misafirlerine son derece nazik davranmalısınız Gıyaplarında konuşurken de onları aşağılayıcı sözlerden şiddetle kaçınmalısınız

Bir başka zat da şu sohbeti yapmıştı: Gavsı Bilvanisî ks Hazretleri bir keresinde Medinei Münevvere'de oranın ahalisinden birinin çocuğuyla oturmuş, oyuncak arabayla oynamıştı Çocuk ayrılıncaya kadar da oyunu bırakmamıştı Yine bu zatın torunlarından baştan aşağı edep manzumesi olan bir seyyidin Medineli bir gence gösterdiği fevkalâde hürmet ve tevazu gerçekten görülmeğe değer bir husustu

Sonunda varılacak yer cennet olunca

Bilumum haram ve günahlardan kaçınmak edeptir Farz, vacip ve sünneti seniyye ile amel etmek edeptir Allah Tealâ'yı görüyormuşçasına ibadet etmek, O'nun her an bizi gördüğünü, açık gizli bütün halimize vakıf olduğunu bilerek davranmak edeptir Hangi renkten, hangi ırktan olursa olsun oradaki müminlere hizmet etmek, onlara lütuf ve keremle muamele etmek, güzel ahlâk, haya edeptir Diline sahip olmak, kimsenin kalbini kırmamak, nefsi için herhangi bir davada bulunmamak, sabır ve sükunetle hareket etmek edeptir Otelde, asansörde, araçlarda ve elden geldiğince, güç yettiğince tavaf esnasında kadınerkeğin birbirine karışmadan vazifelerini yapması son derece mühim bir edeptir İmamı Rabbanî Hazretleri ks buyuruyor ki: Edeplerden bir edebi korumak, tenzihî bile olsa bir mekruhu terk etmek, zikirden, murakabe ve teveccühten daha efdaldir

Burada iki hadisi şerifi hatırlamakta fayda var: Kim Allah için hacceder, bu esnada kötü işlerden ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa kul hakları müstesna annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) dönerİçine günah karışmamış ve kabul olunmuş bir haccın karşılığı ancak cennettirYani edeple haccedenlerin hacları kabul görebilir Onların varacağı yer ise cennettir İşte hac budur Kısaca edepten ibarettir
Şair Nâbi ne güzel söylemiştir:

Sakın terki edebten kûyı Mahbubu Hüda'dır bu
Nazargâhı ilâhidir, makamı Mustafa'dır bu
Muraâti edeb şartıyla gir Nâbi bu dergâha
Metâfı kudsiyândır, bûsegâhı enbiyadır bu!

Kâbe de konuşur

Şüphesiz her yerde edepli olmak lazımdır Fakat bu gibi makamlarda belki bin kere daha edepli olmalıdır Hatta denilebilir ki bu iki makamda yani Kâbe ve Mescidi Nebevî'nin hariminde kalbi dahi korumak gerekir Çünkü Allah Tealâ bu makamlara içten ve dıştan O'nun adına hürmet edilmesinden hoşnut olur Ayrıca Kâbe'yi ve Efendimiz aleyhissalât u vesselamı kalpten geçen manalara muttali kılabilir

Buna şaşırmamak gerekir Zira Kâbe'nin manevi bir hakikati vardır ki, Hakikati Ahmediyye'nin bir başka yönünü teşkil eder Bu hakikat Allah'ın izniyle gören, işiten ve dile gelebilen bir hakikattir ve makamı çok yüksektir Bizler sadece Beytullah'ın taştan örülmüş mübarek yüzüne bakabiliyoruz Şayet hakikati bir an için açılmış olsaydı, o anda ruhumuzu teslim ederdik Çünkü ona bakmaya asla güç yetiremezdik Velilerin havassı ise böyle değildir Kim bilir onlar tavaf ederken Kâbe ile aralarında ne gibi konuşmalar ve hangi sırlar cereyan etmektedir?

Büyük veli Muhyiddin ibn Arabî Hazretleri ks tavaf esnasında Kâbe'nin kendisine hitab edip konuştu ğunu, bunu bizzat kulağıyla duyduğunu, aralarında geçen konuşmalardan sonra kendisinin o anda hazırlıksız olarak bir şiir söylediğini belirtmektedir Hatta bu şiirlerini meşhur Fütuhatı Mekkiyye adlı eserinde zikretmiştir

İbn Arabî Hazretleri başka bir seferinde şöyle demektedir: Bir gün Kâbe'ye baktım kendisini tavaf etmemi istiyor, zemzem ise, bize kavuşmayı arzu ederek kendi suyundan bol bol içmemi diliyordu Her ikisine hitaben beyitler söyledik

Yine bir tavafını şöyle anlatmaktadır: Soğuk ve mehtaplı bir gecede sağnak yağmurla abdest almış ve şiddetli bir rahatsızlıkla tavafa çıkmıştım Sonra Haceri Esved'i öperek tavafa başladım Rükni Şâmî köşesine ulaştığımda, Kâbe beni kulağımla işittiğim bir konuşmayla tehdit etti Şiddetli bir sancı duydum Sonra Allah'a yemin ederim ki, Kâbe temelleriyle birlikte yerden yükseldi Derhal irticalen şiir söyledim Kâbe bana tavaf etmemi tekrar işaret etti () Sonra ona teşekkür ettim ve aramızda sulh yaptık(Fütuhat)

Görülüyor ki, Beytullah sadece taş bir binadan ibaret değildir Ehlullah orada ve Hazreti Rasulullah sav'in Ravzai Tahire'sinde çok manalara muttali olabilmektedirler Yukarıda anlatılan hususlar adı geçen mübarek makamların heybetini hissetmek ve edebi muhafaza etmek açısından önem arz etmektedir

Edepli bir ecdadın torunları

Elbette ki mukaddes topraklarda mübarek makamlar Kâbei Muazzama'dan ve Ravzai Tahire'den ibaret değildir O bölgenin her karışı Hz Rasulullah sav'in, sair Peygamberlerin salât ve selam üzerlerine olsun Sahabei Kiram Efendilerimizin Allah hepsinden razı olsun ve Evliyaullahın Hak Tealâ sırlarını mukaddes kılsın mübarek ayaklarının değdiği yerlerdir Bir sahabi kabrine gittiğiniz zaman kendinizi küçük bir Ravza'nın önünde duruyormuş gibi hissedersiniz Rabıta ile huzura girer, selam verir ve mübarek ruhlarına Kur'an okursunuz

İki Cihan Güneşi sav'in edebinden nasibi olmayan O'nun nurlu yolundan istifade edemez İnce bir duyuş, ince bir hissiyata sahip olan büyükler kutsî mekânlarda diğer yerlere nispetle edebe çok daha fazla dikkat etmişlerdir İmam Malik rha Hazretleri, Allah Rasulü sav'in bastığı toprağa hürmeten Medinei Münevvere'de hayvan üstüne binmemiş, ayakkabı da giymemiştir

Sultan Abdülhamid Han ks Hazretleri zamanın büyük velilerindendi İstanbul'dan Medinei Münevvere'ye kadar tren hattı yaptırmıştı Allah Rasulü sav'in muazzez ruhlarını gürültüyle rahatsız etmemek için Medine İstasyonu'nda rayların altına keçe döşetmişti Osmanlı'nın o ince ruhlu insanları Mescidi Nebevî'yi tamir ederken yine aynı maksatla çekiçlerine keçe bağlıyorlardı Bu zamanın Kutlusu ks Sahabi kabirlerini ziyaret ederken mezarlıkta ayakkabılarını çıkarıyor ve derin bir hürmetle huzurlarına giriyordu Allah onlardan razı olsun ve gölgelerini başımızdan eksik etmesin

Şair ne güzel söylemiş:

Ehli dil arasında aradım, kıldım talep
Her hüner makbul imiş, illâ edep illâ edep

1 Allah Tealâ her türlü mekândan ve yaratıkların hallerine benzemekten münezzehtir Buradaki Beytullah, Allah'ın evi ifadesi mecazidir
Kaynak: semerkand
 

Similar threads

Görgü kurallarını bilmek elbette takdire değer Fakat en kıymetli sofra adabı, misafir olduğunu bilip sofra sahibinin izzet ve ikramına saygıyla karşılık vermektir; ona hürmeten, sofranın sükûnetini, bereketini kaçıracak her türlü davranıştan kaçınmaktır Tatlı bir heyecan ve ürpertinin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
112
Namazla insan, Rabb’ine yakınlaşması adına kutlu bir seyahate çıkar Bu seyahatte denilebilir ki Kâbe, insanların seyahat esnasında konakladıkları bir yer ve Allah’ın emrine itaati ifade eden, doğruyu gösteren bir ibre mahiyetindedir Bunun zihinlerde çok iyi yer etmesi gerekir Kâbe, bizim için...
Cevaplar
0
Görüntüleme
77
KÂBE NASIL KIBLE OLDU? KEMAL SÜLEYMANOGLU Rasulullah sav Efendimiz, Hicret'in on altinci ya da on yedinci ayina kadar namazlarini Mescidi Aksa'ya yönelerek kildi Bununla birlikte, kiblenin Mescidi Haram'a döndürülmesini gönülden arzu eder, bunun için dua ederdi Sonra bir gün ilâhi emirle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
64
R E S İ M L E R İ http:img100**************img10031982zd6 http:img100**************img100560520sj8 G Ü Z E L S Ö Z L E R İ N D E N B İ R K A Ç I “Dikkat ediniz! Kisi günese yüzünü döndü mü, gölgesi arkasinda kalir Artik o nereye giderse gitsin, gölgesi hep pesinden gelir Lakin kisi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
103
Yol odur ki, Hakk’a vara Yol odur ki, gönülden başlaya, gönüllere ulaşa Hani iki kişi Mekke’den çıkar yola, iki kişidirler “Allah bizimledir dedikten sonra iki kişi midirler? Yolda mıyız? Kiminle çıktık yola? Katıldık mı Medine’ye varan yola? O yoldaysak, azığımız sadakat, azığımız acı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
112
858,467Konular
981,167Mesajlar
29,536Kullanıcılar
uugar9990Son üye
Üst Alt