Edip Cansever Şiirleri
Şair Edip Cansever şiirleri
guzel edip cansever şiirleri
Edip Canseverin en guzel Şiirleri
EY !
Bu boyle kimin gittiği? Sen dur ey!
Belki de ellerimiz mi? biraz ince, biraz da cok kelimeli!
Bu sanki niye durduğumuz mu?
Ay, pencere, goz! Siz git ey!
Kim bilir neyi saldığımız bu da, yalnızlığımız gel
Yırtıcı kuşları mı gozlerimizin, onlar mı bu suruylen
Yoksa onlar mı işte seninle sevişme biciminde
Oysa sevgimiz yerde, kara sevda sen uc ey!
Sen usul, ben yavaş, kime yaraşır bu sessizl
ŞEKERLİ GERCEK
Ev karanlık kap kacak iğne ustunde
Karisi cocukları var mi yok mu belli değil
Masa iskemle ocak
Arama oyle şeyleri
Bir sofra bir yaygı
Bir sedir olsun yok mu
Yok o da yok iste
İğreti bir yaşayış icinde adam
Duvarları yalnızlık yemiş bitirmiş
Gokyuzu ustunde yıldızlar daha ustunde
Kim ortsun damı duvarları kim koysun yerine
Adam bir hicliğin ustune uzanmış
Kimseler gormez
Kil bir torba
SU
Bir gun, bir uzun gun hep denize baktık
Miller ve ağırlıklar bitti
Gelip gecmeler bitti, gemilerin
Beyaz ve kocaman govdeleri
Gozun kahverengi suyuna geldik
Palamutlar yaktık, calılar her zamanki gibi
Susledi bizi bu ufak değişiklik
Cok ağır bir şeydi gun dortgenleri ustumuze dusen
Aydınlıktan kopan aydınlıktan kesilen
Ağır mi ağır
Kaldık ne kadar kaldıksa boyle
Sonra gun diye bildiği
BİR TAŞ ATARSIN
Bir taş atarsın, taş nereye duşerse
Mutlaka bir koşebaşıdır
Cunku yureğin daralmıştır ve kıştır
Kullanılmamış bir sicim gibidir soğuk
İşte bak her kestaneciye sapsarı bir koşebaşı kalmıştır
Şimdi bir şamandıra denizin yuzunde
Durulmamış bir anı gibi kendini salmıştır
İcimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğu
Yalnızlık bir başına kalmıştır
Şair Edip Cansever şiirleri
guzel edip cansever şiirleri
Edip Canseverin en guzel Şiirleri
EY !
Bu boyle kimin gittiği? Sen dur ey!
Belki de ellerimiz mi? biraz ince, biraz da cok kelimeli!
Bu sanki niye durduğumuz mu?
Ay, pencere, goz! Siz git ey!
Kim bilir neyi saldığımız bu da, yalnızlığımız gel
Yırtıcı kuşları mı gozlerimizin, onlar mı bu suruylen
Yoksa onlar mı işte seninle sevişme biciminde
Oysa sevgimiz yerde, kara sevda sen uc ey!
Sen usul, ben yavaş, kime yaraşır bu sessizl
ŞEKERLİ GERCEK
Ev karanlık kap kacak iğne ustunde
Karisi cocukları var mi yok mu belli değil
Masa iskemle ocak
Arama oyle şeyleri
Bir sofra bir yaygı
Bir sedir olsun yok mu
Yok o da yok iste
İğreti bir yaşayış icinde adam
Duvarları yalnızlık yemiş bitirmiş
Gokyuzu ustunde yıldızlar daha ustunde
Kim ortsun damı duvarları kim koysun yerine
Adam bir hicliğin ustune uzanmış
Kimseler gormez
Kil bir torba
SU
Bir gun, bir uzun gun hep denize baktık
Miller ve ağırlıklar bitti
Gelip gecmeler bitti, gemilerin
Beyaz ve kocaman govdeleri
Gozun kahverengi suyuna geldik
Palamutlar yaktık, calılar her zamanki gibi
Susledi bizi bu ufak değişiklik
Cok ağır bir şeydi gun dortgenleri ustumuze dusen
Aydınlıktan kopan aydınlıktan kesilen
Ağır mi ağır
Kaldık ne kadar kaldıksa boyle
Sonra gun diye bildiği
BİR TAŞ ATARSIN
Bir taş atarsın, taş nereye duşerse
Mutlaka bir koşebaşıdır
Cunku yureğin daralmıştır ve kıştır
Kullanılmamış bir sicim gibidir soğuk
İşte bak her kestaneciye sapsarı bir koşebaşı kalmıştır
Şimdi bir şamandıra denizin yuzunde
Durulmamış bir anı gibi kendini salmıştır
İcimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğu
Yalnızlık bir başına kalmıştır