iltasyazilim
FD Üye
Efendimiz’e Tutunmak
Rabbim gözünüze sağlık ve âfiyet ihsân eylesin Bir dakika süreyle göremediğinizi ve kimsenin yardımı olmadan yürümeye çalıştığınızı farzediniz İnsan nasıl da kendini boşlukta hissediyor, tutunacak bir kol arıyor, değil mi?
Esasen şu dünya, gerçekleri göremeyen gözler için bir tür zifirî karanlıkVe bu karanlıkta yürüyenler, düşmemek için tutunacak bir kola muhtaçBizi yaratan ve belli bir süre için bu dünyaya gönderen Yüce Rabbimiz, Resûli Ekrem Efendimizin bizim rehberimiz olduğunu bildiriyor, onun koluna yapışmamızı, adımlarımızı onun adımlarına uydurmamızı ve ona kayıtsız şartsız itaat etmemizi emrediyor
Biz de onun koluna var gücümüzle sarılıyor ve şöyle diyoruz:
Sensin tutunduğumuz dal,
Sensin kokladığımız gül,
Sensin güç aldığımız kol
Koluna kurban olduğum
Nerede Olursanız Olun
Rehberimiz Efendimiz, kendisiyle irtibatı koparmamak için bize şöyle buyuruyor:
“Evlerinizi kabirlere, benim kabrimi de bayram yerine çevirmeyiniz
Bana salâtü selâm getiriniz
Zira nerede olursanız olun, sizin salâtü selâmınız bana ulaşır (Ebû Dâvûd, Menâsik 97; Elbânî, Sahîhu Süneni Ebî Dâvûd, I, 571)
Resûli Ekrem Efendimiz “Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz buyururken bize çok önemli bir şey söylüyor: Yaşadığınız mekânları ölülerin mekânı gibi Kur’an sesinden, nâfile namaz neşesinden, zikir ve tesbihten mahrum etmeyiniz Bana göndereceğiniz salâtü selâmlar ile evinize canlılık getiriniz Bir de benim kabrimin yanında, sesinizi bana duyurmak çabasıyla gürültü etmeyiniz Hayatımda huzuruma gelseydiniz nasıl davranacak idiyseniz, Mescidi Nebevî’ye geldiğinizde de öyle bir edep içinde bana salâtü selâm getiriniz Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, göndereceğiniz salâtü selâmlar bana ânında ulaşır
Evet, Sevgili Efendimiz’in yukarıdaki hadîsi şerifinden anlaşılan budur Ümmetinden biri ona salâtü selâm gönderince, Cenâbı Hakk’ın kendisine can verdiğini ve gönderilen salâtü selâmı aldığını haber veriyor (Ebû Dâvûd, Menâsik 100; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 572)
Şimdilerde cep telefonu saltanatı var Galiba benden başka herkes bu işin müptelâsı oldu Birkaç dost bir araya geldiğinde ağız tadıyla sohbet edemiyor Çünkü herkes ya sevdiğini arıyor veya sevdiği tarafından aranıyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem de, “Oturduğunuz mecliste hiç değilse bir defa da beni arayınız dercesine şöyle buyuruyor:
“Bir cemaat oturduğu bir mecliste Allah’ı anmaz
ve peygamberlerine salâtü selâm getirmezlerse,
bu meclis onlar için bir pişmanlık sebebi olur
Allah dilerse onlara azâb eder, dilerse mağfiret eder (Tirmizî, Daavât 8; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 484)
Büyüklerimiz konuşmaya besmele, hamdele ve salvele ile başlamak suretiyle bu hadîsi şerife uygun hareket etme âdetini geliştirmişlerdir Allah onlardan razı olsun
Duaya Başlarken
Her şeyin bir usûlü var Mektup yazmanın, telefon etmenin, telgraf çekmenin, elektronik posta göndermeninEvet, her şeyin bir âdâbı var Cenâbı Hakk’a niyazda bulunmanın da bir edebi vardır Bu edebe uymadan yapılan dualar noksandır Geliniz bu edebi Peygamber Efendimizden öğrenelim:
Asrı saâdet’te, Müslümanlardan biri namazını kılıp bitirdikten sonra ellerini kaldırıp “Allah’ım bana şunu ver, bunu ver diye dua etmeye başladı Bu durumu gören Peygamber Efendimiz “Bu adam acele etti buyurdu Sonra onu yanına çağırdı ve nasıl dua etmesi gerektiğini öğretti:
Önce “Elhamdü lillâhi Rabbil âlemîn diye Allah’a hamdetmesi,
ardından da “Vessâlâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn gibi bir ifadeyle Allah’ın Elçisi’ne salâtü selâm getirmesi gerektiğini tembih etti
Ondan sonra da dilediği şekilde dua edebileceğini söyledi (Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Daavât 65; Nesâî, Sehv 48) Demekki bir Müslüman duaya başlarken bile Sevgili Efendisine tutunmak, duasının kabul edilmesi için onun bereketini ummak durumundaır
Câmiye Girerken,
Câmiden Çıkarken
Yüce Rabbimiz, şu dünya gurbetinde, Rehberimiz Efendimiz ile sıkı bir ilişki içinde olmamızı uygun görmüş; ona her fırsatta salâtü selâm göndermemizi emretmiş, “Allah ve melekleri Peygamber'e salât ederler Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin buyurmuştur (Ahzâb 3356)
Peygamber Efendimiz de bu irtibatın “Allahümme salli okuyarak sağlanacağını bildirmiş, bazen bu konuda daha geniş bilgi verdiği olmuştur Bu bilgilerden biri şöyledir:
“Biriniz câmiye girdiğinde Peygamber’e salâtü selâm getirsin, ardından da ‘Allâhümmeftah lî ebvâbe rahmetik (Allahım! Bana rahmet kapılarını aç)’ desin
Câmiden çıkınca yine Peygamber’e salâtü selâm getirsin, sonra da ‘Allâhümma’sımnî mineş şeytânirracîm (Allahım! Beni kovulmuş şeytanın şerrinden koru)’ desin (İbn Mâce, Mesâcid 13 Elbânî, Sahîhu Süneni İbni Mâce, I, 129; İbn Huzeyme (A’zamî), esSahîh, I, 231; İbn Hibbân, esSahîh (Arnaût), I, 395)
Peygamber Efendimiz Cuma gününün önemini belirttikten sonra bu mübarek günde kendisine diğer günlere nispeten daha çok salâtü selâm getirmemizi tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât 200, 201; İbn Mâce, İkamet 79)
Şu halde Cuma günlerini salavâtı şerîfe günü haline getirmeli, her fırsatta onun aziz ruhuna salâtü selâmlarımızı sunmalıyız Zaten Cuma günü bizim bayram günümüzdür Bayram günlerimizi böylece en güzel şekilde değerlendirmeliyiz
Devir Hesap Devri
Ticaret adamları her fırsatta hesap yaparlar Kârlarını ikiye katlamanın yolunu ararlar Bu hesap işi dünyada da var, âhirette deDünyada herkes her zaman hesabını tutturamıyor, ama âhiret endişesi taşıyanlar için hesabını tutturmak daha kolay Çünkü âhiret için yapılan işlerin asgarî kârı bire onBire on sevap kazanma ölçüsü salâtü selâm için de geçerli Resûli Ekrem Efendimiz:
“Bana bir defa salâtü selâm getirene Allah Teâlâ on defa rahmet eder buyuruyor (Müslim, Salât 11; Ebû Dâvûd, Salât 36; Tirmizî, Menâkıb 1) Böyle bir sevap yumağı, böyle bir rahmet sağanağı nasıl kaçırılabilir? Öyleyse salavât yumağının ucundan tutmalı, çektikçe çekmeli
Ne kadar çekmeli?
Bunu sahâbeden Übey ibni Kâ‘b radıyallahu anh Efendimiz aleyhisselâm’a soruyor:
“Sana çok salavâti şerîfe getiriyorum Bunu ne kadar yapmalıyım?
Efendimiz ona bir rakam vermiyor “Dilediğin kadar buyuruyor Ama o bir rakam alabilmek için sormaya devam ediyor: “Dualarımın dörtte birini salavâti şerîfeye ayırsam uygun olur mu?
Nebiyyi Muhterem Efendimiz yine aynı sözü söylüyor “Dilediğin kadar Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur
Aynı soru ve aynı cevap birkaç kere daha tekrarlanıyor Sonunda Übey ibni Kâ‘b radıyallahu anh meselenin inceliğini kavrıyor ve “Duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavâtı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince Kâinâtın Efendisi şu cevabı veriyor:
“O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar (Tirmizî, Kıyâmet 23; Elbânî, Sahîhu’tTergîb ve’tterhîb, II, 294295, nr1670)
Gerçek hayat âhiret hayatıdır Herkes hesabını ona göre yapmalıdır Sıkıntıları gidermek ve günahları bağışlatmak için daha çok salavâtı şerîfe getirmelidir
MYaşar Kandemir
Rabbim gözünüze sağlık ve âfiyet ihsân eylesin Bir dakika süreyle göremediğinizi ve kimsenin yardımı olmadan yürümeye çalıştığınızı farzediniz İnsan nasıl da kendini boşlukta hissediyor, tutunacak bir kol arıyor, değil mi?
Esasen şu dünya, gerçekleri göremeyen gözler için bir tür zifirî karanlıkVe bu karanlıkta yürüyenler, düşmemek için tutunacak bir kola muhtaçBizi yaratan ve belli bir süre için bu dünyaya gönderen Yüce Rabbimiz, Resûli Ekrem Efendimizin bizim rehberimiz olduğunu bildiriyor, onun koluna yapışmamızı, adımlarımızı onun adımlarına uydurmamızı ve ona kayıtsız şartsız itaat etmemizi emrediyor
Biz de onun koluna var gücümüzle sarılıyor ve şöyle diyoruz:
Sensin tutunduğumuz dal,
Sensin kokladığımız gül,
Sensin güç aldığımız kol
Koluna kurban olduğum
Nerede Olursanız Olun
Rehberimiz Efendimiz, kendisiyle irtibatı koparmamak için bize şöyle buyuruyor:
“Evlerinizi kabirlere, benim kabrimi de bayram yerine çevirmeyiniz
Bana salâtü selâm getiriniz
Zira nerede olursanız olun, sizin salâtü selâmınız bana ulaşır (Ebû Dâvûd, Menâsik 97; Elbânî, Sahîhu Süneni Ebî Dâvûd, I, 571)
Resûli Ekrem Efendimiz “Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz buyururken bize çok önemli bir şey söylüyor: Yaşadığınız mekânları ölülerin mekânı gibi Kur’an sesinden, nâfile namaz neşesinden, zikir ve tesbihten mahrum etmeyiniz Bana göndereceğiniz salâtü selâmlar ile evinize canlılık getiriniz Bir de benim kabrimin yanında, sesinizi bana duyurmak çabasıyla gürültü etmeyiniz Hayatımda huzuruma gelseydiniz nasıl davranacak idiyseniz, Mescidi Nebevî’ye geldiğinizde de öyle bir edep içinde bana salâtü selâm getiriniz Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, göndereceğiniz salâtü selâmlar bana ânında ulaşır
Evet, Sevgili Efendimiz’in yukarıdaki hadîsi şerifinden anlaşılan budur Ümmetinden biri ona salâtü selâm gönderince, Cenâbı Hakk’ın kendisine can verdiğini ve gönderilen salâtü selâmı aldığını haber veriyor (Ebû Dâvûd, Menâsik 100; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 572)
Şimdilerde cep telefonu saltanatı var Galiba benden başka herkes bu işin müptelâsı oldu Birkaç dost bir araya geldiğinde ağız tadıyla sohbet edemiyor Çünkü herkes ya sevdiğini arıyor veya sevdiği tarafından aranıyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem de, “Oturduğunuz mecliste hiç değilse bir defa da beni arayınız dercesine şöyle buyuruyor:
“Bir cemaat oturduğu bir mecliste Allah’ı anmaz
ve peygamberlerine salâtü selâm getirmezlerse,
bu meclis onlar için bir pişmanlık sebebi olur
Allah dilerse onlara azâb eder, dilerse mağfiret eder (Tirmizî, Daavât 8; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 484)
Büyüklerimiz konuşmaya besmele, hamdele ve salvele ile başlamak suretiyle bu hadîsi şerife uygun hareket etme âdetini geliştirmişlerdir Allah onlardan razı olsun
Duaya Başlarken
Her şeyin bir usûlü var Mektup yazmanın, telefon etmenin, telgraf çekmenin, elektronik posta göndermeninEvet, her şeyin bir âdâbı var Cenâbı Hakk’a niyazda bulunmanın da bir edebi vardır Bu edebe uymadan yapılan dualar noksandır Geliniz bu edebi Peygamber Efendimizden öğrenelim:
Asrı saâdet’te, Müslümanlardan biri namazını kılıp bitirdikten sonra ellerini kaldırıp “Allah’ım bana şunu ver, bunu ver diye dua etmeye başladı Bu durumu gören Peygamber Efendimiz “Bu adam acele etti buyurdu Sonra onu yanına çağırdı ve nasıl dua etmesi gerektiğini öğretti:
Önce “Elhamdü lillâhi Rabbil âlemîn diye Allah’a hamdetmesi,
ardından da “Vessâlâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn gibi bir ifadeyle Allah’ın Elçisi’ne salâtü selâm getirmesi gerektiğini tembih etti
Ondan sonra da dilediği şekilde dua edebileceğini söyledi (Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Daavât 65; Nesâî, Sehv 48) Demekki bir Müslüman duaya başlarken bile Sevgili Efendisine tutunmak, duasının kabul edilmesi için onun bereketini ummak durumundaır
Câmiye Girerken,
Câmiden Çıkarken
Yüce Rabbimiz, şu dünya gurbetinde, Rehberimiz Efendimiz ile sıkı bir ilişki içinde olmamızı uygun görmüş; ona her fırsatta salâtü selâm göndermemizi emretmiş, “Allah ve melekleri Peygamber'e salât ederler Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin buyurmuştur (Ahzâb 3356)
Peygamber Efendimiz de bu irtibatın “Allahümme salli okuyarak sağlanacağını bildirmiş, bazen bu konuda daha geniş bilgi verdiği olmuştur Bu bilgilerden biri şöyledir:
“Biriniz câmiye girdiğinde Peygamber’e salâtü selâm getirsin, ardından da ‘Allâhümmeftah lî ebvâbe rahmetik (Allahım! Bana rahmet kapılarını aç)’ desin
Câmiden çıkınca yine Peygamber’e salâtü selâm getirsin, sonra da ‘Allâhümma’sımnî mineş şeytânirracîm (Allahım! Beni kovulmuş şeytanın şerrinden koru)’ desin (İbn Mâce, Mesâcid 13 Elbânî, Sahîhu Süneni İbni Mâce, I, 129; İbn Huzeyme (A’zamî), esSahîh, I, 231; İbn Hibbân, esSahîh (Arnaût), I, 395)
Peygamber Efendimiz Cuma gününün önemini belirttikten sonra bu mübarek günde kendisine diğer günlere nispeten daha çok salâtü selâm getirmemizi tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât 200, 201; İbn Mâce, İkamet 79)
Şu halde Cuma günlerini salavâtı şerîfe günü haline getirmeli, her fırsatta onun aziz ruhuna salâtü selâmlarımızı sunmalıyız Zaten Cuma günü bizim bayram günümüzdür Bayram günlerimizi böylece en güzel şekilde değerlendirmeliyiz
Devir Hesap Devri
Ticaret adamları her fırsatta hesap yaparlar Kârlarını ikiye katlamanın yolunu ararlar Bu hesap işi dünyada da var, âhirette deDünyada herkes her zaman hesabını tutturamıyor, ama âhiret endişesi taşıyanlar için hesabını tutturmak daha kolay Çünkü âhiret için yapılan işlerin asgarî kârı bire onBire on sevap kazanma ölçüsü salâtü selâm için de geçerli Resûli Ekrem Efendimiz:
“Bana bir defa salâtü selâm getirene Allah Teâlâ on defa rahmet eder buyuruyor (Müslim, Salât 11; Ebû Dâvûd, Salât 36; Tirmizî, Menâkıb 1) Böyle bir sevap yumağı, böyle bir rahmet sağanağı nasıl kaçırılabilir? Öyleyse salavât yumağının ucundan tutmalı, çektikçe çekmeli
Ne kadar çekmeli?
Bunu sahâbeden Übey ibni Kâ‘b radıyallahu anh Efendimiz aleyhisselâm’a soruyor:
“Sana çok salavâti şerîfe getiriyorum Bunu ne kadar yapmalıyım?
Efendimiz ona bir rakam vermiyor “Dilediğin kadar buyuruyor Ama o bir rakam alabilmek için sormaya devam ediyor: “Dualarımın dörtte birini salavâti şerîfeye ayırsam uygun olur mu?
Nebiyyi Muhterem Efendimiz yine aynı sözü söylüyor “Dilediğin kadar Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur
Aynı soru ve aynı cevap birkaç kere daha tekrarlanıyor Sonunda Übey ibni Kâ‘b radıyallahu anh meselenin inceliğini kavrıyor ve “Duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavâtı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince Kâinâtın Efendisi şu cevabı veriyor:
“O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar (Tirmizî, Kıyâmet 23; Elbânî, Sahîhu’tTergîb ve’tterhîb, II, 294295, nr1670)
Gerçek hayat âhiret hayatıdır Herkes hesabını ona göre yapmalıdır Sıkıntıları gidermek ve günahları bağışlatmak için daha çok salavâtı şerîfe getirmelidir
MYaşar Kandemir