iltasyazilim
FD Üye
Ege Bölgesi örf ve adetleri
Ege Bölgesinin gelenek ve görenekleri
Kız istenirken
3 kere isteme tekrarlanır ve kız tarafı 3 de talih der Yani istenirken peşpeşe 3 defa Allah'ın emri deniyor
Akraba evliliği muhakkak yapılmaz
en düşük yedi kuşak yabancıdan kız alınır ya da verilir
Kan davası mutlu ve acılı günlerde unutulur Lakin kin devam eder
Dostluklar derindir Cenaze evi 15 gün baştan başa yemeksiz bırakılmaz
Gelinler aile büyüklerini yatırmadan ve ellerini öpmeden uyumaz
DÜĞÜN
Afyonkarahisar ’da evlenme törenleri sırasıyla şöyle oluşmaktadır: Dünür gezme(görücülük), söz kesilip kahve içme, nişan(yavuklu olma), şerbet içilmesi, ortak sini( tepsiyle baş üzerinde nişan hediyesi olan şeker, çerez, iç çamaşırı, şamata, çorap vb hafif eşya) gönderilmesi, sini ardı (nişan tepsilerinin iki taraflı gönderilmesinden daha sonra kız evince yapılan yemek yemek ziyafeti), kandillikler(gaz lambası günlerinde gönderilen kına ve gaz lambası helvası, buna karşılık kız evinden oğlan evine bir tepsi ağzıaçık, bir değişiklik börek ya da lokma) gönderilmesi, hıdrellez daveti(nişanlık zamanı hıdrelleze rastlarsa erkek çocuk göre “Hıdrellezlik gönderilir Kuzu kesilerek yemekli kır daveti yapılır Şenlikli(kız evinden oğlan evine, oğlan evinden kız evine karşılıklı çamaşır), kurban bayramında ise süslenmiş koç(oğlan evinden kız evine) gönderilir
Nişandan düğün haftasına değin bu töre ve gelenekler, ailelerin maddî durumuna kadar yapılır Düğün haftasından önce iki aile, nikah, düğün ve esvap kesme gününü tesbit eder, hazırlıklara başlar Oğlan evi tarafı gelini ünlü bir mağazaya davet eder Mağazada gelin için alınacak kıyafet ve gelinlik vb eşyaya bakılır Buna “Esvap Kesme adı verilir Esvap kesmeyle beraber, her iki taraf, nikah için yakınları (eş,arkadaş ve akraba) misafir etme etmek üzere “Okucu adı bahşedilen sözlü davetçi gönderirler Günümüzde ise davetiye kartları gönderilmektedir
Kadın okuyucular düğün sahibinin yakınlarını ev konut dolaşarak düğüne misafir etme ederler Böylece nikah başlamış olur Düğün dört gün devam eder Çarşamba günü düğünde oğlan evinde yemek davetleri öğleden itibaren başlar
Akşam yemeğine daha çok gençler(damadın arkadaşları) eğlence edilir Benzer gün öğleden sonradan “Saç Kesme yapılır Kaynananın başkanlığında topluluk bir bayan grubu oğlan evinden kız evine gider Kız evinden en az iki tefçi kadın oğlan evinden gelen kadın grubunu ayakta tef çalarak ve türkü söyleyerek, nikah evinin mereni başında veya taşlığında karşılar Kız evinden çağrılmış olan misafirler öteki davetlilerle birlikte toplanır Çengiler aralıksız olarak türkü söylemeye devam eder Gelin kız, kaynananın bulunduğu yere gelir Kaynananın ve misafirlerin ellerini öptükten sonra kaynananın önüne diz çöker Önce kaynana, görümce, teyze,yenge(amca, dayı hanımları) birer ikişer saç Tlfini kesmek suretiyle “Saç Kesme töreni yerine getirilir Bu törende kaynana, geline ziynet olarak ne takacaksa (altın, inci, gerdanlık, küpe, bilezik vb) sırasıyla takar Merasim bittikten sonra gelişlerinde olduğu gibi giderlerken de çengiler, ayakta çalarak uğurlarlar Saç kesme töreninin akşamı “Kına Gecesi yapılır
DOĞUM
Doğumun ailede yarattığı sevincin eşe dosta duyurulması ve paylaşılması çevresine oturan köklü bir gelenektir Etrafına kümelendirilen seremon ve törensel geçişler adete protokol gibi esnetilmeden uygulanır Günlerce süren bir kutlamalar silsilesi içinde sürdürülür Bebek ve anne için doğumdan iki üç hafta sonradan evin misafir ağırlanan odasının baş köşesine alışılagelmiş boyundan daha yüksek bir yatak süslenir Bu yatak ailenin bebeği için yapılır Yatağın süsleme malzemeleri ailenin ve yakınlarının çeyizlerinden bir araya getirilen, birbiriyle ahenkli, sim sarma, renkli nakış ve tel kırma tekniklerinde işlenen baş tülbentleri, çevre, uçkur, peşkir, bohçalar, bürümcük çarşaflarıdır Yatağın dört bir yanına çıta konur Çıtaların çevresi bürümcük çarşaflar veya sözde kumaşlarla boğum boğum süslenir Yatağın arka ve baş yan duvarları ağır işlemeli şalvar kumaşları ile kaplanır Bu bez üzerine ortalanarak sim sırma işli bir bohça hafif eğimler verilerek zemine iğneleyerek şekillendirilir Bu şekil verme malzemenin çokluğuna, yapan kişinin becerisine bağlıdır Genellikle uçları açık S, göbek, kelebek, takke şekilleri ile kompozisyonlar meydana getirilir Bunlar duyulan sevincin sembolü sayılır Yatağı ön st ve alt üstteki kısımları bir baş tülbendinin işli yerleri görünecek şekilde kapatılır Veya renkli ipek krepler, iğne oyalı danelerin çapraz bükülmesi ile baklava biçimli kafes oluşturulur Kafeslerin ortasına külte inci ve altın tuğralar asılır Yatağın bir köşesine gelin tacından yer alan tac krebinin içine sarımsak, çörekotu ve tuzlu konularak sıçan denilen nazarlık yapılır ve asılır Gelin misafirleri ipek bir kıyafetle karşılar Misafirlere kahve , dere pasta börek yanında özel üretilmiş baharatlı tarçınlı karanfilli sıcak loğusa şerbeti ikram edilir Doğu yatağı 40 gün ziyaret edilir
SÜNNET
Anadolu ’da çocukla ilgili geleneksel işlemlerden en önemlilerinden biriside sünnet geleneğidir Çocuklar başlıca mektep çağına yakın ya da ilkokul yıllarında erginlik çağına girmeden sünnet edilmektedirler Sünnet tekli yaşlarda ve merasim ise okulların kapanmasından sonra yaz mevsiminde yapılır Sünnet giysisi merasim hazırlıklarının en önemli bölümünü oluşturmaktadır “Maşallah işlemeli sünnet elbisesi alınır ve giydirilir Sünnet evinin davetli ağırlanan odasının baş köşesine bayağı boyundan daha yüksek bir yatak hazırlanır Sünnet yatağı da doğum yatağının benzer malzemelerle ve benzer şekilde yapılır Tek farkı sünnet çocuğunun ilgisini çekecek renkli ve ışıklı süslerin ağırlıklı ilaveleridir
Her il ve yörede olduğu gibi, Muğlada da geçmişten bugüne süregelen bazı inançların gereğini gerçekleştirmek gelenek ve görenek haline gelmiştir Bunları özet olarak ele alacak olursak: Dini Bayramlarda, Kandil ve Arife gibi kutsal sanılan günlerde ölüler ziyaret edilerek mezarlarına Mersin adı bahşedilen yeşil bir bitkinin dalları bırakılır Halk Müziği inancına kadar Mersin, ölünün mezar azabını azaltır, ona karşılıklı olur ve ölünün üstünde salavat getirir Ölüler gömüldükten daha sonra, mezarın çevresine uzun ince kazıklar sokulur ve bu kazıklara boydan badana kefen bezinden yırtılarak elde edilen beyaz şeritler sarılır Bunun yapılmasının sebebi ise, mezarın barbar hayvanlarca deşilmesini engellemektir
Kandil günlerinde ve ölülerin gömülmesinden anında sonradan mevlit okutulur Yine Kandil günlerinde, ölenlerin yedinci ve elli ikinci günlerinde Lokma ve Katmer adı bahşedilen hamur işleri yapılarak hayır için dağıtılır Muğlada keza ölüler için de kurban kesme geleneği vardır Ölü kurbanları, Kurban Bayramından bir gün önce yani Arife günü kesilir ve eti de aynı gün dağıtılır Muharrem ayında Aşure yapılır Lokma ve Aşure yapma geleneği, Regaip, Miraç ve Patent Kandili günleri için de geçerlidir Yapılan bu lokma ve aşureler konu komşuya dağıtılır Hem namazdan daha sonra cemaate de yedirilir Muğlada ezana aleyhinde öbür bir saygı vardır Halk düğünde, çalgılı toplantıda ve yarı özellikteki eğlencelerde iken ezanın okunması halinde, ezan bitinceye kadar eğlenceye ara verir Fal bakma, büyü yapma, rüya yorumu, uğurlu lanetli günler, hayvan, eşya ve çeşitli davranışların anlamlandırılması gibi bir takım inançları da Muğlada görmemiz mümkündür Halen bazı köylerde fal bakan, sihir yapan özel kişiler mevcuttur Salı günleri melun kabul edilir ve hayırlı bir meslek tutulmaz Cuma günleri ise uğurludur Hayvanlardan tavşan lanetli, tilki ise uğurludur Aksesuar olarak yaklaşık olarak her çocukta nazarlık vardır Eskiden köy evlerinin kapılarına içi pamuk doldurulmuş, zeybek giysili, bezden bebekler asılırdı Bu da kudret ve dürüstlüğü simgelerdi Salı ve Cuma günleri çamaşır yıkanmaz, çamaşır ve bulaşık suları her yere dökülmez Saçaklardan su damlalarının düştüğü yere çocuk bırakılmaz ve Zemheride çocuk çamaşırları dışarı asılmaz Geceleri, ömür kısalır gerekçesiyle tırnak kesilmez Yeni doğan çocuklar, kırkı çıkıncaya dek yalnız bırakılmazlar Şeytanın değiştireceğine inanılır Ayrıca, yeni doğan çocuklar günden güne zayıflıyorsa, şeytanın değiştirdiği düşünülerek Allan Kavağına götürülür ve çocuğun elbiseleri buraya bırakılır Mevlitlerin okunması esnasında Günlük Ağacının kurutulmuş meyvesi yakılarak Buhur denen tütsü verilir Muğlada keza işaret bir nitelik de evlat edinme geleneğidir Hesaplı durumu iyi olan aileler, bakıma muhtaç olan çocukları, kendi çocukları olsa bile, evlatlık olarak yanlarına alırlar ve onları büyütürler daha sonra da okutarak evlendirirler *
Ege Bölgesinin gelenek ve görenekleri
Kız istenirken
3 kere isteme tekrarlanır ve kız tarafı 3 de talih der Yani istenirken peşpeşe 3 defa Allah'ın emri deniyor
Akraba evliliği muhakkak yapılmaz
en düşük yedi kuşak yabancıdan kız alınır ya da verilir
Kan davası mutlu ve acılı günlerde unutulur Lakin kin devam eder
Dostluklar derindir Cenaze evi 15 gün baştan başa yemeksiz bırakılmaz
Gelinler aile büyüklerini yatırmadan ve ellerini öpmeden uyumaz
DÜĞÜN
Afyonkarahisar ’da evlenme törenleri sırasıyla şöyle oluşmaktadır: Dünür gezme(görücülük), söz kesilip kahve içme, nişan(yavuklu olma), şerbet içilmesi, ortak sini( tepsiyle baş üzerinde nişan hediyesi olan şeker, çerez, iç çamaşırı, şamata, çorap vb hafif eşya) gönderilmesi, sini ardı (nişan tepsilerinin iki taraflı gönderilmesinden daha sonra kız evince yapılan yemek yemek ziyafeti), kandillikler(gaz lambası günlerinde gönderilen kına ve gaz lambası helvası, buna karşılık kız evinden oğlan evine bir tepsi ağzıaçık, bir değişiklik börek ya da lokma) gönderilmesi, hıdrellez daveti(nişanlık zamanı hıdrelleze rastlarsa erkek çocuk göre “Hıdrellezlik gönderilir Kuzu kesilerek yemekli kır daveti yapılır Şenlikli(kız evinden oğlan evine, oğlan evinden kız evine karşılıklı çamaşır), kurban bayramında ise süslenmiş koç(oğlan evinden kız evine) gönderilir
Nişandan düğün haftasına değin bu töre ve gelenekler, ailelerin maddî durumuna kadar yapılır Düğün haftasından önce iki aile, nikah, düğün ve esvap kesme gününü tesbit eder, hazırlıklara başlar Oğlan evi tarafı gelini ünlü bir mağazaya davet eder Mağazada gelin için alınacak kıyafet ve gelinlik vb eşyaya bakılır Buna “Esvap Kesme adı verilir Esvap kesmeyle beraber, her iki taraf, nikah için yakınları (eş,arkadaş ve akraba) misafir etme etmek üzere “Okucu adı bahşedilen sözlü davetçi gönderirler Günümüzde ise davetiye kartları gönderilmektedir
Kadın okuyucular düğün sahibinin yakınlarını ev konut dolaşarak düğüne misafir etme ederler Böylece nikah başlamış olur Düğün dört gün devam eder Çarşamba günü düğünde oğlan evinde yemek davetleri öğleden itibaren başlar
Akşam yemeğine daha çok gençler(damadın arkadaşları) eğlence edilir Benzer gün öğleden sonradan “Saç Kesme yapılır Kaynananın başkanlığında topluluk bir bayan grubu oğlan evinden kız evine gider Kız evinden en az iki tefçi kadın oğlan evinden gelen kadın grubunu ayakta tef çalarak ve türkü söyleyerek, nikah evinin mereni başında veya taşlığında karşılar Kız evinden çağrılmış olan misafirler öteki davetlilerle birlikte toplanır Çengiler aralıksız olarak türkü söylemeye devam eder Gelin kız, kaynananın bulunduğu yere gelir Kaynananın ve misafirlerin ellerini öptükten sonra kaynananın önüne diz çöker Önce kaynana, görümce, teyze,yenge(amca, dayı hanımları) birer ikişer saç Tlfini kesmek suretiyle “Saç Kesme töreni yerine getirilir Bu törende kaynana, geline ziynet olarak ne takacaksa (altın, inci, gerdanlık, küpe, bilezik vb) sırasıyla takar Merasim bittikten sonra gelişlerinde olduğu gibi giderlerken de çengiler, ayakta çalarak uğurlarlar Saç kesme töreninin akşamı “Kına Gecesi yapılır
DOĞUM
Doğumun ailede yarattığı sevincin eşe dosta duyurulması ve paylaşılması çevresine oturan köklü bir gelenektir Etrafına kümelendirilen seremon ve törensel geçişler adete protokol gibi esnetilmeden uygulanır Günlerce süren bir kutlamalar silsilesi içinde sürdürülür Bebek ve anne için doğumdan iki üç hafta sonradan evin misafir ağırlanan odasının baş köşesine alışılagelmiş boyundan daha yüksek bir yatak süslenir Bu yatak ailenin bebeği için yapılır Yatağın süsleme malzemeleri ailenin ve yakınlarının çeyizlerinden bir araya getirilen, birbiriyle ahenkli, sim sarma, renkli nakış ve tel kırma tekniklerinde işlenen baş tülbentleri, çevre, uçkur, peşkir, bohçalar, bürümcük çarşaflarıdır Yatağın dört bir yanına çıta konur Çıtaların çevresi bürümcük çarşaflar veya sözde kumaşlarla boğum boğum süslenir Yatağın arka ve baş yan duvarları ağır işlemeli şalvar kumaşları ile kaplanır Bu bez üzerine ortalanarak sim sırma işli bir bohça hafif eğimler verilerek zemine iğneleyerek şekillendirilir Bu şekil verme malzemenin çokluğuna, yapan kişinin becerisine bağlıdır Genellikle uçları açık S, göbek, kelebek, takke şekilleri ile kompozisyonlar meydana getirilir Bunlar duyulan sevincin sembolü sayılır Yatağı ön st ve alt üstteki kısımları bir baş tülbendinin işli yerleri görünecek şekilde kapatılır Veya renkli ipek krepler, iğne oyalı danelerin çapraz bükülmesi ile baklava biçimli kafes oluşturulur Kafeslerin ortasına külte inci ve altın tuğralar asılır Yatağın bir köşesine gelin tacından yer alan tac krebinin içine sarımsak, çörekotu ve tuzlu konularak sıçan denilen nazarlık yapılır ve asılır Gelin misafirleri ipek bir kıyafetle karşılar Misafirlere kahve , dere pasta börek yanında özel üretilmiş baharatlı tarçınlı karanfilli sıcak loğusa şerbeti ikram edilir Doğu yatağı 40 gün ziyaret edilir
SÜNNET
Anadolu ’da çocukla ilgili geleneksel işlemlerden en önemlilerinden biriside sünnet geleneğidir Çocuklar başlıca mektep çağına yakın ya da ilkokul yıllarında erginlik çağına girmeden sünnet edilmektedirler Sünnet tekli yaşlarda ve merasim ise okulların kapanmasından sonra yaz mevsiminde yapılır Sünnet giysisi merasim hazırlıklarının en önemli bölümünü oluşturmaktadır “Maşallah işlemeli sünnet elbisesi alınır ve giydirilir Sünnet evinin davetli ağırlanan odasının baş köşesine bayağı boyundan daha yüksek bir yatak hazırlanır Sünnet yatağı da doğum yatağının benzer malzemelerle ve benzer şekilde yapılır Tek farkı sünnet çocuğunun ilgisini çekecek renkli ve ışıklı süslerin ağırlıklı ilaveleridir
Her il ve yörede olduğu gibi, Muğlada da geçmişten bugüne süregelen bazı inançların gereğini gerçekleştirmek gelenek ve görenek haline gelmiştir Bunları özet olarak ele alacak olursak: Dini Bayramlarda, Kandil ve Arife gibi kutsal sanılan günlerde ölüler ziyaret edilerek mezarlarına Mersin adı bahşedilen yeşil bir bitkinin dalları bırakılır Halk Müziği inancına kadar Mersin, ölünün mezar azabını azaltır, ona karşılıklı olur ve ölünün üstünde salavat getirir Ölüler gömüldükten daha sonra, mezarın çevresine uzun ince kazıklar sokulur ve bu kazıklara boydan badana kefen bezinden yırtılarak elde edilen beyaz şeritler sarılır Bunun yapılmasının sebebi ise, mezarın barbar hayvanlarca deşilmesini engellemektir
Kandil günlerinde ve ölülerin gömülmesinden anında sonradan mevlit okutulur Yine Kandil günlerinde, ölenlerin yedinci ve elli ikinci günlerinde Lokma ve Katmer adı bahşedilen hamur işleri yapılarak hayır için dağıtılır Muğlada keza ölüler için de kurban kesme geleneği vardır Ölü kurbanları, Kurban Bayramından bir gün önce yani Arife günü kesilir ve eti de aynı gün dağıtılır Muharrem ayında Aşure yapılır Lokma ve Aşure yapma geleneği, Regaip, Miraç ve Patent Kandili günleri için de geçerlidir Yapılan bu lokma ve aşureler konu komşuya dağıtılır Hem namazdan daha sonra cemaate de yedirilir Muğlada ezana aleyhinde öbür bir saygı vardır Halk düğünde, çalgılı toplantıda ve yarı özellikteki eğlencelerde iken ezanın okunması halinde, ezan bitinceye kadar eğlenceye ara verir Fal bakma, büyü yapma, rüya yorumu, uğurlu lanetli günler, hayvan, eşya ve çeşitli davranışların anlamlandırılması gibi bir takım inançları da Muğlada görmemiz mümkündür Halen bazı köylerde fal bakan, sihir yapan özel kişiler mevcuttur Salı günleri melun kabul edilir ve hayırlı bir meslek tutulmaz Cuma günleri ise uğurludur Hayvanlardan tavşan lanetli, tilki ise uğurludur Aksesuar olarak yaklaşık olarak her çocukta nazarlık vardır Eskiden köy evlerinin kapılarına içi pamuk doldurulmuş, zeybek giysili, bezden bebekler asılırdı Bu da kudret ve dürüstlüğü simgelerdi Salı ve Cuma günleri çamaşır yıkanmaz, çamaşır ve bulaşık suları her yere dökülmez Saçaklardan su damlalarının düştüğü yere çocuk bırakılmaz ve Zemheride çocuk çamaşırları dışarı asılmaz Geceleri, ömür kısalır gerekçesiyle tırnak kesilmez Yeni doğan çocuklar, kırkı çıkıncaya dek yalnız bırakılmazlar Şeytanın değiştireceğine inanılır Ayrıca, yeni doğan çocuklar günden güne zayıflıyorsa, şeytanın değiştirdiği düşünülerek Allan Kavağına götürülür ve çocuğun elbiseleri buraya bırakılır Mevlitlerin okunması esnasında Günlük Ağacının kurutulmuş meyvesi yakılarak Buhur denen tütsü verilir Muğlada keza işaret bir nitelik de evlat edinme geleneğidir Hesaplı durumu iyi olan aileler, bakıma muhtaç olan çocukları, kendi çocukları olsa bile, evlatlık olarak yanlarına alırlar ve onları büyütürler daha sonra da okutarak evlendirirler *