iltasyazilim
FD Üye
Sual: Mezhepler üstü hareket eden zatlar, (Hadis uydurmak veya uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikten ileri gelir) diyorlar Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni, Kardavi, Elbani, Ebu Gudde gibi zatlar, kütübi sittedeki veya diğer hadis, tefsir ve fıkıh kitaplarında, birçok uydurma hadis tespit etmişlerdir Bunlara nasıl cevap verilebilir?
CEVAP
Evet, hadis uydurmak veya uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikten ileri gelir Bu çok doğru bir tespittir; fakat uydurma bir söze, hadis demek ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadisi şerifleri de inkâr etmek, o kadar yanlış ve tehlikelidir Kıyamet alametlerini bildiren, her biri bir mucize olan hadisi şeriflerden üçü şöyledir:
(Kur’andan başka, delil kabul etmem diyenler çıkacak) Ebu Davud
(Hadisi bırak, Kur’ana bak diyerek beni yalanlayanlar çıkacak) Ebu Ya’la
(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak) İAsakir
Bazı kimseler, (Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, gafil, cahil veya hain olmadıkları için, kitaplarına uydurma hadis almamışlardır Bu hadis tenkitçilerinin kitabında bir tek uydurma hadis bulamazsınız) diyorlar Peki hadis tenkitçileri dediğiniz kimseler, bu hadisi şerifleri nerden aldılar? Hangi ravi ile konuşup yazdılar? Elbette Buhari, Müslim gibi hadis imamlarının kitaplarından aldılar
Buhari’de, Kütübi sittede, diğer hadis, tefsir ve fıkıh kitaplarında uydurma hadis var denirse, bu büyük zatlar, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikle suçlanmış olur O mübarek zatlara bunlar nasıl yakıştırılabilir? Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, uydurma hadisi kitaplarına almazsa, bunlardan çok daha büyük âlimler, nasıl kitaplarına uydurma hadis alabilirler? (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisi şerifini kitaplarına geçirdikleri halde, nasıl olur da, bu cinayeti işleyebilirler?
Muhaddislerin, müfessirlerin ve diğer İslam âlimlerinin, Şevkani, Kardavi, Elbani ve benzerleri kadar Allah korkuları yok muydu? Cahil, gâfil veya hain mi idiler? İslam âlimi cahil olursa, kim âlim olur ki? Gafillik de öyledir Onlar gafilse, biz nasıl müteyakkız uyanık oluruz? Bu büyük zatlar, nasıl töhmet altında bulundurulabilir? Sıradan bir Müslüman bile, Allah’tan korkar, uydurma bir söze hadis diyemez Peki Resulullahın vekilleri olan, (Ümmetimin âlimleri, beni İsrail peygamberleri gibidir) diye övülen kimseler, nasıl olur da, böyle bir cinayet işleyebilirler? Nasıl olur da, böyle âlimler için, Allahü teâlâ, (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyurur? Âlim, sadece mezhepsiz Şevkani, Kardavi ve Elbani gibi kimseler midir? Kütübi sitte sahipleri, âlim değil midir? Diğer muhaddisler, müfessirler ve fukaha âlim değil midir? Onlara bu büyük suç, nasıl isnat edilebilir?
Hadis kitaplarında uydurma hadis olmadığı gibi, İslam âlimlerinin tefsir, fıkıh ve tasavvuf kitaplarında da uydurma hadis yoktur Müfessir, fakih, mutasavvuf demek, hâşâ hadis ilminde cahil demek değildir! Sadece aralarında iş bölümü yapmışlardır
Mezhepsizler, mevdu hadisleri tanımak için bazı yollar belirlemişler, kendi akıllarına uymayan ve o kriterlere uyduramadıkları hadisi şeriflere uydurma diyorlar Bunlara verdikleri örnekler de, bid’at ehlinin uydurduğu, Ehli sünnet kaynaklarında bulunmayan, hadis âlimlerinin kitaplarına almadıkları sözler veya manasını anlayamadıkları sahih hadisi şeriflerdir Şimdi biri çıkıyor, (Bu hadisin ravilerinden biri fâsık veya yalancıdır, onun için hadis uydurmadır) diyor İslam âlimleri, bunu bilmiyorlar mıydı? O ravinin fâsık olduğunu bilmiyorlar denirse, onların bilmediğini, kendileri nereden öğrenmişler? Kendilerinden birkaç asır önce yaşamış bu âlimler, ravileri tanımıyorsa, ondan sonra gelenler, o ravileri nasıl tanıyor? Hadisler yeni mi çıktı? Raviler yeni mi çıktı? Naklettiği hadislerin ravileri arasında fâsıklar ve yalancılar olduğunu bilemiyordu diyerek cahillikle suçluyorlar Hadisi şerifte, mucize olarak bildirildiği gibi, sonra gelenler yani kendisini âlim zanneden cahiller, önceki âlimleri suçluyorlar
Bir kimse, bir söz uydurup hadis dese veya sonradan uydurduğunu itiraf etse, yani bu söz hadis olma şartlarını taşımıyorsa, İslam âlimleri, zaten bunu kitaplarına almazlar Lafzında, manasında, bozukluk olup olmadığını, Kur’an ve sünnete, akla aykırı olup olmadığını anlamak da, bizim değil, muhaddislerin, hadis ilminde müctehid olanların işidir
Biz, İmamı Gazali hazretlerinin kitabından bir hadisi şerif alıyoruz Mezhepsizler, (Bunun Kur'ana uygun olup olmadığına bak) diyorlar İmamı Gazali hazretleri, bir hadisin Kur'anı kerime aykırı olduğunu bilemiyorsa, hâşâ o kadar cahilse, biz nasıl bilelim? Yahut O, (Bu hadis Kur'anı kerime uygundur) diyorsa, biz nasıl o hadisin zıt olabileceğini düşünelim? Bir hadisi şerif meali şöyledir:
(Hadisimi Kur’anla karşılaştırın Kur’ana uyarsa o söz benimdir, uymazsa benim değildir) Taberani
Sapık veya cahil biri bir söz uydurur, buna hadis der Ehli olan hadis âlimi de, hadis ilminin şartlarının yanı sıra onu Kur’ana arz eder Bu işi cahiller yapamaz elbette Bu, hadis âlimlerinin, müctehitlerin, Ehli sünnet âlimlerinin işidir
Şimdi bir hadisin uydurma olup olmadığını anlamak için, Şevkani, Kardavi, Elbani gibi mezhepsizlerin kitaplarına değil, ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında bulunup bulunmamasına bakılır Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında varsa o hadis sahihtir Şevkani, Sehavi, Acluni gibi kimselerin, fıkıh, tefsir ve hadis kitaplarındaki hadislere mevdu uydurma demesiyle, o hadisler uydurma olmaz Hâfız Iraki de, İhya’daki hadisleri incelemiş, bazılarına kaynak bulamamış, (Kaynağını bulamadım) demiş, mezhepsizler de, hemen yaygara kopararak (Bak kaynağı yok, bu uydurma hadis) diyorlar İmamı Gazali hazretleri uydurma olsa, kitabına alır mı hiç? Keşifle söylenmiş hiçbir hadisi şerif de yoktur Evliya hadisleri keşifle söyler demek iftiradır Kaynak verilmemesi, keşifle söylendiğini göstermez
Muhaddisler, bir sözün hadis olması için, birçok şartlar koymuşlardır Bu şartlara uymayanları kitaplarına almazlar Ayrıca, her muhaddisin koyduğu şartlar, farklı olabilir Bu bir ictihad meselesidir Bu âlime göre, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, hadistir, mevdu değildir diyebilir O halde, Şevkani’nin, “bazı tefsirlerin hadisleri mevdudur demesiyle mevdu olmaz Mesela Şevkani’yi, hadis usulü ilminde müctehid tanısak bile, onun kaidelerince, hadis olduğu meydana çıkmamış olursa da, mevdu hadis olduğunu hangi cesaretle söyleyebilir Din büyüklerine karşı, böyle sözlerde bulunmanın çirkinliği meydandadır
Mevdu halk arasında uydurma anlamında kullanılıyorsa da, hadis ilminde müctehid olan bir âlimin, bir hadise mevdu demesi, onun ictihadına göre, hadis olma şartlarını taşımıyor demektir Diğer bir muhaddise göre de, mevdu olması gerekmez Bir örnek verelim:
(İlim Çin’de de olsa alınız) hadisi şerifi, istisnasız bütün mezhepsizlere göre uydurmadır Halbuki hadis âlimlerinden imamı Deylemi, imamı Taberani, imamı Beyheki, imamı ibni Adiy, imamı ibni Abdilber gibi muhaddisler ve Hüccetül islam ünvanıyla meşhur olan imamı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir Bu büyük imamların, naklettiği bu hadisi şerife, nasıl uydurma denebilir ki? Diyelim ki bu hadisi şerife, imamı Buhari mevdu dese, bu hadis uydurma olur mu? Ancak bu hadis, imamı Buhari’ye göre mevdu olur; fakat öteki âlimlere göre yine sahihtir
Mezhepsizler, bir hadise uydurma deyince, onların sözleri delil oluyor da, mezhep imamlarının, İmamı Gazali hazretlerinin, İmamı Rabbani hazretlerinin, Abdülkadiri Geylani hazretlerinin sözü, neden delil olmuyor? Mezhepsizlerin anladığı din oluyor da, bu büyüklerin anladığı neden din olmuyor? Mezhep imamlarımızdan, hadis âlimlerinden ve diğer İslam âlimlerinden öğrendiğimiz bilgilerle, onları sorgu suale nasıl çekeriz?
Din cahilleri, (Bir hadise, bir âlim uydurma demişse, o hadise bin âlim sahih dese de, o hadis artık, damgayı yemiştir, onunla amel etmeyi içime sindiremem) diyorlar Bunlara soruyoruz: Siz namaz kılıyorsanız, imam arkasında Fatiha okuyor musunuz? Şafiilerin okuması farzdır, Hanefilerin de, okumaması vacibdir, okurlarsa tahrimen mekruh işlemiş olurlar Mezhepsizler okuyoruz derlerse, Hanefi âlimlerine muhalefet etmiş olurlar, okumuyoruz diyorlarsa, o zaman Şafii âlimlerine muhalefet olur Böyle namazı içlerine nasıl sindirebiliyorlar ki? Yahut bir kâfir, bir casus Müslüman görünüp, (Kur’anı değiştirdiler, çok âyeti çıkardılar veya eklediler) dese, şimdi bunlar, bu haine inanıp, Kur’anı kerimi de, içlerine sindiremeyecekler mi? Ona da mı, damgayı yemiş diyecekler? Acaba bunlar, casuslarının, yabancıların, misyonerlerin kurduğu sapık fırkaları içlerine nasıl sindiriyorlar?
İslamiyet’i yıkmak isteyen yabancıların maksatları, İslam âlimlerine olan itimadı, güveni temelinden sarsmaktır Yerli gafiller de, bu hainlere alet oluyorlar Bir âlimin kitabında, bir tek uydurma hadis olsa, diğer bildirdiği hadislere nasıl itimat edilebilir, onlara da, şüphe gözüyle bakılamaz mı? Burada gaflet veya cehalet gösteren, öteki hadislerde niye göstermesin ki? İşte böylece, bütün din kitapları töhmet altına girmiş olur Hadisler, dinde senet olmaktan çıkınca, geriye sadece Kur’anı kerim kalır Onu da, istedikleri gibi tevil ederek maksatlarına rahatça ulaşabilirler Bu sebeplerden dolaylı, yabancıların ve onlara alet olan mezhepsizlerin oyununa gelmemelidir
Ehli sünnet âlimlerinin hepsi icazetlidir Günümüzdeki gibi diplomalı değildir İcazetli olmayanlar zaten söz konusu olmaz İcazetli bir âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren âlime suizan olur Lâyık olmayan kimseye icazet verdin demek olur Bu âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi Ravilerinin durumunu bilmeden, kılı kırk yarmadan kitaplarına hadis almazlardı Kısacası Ehli sünnet âlimleri, âlim oldukları için kitaplarına uydurma hadis koymazlar
Allahü teâlâ, bu mübarek zatlar vasıtasıyla, dinini korumuş ve yaymıştır Bu zatlara saldırmak, onların kitaplarında uydurma hadis var demek, dinimizi yıkmaya çalışmak olur
Uydurma hadis iftirası
Sual: (Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında, kaynağı yazılmamış olan hadisler, keşifle söylenmiş yani uydurmadır) diyenler var Bu mümkün mü?
CEVAP
Ehli sünnet âliminin sözü dinde senet olduğu için, genelde hadisi şeriflere kaynak vermezler İcazetli âlim demek, kendisi kaynak, delil olan âlim demektir Kitaplarına bir tek uydurma hadis yazmazlar Keşifle söylenmiş hiçbir hadis yoktur (Evliya hadisleri keşifle söyler) demek iftiradır Kaynak verilmemesi, keşifle söylendiğini göstermez Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenin ya aklı veya dini bozuktur O büyük zatların kitaplarında şu sebeplerden dolayı uydurma hadis olmaz:
1 Uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmal, gaflet, cehalet, dalalet veya ihanetten ileri geldiğine göre, hangi İslam âlimi, ihmalkâr, gâfil, cahil, sapık ve hain olabilir? Biz dini bunlardan öğrendik Bu âlimleri böyle suçlamak, hangi Müslümana yakışır?
2 Ehli sünnet âlimlerinin böyle kötü vasıfları olsa, Allahü teâlâ onları över mi? (Bilmiyorsanız âlimlere sorun!) der mi? (Verdiğimiz örnekleri ancak âlimler anlar) ve (Allah’tan ancak âlimler korkar) buyurur mu? Allah’tan korkan insan nasıl kitabına uydurma hadis alır?
3 Resulullah efendimiz, (Ehli sünnet âlimleri benim vârislerimdir) ve (Ümmetimin âlimleri, benî İsrail peygamberleri gibidir) der mi hiç? Böyle övülen âlimler kitaplarına nasıl uydurma hadis alabilir? Zerre kadar aklı ve ilmi olan, bu iftirayı nasıl yapabilir?
4 Resulullah efendimizin, (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisi şerifini kitaplarına alan âlimler, uydurma hadis naklederek, hiç mi Cehennemden korkmuyorlar ve bu cinayeti nasıl işleyebiliyorlar? Böyle bir iftira nasıl yapılabiliyor?
5 Ehli sünnet âlimlerinin hepsi icazetlidir İcazetli bir âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren âlime suizan olur Bu âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi Kısacası Ehli sünnet âlimlerine (Uydurma hadis yazıyor) diyenlerin kendilerinin uydurma olduğu anlaşılır
Hadis düşmanları
Sual: Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenler kimlerdir?
CEVAP
Uydurma bir söze hadis demek, ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadisleri inkâr etmek de, o kadar yanlış ve tehlikelidir Hadislere uydurma diyenler şunlardır:
1 Hadisleri kaynak kabul etmeyen ve İslamiyet’i içeriden yıkmaya çalışan, yalnız Kur’an diyen zındıklar, hadislere uydurma derler
2 Ecdadı kötüleyenler, “Atalarının izinden gidenler diye Müslümanları kötüleyen ve eski âlimleri bilgisizlikle suçlayan mezhepsizler, İslâm âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olduğunu söylerler
3 Usûli hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, mevdu yani (Benim ictihadıma göre hadis değildir) diyebilir Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: (Usûli hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin mevdu olduğunu ispat edince, bu ilmin bütün âlimlerinin de, mevdu demesi gerekmez, çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, “Benim mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur der Yoksa “Resulullah'ın sözü değildir demek istemez Yani, “Hadis denilen bu sözün hadis olması, bence anlaşılmadı demektir Bu âlime göre, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, “Hadistir, mevdu değildir diyebilir Dört mezhep arasında ayrılık bulunması, sözlerinin yanlış olacağını göstermediği gibi, hadisler için de, böyledir Böyle şeyler, ictihad işi olduğundan, bir müctehidin mevdu demesiyle, gerçekte mevdu olması gerekmez)
İctihad ictihadla nakzedilemediği gibi, hadis de başka hadisle nakzedilemez Bir müctehid, (İmamı a’zamın ictihadı yanlıştır, zayıftır) gibi bir şey söylemez Söylese de, Hanefi mezhebindekiler için geçerli olmaz Hadisler için de, durum aynıdır Mesela Nesaî, Taberanî’deki bir hadise uydurma diyemediği gibi, Taberanî de, Nesaî’deki bir hadise mevdu demez Dese de, sadece ona göre mevdu olur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
CEVAP
Evet, hadis uydurmak veya uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikten ileri gelir Bu çok doğru bir tespittir; fakat uydurma bir söze, hadis demek ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadisi şerifleri de inkâr etmek, o kadar yanlış ve tehlikelidir Kıyamet alametlerini bildiren, her biri bir mucize olan hadisi şeriflerden üçü şöyledir:
(Kur’andan başka, delil kabul etmem diyenler çıkacak) Ebu Davud
(Hadisi bırak, Kur’ana bak diyerek beni yalanlayanlar çıkacak) Ebu Ya’la
(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak) İAsakir
Bazı kimseler, (Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, gafil, cahil veya hain olmadıkları için, kitaplarına uydurma hadis almamışlardır Bu hadis tenkitçilerinin kitabında bir tek uydurma hadis bulamazsınız) diyorlar Peki hadis tenkitçileri dediğiniz kimseler, bu hadisi şerifleri nerden aldılar? Hangi ravi ile konuşup yazdılar? Elbette Buhari, Müslim gibi hadis imamlarının kitaplarından aldılar
Buhari’de, Kütübi sittede, diğer hadis, tefsir ve fıkıh kitaplarında uydurma hadis var denirse, bu büyük zatlar, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikle suçlanmış olur O mübarek zatlara bunlar nasıl yakıştırılabilir? Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, uydurma hadisi kitaplarına almazsa, bunlardan çok daha büyük âlimler, nasıl kitaplarına uydurma hadis alabilirler? (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisi şerifini kitaplarına geçirdikleri halde, nasıl olur da, bu cinayeti işleyebilirler?
Muhaddislerin, müfessirlerin ve diğer İslam âlimlerinin, Şevkani, Kardavi, Elbani ve benzerleri kadar Allah korkuları yok muydu? Cahil, gâfil veya hain mi idiler? İslam âlimi cahil olursa, kim âlim olur ki? Gafillik de öyledir Onlar gafilse, biz nasıl müteyakkız uyanık oluruz? Bu büyük zatlar, nasıl töhmet altında bulundurulabilir? Sıradan bir Müslüman bile, Allah’tan korkar, uydurma bir söze hadis diyemez Peki Resulullahın vekilleri olan, (Ümmetimin âlimleri, beni İsrail peygamberleri gibidir) diye övülen kimseler, nasıl olur da, böyle bir cinayet işleyebilirler? Nasıl olur da, böyle âlimler için, Allahü teâlâ, (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyurur? Âlim, sadece mezhepsiz Şevkani, Kardavi ve Elbani gibi kimseler midir? Kütübi sitte sahipleri, âlim değil midir? Diğer muhaddisler, müfessirler ve fukaha âlim değil midir? Onlara bu büyük suç, nasıl isnat edilebilir?
Hadis kitaplarında uydurma hadis olmadığı gibi, İslam âlimlerinin tefsir, fıkıh ve tasavvuf kitaplarında da uydurma hadis yoktur Müfessir, fakih, mutasavvuf demek, hâşâ hadis ilminde cahil demek değildir! Sadece aralarında iş bölümü yapmışlardır
Mezhepsizler, mevdu hadisleri tanımak için bazı yollar belirlemişler, kendi akıllarına uymayan ve o kriterlere uyduramadıkları hadisi şeriflere uydurma diyorlar Bunlara verdikleri örnekler de, bid’at ehlinin uydurduğu, Ehli sünnet kaynaklarında bulunmayan, hadis âlimlerinin kitaplarına almadıkları sözler veya manasını anlayamadıkları sahih hadisi şeriflerdir Şimdi biri çıkıyor, (Bu hadisin ravilerinden biri fâsık veya yalancıdır, onun için hadis uydurmadır) diyor İslam âlimleri, bunu bilmiyorlar mıydı? O ravinin fâsık olduğunu bilmiyorlar denirse, onların bilmediğini, kendileri nereden öğrenmişler? Kendilerinden birkaç asır önce yaşamış bu âlimler, ravileri tanımıyorsa, ondan sonra gelenler, o ravileri nasıl tanıyor? Hadisler yeni mi çıktı? Raviler yeni mi çıktı? Naklettiği hadislerin ravileri arasında fâsıklar ve yalancılar olduğunu bilemiyordu diyerek cahillikle suçluyorlar Hadisi şerifte, mucize olarak bildirildiği gibi, sonra gelenler yani kendisini âlim zanneden cahiller, önceki âlimleri suçluyorlar
Bir kimse, bir söz uydurup hadis dese veya sonradan uydurduğunu itiraf etse, yani bu söz hadis olma şartlarını taşımıyorsa, İslam âlimleri, zaten bunu kitaplarına almazlar Lafzında, manasında, bozukluk olup olmadığını, Kur’an ve sünnete, akla aykırı olup olmadığını anlamak da, bizim değil, muhaddislerin, hadis ilminde müctehid olanların işidir
Biz, İmamı Gazali hazretlerinin kitabından bir hadisi şerif alıyoruz Mezhepsizler, (Bunun Kur'ana uygun olup olmadığına bak) diyorlar İmamı Gazali hazretleri, bir hadisin Kur'anı kerime aykırı olduğunu bilemiyorsa, hâşâ o kadar cahilse, biz nasıl bilelim? Yahut O, (Bu hadis Kur'anı kerime uygundur) diyorsa, biz nasıl o hadisin zıt olabileceğini düşünelim? Bir hadisi şerif meali şöyledir:
(Hadisimi Kur’anla karşılaştırın Kur’ana uyarsa o söz benimdir, uymazsa benim değildir) Taberani
Sapık veya cahil biri bir söz uydurur, buna hadis der Ehli olan hadis âlimi de, hadis ilminin şartlarının yanı sıra onu Kur’ana arz eder Bu işi cahiller yapamaz elbette Bu, hadis âlimlerinin, müctehitlerin, Ehli sünnet âlimlerinin işidir
Şimdi bir hadisin uydurma olup olmadığını anlamak için, Şevkani, Kardavi, Elbani gibi mezhepsizlerin kitaplarına değil, ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında bulunup bulunmamasına bakılır Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında varsa o hadis sahihtir Şevkani, Sehavi, Acluni gibi kimselerin, fıkıh, tefsir ve hadis kitaplarındaki hadislere mevdu uydurma demesiyle, o hadisler uydurma olmaz Hâfız Iraki de, İhya’daki hadisleri incelemiş, bazılarına kaynak bulamamış, (Kaynağını bulamadım) demiş, mezhepsizler de, hemen yaygara kopararak (Bak kaynağı yok, bu uydurma hadis) diyorlar İmamı Gazali hazretleri uydurma olsa, kitabına alır mı hiç? Keşifle söylenmiş hiçbir hadisi şerif de yoktur Evliya hadisleri keşifle söyler demek iftiradır Kaynak verilmemesi, keşifle söylendiğini göstermez
Muhaddisler, bir sözün hadis olması için, birçok şartlar koymuşlardır Bu şartlara uymayanları kitaplarına almazlar Ayrıca, her muhaddisin koyduğu şartlar, farklı olabilir Bu bir ictihad meselesidir Bu âlime göre, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, hadistir, mevdu değildir diyebilir O halde, Şevkani’nin, “bazı tefsirlerin hadisleri mevdudur demesiyle mevdu olmaz Mesela Şevkani’yi, hadis usulü ilminde müctehid tanısak bile, onun kaidelerince, hadis olduğu meydana çıkmamış olursa da, mevdu hadis olduğunu hangi cesaretle söyleyebilir Din büyüklerine karşı, böyle sözlerde bulunmanın çirkinliği meydandadır
Mevdu halk arasında uydurma anlamında kullanılıyorsa da, hadis ilminde müctehid olan bir âlimin, bir hadise mevdu demesi, onun ictihadına göre, hadis olma şartlarını taşımıyor demektir Diğer bir muhaddise göre de, mevdu olması gerekmez Bir örnek verelim:
(İlim Çin’de de olsa alınız) hadisi şerifi, istisnasız bütün mezhepsizlere göre uydurmadır Halbuki hadis âlimlerinden imamı Deylemi, imamı Taberani, imamı Beyheki, imamı ibni Adiy, imamı ibni Abdilber gibi muhaddisler ve Hüccetül islam ünvanıyla meşhur olan imamı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir Bu büyük imamların, naklettiği bu hadisi şerife, nasıl uydurma denebilir ki? Diyelim ki bu hadisi şerife, imamı Buhari mevdu dese, bu hadis uydurma olur mu? Ancak bu hadis, imamı Buhari’ye göre mevdu olur; fakat öteki âlimlere göre yine sahihtir
Mezhepsizler, bir hadise uydurma deyince, onların sözleri delil oluyor da, mezhep imamlarının, İmamı Gazali hazretlerinin, İmamı Rabbani hazretlerinin, Abdülkadiri Geylani hazretlerinin sözü, neden delil olmuyor? Mezhepsizlerin anladığı din oluyor da, bu büyüklerin anladığı neden din olmuyor? Mezhep imamlarımızdan, hadis âlimlerinden ve diğer İslam âlimlerinden öğrendiğimiz bilgilerle, onları sorgu suale nasıl çekeriz?
Din cahilleri, (Bir hadise, bir âlim uydurma demişse, o hadise bin âlim sahih dese de, o hadis artık, damgayı yemiştir, onunla amel etmeyi içime sindiremem) diyorlar Bunlara soruyoruz: Siz namaz kılıyorsanız, imam arkasında Fatiha okuyor musunuz? Şafiilerin okuması farzdır, Hanefilerin de, okumaması vacibdir, okurlarsa tahrimen mekruh işlemiş olurlar Mezhepsizler okuyoruz derlerse, Hanefi âlimlerine muhalefet etmiş olurlar, okumuyoruz diyorlarsa, o zaman Şafii âlimlerine muhalefet olur Böyle namazı içlerine nasıl sindirebiliyorlar ki? Yahut bir kâfir, bir casus Müslüman görünüp, (Kur’anı değiştirdiler, çok âyeti çıkardılar veya eklediler) dese, şimdi bunlar, bu haine inanıp, Kur’anı kerimi de, içlerine sindiremeyecekler mi? Ona da mı, damgayı yemiş diyecekler? Acaba bunlar, casuslarının, yabancıların, misyonerlerin kurduğu sapık fırkaları içlerine nasıl sindiriyorlar?
İslamiyet’i yıkmak isteyen yabancıların maksatları, İslam âlimlerine olan itimadı, güveni temelinden sarsmaktır Yerli gafiller de, bu hainlere alet oluyorlar Bir âlimin kitabında, bir tek uydurma hadis olsa, diğer bildirdiği hadislere nasıl itimat edilebilir, onlara da, şüphe gözüyle bakılamaz mı? Burada gaflet veya cehalet gösteren, öteki hadislerde niye göstermesin ki? İşte böylece, bütün din kitapları töhmet altına girmiş olur Hadisler, dinde senet olmaktan çıkınca, geriye sadece Kur’anı kerim kalır Onu da, istedikleri gibi tevil ederek maksatlarına rahatça ulaşabilirler Bu sebeplerden dolaylı, yabancıların ve onlara alet olan mezhepsizlerin oyununa gelmemelidir
Ehli sünnet âlimlerinin hepsi icazetlidir Günümüzdeki gibi diplomalı değildir İcazetli olmayanlar zaten söz konusu olmaz İcazetli bir âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren âlime suizan olur Lâyık olmayan kimseye icazet verdin demek olur Bu âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi Ravilerinin durumunu bilmeden, kılı kırk yarmadan kitaplarına hadis almazlardı Kısacası Ehli sünnet âlimleri, âlim oldukları için kitaplarına uydurma hadis koymazlar
Allahü teâlâ, bu mübarek zatlar vasıtasıyla, dinini korumuş ve yaymıştır Bu zatlara saldırmak, onların kitaplarında uydurma hadis var demek, dinimizi yıkmaya çalışmak olur
Uydurma hadis iftirası
Sual: (Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında, kaynağı yazılmamış olan hadisler, keşifle söylenmiş yani uydurmadır) diyenler var Bu mümkün mü?
CEVAP
Ehli sünnet âliminin sözü dinde senet olduğu için, genelde hadisi şeriflere kaynak vermezler İcazetli âlim demek, kendisi kaynak, delil olan âlim demektir Kitaplarına bir tek uydurma hadis yazmazlar Keşifle söylenmiş hiçbir hadis yoktur (Evliya hadisleri keşifle söyler) demek iftiradır Kaynak verilmemesi, keşifle söylendiğini göstermez Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenin ya aklı veya dini bozuktur O büyük zatların kitaplarında şu sebeplerden dolayı uydurma hadis olmaz:
1 Uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmal, gaflet, cehalet, dalalet veya ihanetten ileri geldiğine göre, hangi İslam âlimi, ihmalkâr, gâfil, cahil, sapık ve hain olabilir? Biz dini bunlardan öğrendik Bu âlimleri böyle suçlamak, hangi Müslümana yakışır?
2 Ehli sünnet âlimlerinin böyle kötü vasıfları olsa, Allahü teâlâ onları över mi? (Bilmiyorsanız âlimlere sorun!) der mi? (Verdiğimiz örnekleri ancak âlimler anlar) ve (Allah’tan ancak âlimler korkar) buyurur mu? Allah’tan korkan insan nasıl kitabına uydurma hadis alır?
3 Resulullah efendimiz, (Ehli sünnet âlimleri benim vârislerimdir) ve (Ümmetimin âlimleri, benî İsrail peygamberleri gibidir) der mi hiç? Böyle övülen âlimler kitaplarına nasıl uydurma hadis alabilir? Zerre kadar aklı ve ilmi olan, bu iftirayı nasıl yapabilir?
4 Resulullah efendimizin, (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisi şerifini kitaplarına alan âlimler, uydurma hadis naklederek, hiç mi Cehennemden korkmuyorlar ve bu cinayeti nasıl işleyebiliyorlar? Böyle bir iftira nasıl yapılabiliyor?
5 Ehli sünnet âlimlerinin hepsi icazetlidir İcazetli bir âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren âlime suizan olur Bu âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi Kısacası Ehli sünnet âlimlerine (Uydurma hadis yazıyor) diyenlerin kendilerinin uydurma olduğu anlaşılır
Hadis düşmanları
Sual: Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenler kimlerdir?
CEVAP
Uydurma bir söze hadis demek, ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadisleri inkâr etmek de, o kadar yanlış ve tehlikelidir Hadislere uydurma diyenler şunlardır:
1 Hadisleri kaynak kabul etmeyen ve İslamiyet’i içeriden yıkmaya çalışan, yalnız Kur’an diyen zındıklar, hadislere uydurma derler
2 Ecdadı kötüleyenler, “Atalarının izinden gidenler diye Müslümanları kötüleyen ve eski âlimleri bilgisizlikle suçlayan mezhepsizler, İslâm âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olduğunu söylerler
3 Usûli hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, mevdu yani (Benim ictihadıma göre hadis değildir) diyebilir Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: (Usûli hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin mevdu olduğunu ispat edince, bu ilmin bütün âlimlerinin de, mevdu demesi gerekmez, çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, “Benim mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur der Yoksa “Resulullah'ın sözü değildir demek istemez Yani, “Hadis denilen bu sözün hadis olması, bence anlaşılmadı demektir Bu âlime göre, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, “Hadistir, mevdu değildir diyebilir Dört mezhep arasında ayrılık bulunması, sözlerinin yanlış olacağını göstermediği gibi, hadisler için de, böyledir Böyle şeyler, ictihad işi olduğundan, bir müctehidin mevdu demesiyle, gerçekte mevdu olması gerekmez)
İctihad ictihadla nakzedilemediği gibi, hadis de başka hadisle nakzedilemez Bir müctehid, (İmamı a’zamın ictihadı yanlıştır, zayıftır) gibi bir şey söylemez Söylese de, Hanefi mezhebindekiler için geçerli olmaz Hadisler için de, durum aynıdır Mesela Nesaî, Taberanî’deki bir hadise uydurma diyemediği gibi, Taberanî de, Nesaî’deki bir hadise mevdu demez Dese de, sadece ona göre mevdu olur
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız