iltasyazilim
FD Üye
Ehli Sünnet nedir? Ehli Beyt nedir? Hz Peygamberin torunları ehli sünnet mid
İslam ’a ast olmakla beraber, çok bambaşka yönleri yer alan kesimler açısından bakıldığında, genelde öbür iki öbür zihniyet söz konusudur Bunlardan birincisi Ehli sünnet ve cemaat, ikincisi: Ehli bid ’a olanlardır Ehli sünnet ve cemaat, hadisi şerifte “Benim ve ashabımın üstünde bulunduğu çizgiyi takip edenler olarak tanımlanmıştır(Mecmauz ’zevaid,1189) Dolayısıyla bu itikada ast olmayanlar bidat ehli sayılır Bunlar 72 fırkadır Mutezile, Cehmiye, Kaderiye, Şia ve benzerleri bu kısma dahildir
Ehli sünnet ve cemaatin kendi arasında iki ayrı itikadî mezhepleri vardır: Eşarî ve Maturidî Bunların esas esaslara ait hususlarda öyle bir farkları yoktur Detaylarda bazı nüansları vardır Bu sebeple ikisi de aynı kesimi temsilcilik etmektedir
Kur ’lahza ve Sünnet çizgisi üzerinde olduğumuzun belgesi ise, ehli sünnet ve ’lcemaat denilen mezhep alimlerinin peşine düşüp takip ettiği yoldur Bilindiği üzere, herkes aydınlık bir yıldız gibi parlayan alimleri barındıran bu büyük cemaat, daha önce 12 mezhepten oluşuyordu Daha Sonra 4 ’te karar kıldı Bu değin büyük âlimlerden oluşan bir ekolün –camia olarak hatalı yapma ihtimali fazla azdır Nitekim bir hadiste peygamberimiz “Ümmetim, dalalet üstünde birleşmez buyurmuştur (Mecmauz ’zevaid,5208) Ve İslam alimleri, ehli sünnet ve cemaatin içten bir çizgide olduğuna delil olarak bu hadisi zikrederler (Daha pozitif data için bkEbu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2332)
Şunu da unutmayalım ancak, ümmetin büyük çoğunluğunu teşkil eden, en büyük dahi alimleri içinde barındıran, Kur ’an ve Sünnet çizgisini yol haritası olarak benimseyen ehli sünnetin çizgisini peşine düşüp takip etmek, deyim yerinde ise marjinal grupların arasına girip kendini riske sokmaktan çok daha akılcı bir yoldur Büyük cadde dururken, izbe yollara sapmanın bir manası yoktur
Ehli Beyt, Hz Peygamberin Hz Fatıma ’dan doğan neslinin adıdır
Ehli Beyti ehli sünnet dışarıya tasavvur etmek, üstünde düşünülmesi gereken bir cehalet zirvesidir
Çünkü Ehli Beytin başında Hz Ali ve Hz Fatıma gelir Ehli sünnet, Hz Peygamberin yolunu peşine düşüp takip etmek manasına geldiğine tarafından; acaba, eğer Hz Peygamberin en yakını olan ve en sevdiği kimseler olan bu mübarek iki şahıs ehli sünnetten değilse, başka kim ehli sünnetten olabilir?
Ehli beytten olan on iki imamın herkes kendi devrinde çok büyük saygı görmüş birer meşhur alimdir
Hz Ali ’den sonra ehli beytin imamları Hz Hasan ve Hz Hüseyin ’dir Cennetin efendileri ve Resulullah ’ın kokladığı iki gülü olan bu iki zatın, ehli sünnetten olmadığını, yani Hz Peygamber ve ashabının üzerinde bulunduğu çizginin açık havada olduğunu bildirmek mümkün olmadığı gibi hiç bir müslüman da böyle bir iddiada bulunmaz
Hz Hasan ve Hz Hüseyin ’den sonra gelen ehli beytin baş imamı Zeynelabidin ’dir Hz Hüseyin ’nin oğlu olan bu zatın başlıca adı dedesinin adıdır; ALİ ’dir Fakat ilim, irfanla kalmayıp ibadet ve velayetiyle bit gönder olduğu için devrin alimleri kendisine ZEYNELÂBİDİN(İbadet edenlerin süsü, gülü) unvanını vermişlerdir Gecegündüzleri her gün bin rekat beyhude namaz kılmakla şöhret bulması(bk İbn Hacer, Tahzib, 7304) bu unvana ne değin değerinde olduğunun göstergesidir Ilk Kez muhaddislerin hocası İmam Zührî edinmek üzere, ehli sünnet alimlerinin ZEYNELABİDİN hazretlerinden nasıl hadis rivayet ettiklerini, onu nasıl övdüklerini bakmak için kaynaklara bakmak yeterli olacaktır (bk İbn Hacer, Tahzib, 7304)
İmam Muhammed Bakır ZEYNELABİDİN ’in oğludur İlim, irfan ve takvasıyla nam salmış bir ehli beyt imamıdır İshak essebuî, Zuhrî, İbn Cet, Evzaî, İbn Cürec, Mekhul gibi ehli sünnet alimlerinin yıldızlarından olanların, ondan hadis söylenti etmeleri, İbn Sad, Nesaî, Iclî gibi muhaddislerin onu övgüyle anmaları(İbn Hacer, age, 9350352), başkalarının sözlerini hiçe indirger
İmam Muhammed Bakır ’ın oğlu İmam Caferi vefalı sadakatiyle maruf ve meşhurdur Ehli sünnet imamlarından İmamı azamın ona talebe olması, ondan hadis rivayet etmesi ve imamı Malik ’in “Ben bazı zamanlar kendisini ziyaret ederdim, her defasında, ya namaz kılıyor, ya oruçlu oluyor, yahut da Kur ’an okuyor olduğunu görürdüm Onun abdestsiz hadis söylenti ettiğini hiç görmedim diyerek sadakatine ve takvasına şahadet etmesi bu zatı mübarekin ehli sünnetten olduğunu güneş gibi göstermiyor mu? (alimlerin hakkındaki övgülerini bakmak için bk İbn Hacer, age, 2103105)
Hemen dönemin bilgin ve evliyalarının saygı duyduğu bu zatı muhteremi, dedesi olan Hz Peygamberin yolunda gitmemekle itham etmek cinnet değil de nedir?
Öncelikle İmamı azam ve imamı Şafii almak üzere dört mezhep imamı ve diğer o kadar çok ehli sünnet alimi ehli beyte olan saygı ve sevgilerinden nedeniyle ŞİA olmakla suçlanmış ve dönemin bazı devlet yetkilileri göre işkenceye tabi tutulmuştur Hatta İmam Şafii bu zulümlere karşı haykırmış ve “eğer ehli beyti hoşuna gitmek rafizilik(şiaların fazla bir kolu) ise, bütün ins ve cin şahit olsun ancak ben rafiziyim diyerek ehli beyte aleyhinde aşkını duyuru etmiştir Acaba ehli sünnetin tarih her tarafında temsilciliğini yapmış olan dört mezhep imamlarının bu şahitliklerini kale almayan ve haricilikvahhabilik damarıyla ehli beyt hakkındaki safsatalarını mı kale alacağız!
Özetle, Ehli beyt imamları ehli sünnet ve cemaattendir “Ehli beyt unvanı onlar için bir eksiklik değil, ayaklarını göklere bastıracak bir derecedir Bunların bazı konularda bambaşka içtihatları da olabilir Nitekim dört mezhep imamlarının da bambaşka bambaşka içtihatları vardır
Esefle belirtelim ki, Ehli beyte taraftar olan bir kısım şia grupları, onlardan yaptıkları rivayetlerinde onlara iftira edip yanlış şeyler yazdıkları için ehli sünnet alimleri (o imamlardan dolayı değil), onlardan söylenti ettikleri hadisleri, haberleri ihtiyatla karşılamışlar Bazıları da Emevilik, haricilik zihniyetiyle hareket ettikleri için Ehli bey imamları hakkında yanlış yorumlar ve yargılar ortaya koyarak onları safdışı vazgeçmek gibi hain bir amaç peşine düşüp takip etmişlerdir
O damar maalesef günümüzde de bazı talihsiz kimselerde devam etmektedir Halbuki, Hz Ömer ’e karşısında besledikleri kinlerini Hz Ali ’ye sevgi şeklinde yansıtan bir kısmı Şiaların bu davranışları ne kadar yanlış ise, Hz Ali ve Ehli beyte karşısında sempati duyan Şialara aleyhinde besledikleri kinlerini Ehli sünnete bağlılık şeklinde ortaya koyanlar da öyle hatalı bir yoldadır
Rabbimiz biz doğrudan doğruya yoldan ayırmasın AMİN !
Alıntıdır *
İslam ’a ast olmakla beraber, çok bambaşka yönleri yer alan kesimler açısından bakıldığında, genelde öbür iki öbür zihniyet söz konusudur Bunlardan birincisi Ehli sünnet ve cemaat, ikincisi: Ehli bid ’a olanlardır Ehli sünnet ve cemaat, hadisi şerifte “Benim ve ashabımın üstünde bulunduğu çizgiyi takip edenler olarak tanımlanmıştır(Mecmauz ’zevaid,1189) Dolayısıyla bu itikada ast olmayanlar bidat ehli sayılır Bunlar 72 fırkadır Mutezile, Cehmiye, Kaderiye, Şia ve benzerleri bu kısma dahildir
Ehli sünnet ve cemaatin kendi arasında iki ayrı itikadî mezhepleri vardır: Eşarî ve Maturidî Bunların esas esaslara ait hususlarda öyle bir farkları yoktur Detaylarda bazı nüansları vardır Bu sebeple ikisi de aynı kesimi temsilcilik etmektedir
Kur ’lahza ve Sünnet çizgisi üzerinde olduğumuzun belgesi ise, ehli sünnet ve ’lcemaat denilen mezhep alimlerinin peşine düşüp takip ettiği yoldur Bilindiği üzere, herkes aydınlık bir yıldız gibi parlayan alimleri barındıran bu büyük cemaat, daha önce 12 mezhepten oluşuyordu Daha Sonra 4 ’te karar kıldı Bu değin büyük âlimlerden oluşan bir ekolün –camia olarak hatalı yapma ihtimali fazla azdır Nitekim bir hadiste peygamberimiz “Ümmetim, dalalet üstünde birleşmez buyurmuştur (Mecmauz ’zevaid,5208) Ve İslam alimleri, ehli sünnet ve cemaatin içten bir çizgide olduğuna delil olarak bu hadisi zikrederler (Daha pozitif data için bkEbu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2332)
Şunu da unutmayalım ancak, ümmetin büyük çoğunluğunu teşkil eden, en büyük dahi alimleri içinde barındıran, Kur ’an ve Sünnet çizgisini yol haritası olarak benimseyen ehli sünnetin çizgisini peşine düşüp takip etmek, deyim yerinde ise marjinal grupların arasına girip kendini riske sokmaktan çok daha akılcı bir yoldur Büyük cadde dururken, izbe yollara sapmanın bir manası yoktur
Ehli Beyt, Hz Peygamberin Hz Fatıma ’dan doğan neslinin adıdır
Ehli Beyti ehli sünnet dışarıya tasavvur etmek, üstünde düşünülmesi gereken bir cehalet zirvesidir
Çünkü Ehli Beytin başında Hz Ali ve Hz Fatıma gelir Ehli sünnet, Hz Peygamberin yolunu peşine düşüp takip etmek manasına geldiğine tarafından; acaba, eğer Hz Peygamberin en yakını olan ve en sevdiği kimseler olan bu mübarek iki şahıs ehli sünnetten değilse, başka kim ehli sünnetten olabilir?
Ehli beytten olan on iki imamın herkes kendi devrinde çok büyük saygı görmüş birer meşhur alimdir
Hz Ali ’den sonra ehli beytin imamları Hz Hasan ve Hz Hüseyin ’dir Cennetin efendileri ve Resulullah ’ın kokladığı iki gülü olan bu iki zatın, ehli sünnetten olmadığını, yani Hz Peygamber ve ashabının üzerinde bulunduğu çizginin açık havada olduğunu bildirmek mümkün olmadığı gibi hiç bir müslüman da böyle bir iddiada bulunmaz
Hz Hasan ve Hz Hüseyin ’den sonra gelen ehli beytin baş imamı Zeynelabidin ’dir Hz Hüseyin ’nin oğlu olan bu zatın başlıca adı dedesinin adıdır; ALİ ’dir Fakat ilim, irfanla kalmayıp ibadet ve velayetiyle bit gönder olduğu için devrin alimleri kendisine ZEYNELÂBİDİN(İbadet edenlerin süsü, gülü) unvanını vermişlerdir Gecegündüzleri her gün bin rekat beyhude namaz kılmakla şöhret bulması(bk İbn Hacer, Tahzib, 7304) bu unvana ne değin değerinde olduğunun göstergesidir Ilk Kez muhaddislerin hocası İmam Zührî edinmek üzere, ehli sünnet alimlerinin ZEYNELABİDİN hazretlerinden nasıl hadis rivayet ettiklerini, onu nasıl övdüklerini bakmak için kaynaklara bakmak yeterli olacaktır (bk İbn Hacer, Tahzib, 7304)
İmam Muhammed Bakır ZEYNELABİDİN ’in oğludur İlim, irfan ve takvasıyla nam salmış bir ehli beyt imamıdır İshak essebuî, Zuhrî, İbn Cet, Evzaî, İbn Cürec, Mekhul gibi ehli sünnet alimlerinin yıldızlarından olanların, ondan hadis söylenti etmeleri, İbn Sad, Nesaî, Iclî gibi muhaddislerin onu övgüyle anmaları(İbn Hacer, age, 9350352), başkalarının sözlerini hiçe indirger
İmam Muhammed Bakır ’ın oğlu İmam Caferi vefalı sadakatiyle maruf ve meşhurdur Ehli sünnet imamlarından İmamı azamın ona talebe olması, ondan hadis rivayet etmesi ve imamı Malik ’in “Ben bazı zamanlar kendisini ziyaret ederdim, her defasında, ya namaz kılıyor, ya oruçlu oluyor, yahut da Kur ’an okuyor olduğunu görürdüm Onun abdestsiz hadis söylenti ettiğini hiç görmedim diyerek sadakatine ve takvasına şahadet etmesi bu zatı mübarekin ehli sünnetten olduğunu güneş gibi göstermiyor mu? (alimlerin hakkındaki övgülerini bakmak için bk İbn Hacer, age, 2103105)
Hemen dönemin bilgin ve evliyalarının saygı duyduğu bu zatı muhteremi, dedesi olan Hz Peygamberin yolunda gitmemekle itham etmek cinnet değil de nedir?
Öncelikle İmamı azam ve imamı Şafii almak üzere dört mezhep imamı ve diğer o kadar çok ehli sünnet alimi ehli beyte olan saygı ve sevgilerinden nedeniyle ŞİA olmakla suçlanmış ve dönemin bazı devlet yetkilileri göre işkenceye tabi tutulmuştur Hatta İmam Şafii bu zulümlere karşı haykırmış ve “eğer ehli beyti hoşuna gitmek rafizilik(şiaların fazla bir kolu) ise, bütün ins ve cin şahit olsun ancak ben rafiziyim diyerek ehli beyte aleyhinde aşkını duyuru etmiştir Acaba ehli sünnetin tarih her tarafında temsilciliğini yapmış olan dört mezhep imamlarının bu şahitliklerini kale almayan ve haricilikvahhabilik damarıyla ehli beyt hakkındaki safsatalarını mı kale alacağız!
Özetle, Ehli beyt imamları ehli sünnet ve cemaattendir “Ehli beyt unvanı onlar için bir eksiklik değil, ayaklarını göklere bastıracak bir derecedir Bunların bazı konularda bambaşka içtihatları da olabilir Nitekim dört mezhep imamlarının da bambaşka bambaşka içtihatları vardır
Esefle belirtelim ki, Ehli beyte taraftar olan bir kısım şia grupları, onlardan yaptıkları rivayetlerinde onlara iftira edip yanlış şeyler yazdıkları için ehli sünnet alimleri (o imamlardan dolayı değil), onlardan söylenti ettikleri hadisleri, haberleri ihtiyatla karşılamışlar Bazıları da Emevilik, haricilik zihniyetiyle hareket ettikleri için Ehli bey imamları hakkında yanlış yorumlar ve yargılar ortaya koyarak onları safdışı vazgeçmek gibi hain bir amaç peşine düşüp takip etmişlerdir
O damar maalesef günümüzde de bazı talihsiz kimselerde devam etmektedir Halbuki, Hz Ömer ’e karşısında besledikleri kinlerini Hz Ali ’ye sevgi şeklinde yansıtan bir kısmı Şiaların bu davranışları ne kadar yanlış ise, Hz Ali ve Ehli beyte karşısında sempati duyan Şialara aleyhinde besledikleri kinlerini Ehli sünnete bağlılık şeklinde ortaya koyanlar da öyle hatalı bir yoldadır
Rabbimiz biz doğrudan doğruya yoldan ayırmasın AMİN !
Alıntıdır *