iltasyazilim
FD Üye
aşağıdaki yazı tamamen alıntıdır kaynek Opr Dr Münir Derman külliyatından yazar 3 üniversite bitirmiş çok yüksek tahsil görmüş ve 1989 yılında vefat etmiş 6 dil bilen zamanın kırklar olarak bilinen velilerinden kendisinde bir çok keramet vuku bulmuştur ayrıca elimizde bir tane ses bandı da vardır (link Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız) arkadaşlar aşağısının tamamını okuyun
Peygamber Efendimiz vefât ediyorlar
Aradan seneler geçiyor
Halifeler gelip geçiyor
Halifeler Emevilere intikal ediyor
Muaviye halifedir
Resûlullah efendimizin bir hadisi vardır :
“Konstantiniye fethedilecektir, onu fetheden ne mübârek askerdir ne mübârek emirdir buyurmuştur
Bu hadis üzerine, islâm ve Osmanlı orduları tarafından 462 defa İstanbul muhasara edilmiştir
En son HzFatih’e nail olmuştur
Bu hadis üzerine Muaviye, Eba Müslime kumandasında 250 bin kişilik bir ordu gönderiyor, istanbul’a
Harb ediyorlar ikibuçuk ay muhasara devam ediyor Fakat fetih müyesser olmuyor
Bu sıra Muaviye Medinededir
Birgün ikindi vakti sokaktan geçerken Semriyye isminde genç bir kadın, 1 yaşındaki oğlunu salıncakla sallıyor ve bir ninni söylüyor:
“Oğlum Emeviler saraylarda zevki sefa ediyorlar, senin baban Konstantiniyye surlarında bu kış zamanında harbediyor
Muaviye’ye bu çok dokunuyor
Oğlu Yezid Mekke valisidir
Emir gönderiyor Yezide 120000 kişilik bir ordu daha hazırlıyor
Eba Eyyübül Ensari 74 yaşındadır
Muaviye’ye harbe katılmak istediğini söylüyor
“Siz artık şeyhudat devrine girdiniz, peygamberin harblerine iştirak ettiniz, nasıl gidebilirsiniz? diyor
“Resûlullah bana birgün deniz kenarında şehid olacağımı söylemişti, onun için gideceğim!
Yezidle beraber orduya katılıp istanbul’a geliyorlar
Yezid prens olduğu için baş kumandanlık ona geçiyor
Geldiklerinin yedinci günü Eba Eyyubul Ensari dizanteriye tutuluyor
Bir akşam güneş batarken son nefesinde Yezid’i çadırına çağırıyor
Diyor ki:
“Ben ALLAHu alem ALLAH’a gidiyorum!
Mübârek parmakları ile bugünkü Eyüp Sultan tarafını gösteriyor
“Şuraya beni defnedin! diyor
Ruhu muallalarını teslim ediyor
Ertesi günü şehid olduğu için elbisesi ile beraber koyuyorlar tabuta omuzda götürüyorlar
Sûrun üstünde, Konstantinin askerleri ve Konstantin görüyorlar bu manzarayı
Beş gün sonra Konstantin mütareke imzalamak için çadıra geliyor
“Oraya siz birşey gömdünüz! Büyü yaptınız!Bizim dinde büyü yasaktır tabiî diyor
“Bizim peygamberimizin bir sahabesi vardı Tifodan şehid oldular
“Hayır siz büyü yaptınız biz onu açıp bakacağız
Yezid diyor ki:
“Anlaşmanın 1inci maddesi budur, her sene gelip ziyâret edeceğiz Eğer bir taşı yerinden oynarsa bizde 250 bin Rum vardır kılıçtan geçiririm! diyor
Mütareke akdediliyor
Bundan sonra seneler geçiyor
Hattâ asırlar
İbni Hallegân tarihinde der ki:
“Konstantiniyede Eba Ensari’nin kabrinde her gece kandilleri papazlar yakardı! diyor
Aradan yine asırlar geçiyor
Son Bizans imparatorluğu türbeyi yerle bir ediyor
Tarla hâline geçiyor
Fatih, İstanbul’u fethettikten sonra Akşemsettin’e diyor ki:
“Eba Ensari’nin mezarını istiyorum!
Hz Fatih, muhafızları, zâhir uleması, şeyhül islam, sadrazamlar, paşalar, yanında da boynu bükük Fatih’in hocası Akşemseddin Hazretleri
Herkesde bir sükûn
Akşemseddin hazretleri mânevî antenlerini, televizyonlarını harekete geçiriyor
Murakabeye dalıyor
Bir an duraklıyor
Bir değnek alarak toprağa sokuyor değneği
Ensari hazretlerinin kabri burasıdır diyor
Fatih, Veziri Azama türbe yapılmasını emrediyor
Akşemsettin :
“Durun şevketlüm ben basit bir dervişim, siz ulu emri veren büyük bir hükümdarsınız Tarih sizi yarın bahsedecektir Koskoca imparator bir dervişin sözüne uydu da bir türbe yaptı buraya derler Ayak ucundan eşelim emir buyrun! diyor
Akşemsettin kendisi el ile eşmeye başlıyor
Aynen oradan okuyorum size:
“Eşiyor eşiyor bir de bakıyorlar topraklar arasında ayaklarında sandalı, tozları sildikten sonra Akşemseddin hazretleri… Ayakları öpüyor, çıkıyor
HzFatih kılıcını çıkarıyor belinden yere koyuyor iniyor çukura ayakları öpmeye Elini ayaklara uzattığı zaman ayaklar çekiliyor Fatih elini değdiremiyor ayağa Çıkıyor yukarı Hocasının göğsüne başını koyarak ağlıyor:
“ Hocam ben bu mezarı açtırmakla bir hatâ mı işledim Bana niye ayaklarını vermedi!
Keder ve hiddetle karışık:
“Üzülme şevketlim, ben basit bir dervişim bana ayaklarını öptürür Fakat siz ulul emirsiniz Ulul emre itaatin farz olduğunu bildiği için edeben ayaklarını çekti diyor
Fatih yukarı çıktığı zaman tekrar ayaklarını uzatıyor Ensari Hazretleri
Tercüme bitti
Şimdi ben konuşuyorum
Mezarı kapatıyorlar
Bugünkü kabir işte o zamandan kalmadır
Bir hadisi peygamberide:
“Benim sahabemden birisi hasbel kader bir yerde vefât eder, şehid olur defnedilirse, onun bulunduğu mıntıka, mahşerde onun libası altında baas olunur! diyor
Onun için İstanbul ne kadar azarsa azsın o mübareğin hürmetine şefaat görecektir
Bir hadisi peygamberide de:
“Benim sahabeme dil uzatmayın Onlar gökte yıldızlar gibidirler
En büyük Velî, benim varisim olacak en büyük velî bir sahabenin ayağının altındaki toz olamaz! diyor
O hâlde sahabenin büyüklüğünü takdir et!
Bu vaziyetde HzMuaviye’ye buyrun dil uzatın
Bunlar sapıklıktır
Belki Muaviye’nin hatâsı olabilir
Belki indi İlâhîde suçludur
Bir hadisi peygamberide de:
“Muaviye yarın âhiretde ateşten tabuta konulacaktır buyrulmuştur
Bunlar o mübâreklerin, o büyüklerin arasında geçmiş mânevî diplomatik hareketlerdir
Bunları sizin ve bizim söz yürütmeye, tenkit etmeye, hüküm vermeye selâhiyetimiz yoktur
Edeb haricine çıkarız
Onlar bir hikmete matufturlar
ALLAH Gayyur’dur
Kendisinden başkasının sevilmesini istemez
Çok hassasdır Cenabı ALLAH
Resûl ullah HzHasan’ı ağzından öpmüştür, HzHasan zehirlenerek ölmüştür
HzHüseyin efendimizi boynundan öpmüştür, katledilmiştir
Dikkat ederseniz bunlar büyük hikmetlerdir
Bizim aklımız ermez
Ancak onların önünde el pençe an durup sükût etmek gerek
Başka söz olmaz
Resûlullah Efendimiz irtihal ettikten sonra HzEbu Bekir halife oluyor
Bir gün Cuma’da mimbere çıkıyor
Hz Hüseyin 5 yaşında
Camiye giriyor
Bakıyor, bakıyor, Ebu Bekir’e bağırıyor :
“Dedemin yerine niye çıktın in aşağıya! diyor
Ebubekir hutbeden 3 basamak aşağıya iniyor
Dikkat ederseniz, bugün en son basamağa çıkmazlar hatipler
O sırada HzAli :
“Yâ Emire’l mü’minîn ben söylemedim, çocuk kendisi söyledi! diyor
“Onun yüzünde Nûru Resûlullah var söylemekte haklıydı! diyor
Onlar bizim hâlledemeyeceğimiz işlerdir
Bazı hareketler sevgimizden dolayı hiddete veya gareze inkılâp edebilir
O garazımızı izhar etmemek, içimize atmak ve içimizden defetmek gerek Ta’zim ve hürmet budur
Bu olmazsa ne ibâdetimizin kıymeti kalır ne o ibâdetlerde hiç bir yere gidemeyiz
ALLAH cümlemizi delâletden korusun
Peygamber Efendimiz vefât ediyorlar
Aradan seneler geçiyor
Halifeler gelip geçiyor
Halifeler Emevilere intikal ediyor
Muaviye halifedir
Resûlullah efendimizin bir hadisi vardır :
“Konstantiniye fethedilecektir, onu fetheden ne mübârek askerdir ne mübârek emirdir buyurmuştur
Bu hadis üzerine, islâm ve Osmanlı orduları tarafından 462 defa İstanbul muhasara edilmiştir
En son HzFatih’e nail olmuştur
Bu hadis üzerine Muaviye, Eba Müslime kumandasında 250 bin kişilik bir ordu gönderiyor, istanbul’a
Harb ediyorlar ikibuçuk ay muhasara devam ediyor Fakat fetih müyesser olmuyor
Bu sıra Muaviye Medinededir
Birgün ikindi vakti sokaktan geçerken Semriyye isminde genç bir kadın, 1 yaşındaki oğlunu salıncakla sallıyor ve bir ninni söylüyor:
“Oğlum Emeviler saraylarda zevki sefa ediyorlar, senin baban Konstantiniyye surlarında bu kış zamanında harbediyor
Muaviye’ye bu çok dokunuyor
Oğlu Yezid Mekke valisidir
Emir gönderiyor Yezide 120000 kişilik bir ordu daha hazırlıyor
Eba Eyyübül Ensari 74 yaşındadır
Muaviye’ye harbe katılmak istediğini söylüyor
“Siz artık şeyhudat devrine girdiniz, peygamberin harblerine iştirak ettiniz, nasıl gidebilirsiniz? diyor
“Resûlullah bana birgün deniz kenarında şehid olacağımı söylemişti, onun için gideceğim!
Yezidle beraber orduya katılıp istanbul’a geliyorlar
Yezid prens olduğu için baş kumandanlık ona geçiyor
Geldiklerinin yedinci günü Eba Eyyubul Ensari dizanteriye tutuluyor
Bir akşam güneş batarken son nefesinde Yezid’i çadırına çağırıyor
Diyor ki:
“Ben ALLAHu alem ALLAH’a gidiyorum!
Mübârek parmakları ile bugünkü Eyüp Sultan tarafını gösteriyor
“Şuraya beni defnedin! diyor
Ruhu muallalarını teslim ediyor
Ertesi günü şehid olduğu için elbisesi ile beraber koyuyorlar tabuta omuzda götürüyorlar
Sûrun üstünde, Konstantinin askerleri ve Konstantin görüyorlar bu manzarayı
Beş gün sonra Konstantin mütareke imzalamak için çadıra geliyor
“Oraya siz birşey gömdünüz! Büyü yaptınız!Bizim dinde büyü yasaktır tabiî diyor
“Bizim peygamberimizin bir sahabesi vardı Tifodan şehid oldular
“Hayır siz büyü yaptınız biz onu açıp bakacağız
Yezid diyor ki:
“Anlaşmanın 1inci maddesi budur, her sene gelip ziyâret edeceğiz Eğer bir taşı yerinden oynarsa bizde 250 bin Rum vardır kılıçtan geçiririm! diyor
Mütareke akdediliyor
Bundan sonra seneler geçiyor
Hattâ asırlar
İbni Hallegân tarihinde der ki:
“Konstantiniyede Eba Ensari’nin kabrinde her gece kandilleri papazlar yakardı! diyor
Aradan yine asırlar geçiyor
Son Bizans imparatorluğu türbeyi yerle bir ediyor
Tarla hâline geçiyor
Fatih, İstanbul’u fethettikten sonra Akşemsettin’e diyor ki:
“Eba Ensari’nin mezarını istiyorum!
Hz Fatih, muhafızları, zâhir uleması, şeyhül islam, sadrazamlar, paşalar, yanında da boynu bükük Fatih’in hocası Akşemseddin Hazretleri
Herkesde bir sükûn
Akşemseddin hazretleri mânevî antenlerini, televizyonlarını harekete geçiriyor
Murakabeye dalıyor
Bir an duraklıyor
Bir değnek alarak toprağa sokuyor değneği
Ensari hazretlerinin kabri burasıdır diyor
Fatih, Veziri Azama türbe yapılmasını emrediyor
Akşemsettin :
“Durun şevketlüm ben basit bir dervişim, siz ulu emri veren büyük bir hükümdarsınız Tarih sizi yarın bahsedecektir Koskoca imparator bir dervişin sözüne uydu da bir türbe yaptı buraya derler Ayak ucundan eşelim emir buyrun! diyor
Akşemsettin kendisi el ile eşmeye başlıyor
Aynen oradan okuyorum size:
“Eşiyor eşiyor bir de bakıyorlar topraklar arasında ayaklarında sandalı, tozları sildikten sonra Akşemseddin hazretleri… Ayakları öpüyor, çıkıyor
HzFatih kılıcını çıkarıyor belinden yere koyuyor iniyor çukura ayakları öpmeye Elini ayaklara uzattığı zaman ayaklar çekiliyor Fatih elini değdiremiyor ayağa Çıkıyor yukarı Hocasının göğsüne başını koyarak ağlıyor:
“ Hocam ben bu mezarı açtırmakla bir hatâ mı işledim Bana niye ayaklarını vermedi!
Keder ve hiddetle karışık:
“Üzülme şevketlim, ben basit bir dervişim bana ayaklarını öptürür Fakat siz ulul emirsiniz Ulul emre itaatin farz olduğunu bildiği için edeben ayaklarını çekti diyor
Fatih yukarı çıktığı zaman tekrar ayaklarını uzatıyor Ensari Hazretleri
Tercüme bitti
Şimdi ben konuşuyorum
Mezarı kapatıyorlar
Bugünkü kabir işte o zamandan kalmadır
Bir hadisi peygamberide:
“Benim sahabemden birisi hasbel kader bir yerde vefât eder, şehid olur defnedilirse, onun bulunduğu mıntıka, mahşerde onun libası altında baas olunur! diyor
Onun için İstanbul ne kadar azarsa azsın o mübareğin hürmetine şefaat görecektir
Bir hadisi peygamberide de:
“Benim sahabeme dil uzatmayın Onlar gökte yıldızlar gibidirler
En büyük Velî, benim varisim olacak en büyük velî bir sahabenin ayağının altındaki toz olamaz! diyor
O hâlde sahabenin büyüklüğünü takdir et!
Bu vaziyetde HzMuaviye’ye buyrun dil uzatın
Bunlar sapıklıktır
Belki Muaviye’nin hatâsı olabilir
Belki indi İlâhîde suçludur
Bir hadisi peygamberide de:
“Muaviye yarın âhiretde ateşten tabuta konulacaktır buyrulmuştur
Bunlar o mübâreklerin, o büyüklerin arasında geçmiş mânevî diplomatik hareketlerdir
Bunları sizin ve bizim söz yürütmeye, tenkit etmeye, hüküm vermeye selâhiyetimiz yoktur
Edeb haricine çıkarız
Onlar bir hikmete matufturlar
ALLAH Gayyur’dur
Kendisinden başkasının sevilmesini istemez
Çok hassasdır Cenabı ALLAH
Resûl ullah HzHasan’ı ağzından öpmüştür, HzHasan zehirlenerek ölmüştür
HzHüseyin efendimizi boynundan öpmüştür, katledilmiştir
Dikkat ederseniz bunlar büyük hikmetlerdir
Bizim aklımız ermez
Ancak onların önünde el pençe an durup sükût etmek gerek
Başka söz olmaz
Resûlullah Efendimiz irtihal ettikten sonra HzEbu Bekir halife oluyor
Bir gün Cuma’da mimbere çıkıyor
Hz Hüseyin 5 yaşında
Camiye giriyor
Bakıyor, bakıyor, Ebu Bekir’e bağırıyor :
“Dedemin yerine niye çıktın in aşağıya! diyor
Ebubekir hutbeden 3 basamak aşağıya iniyor
Dikkat ederseniz, bugün en son basamağa çıkmazlar hatipler
O sırada HzAli :
“Yâ Emire’l mü’minîn ben söylemedim, çocuk kendisi söyledi! diyor
“Onun yüzünde Nûru Resûlullah var söylemekte haklıydı! diyor
Onlar bizim hâlledemeyeceğimiz işlerdir
Bazı hareketler sevgimizden dolayı hiddete veya gareze inkılâp edebilir
O garazımızı izhar etmemek, içimize atmak ve içimizden defetmek gerek Ta’zim ve hürmet budur
Bu olmazsa ne ibâdetimizin kıymeti kalır ne o ibâdetlerde hiç bir yere gidemeyiz
ALLAH cümlemizi delâletden korusun