Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, 26 Haziran'da temeli atılacağı söylenen Kanal İstanbul Projesi'ne ait değerlendirmesinde, "Bu işe niyet eden, bu projeye para veririm bu ülkeyi borçlandırırım diyen her akılın oturup bin sefer daha düşünmesini öneririm" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gaziantep'te gerçekleşen CHP Belediye Liderleri Çalıştayı'nda açıklamalarda bulundu.
İstanbul'da bugün gerçekleşen Kandilli Rasathanesi'nin 4.2, AFAD'ın ise 3.9 büyüklüğünde ölçtüğü depreme ilişkin konuşan İmamoğlu, "Düşük şiddetli bir zelzele. Günün sonunda bu bir zelzele ve bizim önümüze ne vakit ve hangi şiddette geleceği bilinmez. Bu ikazları alıyoruz" dedi.
Halk TV'den Gül Gündüz'ün haberine nazaran, İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
İstanbul'da seferberlik daveti yapar olduk. Marmara Denizi bir seferberlik davetine muhtaç biliyorsunuz. Artık sarsıntı keza 20 yılı aşkın müddettir, zelzelesi yaşayıp ondan sonra haydi önlem alalım dediğimiz noktada ne yazık ki geride kaldık. Bunu hızlandırmak ve ileriye dönüştürmek mümkünse kaynaklarınızı en öncelikle buraya ayırmak, İstanbul'u yoracak hatta gereksiz hatta ihanet diye nitelendirdiğimiz kimi fikirlerin yerine İstanbul'un tümden bu meselesini ortaya kaldıracak atılımları daima birlikte yapmak durumundayız. Bunun hükümeti, belediyesi, bunun a partisi b partisi yok. Haberci yeniden kapımızı çaldı o denli diyelim. Umarım ki bu tarafta bir ortak akıl sürecini oturtabiliriz. Ne yazık ki sıkıntı gözüküyor zira İstanbul'da yapılan ataklar olumsuz demedik. Elbette bir şeyler yapıldı fakat yapılan suratı ile İstanbul'daki yapı problemini çözmesi için 100 yıla yakın müddete muhtaçlığımız yok. İstanbul'un bu türlü bir sabrı yok. O bakımdan o esasen rutin dönüşüm biçimi. Bize nazaran 400-500 milyar lira civarında bir kaynak.
Baktığınızda bugün konuşulmayan ya da düşük söylenen, bizim güzel hesaplarla baktığımızda beton kanalın yapılma sayısının bile altında bir bütçeden bahsediyoruz. Çok altında. O kadar bütçeyi bir ülke ne beton kanal için ne de İstanbul'un sarsıntı sonucu bir anda bulamaz fakat bu bir seferberlik, bir finans metodu, bir geri dönüş ile ilgili sağlıklı bir çalışma yapıldığında ben 10 ila 15 yıl ortasında İstanbul'da bu sorunu büyük oranda çözmüş olabileceğimize inanıyorum.
Bunun içerisinde hükümet, bakanlık, finans kuruluşları, yapı bölümü, kesinlikle ve kesinlikle sorumluluk alan vatandaş almak zorunda. Elbette ki İBB, ilçe belediyeleri... Bu biçimde çözebiliriz.
İstanbul'un gündemi midir sorusuna aslında şöyle bir ironi yapmak isterim. Yani bütün İstanbullulara soralım. Pandemiyi yaşamış, çıkmış, işsizliği tavan yapmış, yoksulluğun ne yazık ki en üste çıktığı bir kentte turizm ile ilgili hizmet bölümü ile ilgili tümden bütün kurumların şu anda iş yaşamaz durumda olduğu bir ortamda çocukların okula gidemediği, seneye tereddütlerin devam ettiği bir ortamda, bu çocukların açıklarını nasıl kapatırız seferberliğini yapmak varken bütün bu ekonomik sıkıntılar varken İstanbul'da kimin aklına bu türlü bir şey gelir? 'Kanal' deseniz o bile aklına gelmez.
Kanal İstanbul umurunda olmaz. Sıralamaya bile girmez. Bu yalnızca ve yalnızca bir çıkar kümesinin para kazanmak olarak gördüğü bir çalışma. İstanbulun gündeminde az evvel saydığım şeyler vardır, 'Beton Kanal' yoktur. Beton kanalın bütün külfetlerini ben anlatıyorum. Bu kabusu ben hissediyorum. Zira onlarca brifing aldım. Marmara'yı yok eder demeyen gerçek bir bilim insanına rastlamadım. Sazlıdere barajını alıp götürüyor. Sazlıdere'yi durup dururken yok edeceğiz. Bu işe niyet eden, bu projeye para veririm bu ülkeyi borçlandırırım diyen her akılın oturup bin kere daha düşünmesini öneririm, çünkü iki yıl sonra hukuken de vicdanen de hiç kimse ülke ismine muhatap olmaz onlarla. Ne parasına dair, ne de müteahhitle ilgili sürecine dair. Ben bu işe girerim, yeterli para kazanırım diyeceklerine oturup kendilerini, kendi firmalarını, ülkedeki prestijlerini oturup bin kere daha düşünsünler. Bunun muhatabı ne bu ülkede, ne de memleketler arası seviyede olamaz. An ve an takipteyiz.
Açıkçası isyan eden vatandaş ve esnaf epeyce fazla. Dün alanda gördüğüm üç kitleyi özel bir yere koymak istiyorum. Çocuklar, gençler ve bayanlar. Süreci ve bu düşünceyi, bu tehdit gözlerinden okunuyor ve değişim istiyorlar. Değişim ile ilgili taleplerini yoğunlukla bana ilettiler. Ben şunu hissettim ki, ülke aslında yalnızca İstanbul'da değil her noktasında değişim isteğinde. Bu değişime biz kendimizi en üst düzeyde hazırlamaya yükümlüyüz. Çalışmalarımız aslında bu istikamette.
