nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
emaneti gözetmek ile ilgili hadis ve ayetler
emaneti korumakla ilgili hadis ve ayetler
Huzeyfetu'bnu'lYemân (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), bize iki hadis irad buyurmuştu Ben bunlardan birini gördüm, diğerini de bekliyorum
Buyurmuştu ancak: Itimat (din, yargı duyguları) insanların kalplerinin derinliklerine (yaratılışlarında, fıtrî meyiller olarak) konmuştur Daha Sonra Kur'ânı Kerîm indi (Ahali kalplerine konmuş olan bu fıtrî temâyüllerin) Kur'ân ve hadiste te'yîdini buldular
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize bu emanetin kalplerden kalkmasından da bahsetti ve buyurdu ancak: Birey uykuda imiş gibi haberdar olmadan kalbinden itimat alınır Geride, benek izi gibi bir iz kalır Sonra ikinci sefer, yine uykuda imişcesine, kişi farkında olan olmadan kalbindeki emânet duygusundan bir arz daha alınır Bunun da, kalpte bir kabarcık izi gibi bir izi kalır, yâni şöyle oysa, ayağın üzerinden bir kor parçasını yuvarlayacak olsan değdiği yerleri kabarmış görürsün Ne var fakat, içinde işe fayda bir şey yoktur Sonradan Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bir çakıl her birine aldı, onu ayağının üzerinde yuvarladı (Ve sözüne devam etti: ) Emanet bu şekilde peyder pey azalmaya devam eder, o hâle gelinir ama artık) alış verişe giden insanlarda (itimad, güven, doğruluk ve) emanet iyice kaybolur Hatta dürüstler falanca kabilede dürüst halk müziği varmışdiye parmakla gösterilirler Bazan da, kalbinde zerre arz iman olmayan bir kimsenin ne civanmerd, ne kibar, ne akıllı kişidiye övüldüğü olur(Huzeyfe devam etti: ) Ben o kadar günler gördüm ama, hanginizle alış veriş yaptığıma aldırmazdım Muhâtabım Müslüman idiyse, bana karşı kandırma yapmasına dindarlığı mâni olurdu Muhatabım Yahudi veya Hıristiyan idiyse, onu da, âmiri(nden vâliden gelen nefret ve disiplin) bana kandırma yapmaktan alıkoyardı Lakin bugün sizden sadece falanca falanca ile (gönül huzuruyla) alış veriş yapabilirim
* Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ama: Itimat kaybedilince kıyameti bekleyinEmanet nasıl kaybolur?diye sordular İşler ehil olmayanlara teslim edilincediye cevapladı
* Tekrar Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şu sözünü rivayet etmiştir: Sana itimat bırakanın emânetini geri ver Sana ihânet edene ihânet etme
* Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: Ey Allah'ın Resûlü! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?Bu sözüm üstüne, elini omuzuma vurdu ve sonra da: Ey Ebû Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir (Hakkını veremediğin taktirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır Ama kim onu hakederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse o hâriçbuyurdu
* Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ama: şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en fazla ehemmiyet vereceği itimat, kadınkoca arasındaki emanettir Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonradan, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir
* Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, yanındaki cemaate konuşurken, bir adam gelerek: (Ey Allah'ın Resûlü!) Kıyamet ne vakit kopacak?dedi Aleyhissalâtu vesselâm konuşmasına devam etti, sözlerini bitirdiği vakit: Sual sâhibi nerede?buyurdular Adam: İşte buradayım ey Allah'ın Resûlü!dedi Aleyhissalâtu vesselâm: Emanet zâyi edildiği zaman Kıyameti bekleyin!buyurdular Adam: Emanet nasıl zâyi edilir?diye sordu Efendimiz: Iş, ehil olmmayana tevdi edildi mi Kıyamet'i bekleyin!buyurdular
* Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vâcip olur!buyurmuşlardı (Yanındakiler: ) Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?diye sordular Aleyhissalâtu vesselâm saydı: Ganimet (yani ulusal mal varlığı, fakir fukaraya uğramadan sadece varlıklı ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir metâ haline gelirse,
Itimat (edilen şeyleri emânet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (malı yerini tutup, yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları vakit,
Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir zorla yaptırılan iş ve) ceza telâkki ettikleri zaman
Birey annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadınına itaat ettiği;
Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı;
Mescidlerde (rızayı ilâhi gözetmeyen husûmet, alışveriş, misafir etme ve siyâsiyâta vs müteallik) sesler yükseldiği süre
Kavme, onların en alçağı (erzel) reis olduğu;
(Devlet otoritesinin yetersizliği nedeniyle tedhiş ve zulümle insanları sindiren despot) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet ettiği;
(Dağıtılmış adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildiği;
Ipekli (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği;
(San'at, bale, konser gibi dağıtılmış adlar altında; bar, gazino, dansing ve salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi değişik vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği;
Bu ümmetin sonra gelen nesilleri, evvelden gelip geçenlere (dağıtılmış ithamlar ve bahanelerle) hakâret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, (zelzeleyi), yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (ya da gökten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin
*Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Nebiyyi Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu oysa: Münâfık'ın alâmetleri üçtür Laf söylerken yalan söyler Va'd ettiği vakit sözünde durmaz Kendisine bir şey güvenlik edildiği süre hıyânet eder
* Abdu'llâh b Amr (i'bni'lÂs) radiya'llâhu anhümâ'dan: Şöyle demiştir: Nebiyyi Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ama: Dört şey, her kimde bulunursa hâlis münâfık olur Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münâfıklıkdan bir haslet kalmış olur (Bunlar da) kendisine bir şey güvenlik edildiği süre hıyânet etmek, söz söylerken yalan söylemek, ahdettiğinde ahdini tutmamak, husûmet (iddiâ ve mürâfaa) zamânında da hakdan ayrılmaktır *
emaneti korumakla ilgili hadis ve ayetler
Huzeyfetu'bnu'lYemân (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), bize iki hadis irad buyurmuştu Ben bunlardan birini gördüm, diğerini de bekliyorum
Buyurmuştu ancak: Itimat (din, yargı duyguları) insanların kalplerinin derinliklerine (yaratılışlarında, fıtrî meyiller olarak) konmuştur Daha Sonra Kur'ânı Kerîm indi (Ahali kalplerine konmuş olan bu fıtrî temâyüllerin) Kur'ân ve hadiste te'yîdini buldular
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize bu emanetin kalplerden kalkmasından da bahsetti ve buyurdu ancak: Birey uykuda imiş gibi haberdar olmadan kalbinden itimat alınır Geride, benek izi gibi bir iz kalır Sonra ikinci sefer, yine uykuda imişcesine, kişi farkında olan olmadan kalbindeki emânet duygusundan bir arz daha alınır Bunun da, kalpte bir kabarcık izi gibi bir izi kalır, yâni şöyle oysa, ayağın üzerinden bir kor parçasını yuvarlayacak olsan değdiği yerleri kabarmış görürsün Ne var fakat, içinde işe fayda bir şey yoktur Sonradan Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bir çakıl her birine aldı, onu ayağının üzerinde yuvarladı (Ve sözüne devam etti: ) Emanet bu şekilde peyder pey azalmaya devam eder, o hâle gelinir ama artık) alış verişe giden insanlarda (itimad, güven, doğruluk ve) emanet iyice kaybolur Hatta dürüstler falanca kabilede dürüst halk müziği varmışdiye parmakla gösterilirler Bazan da, kalbinde zerre arz iman olmayan bir kimsenin ne civanmerd, ne kibar, ne akıllı kişidiye övüldüğü olur(Huzeyfe devam etti: ) Ben o kadar günler gördüm ama, hanginizle alış veriş yaptığıma aldırmazdım Muhâtabım Müslüman idiyse, bana karşı kandırma yapmasına dindarlığı mâni olurdu Muhatabım Yahudi veya Hıristiyan idiyse, onu da, âmiri(nden vâliden gelen nefret ve disiplin) bana kandırma yapmaktan alıkoyardı Lakin bugün sizden sadece falanca falanca ile (gönül huzuruyla) alış veriş yapabilirim
* Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ama: Itimat kaybedilince kıyameti bekleyinEmanet nasıl kaybolur?diye sordular İşler ehil olmayanlara teslim edilincediye cevapladı
* Tekrar Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şu sözünü rivayet etmiştir: Sana itimat bırakanın emânetini geri ver Sana ihânet edene ihânet etme
* Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: Ey Allah'ın Resûlü! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?Bu sözüm üstüne, elini omuzuma vurdu ve sonra da: Ey Ebû Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir (Hakkını veremediğin taktirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır Ama kim onu hakederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse o hâriçbuyurdu
* Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ama: şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en fazla ehemmiyet vereceği itimat, kadınkoca arasındaki emanettir Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonradan, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir
* Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, yanındaki cemaate konuşurken, bir adam gelerek: (Ey Allah'ın Resûlü!) Kıyamet ne vakit kopacak?dedi Aleyhissalâtu vesselâm konuşmasına devam etti, sözlerini bitirdiği vakit: Sual sâhibi nerede?buyurdular Adam: İşte buradayım ey Allah'ın Resûlü!dedi Aleyhissalâtu vesselâm: Emanet zâyi edildiği zaman Kıyameti bekleyin!buyurdular Adam: Emanet nasıl zâyi edilir?diye sordu Efendimiz: Iş, ehil olmmayana tevdi edildi mi Kıyamet'i bekleyin!buyurdular
* Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vâcip olur!buyurmuşlardı (Yanındakiler: ) Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?diye sordular Aleyhissalâtu vesselâm saydı: Ganimet (yani ulusal mal varlığı, fakir fukaraya uğramadan sadece varlıklı ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir metâ haline gelirse,
Itimat (edilen şeyleri emânet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (malı yerini tutup, yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları vakit,
Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir zorla yaptırılan iş ve) ceza telâkki ettikleri zaman
Birey annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadınına itaat ettiği;
Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı;
Mescidlerde (rızayı ilâhi gözetmeyen husûmet, alışveriş, misafir etme ve siyâsiyâta vs müteallik) sesler yükseldiği süre
Kavme, onların en alçağı (erzel) reis olduğu;
(Devlet otoritesinin yetersizliği nedeniyle tedhiş ve zulümle insanları sindiren despot) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet ettiği;
(Dağıtılmış adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildiği;
Ipekli (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği;
(San'at, bale, konser gibi dağıtılmış adlar altında; bar, gazino, dansing ve salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi değişik vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği;
Bu ümmetin sonra gelen nesilleri, evvelden gelip geçenlere (dağıtılmış ithamlar ve bahanelerle) hakâret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, (zelzeleyi), yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (ya da gökten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin
*Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Nebiyyi Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu oysa: Münâfık'ın alâmetleri üçtür Laf söylerken yalan söyler Va'd ettiği vakit sözünde durmaz Kendisine bir şey güvenlik edildiği süre hıyânet eder
* Abdu'llâh b Amr (i'bni'lÂs) radiya'llâhu anhümâ'dan: Şöyle demiştir: Nebiyyi Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ama: Dört şey, her kimde bulunursa hâlis münâfık olur Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münâfıklıkdan bir haslet kalmış olur (Bunlar da) kendisine bir şey güvenlik edildiği süre hıyânet etmek, söz söylerken yalan söylemek, ahdettiğinde ahdini tutmamak, husûmet (iddiâ ve mürâfaa) zamânında da hakdan ayrılmaktır *