iltasyazilim
FD Üye
Târık İbnu Şihâb anlatıyor: Bayram hutbesini okuma işini namazdan öne alanın ilki Mervan'dır O, bu işe tevessül edince cemaatten birisi ayağa kalkarak: Yanlış iş yapıyorsun, namazın hutbeden önce kılınması gerekirdedi Mervan: Artık o usül terkedildidiyerek devam etmek istedi Ebu Saîdu'lHudrî ortaya atılarak: Bu adam, üzerine düşen vazifesini yaptı Zira ben Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim: Sizden kim (sünnetimize uymayan) bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir
Melâhim 17, (4340); Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'lİydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013);
Açıklama
Malum hadisi şerifte geçen “elle, dille müdahale meselesi de sadece emri bi’lma’ruf nehyi ani’l münker hususunda umum için geçerlidir Belki belli ölçüde annebaba kendi evlatlarına, muallim kendi talebelerine bu hadis zaviyesinden müdahalede bulunabilir Fakat, elle müdahalenin asıl mercii devlettir Dille müdahale herkes için olabilir; ama orada da üslup çok önemlidir Kimse dinden soğutulmamalı, kaçırılmamalı, rencide edilmemeli, herkesin konumuna, durumuna, seviyesine uygun şeyler anlatılmalıdır Hadisi şerifte kalbten buğz etme maddesi de vardır ki bunu, yapılan bir kötülüğe katılmama, kalben taraftar olmama, kötülüğü yapanla alakayı kesme şeklinde anlayabiliriz Kendini insanlığın hidayetine adayanlar kalbî müdahaleyi dua etme, “keşke şu insan hidayete erse, kötülüklerden vazgeçse diye içinden geçirme şeklinde de anlayabilirler
Berika’nın müellifi Konyalı İmam Hâdimî, “Bir mümini zina halinde bile görsen, yanlış gördüğünü düşün Dön bir kere daha ‘o mu’ diye kontrol et O ise, ‘ihtimal yine yanlış gördüm’ de Sonra da, ‘Ya Rabbi! Onu bu çirkin halden kurtar, beni de böyle bir şeye düşürme’ deyip çek git diyor Hz İmam’a çok hürmetim var ama o sözünü fazla buluyorum Bence, gördün ki, bir mümin bir yerde böyle bir haldedir; tecessüs etmeden sırtını dön; ‘Allahım günahkar kullarına hidayet et, beni de affeyle’ de ve gördüğünü unut
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem), bizzat itiraf edene dahi “Dön, git, tevbe et Allah’ın affetmeyeceği günah yoktur buyuruyorken insanlara ne oluyor ki, başkalarının en mahrem hallerini araştırıp teşhîr ediyorlar! Acaba onların kendi ayakları kaysa, aynı duruma düşseler, haklarında nasıl muâmele yapılmasını arzu ederler? Hata ve kusurlarının ortaya dökülmesini, sırlarının açılıp saçılmasını mı isterler?
Evet, en çok zikredeceğimiz isimler Gaffâr ve Settâr olmalı; günahlarımızı bağışlasın ve bizi utandıracak şeyleri setretsin, mahşerde bizi rüsvay eylemesin! Kalbimizden geçen şeylerden dolayı dahi bizi sigaya çekerse ne yaparız? Yunus gibi “Senin ismin Gaffâr iken ya ben kime yalvarayım deyip O’na iltica etmeli
ALINTIDIR
Melâhim 17, (4340); Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'lİydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013);
Açıklama
Malum hadisi şerifte geçen “elle, dille müdahale meselesi de sadece emri bi’lma’ruf nehyi ani’l münker hususunda umum için geçerlidir Belki belli ölçüde annebaba kendi evlatlarına, muallim kendi talebelerine bu hadis zaviyesinden müdahalede bulunabilir Fakat, elle müdahalenin asıl mercii devlettir Dille müdahale herkes için olabilir; ama orada da üslup çok önemlidir Kimse dinden soğutulmamalı, kaçırılmamalı, rencide edilmemeli, herkesin konumuna, durumuna, seviyesine uygun şeyler anlatılmalıdır Hadisi şerifte kalbten buğz etme maddesi de vardır ki bunu, yapılan bir kötülüğe katılmama, kalben taraftar olmama, kötülüğü yapanla alakayı kesme şeklinde anlayabiliriz Kendini insanlığın hidayetine adayanlar kalbî müdahaleyi dua etme, “keşke şu insan hidayete erse, kötülüklerden vazgeçse diye içinden geçirme şeklinde de anlayabilirler
Berika’nın müellifi Konyalı İmam Hâdimî, “Bir mümini zina halinde bile görsen, yanlış gördüğünü düşün Dön bir kere daha ‘o mu’ diye kontrol et O ise, ‘ihtimal yine yanlış gördüm’ de Sonra da, ‘Ya Rabbi! Onu bu çirkin halden kurtar, beni de böyle bir şeye düşürme’ deyip çek git diyor Hz İmam’a çok hürmetim var ama o sözünü fazla buluyorum Bence, gördün ki, bir mümin bir yerde böyle bir haldedir; tecessüs etmeden sırtını dön; ‘Allahım günahkar kullarına hidayet et, beni de affeyle’ de ve gördüğünü unut
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem), bizzat itiraf edene dahi “Dön, git, tevbe et Allah’ın affetmeyeceği günah yoktur buyuruyorken insanlara ne oluyor ki, başkalarının en mahrem hallerini araştırıp teşhîr ediyorlar! Acaba onların kendi ayakları kaysa, aynı duruma düşseler, haklarında nasıl muâmele yapılmasını arzu ederler? Hata ve kusurlarının ortaya dökülmesini, sırlarının açılıp saçılmasını mı isterler?
Evet, en çok zikredeceğimiz isimler Gaffâr ve Settâr olmalı; günahlarımızı bağışlasın ve bizi utandıracak şeyleri setretsin, mahşerde bizi rüsvay eylemesin! Kalbimizden geçen şeylerden dolayı dahi bizi sigaya çekerse ne yaparız? Yunus gibi “Senin ismin Gaffâr iken ya ben kime yalvarayım deyip O’na iltica etmeli
ALINTIDIR