nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Bunlar da hayatın getirileri, bazen en çetrefilli yollarda kesişir hayatlar, tam da en aç tokluğunda yine ve baştan bir imtihan geliverir yanı başına Şöyle endamıyla dikiliverir karşına, sen bakarsın, o bakar, bakışırsın önceleri, tanımak ve tanışmak istermişçesine
Ya duygularına ket vuracaksındır, ya inanışlarına zıt düşeceksindir Seçeneğin vardır elbet tekrar tekrar olduğu gibi, gerçi seçenekler de bile emin mecburi sorumlulukların vardır…
Duygular desen esir eder, istekler desen vezir eder, hisler desen uyarır, seziş desen bas bas bağırır, benlik desen şişinir, öylece git geller arasında bir o yandan bir bu yana yalpalarken tekrar kendinle kalıp yeni bir savaşa girersin Zaten en büyük savaşlar ve barışlar içle içindekindedir…
Bir akıl sarhoşluğu, dipsiz bir derinlik sarhoşluğuna döner, baktığın her şeyde tek renk görür ve hücrelerine gark olmuş sevinç senfonisini susturamazsın Bu alışılagelmiş olmaya başladığında fazlası gelir, daima fazlası, çoklu azalmalar çoğalır, çoklu azlıklar azalır bu süreçte…
İşte yeni bir sınavın koynuna girmiş, diğer taraftan kendini orda kaybetmişsindir Doğrular, eğriler, beklentiler, istekler, hepsi tek tek yüzeye gelir Beyninle gönlünün birleştiği yerde tortuları süzerek ayırmak istersin, süzdüğünü sanırken bir bakarsın ancak suyu büyük bir elekten elemeye çalışıyorsundur Fakat sahiden bundan başka suyun içindesindir hatta suyun kendisisindir
Yeni bir kayboluşun yatağında uyanırken, bir dirilişin kalıbında tekrar var olursun, tutunur ve kaybolursun, yakaladığın sandığın seni bir sefer daha yitirirsin, ayrışırsın, tek tek ayrışırsın, binlere, milyonlara bölünür tekrara vücut olursun sonra bir doğar bir kaybolursun, bir açar bir kapanırsın…
O döngülerde ara sıra aynı, ara sıra öbür insanlarınla buluşursun, sesini duyurursun, elini tutturursun, gönlünü açtırırsın, gözüne baktırırsın Sonradan bir zoraki sorumlulukta uyutur uyandırırsın Kendini kandırır sonra gerçeğini hatırlatırsın, döne döne tekrar ona sarılırsın, zorunlu zorunluluğa kanat açar yeniden kendini ininde uyutursun…
Gönül yorgun, göz yorgun, el bitkin, hal halsiz, bir yatar uyutursun kendini ve bir sabaha baştan gün gibi doğar sıfırı başa sardırır çemberinde döner durursun
Gelişler de olduğu gibi gidişlerde de yürüdüğün çetrefilli yollarda, dikenler artık canını acıtmayınca, gülleri yerlerinde bırakınca, güzellikleri aslına aktarınca, yalnızca izleyici olduğunda ne mecburi sorumluluklar ne de zorunlu zorunluluklar kalır Orda yine bir sen ve bir sen daha saklıdır… Yol uzun, gezi sonsuz, gidişler yeni gelişlere, gelişler de yeni gidişlere
İnna Sabirin
alıntıdır *
Ya duygularına ket vuracaksındır, ya inanışlarına zıt düşeceksindir Seçeneğin vardır elbet tekrar tekrar olduğu gibi, gerçi seçenekler de bile emin mecburi sorumlulukların vardır…
Duygular desen esir eder, istekler desen vezir eder, hisler desen uyarır, seziş desen bas bas bağırır, benlik desen şişinir, öylece git geller arasında bir o yandan bir bu yana yalpalarken tekrar kendinle kalıp yeni bir savaşa girersin Zaten en büyük savaşlar ve barışlar içle içindekindedir…
Bir akıl sarhoşluğu, dipsiz bir derinlik sarhoşluğuna döner, baktığın her şeyde tek renk görür ve hücrelerine gark olmuş sevinç senfonisini susturamazsın Bu alışılagelmiş olmaya başladığında fazlası gelir, daima fazlası, çoklu azalmalar çoğalır, çoklu azlıklar azalır bu süreçte…
İşte yeni bir sınavın koynuna girmiş, diğer taraftan kendini orda kaybetmişsindir Doğrular, eğriler, beklentiler, istekler, hepsi tek tek yüzeye gelir Beyninle gönlünün birleştiği yerde tortuları süzerek ayırmak istersin, süzdüğünü sanırken bir bakarsın ancak suyu büyük bir elekten elemeye çalışıyorsundur Fakat sahiden bundan başka suyun içindesindir hatta suyun kendisisindir
Yeni bir kayboluşun yatağında uyanırken, bir dirilişin kalıbında tekrar var olursun, tutunur ve kaybolursun, yakaladığın sandığın seni bir sefer daha yitirirsin, ayrışırsın, tek tek ayrışırsın, binlere, milyonlara bölünür tekrara vücut olursun sonra bir doğar bir kaybolursun, bir açar bir kapanırsın…
O döngülerde ara sıra aynı, ara sıra öbür insanlarınla buluşursun, sesini duyurursun, elini tutturursun, gönlünü açtırırsın, gözüne baktırırsın Sonradan bir zoraki sorumlulukta uyutur uyandırırsın Kendini kandırır sonra gerçeğini hatırlatırsın, döne döne tekrar ona sarılırsın, zorunlu zorunluluğa kanat açar yeniden kendini ininde uyutursun…
Gönül yorgun, göz yorgun, el bitkin, hal halsiz, bir yatar uyutursun kendini ve bir sabaha baştan gün gibi doğar sıfırı başa sardırır çemberinde döner durursun
Gelişler de olduğu gibi gidişlerde de yürüdüğün çetrefilli yollarda, dikenler artık canını acıtmayınca, gülleri yerlerinde bırakınca, güzellikleri aslına aktarınca, yalnızca izleyici olduğunda ne mecburi sorumluluklar ne de zorunlu zorunluluklar kalır Orda yine bir sen ve bir sen daha saklıdır… Yol uzun, gezi sonsuz, gidişler yeni gelişlere, gelişler de yeni gidişlere
İnna Sabirin
alıntıdır *