En etkili antibiyotik en etkili antibiyotik, çeşitleri, isimleri, nelerdir buyrun hepsini bu yazımızda öğrenelim arkadaşlar Her evin ecza dolabında mutlaka var olan antibiyotikler hakkında ve en iyileri hakkında, merak ettiğiniz tüm bilgileri bu makalemizde sizlerle paylaşıyoruz Melek'ler 1548354172 1548354172 enetkiliantibiyotik5c4f98aa693cdenetkiliantibiyotik5c4f98aa693cd enetkiliantibiyotik5c4f98aa693cd Antibiyotikler,mantar tarzında organizmalardan elde edilen ve bakteriler, vb organizmaların üremesini engelleyen maddelere verilen genel isim Tıpta yalnızca, bağlı etkileri eksik olan antibiyotikler kullanılır Geveze ya da yetkisiz antibiyotik kullanılması çoğunlukla, zararlı mikroorganizmaların bu maddeye aleyhinde direnç kazanmalarına yol açar Bu yüzden, enfeksiyonlara yol açan bakteri türlerinden birçoğu günümüzde, ilk antibiyotik olan ve bir takım kimselerde alerjiye yol açan penisiline karşı dayanıklılık kazanmışlardır En sık kullanılan antibiyotik türleri sefalosporinler, streptomisin, tetrasiklin ve penisilinlerdir Benzersiz etkilerini ve etki güçlerini çoğaltmak amacıyla bu doğal maddelerin yapılarında şartların değişmesi yapılması ve laboratuvarlarda dağıtılmış antibiyotikler hazırlanması tıpta yeni bir çığır açmış, korkulan enfeksiyonları ortadan kaldırarak, veremi korkunç bir hastalıktan, değersiz sayılabilecek bir rahatsızlığa dönüştürmüştür Daha önce de belirttiğimiz gibi antibiyotikler, bir takım bakteri ve mantarlar göre hazırlanan ve öteki bakterilerin üremesini durduran veya onları öldüren maddelerdir, Yakın bir geçmişe dek her türlü antibiyotiğin etki bakımından birbirlerini destekledikleri düşünülüyordu Oysa yapılan incelemeler gösterdi oysa bazı antibiyotikler birlikte kullanıldıklarında birbirlerinin etkisini bozmakta, bazen de ortadan kaldırmaktadır Bu bulguya dayanılarak antibiyotikler iki gruba ayrıldı 1 Grup antibiyotikler, “Penisilin “Streptomisin “Neomisin‘Polimiksin “Baktrasin antibiyotikleri tarafından oluşturulur Bu antibiyotikler bakteri öldürücü etkileri bakımından birbirlerinin etkisini arttırırlar 2 Grup antibiyotikler de “Kloramfenikol “Tetrasiklinler “Novobiosin, “Eritromisin ve ilave olarak da “Sülfonamidler kadar oluşturulur 2 Grup’taki antibiyotikler ve sülfonamidler bakterilerin çoğalmasını durdurucu tesir bakımından birbirlerini desteklerler oysa bakterileri öldürücü etkileri yani “Bakterisid etkileri destekledikleri defalarca söylenemez Bu gruptaki bazı antibiyotikler, 1 Gruptaki bazı antibiyotiklerle bir arada kullanıldığında öteki antibiyotiğin bakteri öldürücü etkisini yok ederler POIİPEPTİD ANTİBİYOTİKLER: “Basitrasin, “Polimiksin B, “Kolistin ve “Polipeptid grubu antibiyotikler olarak incelenirler Çünkü bunların iki taraflı olan birtakım özellikleri vardır Bu antibiyotikler yüksek dozda kullanıldıklarından böbrekler üzerinde zedeleyici bir tesir gösterirler herkes genel olarak özel amaçlar için kullanılır “Basitrasin adlı antibiyotik daha fazla deri ve mukoza yüzeyi infeksiyonlarmda yüzeyden kullanılır Penisiline benzeşen antibakteriyel etki spektrumu vardırKas içine zerk edildiğinde böbrekleri ve bilhassa böbrek tüplerini zedeler Basitrasin ağız yoluyla verilemez, çünkü bağırsaklardan emilmez “Polimiksin B kas içine zerk edildiğinde böbrekler için zedeleyici etki gösterir Bu etki doza yan olarak gelişir Antibiyotik daha çok cilt ve mukoza yüzeylerini tutan infeksiyonlara karşısında merhemler biçiminde yüzeyden kullanılır Polimiksin B ağız aracılığıyla alındığında önemli bir tesir yapmaz, çünkü bağırsaklardan fazla eksik emilir Polimiksin B’nin bakterileri Öldürücü, yani “Bakterisid etkisi vardır “Kolistin (Polimiksin E), adeta tüm özellikleriyle Polimiksin B’ye benzer “Kolistin sülfat ağız yoluyla sindirim kanalı infeksiyonlarının tedavisinde, kulaktan da kulak infeksiyonları tedavisinde kullanılır Bağırsaklardan emilmez “Sodyum kolistimetat biçimi, kas ve damar içi zerkleri için uygundur AMİNOGÜKOZÎD YAPISINDAKİ ANTİBİYOTİKLER: “Aminoglikozid yapısındaki antibiyotikler klinik kullanımları bakımından birbirlerinden şartların değişmesi göstermelerine rağmen yapı, emilim, atılım, karoser içindeki bölüştürme, antibakteriyel tesir ve toksik etkileri bakımından büyük benzerlikler gösterirler “Streptomisin, “Kanamisin, “Neomisin ve “Gentamisin ayrı olarak inceleyeceğimiz aminoglikozid yapısındaki antibiyotiklerdir Bu antibiyotikleri tümü sindirim kanalından ya fazla az veya hiç emilmezler, böylece fakat ağızdan verilen bir dozun tümü dışkıyla atılabilir Bu, antibiyotiklerin bağırsaklarda daha uzun zaman kaldıkları anlamına kazanç Aminoglikozid yapısındaki antibiyotiklerin bu özellikleri aedeniylle bağırsakların bakterilerden temizlenmesi gerektiği durumlarda sözü edilen antibiyotiklerden yararlanılmaktadır “Streptomisin “Kanamisin ve “Gentamisin zerk edildiğinde vücuda yayılırlar ve az daha yalnız idrar yoluyla vücuttan atılırlar “Neomisin, zerkedilmeyecek dek zehirlidir Aminoglikozid yapısındaki antibiyotiklerin çok manâlı iki tabi etkisi vardır Bunlardan biri 8 kafa siniri (VestibülokoklearsinirStatoakustik asap) için öbür de böbrekler için zedeleyici etkiye sahip olmalarıdır Aminoglikozidler kısa zaman lakin yüksek dozda veya uzun süre kullanıldıklarında veya hastanın böbrekleri iyi çalışmadığında işitme ve dengeyle ilgili olan 8, kafa sinirini zedeleyerek işitme kayıplarına ve denge bozukluklarına yol açarlar Sözü edilen bu bozukluklar allerjik kökenli değil tamamen yüksek dozun etkisine bağlıdır İşitme veveya denge bozuklukları ilacın kesilmesinden bir vakit sonra da gelişebilir Yaşlı kişilerde işitme bozukluldarının gelişme tehlikesi daha yüksektir Aminoglikozidleri kullanmak zorunda olan hastaların tedavi süresince haftada iki defa işitme işlevleri bakımından yoklama edilmesi gerekir Bu sırada herhangi bir işitme veya da denge bozukluğuna rastlanüırsa ilaç kesilmelidir 8 kafa sinirine zedeleyici etkisi nedeniyle aminoglikozidler öbür antibiyotiklerin etkili olmadığı durumlarda kullanılmalıdır İşitme bozuklukları genellikle düzelmez Bazen de bütün sağırlığa niçin olur Denge bozuklukları genel olarak düzelirler 8 kafa sinirinin zedelenmesinin birincil belirtileri “kulak çınlaması, “baş dönmesi, “hastanın dengesini koruyamaması biçimindedir Aminoglikozidlerin böbrekleri bozucu etkileri de doza tabi olarak gelişir Hastada “Albuminüri, “Kristalüri gelişmesi böbreklerin bozulduğuna kanıttır Bu gibi durumlarda da ilacm kesilmesi gerekir Bu böbrek bozuklukları geçicidir Aminoglikozidler, bakterinin protein sentezini bozarak bakteri öldürücü yani “Bakterisidi gösterirler ANTİBİYOTİK ETKILI İLAÇLARIN ETKI BİÇİMLERİ: Antibiyotik etkili ilaçlar, değişik mekanizmalarla bakteriler üstüne tesir ederler Bu mekanizmaları şöyle özetleyebiliriz Bazı ilaçlar ve özellikle sülfonamidler, bakterinin sıradan yaşamı için gerekli olan ve bakteri tarafından kimyasal yolla hazırlanan belli maddelerin ön maddelerinin yerini alarak bakterinin bu maddeyi bozuk hazırlamasına veya hazırlayamamasma yol açarlar Mesela sülfonamidler, bakterilerin “folik asit sentezinde kullandıkları “paminobenzoik asit adlı maddenin yerini alarak folik asit sentezini bozarlar Bir Takım antibiyotikler ise mesela “Penisilin, “Sefalospırin’Y’Basitrasin‘, “Sikloserin bakterinin hücreli duvarının yapısını bozarak, bakteri protoplazmasının bozuk olan bu bölgeden dışarı kaçıp, bakterinin,ölümüne niçin olurlar “Kloramfenikol, “eritromisin “linkomisin “streptomisin, “tetrasiklin:gibi antibiyotikler bak terilerin protein sentezlerini zorlama altına alırlar Bu Nedenle bakteriler etkisiz duruma getirilir Bir Takım antibiyotikler de bakterinin DNA veya RNA sentezini bozarlar “Mitomisin DNA, “Rifampisin ve “Aktinomisin ise RNA sentezini bozar ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DAYANIKLILIK GELİŞMESİ Antibiyotik etkin ilaçların kullanılmaya başlanmasından bu yandan bakterilerin zamanla emin antibiyotiklere karşı dayanıklılık geliştirdikleri görülmüştür Bu gibi durumlarda bakterinin etkilenmesi için ya dozun yükseltilmesi veya ilacın değiştirilmesi gerekir Dayaniklilik dağıtılmış biçimlerde gelişebilmektedir Bazı durumlarda bakteri, antibiyotiği etkisiz duruma getiren yeni bir madde üretmeyi öğrenir Örneğin birtakım bakteriler “Penisilinaz denilen bir enzim üretirler ve onun aracılığıyla penisilinin etkisinden kurtulabilirler Çoğu dayanıklılık olayında bakteri penisilinazda olduğu gibi antibiyotiği etkisiz duruma getiren bir madde üretmesini yok antibiyotiğe karşın onunla yaşamasını öğrenir Bakteri bunu kendi iç metabolizmasını antibiyotikten etkilenmeyecek yeni bir dengeye kavuşturmasıyla gerçekleştirir Kimi durumlarda bakteri Böylece bir uyum sağlar ki, çoğalmak için antibiyotiğe ihtiyaç duyar Bakterilerde yukarıda belirttiğimiz dayanıklılık mekanizmalarının gelişmesi, bakterilerin gen yapısındaki değişikliklerden kaynaklanır Bu şartların değişmesi, bakterilerin nesilleri boyunca gelişir Bakterilerde antibiyotik etkili ilaçlara aleyhinde dayanıklılık gelişmesini kolaylaştıran en önemli etkenlerin başında antibiyotiklerin bilgisiz bir biçimde kullanılmaları kazanç Gereken antibiyotikler yeterli dozda ve gerekli sürede kullanılmadıklarında antibiyotik etkisinden kurtulan bakteriler, bu antibiyotiklere aleyhinde direnç mekanizmalarını geliştirirler Doktorların bilgilerine başvurulmadan yanlış kullanılan antibiyotikler, bakterilerin zahmetsizce direnç kazanmalarına neden olur Böylece kişi bulaşıcı hastalığa yakalandığı vakit bakteride artan direnç sebebiyle hastaya daha yüksek dozda antibiyotik belirlemek gerekir Her antibiyotiğin belli tabi etkileri olduğuna tarafından doz yükseldikçe, ortaya çıkma riski çoğalır Kimi durumlarda direnç öyle bir boyuta ulaşır fakat, o antibiyotik artık hastaya tesir etmez Bu durumda antibiyotiğin değiştirilmesi gerekir Böylece hastanın tedavisinde kullanılabilecek antibiyotiklerin sayısı azalır Bu gibi durumların ortaya çıkmaması için antibiyotiklerin kuşkusuz doktorların önerilerine göre kullanılmaları gerekir gereksizce ve yanlış kullanılan antibiyotikler, fayda yok zarar getirirler SÜLFONAMİD VE ANTİBİYOTİKLERİN BULUNMASI: 1935 yılına değin insan organizmasında büyüyen bulaşıcı hastalıkların pek birçok çare edilemiyordu Deride gelişen yaralarda mikropları öldürücü bir takım ilaçlar kullanılıyordu Ama bunların çoğu, ciddi olaylarda yetkisiz kalıyordu Yani 1935 yılına dek her türlü bulaşıcı hastalık, insan sağlığı açısından önemli bir sorun yaratıyordu 1935 yılında Almanya’da yayınlanan bir araştırmada “Kırmızı azo boyası olan “Prontosü adlı maddenin streptokoklarla büyüyen bulaşıcı hastalıkları iyi ettiği belirtilmişti Bu Nedenle vücuttaki bulaşıcı hastalıklara karşısında etkili olan ilk madde bulunmuş oldu Daha sonraları prontosil maddesinin tüp deneylerinde mikroplara aleyhinde etkisiz olduğu görüldü Böylece ilginç bir durumla karşısında karşıya kaimdi Araştırmalar derinleştirildiğinde prontosil maddesinin vücutta “Sülfonamid denilen maddeye parçalandığı ve mikropları vücutta oluşan bu maddenin etkilediği ortaya kondu Daha sonraki yıllarda çeşitli sülfonamidler, saf olarak kimyasal yollarla hazırlanıp bulaşıcı hastalıklarla savaşta kayda değer bir adım atılmış oldu Penisilin 1929 yılında Alexander Fleming kadar bulunmuştur Oysa çare amacıyla tatbik, daha yenidir Antibiyotikler, dağıtılmış bakteri ve mantar türlerinin hazırladıkları maddelerdir Bu maddeler öbür bir takım bakterilerin ya üretmelerini engeller veya onları öldürürler