Erdoğan: Vakıf üniversiteleri vakıf olmaktan çıkmışlar

Erdoğan ayrıyeten, "Vakıf üniversiteleri vakıf olmaktan çıkmışlar, ismi vakıf ancak büsbütün ticari çalışıyorlar" sözlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'nde bir konuşma yaptı.

Konuşmasına 2019-2020 akademik yılının hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Erdoğan, yeni akademik yılda hocalara ve öğrencilere muvaffakiyet temennisinde bulundu. 

Kişisel ve kurumsal muvaffakiyet mükafatlarına layık görülen bilim insanları ve üniversiteleri de tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en büyük adaletsizliğin eğitim öğretim hayatındaki adaletsizlik olduğunu belirterek, bu adaletsizliğin telafisinin çok güç olduğunu kaydetti.



Erdoğan, bunun için vazifeye geldikleri günden beri öncelikle eğitim öğretim konusunda mümkün olan en yeterli imkanları sağlamanın çabası içinde olduklarını vurguladı.

Niyazi Mısri'nin "Derman arardım kaygıma, derdim bana derman imiş, burhan aradım aslıma aslım bana burhan imiş" mısralarını paylaşan Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

"Biz de kederlerimize dermanı kendi içimizde aradık. Öncelikle 12 yıllık zarurî eğitimi 4+4+4 sistemine dönüştürerek çocuklarımızın ve ailelerimizin tercih seçeneklerini genişlettik. Buna ek olarak okul öncesi eğitimi süratle yaygınlaştırıyoruz. Üniversiteye girişteki katsayı adaletsizliklerini ortadan kaldırarak her öğrencimizin yarışa birebir kurallarda başlamasını sağladık. Milletimizin talebi doğrultusunda Kur'an-ı Kerim ve siyer-i nebi derslerinin tüm ortaokullarda seçmeli olarak alınabilmesini temin ettik. Yükseköğrenim dahil eğitim öğretim bütçesini 10 milyar lira civarında aldık ve bu sayısı içerisinde bulunduğumuz yıl prestijiyle 161 milyar liranın üzerine çıkardık. 16 kat.

Derslik sayımızı 309 bin ekle 577 bine yaklaştırdık. Öğretmen sayımızı 632 bin ekle 937 binin üzerine yükselttik. Tüm okullarımızdaki toplam sayısı 3 bini bile bulmayan spor salonu sayısını 10 bin 500'e yaklaştırdık. Tekrar tüm okullarımızdaki laboratuvar sayısı 22 binin altındayken bugün bu sayı 54 bini buldu. Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm öğrencilerimizin ders kitaplarını fiyatsız veriyoruz. Bir periyot evlatları kıyafetlerinden ötürü okula alınmayan, üniversitelerinin kapılarında ikna odaları kurulan Türkiye'den bugünkü demokratik, özgür ve bilim odaklı eğitim öğretim yapısına geldik."

'DİNAMİK BİR SÜREÇ'

Ülkenin idare sistemini değiştirirken en çok hassasiyet gösterdikleri alanlardan birinin de eğitim ve öğretim olduğuna değinen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan Eğitim ve Öğretim Siyasetleri Heyetinin bu anlayışın bir tabiri olduğunu bildirdi.



Elbette bütün problemlerin, meşakkatlerin bitmediğini, hayatın kendisi üzere eğitim öğretim alanının da dinamik bir süreç olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dünyadaki gelişmelere, ülkemizin gereksinimlerine, milletimizin taleplerine nazaran okul öncesinden üniversiteye kadar eğitim öğretimin tüm basamaklarında tedrici bir değişim kural. Kıymetli olan bu değişimi hususun tüm taraflarının iştiraki, katkısı ve kararıyla gerçekleştirebilmektir. Lakin ülkemizin eğitim öğretim alanında katettiği arayı görmeden ve kabul etmeden öteki hususlara gerçek biçimde odaklanamayız. Bunun için eğitim, öğretim sorunu önümüzdeki periyotta de önceliklerimiz ortasında birinci sırada yer almaya devam edecektir. Akademisyenlerimizden, öğretmenlerimizden resmi ve özel eğitim öğretim kurumları yöneticilerimizden başlayarak velilerimiz ve öğrencilerimiz dahil bu hususta söyleyecek kelamı olan herkese gönlümüz ve kulağımız açıktır. Nerede olursa olsun ilmi aramayı emreden bir medeniyetin mensupları olarak lakin bu biçimde amaçlarımıza ulaşabileceğimize inanıyorum." 

Türkiye'nin yüksek tahsil alanında da bilhassa son 17 yılda çok büyük bir muvaffakiyete imza attığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Üniversite sayısının 76'dan 207'ye, öğretim elemanı sayısının 70 binden 168 bine, öğrenci sayısının 1,6 milyondan 8 milyona yükselmiş olması bu muvaffakiyetin en bariz ifadesidir" dedi.

Almanya'da yükseköğrenim çağındaki öğrenci sayısının 3 milyon olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bizde 8 milyon. Almanya'nın nüfusu bizim nüfusumuzla çabucak hemen tıpkı. Sayın Şansölye bunu öğrenince 'Ben bunu bilmiyordum' dedi. Nitelik noktasında aşmamız gereken elbet ki bir uzaklık var fakat dikkat edin öğretim üyelerimizin de sayısını da daima artırıyoruz. Artık bizim dileğimiz öğrencimizin niteliğini artırırken elbet ki hocalarımızın da niteliğinin artması ve evlatlarına, öğrencilerine de o kadar sahip çıkması gerekir ki biz hem hocalarımızla hem de öğrencilerimizle ayrıyeten iftihar edelim. Bu adımı atabilir miyiz atarız. Bu millet bunu da başarır" diye konuştu.

"İlk öğretimden itibaren tüm eğitim öğretim sisteminin adeta bir huni biçiminde yükseköğrenime hakikat aktığı bir iklimde Türkiye'nin bilim kalitesini düşünebilmesi mümkün değil." diyen Erdoğan, öncelikle bu çarpık sistemi değiştirerek, neredeyse isteyen her lise mezunu gencin yükseköğrenime devam edebileceği bir alt yapı kurduklarını kaydetti.

'HER ÜNİVERSİTE BİTİRENİN İŞ SAHİBİ OLMASI DİYE BİR ŞEY YOK'

Kendi lise çağında, üniversiteye girmedeki oranın onda bir olduğunu artık neredeyse tamamının üniversiteye girebildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:



"Şimdi birileri şunu diyor, 'Girecek de ne olacak?' Çok şey olacak. Allah'ın müsaadesiyle bu 8 milyon üniversiteli diyorum ya, işte bu 8 milyon üniversiteli işi tam manasıyla kavradığı vakit... 'Efendim işte işsizlik var', olabilir, her üniversite bitirenin iş sahibi olması diye de bir şey yok. Bunu dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Fakat bir de kendisi bunu ne yapacak, üretecek. Bir de bu var. Bu imkanlarda ülke geliştikçe aslında yerini hazırlamış olacak. Her türlü yatırımda, istihdamda, ne olacak, yatırım istihdamla iç içe bunu da birbiriyle teşvik edecek."