Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
"Bugün mülteci sorunu diye genelleştirdiğimiz sıkıntının art planında acı bir öykü var" diyen Erdoğan, devamla "Sahile vuran çocuk cesetleri bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini gösterdi" tabirini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Bugün mülteci sorunu diye genelleştirdiğimiz sorunun art planında acı bir kıssa var. Kıyıya vuran çocuk cesetleri bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini gösterdi.
- Birkaç münferit olay dışında Suriyelileri dışlayacak hiçbir şey yaşanmadı. Vatandaşlarımıza ne sunduysak onlara da onu sunduk. Son 8 yılda ülkemizde 516 bin civarında Suriyeli bebek dünyaya gelmiştir. Bunların her türlü sıhhat imkanından faydalanmasını temin ettik. Bugün ülkemizdeki birçok Suriyeli kendi ayaklarının üzerinde durabilir duruma geldi. İnsani yardım faaliyetlerimiz de aralıksız devam ediyor.
- Sığınmacılar için bütçemizden harcadığımız sayı, BM kriterlerine nazaran şu an prestijiyle 40 milyar doları aşmıştır. Tıpkı devirde dışarıdan ülkemize gelen yardımlar ise son derece kısıtlıdır. AB'nin bize verdiği bir kelam vardır. 3+3 milyar euro dayanak vereceğiz demişlerdi. Lakin STK'lara gelen takviye lakin 2 milyar euro'ya ulaşmıştır. Hala ikinci 3 milyar için rastgele bir ses yok. Bu vesileyle BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne gösterdikleri dayanışma için teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Soruna sahip çıkmışlardır. Mülteci probleminin bizim üzere bu insanlara layıkıyla mesken sahipliği yapan birkaç ülkenin uğraşlarıyla çözülemeyeceği açıktır. Tahlil fakat global seviyede atılacak adımlara bağlıdır.
- Geçen yıl kabul edilen global mülteci mutabakatının uygulanmasına kıymet atfediyoruz. Öte yandan Suriyeli kaynaklı göç sorununun tek tahlil yolu mültecilerin bizim hudutlarımızda tutulması olarak göremez. Türkiye'nin 9 yıldır tek başına taşıdığı bu sorumluluğu başka ülkeler paylaşmakla mükelleftir. Mültecilerin terk etmek zorunda bırakıldıkları yurtlarına geri dönüş hakları tartışma götürmez. Suriye'deki olağanlaşma ve geri dönüşler en az terörle çaba kadar kıymetlidir.
- Suriye'nin kuzeyinde gelin bir inançlı bölge tesis edelim dediğimde herkes 'gayet güzel' diyor. 'Siz dayanak verin, planlar hazır' dediğimizde dünyanın devleri, parası en çok olanlar yalnızca bize gülücük atıyorlar.
?- İleride utançla hatırlanacak tekliflerle karşılaştık. Mültecilerin botlarını şişlediler ve denizin tabanına batmalarını istediler. Suriye'de 9 yıldır yaşanan insanlık dramını, Halep'teki şu duvar yazısı çok net anlatmaktadır. 'Suriye'de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya anında müdahale ederdi.' Petrol kuyularını müdafaa uğruna harcanan gayretlerin hiçbiri, varil bombalarından kaçan çocuklara harcanmıyor. Memleketler arası toplumdan dilek ettiğimiz takviyesi göremeyince başımızın dermanına bakmak zorunda kaldık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Kolu harekatlarıyla belirli alanlardan teröristleri temizledik. Barış Pınarı Harekatıyla ise 150 metre kare genişliğinde, 30 metre kare derinliğinde bir alanı teröristlerden temizledik. Ben de sesleniyorum, diyorum ki o petrol kuyularında bulunan petrolü gelin bir arada çıkaralım. Ondan sonra o terör bölgesine şu projeleri uygulayarak şu an mülteci durumunda olan insanları oraya yerleştirelim. Lakin buna yanaşmıyorlar, zira petrol onlara daha çok lazım.
