iltasyazilim
FD Üye
Ergenekon destanı özeti
Ergenekon destanının Özeti
Türk illerinde Göktürkler'e itaat etmeyen bir yer yoktu Bunu kıskanan yabancı kavimler birleşerek Göktürkler'in üstüne yürüdüler Maksatları öç almaktı Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar Çevresine hendek kazıp beklediler Düşman gelince, vuruşma da başladı On gün vuruştular Göktürkler üstün geldi
Bu yenilgiden sonra tanıdık olmayan kavimlerin hanları ve beyleri av yerinde toplanıp konuştular
Göktürkler'e kandırma yapmazsak akıbet işimiz yaman olur,dediler
Tan ağarınca, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar
Göktürkler, Bunların vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar,deyip arkalarından yetiştiler
Düşman, Göktürkler'i görür görmez, ansızın döndü Vuruşma sonunda düşman, Göktürkler'i tedbirsiz avlayıp yendi Göktürkler'i öldüre öldüre çadırlarına geldi Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı fakat, bir ev kurtulmadı Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi Küçükleri kul edindi Her düşman birini alıp gitti
Göktürkler'in başında İl Han vardı Çocukları çoktu Lakin bu uğursuz vuruşmada bir tanesine hariç, tümü öldü Kayı adlı bu oğlunu o sene evlendirmişti İl Han'ın DokuzOğuz adlı diğer taraftan yeğeni vardı Kayı ile DokuzOğuz düşmana tutsak olmuşlardı Lakin on gün sonradan bir gece ikisi de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar Göktürk yurduna geldiler Burada düşmandan kaçıp gelen çok deve, beygir, öküz ve koyun buldular Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman Gereği odur fakat, dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım,dediler Dağa dürüst sürülerini alıp göç ettiler
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar Bu tek yol da öylesine bir yoldu ama, bir deve ya da bir beygir güçlükle yürürdü Ayağını hatalı bassa yuvarlanıp parça parça olurdu Göktürkler'in vardıkları yerde akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, meyveler, ağaçlar ve avlar vardı Böyle bir yeri görür görmez, ulu Tanrı'ya şükrettiler Hayvanlarının kışın etini yediler; yazın sütünü içtiler Derisini giydiler Bu ülkeye Ergenekonadını koydular
İki Göktürk prensinin Ergenekon'da çocukları çoğaldı Kayı Han'ın fazla çocuğu oldu DokuzOğuz Han'ın daha az oldu Çok yıllar bu iki Hanın çocukları Ergenekon'da kaldılar Pek çoğaldılar
Dört yüzyıl sonradan kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı oysa, Ergenekon'a sığışamaz oldular Buna bir çare bulmak için kurultay topladılar Dediler ancak, Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışarıya geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş Dağların arasından yol izleyip bulalım Göçüp Ergenekon'dan çıkalım Ergenekon dışarıya her kim bize arkadaş olursa, onunla görüşelim Düşmanla vuruşalım
Kurultay bu kararı alınca, Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar
O vakit bir demirci dedi ki, Bu dağda bir demir madeni var Yalın kat madene aynı Şunun demirini eritsek, ola ki dağ bize geçit verirdi Göktürkler, varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler Demircinin tedbirini de beğendiler Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler Dağın üstünü altını, yanını, yönünü böylece odun ve kömürle doldurduktan sonra, yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere koydular Odunkömürü ateşleyip körüklemeye başladılar,
Tanrı'nın gücü ve inayeti ile alev, kızdıktan sonradan demir dağ eridi, akıverdi Bir yüklü deve çıkacak değin yol oldu O tanrısal yılın, tanrısal ayının, kutsal gününün, kutsal saatini bekleyip bu yoldan Ergenekon'dan çıkmaya başladılar Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram oldu Her yıl o gün gelince büyük merasim yapılır; bir tutam demir alınıp ateşte kızdırılır Bu demiri Önce Göktürk Çiğ kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver
Ondan daha sonra Türk beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar
Ergenekon'dan çıkınca, Göktürkler'in ulu hakanı Kayı Han soyundan Börteçine, tüm illere elçiler yolladı; Göktürkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi Tâ ki, eskisi gibi bütün iller Göktürkler'in buyruğu altına girer *
Ergenekon destanının Özeti
Türk illerinde Göktürkler'e itaat etmeyen bir yer yoktu Bunu kıskanan yabancı kavimler birleşerek Göktürkler'in üstüne yürüdüler Maksatları öç almaktı Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar Çevresine hendek kazıp beklediler Düşman gelince, vuruşma da başladı On gün vuruştular Göktürkler üstün geldi
Bu yenilgiden sonra tanıdık olmayan kavimlerin hanları ve beyleri av yerinde toplanıp konuştular
Göktürkler'e kandırma yapmazsak akıbet işimiz yaman olur,dediler
Tan ağarınca, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar
Göktürkler, Bunların vuruşma güçleri bitti, kaçıyorlar,deyip arkalarından yetiştiler
Düşman, Göktürkler'i görür görmez, ansızın döndü Vuruşma sonunda düşman, Göktürkler'i tedbirsiz avlayıp yendi Göktürkler'i öldüre öldüre çadırlarına geldi Çadırlarını ve mallarını öylesine yağmaladı fakat, bir ev kurtulmadı Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdi Küçükleri kul edindi Her düşman birini alıp gitti
Göktürkler'in başında İl Han vardı Çocukları çoktu Lakin bu uğursuz vuruşmada bir tanesine hariç, tümü öldü Kayı adlı bu oğlunu o sene evlendirmişti İl Han'ın DokuzOğuz adlı diğer taraftan yeğeni vardı Kayı ile DokuzOğuz düşmana tutsak olmuşlardı Lakin on gün sonradan bir gece ikisi de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar Göktürk yurduna geldiler Burada düşmandan kaçıp gelen çok deve, beygir, öküz ve koyun buldular Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman Gereği odur fakat, dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım,dediler Dağa dürüst sürülerini alıp göç ettiler
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar Bu tek yol da öylesine bir yoldu ama, bir deve ya da bir beygir güçlükle yürürdü Ayağını hatalı bassa yuvarlanıp parça parça olurdu Göktürkler'in vardıkları yerde akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, meyveler, ağaçlar ve avlar vardı Böyle bir yeri görür görmez, ulu Tanrı'ya şükrettiler Hayvanlarının kışın etini yediler; yazın sütünü içtiler Derisini giydiler Bu ülkeye Ergenekonadını koydular
İki Göktürk prensinin Ergenekon'da çocukları çoğaldı Kayı Han'ın fazla çocuğu oldu DokuzOğuz Han'ın daha az oldu Çok yıllar bu iki Hanın çocukları Ergenekon'da kaldılar Pek çoğaldılar
Dört yüzyıl sonradan kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı oysa, Ergenekon'a sığışamaz oldular Buna bir çare bulmak için kurultay topladılar Dediler ancak, Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışarıya geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş Dağların arasından yol izleyip bulalım Göçüp Ergenekon'dan çıkalım Ergenekon dışarıya her kim bize arkadaş olursa, onunla görüşelim Düşmanla vuruşalım
Kurultay bu kararı alınca, Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar
O vakit bir demirci dedi ki, Bu dağda bir demir madeni var Yalın kat madene aynı Şunun demirini eritsek, ola ki dağ bize geçit verirdi Göktürkler, varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler Demircinin tedbirini de beğendiler Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler Dağın üstünü altını, yanını, yönünü böylece odun ve kömürle doldurduktan sonra, yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere koydular Odunkömürü ateşleyip körüklemeye başladılar,
Tanrı'nın gücü ve inayeti ile alev, kızdıktan sonradan demir dağ eridi, akıverdi Bir yüklü deve çıkacak değin yol oldu O tanrısal yılın, tanrısal ayının, kutsal gününün, kutsal saatini bekleyip bu yoldan Ergenekon'dan çıkmaya başladılar Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram oldu Her yıl o gün gelince büyük merasim yapılır; bir tutam demir alınıp ateşte kızdırılır Bu demiri Önce Göktürk Çiğ kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver
Ondan daha sonra Türk beyleri de böyle yapıp bu günü kutlarlar
Ergenekon'dan çıkınca, Göktürkler'in ulu hakanı Kayı Han soyundan Börteçine, tüm illere elçiler yolladı; Göktürkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi Tâ ki, eskisi gibi bütün iller Göktürkler'in buyruğu altına girer *