iltasyazilim
FD Üye
**Evli Erkeklere Öğütler* Eşinizin doğum gününü katiyen unutmayınız Eşinizin doğum gününü unutmanız, pek araba taksitini ödemeyi unutmanıza ayrı İllâ ancak armağan almanız gerekmiyor canım! Ona söyleyeceğiniz birkaç hoş laf, yanağına konduracağınız bir öpücük, onu fazla mutlu edecektir
* Eşinizin doğum gününü hatırladığınızda da kendisine çelik tencere, duvar saati, katalitik soba gibi garip hediyeler almayınız Hani derler ya, “ Eşeğe cilve yap demişler, tekme atmış diye; sakın ha ! Demem o oysa; attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değsin Böyle hediyeler almanız, inanın ancak unutmanızdan daha fazla incitici olacaktır “ Ayı eniğini okşarken öldürüvermiş misali olmasın yani
* Kendisine , hiç olmazsa nadiren “ Seni seviyorum deyiniz Bakın, kulağa ne hoş geliyor ! Ona vereceğiniz sevgi bedavadır, unutmayınız Yani masrafsız
* Eşiniz yeni bir kıyafet giydiğinde, saçını kestirdiğinde veya boyattığında ; ondaki değişikliği farkediniz Bunları farketmek için de eşinize sevgiyle bakınız Istirahat Etmek için kanepeye uzanmışsınız da, öylesine manâsız gözlerle tavana bakıyormuşsunuz gibi eşinize bakmayınız
* Okuduğunuz gazeteleri, zıt çıkarılmış bir kıyafet gibi ortada bırakmayınız lütfen Eşinizin on tane eli değil fakat! Kadıncağız hangi birinize baksın ! Katlayıp yerine koyunuz Bu, fakat yarım dakikanızı alır
* Yemek masasında, özelikle kahvaltıda gazete okuma alışkanlığınızdan ve yarı eşiniz konuşuyor siz de dinliyormuşsunuz gibi ara sıra “ Hı hı! deme huyunuzdan vazgeçiniz Gazetenin eşinizle aranızda bir duvar oluşmasına izin vermeyiniz Çünkü biliyorsunuz oysa gazeteler şeffaf yok
* Yemekte, arkanızdan güya Amerikan askerleri kovalıyormuş gibi alelacele karnınızı doyurup, eşinizden önce masadan kalkıp, tv ’nin karşısına kurulmayınız Servis yerine getirmek için sofraya defalarca oturup kalkan eşinizin yemeğini bitirmesini bekleyiniz Onu sofrada yalnız bırakmayınız
* Yemekten sonra eşinize “ Eline sağlık karıcığım !Yemekler fazla güzeldi! deyiniz Bunu bildirmek hiç güç olmasa gerek
* Eşinizin özenle hazırladığı yemeği büyük bir iştahla yerken, eşiniz “ Nasıl olmuş? Beğendin mi hayatım? diye sorduğunda; buz gibi ve tek düze bir sesle , Hı hı! “ deyip geçiştirmeyiniz Birazcık lügat parçalayınız “ Hımmmmhıhhhh! Fazla hoş Ellerine sağlık durumu karıcığım Sen yaparsın da hoş olmaz mı hiç ! falan deyiniz
* Eve geldiğinizde; “ Karnım çok aç, ivedi masayı hazırla diyerek kadıncağızı telâşlandırıp, tam yemeğe oturacakken Saddam gibi ortadan kaybolup, kendinizi aratmayınız ya da televizyonun karşısına çakılmayınız
* bari eşinizin eli bulaşıktayken bari çalan telefona , kapıya bir zahmet siz bakınız Arayan ya da gelen her kimse, sizi yemez, korkmayınız Bugüne değin eşinizi yiyen olmadı çünkü
* Onarım işlerinde kullandığınız ve işiniz bittiğinde oraya buraya atıştırdığınız; lâzım olduğunda fellik fellik aradığınız çekiç – tornavida – pense gibi âletlerin nerede olduğunu eşinize sormayınız Tıpkı eşinizin size kek kalıbının, pudra şekerinin nerde olduğunu sormadığı gibiSize zorunlu olabilecek âletleri, kendiniz kesin bir yere koyunuz
* Onarım işlerinde; eşinizin cımbızını, tırnak törpüsünü, en belirgin bıçağını kullanıp mahvetmeyiniz Kendinize bir âlet çantası alınız
* Eşinizin kaç numara pabuç giydiğini, giysilerinin kaç cisim olduğunu bir sıkıntı öğreniniz belki bir gün gerekebilir
* Bozulan muslukları gidermek, gevşeyen hatta düşen vidaları yerine takmak için, eşinizi kendinize tekrar tekrar yalvartmayınız Helvayı yapalım lakin; üzüm bağda, senet da dağda, hadi tavayı komşulardan buluruz da meslek unla yağda misali, uyduruk bahaneler bulmayınız Eşyaların bundan böyle onarılamaz ayla gelmesini beklemeyiniz Kendinize; “ Sen çakıya sap takıncaya değin, hıyarın vakti geçti dedirtmeyiniz Eşiniz tamirci çağırmak istediğinde; Ben yaparım, tamirciye ne lüzum var! diyerek ama yapmayarak, tamirci çağırmasına engel olmayınız Ya Da ilk abes vaktinizde yapınız
* Dere tabağınızda, kahve fincanınızın içinde sigaranızı söndürmeyiniz Size en yakın yerdeki kül tablasına uzanınız
* Eşiniz konuşurken dinler gibi görünmeyiniz, gerçekten dinleyinizYoksa, aynı şeyi ikinci kez söylediğinde; “Aaaaaaa ! Öyle mi? Daha önce niçin söylemedin? diyerek, eşinizi dinlemediğinizi doğrulama etmeyiniz, kendi kendinizi ele vermeyiniz “ Çingene marifetini söylerken, hırsızlığını ele verirmiş
* Eve kazanç gelmez tv ’nin esiri olmayınız Size birşeyler anlatmak için ağzını açan eşinizi her seferinde, “ Bir dakika ! Film izliyorum diyerek susturmayınız O anda eşinizin; ağzınıza götürdüğünüz çayınızda veya kahvenizde yabancı bir madde gördüğünü bildirmek üzere olduğu ihtimalini düşününüz Yani en azından
* Onca gömleğiniz pak ve ütülü dururken, kirli olan gömleğinizi giymek için çocuklar gibi diretmeyiniz Temiz gömleklerinizin suyu çıkmadı ya !
* Eşiniz her ayağa kalktığında, güya koltuğunuza yapışmışsınız da kalkamıyormuşsunuz gibi “ hazır ayaktayken diyerek, kendisinden aralıksız bir şeyler istemeyiniz Ara Sıra kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz görünüz Karıncanın çalışkanlığını örnek alınızUnutmayın, yol almak tekrar tekrar iyidir
* Evde daima dar bakmak istediğiniz eşinizin aleyhinde madem böylece siz de kaşınmayınız, geğirmeyiniz, dişlerinizi karıştırmayınız Hatta evde ekip elbise ile oturmayı deneyip, bunun zorluğunu görerek; eşinizin defalarca gizli olmasının, evde hoş giysiler içinde karşınızda konu mankeni gibi kırıtmasının olanaksız olduğunu bu nedenle anlayınız
* Çocuklarınız hatalı bir hareket yaptığında eşinize; Bunları bu hale sen getirdin ! diye bağırmayınız “ Kabahat, iğde de var, yünde de var ; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var Atasözünü hatırlayınız Kesin olun o süre, tek suçlunun eşiniz olmadığını anlayacaksınız
* Eşiniz sevinçle; “ Osman! Annemler telefon etti, yarın bize geliyorlar dediğinde, yüzünüzü buruşturarak “ Gene mi! demeyiniz Eşinizin hevesini kursağında bırakmayınız “ Lâkırdı bilmeyen hödükler, sönmüş ateşi körükler misali, hatalı sözler sarfetmeyiniz Gülümseyerek; Yaaa! Pek mi? Ne güzel! Özlemiştik zaten diyerek, sevinmiş gibi görününüz Hatır için ham tavuk eti bile yenebileceğini unutmayınız
* Evi yaymak için uğraş sarfetmekten artık vazgeçiniz Aldığınızı aldığınız yere koymayı hiç dikkatsizlik etmeyiniz Bilhassa arabanızın anahtarını ve gözlüklerinizi ikide bir eşinize aratmayınız
* Eşiniz size seslendiğinde; gözünüzü tv ’den ayırarak veya başınızı okuduğunuz gazeteden kaldırarak, yani eşinizin gözlerine bakarak “Efendim canım (meselâ yani) deyiniz
* Canınız meyve istediğinde eşinize “ Meyve yok mu? deyip, dolaylı yoldan meyve isteyeceğinize; “ Meyve getireceğim, sen de ister misin? diyerek buzdolabının yolunu tutunuz hiç olmazsa haftada bir defacık bunu yapınız
* Eşinize, lokantada bir garsona seslenir gibi seslenmeyiniz Sesinizi biraz yumuşatınız Kendisinin isminin sonuna “ canım , “ hayatım , “ güzelim gibi hitaplar getirmeyi deneyiniz ( Bu konuda romantik Türk Filmlerinden yararlanabilirsiniz ) Hem unutmayın: “ Âmâ Allah ’a nasıl bakarsa, Allah da köre böylece bakar
* Çayınızı elinize veren eşinize; kaşlarınızı çatarak ve sözde sınav eder gibi “ Şeker attın mı? diye sormayınız Bir sıkıntı çayınızın şekerini kendiniz atınız Attığınız şekerin çayın içinde eridiğini bakmak, sizi rahatlatacaktır Lütfen deneyiniz
* Sırf size çay düzenlemek için eşinizi her zaman yerinden kaldırmayınız “ Devekuşu uçmaya gelince ayağını, önem taşımaya gelince kanadını gösterirmiş misali; Ben çayın demini ayarlayamıyorum yaaa ! gibi gülünç bir bahane bulmayınız Eşinizin çayın demini akort etme konusunda bir eğitim almadığını, bunu test yanılma yöntemiyle öğrendiğini unutmayınız
* Eşiniz yeni bir giysi giydiğinde, saç modelini ya da rengini değiştirdiğinde; bunun kendisine çok yakıştığını yalan da olsa söyleyinizYalandan kim ölmüş Allah aşkınıza! *
* Eşinizin doğum gününü hatırladığınızda da kendisine çelik tencere, duvar saati, katalitik soba gibi garip hediyeler almayınız Hani derler ya, “ Eşeğe cilve yap demişler, tekme atmış diye; sakın ha ! Demem o oysa; attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değsin Böyle hediyeler almanız, inanın ancak unutmanızdan daha fazla incitici olacaktır “ Ayı eniğini okşarken öldürüvermiş misali olmasın yani
* Kendisine , hiç olmazsa nadiren “ Seni seviyorum deyiniz Bakın, kulağa ne hoş geliyor ! Ona vereceğiniz sevgi bedavadır, unutmayınız Yani masrafsız
* Eşiniz yeni bir kıyafet giydiğinde, saçını kestirdiğinde veya boyattığında ; ondaki değişikliği farkediniz Bunları farketmek için de eşinize sevgiyle bakınız Istirahat Etmek için kanepeye uzanmışsınız da, öylesine manâsız gözlerle tavana bakıyormuşsunuz gibi eşinize bakmayınız
* Okuduğunuz gazeteleri, zıt çıkarılmış bir kıyafet gibi ortada bırakmayınız lütfen Eşinizin on tane eli değil fakat! Kadıncağız hangi birinize baksın ! Katlayıp yerine koyunuz Bu, fakat yarım dakikanızı alır
* Yemek masasında, özelikle kahvaltıda gazete okuma alışkanlığınızdan ve yarı eşiniz konuşuyor siz de dinliyormuşsunuz gibi ara sıra “ Hı hı! deme huyunuzdan vazgeçiniz Gazetenin eşinizle aranızda bir duvar oluşmasına izin vermeyiniz Çünkü biliyorsunuz oysa gazeteler şeffaf yok
* Yemekte, arkanızdan güya Amerikan askerleri kovalıyormuş gibi alelacele karnınızı doyurup, eşinizden önce masadan kalkıp, tv ’nin karşısına kurulmayınız Servis yerine getirmek için sofraya defalarca oturup kalkan eşinizin yemeğini bitirmesini bekleyiniz Onu sofrada yalnız bırakmayınız
* Yemekten sonra eşinize “ Eline sağlık karıcığım !Yemekler fazla güzeldi! deyiniz Bunu bildirmek hiç güç olmasa gerek
* Eşinizin özenle hazırladığı yemeği büyük bir iştahla yerken, eşiniz “ Nasıl olmuş? Beğendin mi hayatım? diye sorduğunda; buz gibi ve tek düze bir sesle , Hı hı! “ deyip geçiştirmeyiniz Birazcık lügat parçalayınız “ Hımmmmhıhhhh! Fazla hoş Ellerine sağlık durumu karıcığım Sen yaparsın da hoş olmaz mı hiç ! falan deyiniz
* Eve geldiğinizde; “ Karnım çok aç, ivedi masayı hazırla diyerek kadıncağızı telâşlandırıp, tam yemeğe oturacakken Saddam gibi ortadan kaybolup, kendinizi aratmayınız ya da televizyonun karşısına çakılmayınız
* bari eşinizin eli bulaşıktayken bari çalan telefona , kapıya bir zahmet siz bakınız Arayan ya da gelen her kimse, sizi yemez, korkmayınız Bugüne değin eşinizi yiyen olmadı çünkü
* Onarım işlerinde kullandığınız ve işiniz bittiğinde oraya buraya atıştırdığınız; lâzım olduğunda fellik fellik aradığınız çekiç – tornavida – pense gibi âletlerin nerede olduğunu eşinize sormayınız Tıpkı eşinizin size kek kalıbının, pudra şekerinin nerde olduğunu sormadığı gibiSize zorunlu olabilecek âletleri, kendiniz kesin bir yere koyunuz
* Onarım işlerinde; eşinizin cımbızını, tırnak törpüsünü, en belirgin bıçağını kullanıp mahvetmeyiniz Kendinize bir âlet çantası alınız
* Eşinizin kaç numara pabuç giydiğini, giysilerinin kaç cisim olduğunu bir sıkıntı öğreniniz belki bir gün gerekebilir
* Bozulan muslukları gidermek, gevşeyen hatta düşen vidaları yerine takmak için, eşinizi kendinize tekrar tekrar yalvartmayınız Helvayı yapalım lakin; üzüm bağda, senet da dağda, hadi tavayı komşulardan buluruz da meslek unla yağda misali, uyduruk bahaneler bulmayınız Eşyaların bundan böyle onarılamaz ayla gelmesini beklemeyiniz Kendinize; “ Sen çakıya sap takıncaya değin, hıyarın vakti geçti dedirtmeyiniz Eşiniz tamirci çağırmak istediğinde; Ben yaparım, tamirciye ne lüzum var! diyerek ama yapmayarak, tamirci çağırmasına engel olmayınız Ya Da ilk abes vaktinizde yapınız
* Dere tabağınızda, kahve fincanınızın içinde sigaranızı söndürmeyiniz Size en yakın yerdeki kül tablasına uzanınız
* Eşiniz konuşurken dinler gibi görünmeyiniz, gerçekten dinleyinizYoksa, aynı şeyi ikinci kez söylediğinde; “Aaaaaaa ! Öyle mi? Daha önce niçin söylemedin? diyerek, eşinizi dinlemediğinizi doğrulama etmeyiniz, kendi kendinizi ele vermeyiniz “ Çingene marifetini söylerken, hırsızlığını ele verirmiş
* Eve kazanç gelmez tv ’nin esiri olmayınız Size birşeyler anlatmak için ağzını açan eşinizi her seferinde, “ Bir dakika ! Film izliyorum diyerek susturmayınız O anda eşinizin; ağzınıza götürdüğünüz çayınızda veya kahvenizde yabancı bir madde gördüğünü bildirmek üzere olduğu ihtimalini düşününüz Yani en azından
* Onca gömleğiniz pak ve ütülü dururken, kirli olan gömleğinizi giymek için çocuklar gibi diretmeyiniz Temiz gömleklerinizin suyu çıkmadı ya !
* Eşiniz her ayağa kalktığında, güya koltuğunuza yapışmışsınız da kalkamıyormuşsunuz gibi “ hazır ayaktayken diyerek, kendisinden aralıksız bir şeyler istemeyiniz Ara Sıra kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz görünüz Karıncanın çalışkanlığını örnek alınızUnutmayın, yol almak tekrar tekrar iyidir
* Evde daima dar bakmak istediğiniz eşinizin aleyhinde madem böylece siz de kaşınmayınız, geğirmeyiniz, dişlerinizi karıştırmayınız Hatta evde ekip elbise ile oturmayı deneyip, bunun zorluğunu görerek; eşinizin defalarca gizli olmasının, evde hoş giysiler içinde karşınızda konu mankeni gibi kırıtmasının olanaksız olduğunu bu nedenle anlayınız
* Çocuklarınız hatalı bir hareket yaptığında eşinize; Bunları bu hale sen getirdin ! diye bağırmayınız “ Kabahat, iğde de var, yünde de var ; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var Atasözünü hatırlayınız Kesin olun o süre, tek suçlunun eşiniz olmadığını anlayacaksınız
* Eşiniz sevinçle; “ Osman! Annemler telefon etti, yarın bize geliyorlar dediğinde, yüzünüzü buruşturarak “ Gene mi! demeyiniz Eşinizin hevesini kursağında bırakmayınız “ Lâkırdı bilmeyen hödükler, sönmüş ateşi körükler misali, hatalı sözler sarfetmeyiniz Gülümseyerek; Yaaa! Pek mi? Ne güzel! Özlemiştik zaten diyerek, sevinmiş gibi görününüz Hatır için ham tavuk eti bile yenebileceğini unutmayınız
* Evi yaymak için uğraş sarfetmekten artık vazgeçiniz Aldığınızı aldığınız yere koymayı hiç dikkatsizlik etmeyiniz Bilhassa arabanızın anahtarını ve gözlüklerinizi ikide bir eşinize aratmayınız
* Eşiniz size seslendiğinde; gözünüzü tv ’den ayırarak veya başınızı okuduğunuz gazeteden kaldırarak, yani eşinizin gözlerine bakarak “Efendim canım (meselâ yani) deyiniz
* Canınız meyve istediğinde eşinize “ Meyve yok mu? deyip, dolaylı yoldan meyve isteyeceğinize; “ Meyve getireceğim, sen de ister misin? diyerek buzdolabının yolunu tutunuz hiç olmazsa haftada bir defacık bunu yapınız
* Eşinize, lokantada bir garsona seslenir gibi seslenmeyiniz Sesinizi biraz yumuşatınız Kendisinin isminin sonuna “ canım , “ hayatım , “ güzelim gibi hitaplar getirmeyi deneyiniz ( Bu konuda romantik Türk Filmlerinden yararlanabilirsiniz ) Hem unutmayın: “ Âmâ Allah ’a nasıl bakarsa, Allah da köre böylece bakar
* Çayınızı elinize veren eşinize; kaşlarınızı çatarak ve sözde sınav eder gibi “ Şeker attın mı? diye sormayınız Bir sıkıntı çayınızın şekerini kendiniz atınız Attığınız şekerin çayın içinde eridiğini bakmak, sizi rahatlatacaktır Lütfen deneyiniz
* Sırf size çay düzenlemek için eşinizi her zaman yerinden kaldırmayınız “ Devekuşu uçmaya gelince ayağını, önem taşımaya gelince kanadını gösterirmiş misali; Ben çayın demini ayarlayamıyorum yaaa ! gibi gülünç bir bahane bulmayınız Eşinizin çayın demini akort etme konusunda bir eğitim almadığını, bunu test yanılma yöntemiyle öğrendiğini unutmayınız
* Eşiniz yeni bir giysi giydiğinde, saç modelini ya da rengini değiştirdiğinde; bunun kendisine çok yakıştığını yalan da olsa söyleyinizYalandan kim ölmüş Allah aşkınıza! *