Erol Mütercimler'den Koronavirüs yorumu: Beton ekonomisi oluşturulmuştu, şimdi köprünün ayağını mı yiyeceğiz?

Türkiye'nin üretim ve yüksek teknoloji ülkesi olmadığını söyleyen Mütercimler, "Beton iktisadı ile yürüyordu işler lakin artık köprünün ayağını mı yiyeceğiz? Türkiye’nin esasen 192 milyar dolar borcu var. Bunun 66 milyar doları durmakta olan hizmetler bölümünde. Evdekilere neyi hizmetini verecekler?" dedi

Haliç Üniversitesi’nden Dr. Erol Mütercimler, Koronavirüs sonrası Türkiye ve dünyayı RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na anlattı. Mütercimler Türkiye’nin salgınla gayretini şöyle yorumladı:

“Türkiye hem döviz yokluğu, hem bütçe açığı, hem de yüklü dış borçla yakalandı bu krize. Turizm geliri geçen yıl 35 milyar dolardı, 180 milyar dolarlık ihracat yaptı Türkiye. Artık sonlar kapalı turizm yok. Türkiye bir üretim ülkesi değil, yüksek teknoloji ülkesi de değil. Beton iktisadı ile yürüyordu işler lakin artık köprünün ayağını mı yiyeceğiz? Türkiye’nin aslında 192 milyar dolar borcu var. Bunun 66 milyar doları durmakta olan hizmetler bölümünde. Evdekilere neyi hizmetini verecekler?

"Sokağa çıkma yasağı koyamıyorlar zira halkın cebine para koyamıyorlar"



"Sokağa çıkma yasağı koyun deniliyor neden koyamıyorlar zira halkın cebine para koyamıyorlar. Zira para bitti. Devletin parası bittiği için halktan yardım kampanyası yapıyor. Dünyada iki ülke halkından para istedi birisi Sudan birisi Türkiye. Hem de bütün devletler halkın cebine para koyarken. Türkiye’yi ne bekliyor sanki diye soruluyor, Türkiye’yi çok büyük bir ekonomik kriz bekliyor.  Türkiye’de bu meşakkatlerin içerisinden çıkarlı çıkan bir kesim var. Hazine garantisi verilmiş olan müteahhitler. Köprüden geçmediğimiz halde devlet onun parasını ödüyor mesela.  18 Yıl boyunca tarıma uygun alanları o denli bir inşaata açtılar ki Belçika büyüklüğünde tarım toprakları gitti. Trakya’nın 1.5 katı.  Tarım Bakanı demişti ki paramız var alıyoruz. Şu an paran olsa da alamıyorsun bütün sonlar kapalı. Nasıl bir tarım siyasetiyle ilerleyeceksiniz.

"Mansur Yavaş'ın 2023 bahtı çok yükseldi"

Atilla Güner’in 2023 seçimlerine yönelik öngörülerini sorması üzerine Mütercimler şu cevabı verdi: “Seçimlerin mukadderatını iktisat tesirler. Geçim külfeti tesirler. Bütün bu yanlışlıkların bir karşılığı bir bedeli olacaktır. Tayyip beyefendi , AKP’nin önümüzdeki seçimde işinin çok güç olduğunu gördü. İstanbul, Ankara üzere mahallî seçim sonuçları gösterdi. Garanti göremediği sürece erken seçim demez fakat 2023 de en makûs seçim olacak. Kendi cumhur reisliğinin bile tehlikede olduğunu görüyor. Belediyelerle ilgili aldığı kararlar ya da İstanbul’daki ikinci seçim, belediyelerle olan arbedesi bütün bunların hepsi bunu gösteriyor. Meskenlere gönderilen kolonya ve maske paketinin içindeki mektuba bakmalısınız. Kocaman puntolarla Erdoğan’ın soyadı kırmızı yazılmış. Yurt dışına gönderilen kolilerin üzerindeki reklama bir bakın. Bütün bunların hepsi bir algı operasyonu. Bir düdükle konutlarımıza kapanıyoruz. Bu daima hale getirilebilir. Cumhurbaşkanlığında Mansur Yavaş’ın talihi bana nazaran Erdoğan’ın talihinden yüksek. CHP Mansur Yavaş’ın yerine Ekrem İmamoğlu’nu gösterirlerse bence stratejik yanlış yaparlar.”

"Dünyada totaliterleşmeye gitme riski arttı"



Mütercimler, dünyada yaşanan değişimi ise şöyle özetledi: “Analog dünyadan dijital dünyaya geçişi yaşıyoruz. Teknoloji tahminen de besin kadar kıymetli bir tüketim hususu oluyor. Okulsuz topluma geçtik. Bugün evimden 4 saat ders anlattım. Sistemler vakit ve yerden bağımsız çalışmaya başladı. Tıbbi turizm bu süreçte çok yükselecek. Lakin ekonomik ve toplumsal badire da kapıda. Toplumsal sisteme de tehdit olabilir bu süreç. Bunun bir biyolojik taarruz olmadığını biliyoruz lakin bir kadro örgütler bugün yaşananları örnek alarak bunu bir bioterörizm stratejisi olarak kullanabilir. Sıhhat dalındaki yıkılış herkese bir şey öğretti. ABD, İtalya, İngiltere’nin sıhhat dalı niçin yıkıldı zira özelleştirildi. Türkiye üzere ülkelerinde ders alması lazım. Para sistemi değiştirilecek. Dijital para hükümran olmaya başlıyor. Çin’in birtakım bölgelerinde para kullanılmıyor. Telefonunuza gönderilen bir kod var onu kullanıyorsunuz alışveriş yaparken. Çok öteki bir dünya olacak. Ayrıyeten totaliter rejimlerin güçlendiğini, milliyetçiliğin güçlendiğini göreceğiz. Dünyada totaliterleşmeye gitme riski arttı. Ancak bu salgınla toplumsal devletin değeri de ortaya çıkmış oldu. Olumlu gelişme de bu.