Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

eski türklerde devlet ne demek

eski türklerde devlet ne demek
0
92

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Türk cemiyetinin temeli aile idi Aile daha fazla anne, baba ve çocuklardan meydana geliyordu Evlenen kız veya erkek, ailesinden kendi hissesine düşenleri alarak ayrı konut kurardı Aileden sonraki en büyük sosyal birlik Uruk (sülale) idi Uruk veya soylar topluluğuna ise Boy denirdi Boyların kendilerine ait, toprakları, başlarında doruk beyleri bulunur, tepe beyleriniyse aile ve uruk temsilcileri seçerdi

Boylar birleşerek siyasi bir birlik haline gelirse buna Budun denirdi Budunun başına geçen kimseye han adı verilirdi Aniden pozitif budun bir merkezden yöneticilik edilirse buna il denilmekteydi oysa, bugünkü Devlet teriminin karşılığıdır

Türklerin en bariz özelliklerinden biri kaslı bir teşkilatçılık kabiliyetine sahip olmalarıdır Yaşadıkları hayat da onları hürriyete, istiklale alıştırdığı için hiçbir vakit devletsiz olmamışlardır Doğrusu Türklerin 2500 takvim tarihlerinde devletsiz kaldıkları, yani istiklallerini kaybettikleri bir devre rastlanmaz Dünyada defalarca bir veya birkaç Türk devleti bulunmuştur Türklerde istiklale bahşedilen bedel bazı tarihi kayıtlarda görülmektedir MÖ 58 ’de cereyan eden bir hadise dolayısıyla Çin yıllığı, Hun devlet meclisinde yapılan şu konuşmayı nakleder

“Bizim için tabiiyet yüz kızartıcıdır Atalarımızdan toprakla birlikte devr aldığımız istiklalimizi Çin ile uzlaşmak bahasına feda edemeyiz Çaba edecek savaşçılarımız hala mevcutken devletimizi korumalıyız

Orhun kitabelerindeyse istiklal elden gittikten sonra koşul için “Beğ olmağa değerinde oğlun kul, hatun olmaya layık kızın cariye olduğundan yakınan Bilge Kağan Türk devlet ve istiklalinin devamlılığına inancını şu sözlerle ifade etmiştir

“Yukarıda gök çökmedikçe, aşağı yer delinmedikçe Türk budununun ilini, töresini kim bozabilir

Türk devletinin başında bulunan kimselere “Tanhu, Kağan, han, Yabgu, ilteber gibi değişik isimler verilmiştir Bunların hükümdarlık alemetleri “taht, otağ, tuğ, davul, sorguç gibi şeylerdi Hükümdar tuğunun tepesinde altından bir kurt başı bulunurdu Hükümdar yaratanın inayet ve yardımına mazhar olduğu sürece halkına iyi b akar, onu zenginlik ve yargı içinde yaşatırdı Bunu başaramayan kağandan yaratanın, kutu, yani siyasi iktidarı geri aldığı düşünülür ve ona aleyhinde başkaldırmak meşru sayılırdı Hükümdarlar devlet işlerinde her zaman büyük beylerden meydana gelen bir meclise danışırlar, onların razı olmadıkları işi öyle yapmazlardı Danışma meclislerinde herkes sözünü dobra dobra söyler hükümdarı zeka istediği gibi tenkit edebilirdi Çünkü meclis üyeleri, başlıca kuvvetlerini temsil ettikleri zümrelerden alırlardı Hükümdarın yöneticilik selahiyeti bazı şartlarla tahdit edilmiştir

Bunların başında halkı beslemek, giydirmek, toplamak, çoğaltmak ve huzura kavuşturmak gelir Kutadgu Bilig ’te Halkın hükümdardan isteklerini a) iktisadi istikrar, b) Adil kanun, c) Asayiş olarak sıraladıktan daha sonra “Ey hükümdar sen halkın bu haklarını öde, daha sonra kendi hakkını iste denilmektedir

Hükümdarların eşlerine Katun (Hatun) denirdi Türk kağanları genelde Çinli veya diğer yabancı prenseslerle evleniyorlardı Oysa bunlar daha çok siyasi sebeplere dayanıyordu Ama oğulları hükümdar olacağı için ilk eşlerini Türk kızlarından seçmeye uyarı ederlerdi Hatunlar ara sıra devlet işlerine karışırlar, hatta kendi başlarına hükümdar bile olabilirlerdi Ancak onların devlet işlerine karışmaları defalarca şikayet konusu olmuş ve çoğunlukla fena sonuçlar vermiştir

Kağanların oğulları devlet işlerine alışmak üzere tecrübeli devlet adamlarının yanlarında yetişirler, sonradan devletin sağ veya sol kanadına vali olurlardı Bunlar Han, şad, tigin ünvanları alırlardı

Hükümdarın ve valilerin emirleri altında farklı alanlara yönlendirilmiş görevler yapan devlet memurları vardı Sivil idarede devlet meclisi üyeleri, buyruklar (nazır, bakan), iç buyruklar (saray idaresine bakan) yanına inanç, Tarkan, apa, boyla, yula, baga, ataman, tudun, yugruş, külüg, babacık vb ünvanlarını içeren ve hiçbiri verasete dayanmayan devlet büyükleri bulunurdu Devletin dış siyaset işlerini idare eden memuruna “tangucı, Osmanlılarda “tuğracı, hükümdarların baş vezir durumundaki baş müşavirlerine ise “aygucu denirdi

Eski Türkler kalıcı olarak şehirlerde yaşamadıkları için yerleri, sayıları kesin bir orduları yoktu Aslında Türklerde herkes savaş sanatını bilir ve gerektiğinde hemencecik kendi beylerinin emrinde orduya katılırdı askerlik hizmetlerinden nedeniyle kimse devletten vergi almaz, savaş ganimetinden kendi hissesine düşeni götürürdü En büyük askeri birlik 10000 şahsiyet kuvvetti Bu birliğe Tabgaçlar, Göktürkler ve Uygurlarda “tümen adı veriliyordu Tümenler binli, yüzlü ve onlu gruplara ayrılır ve bunların başlarına binbaşı, yüzbaşı, Onbaşı denen komutanlar ödev edilirdi *
 
858,496Konular
981,639Mesajlar
29,722Kullanıcılar
kurtlarSon üye
Üst Alt