İletişim, bir bilginin, haberin, duygu ya da düşüncelerin söz, işaret veya hareket yoluyla aktarılmasıdır. İletişim için en az 2 taraflı bir kaynak olması gerekir. Yani taraflar arasında alınması ve verilmesi gerekir. Her yeni bir bilgi alan kişide bir değişim anlamına gelir. İnsanın olduğu her alanda iletişim mutlaka vardır. Çünkü sözel olmasa bile mimik, duruş, ses tonu da bir iletişim biçimidir. Kişiler arası iletişim açık, maskeli, dolaylı, dolaysız, kabullenici, ret edici şekilde olabilir. Ailenin temel gereksinimleri için mutlak iletişim ihtiyacı vardır. Çünkü aile bireylerinin duygusal gereksinimini karşılamak, duyguların karşılıklı aktarımını yapmak ve bağlanmanın sağlanabilmesi için iletişime ihtiyacı vardır.
Aile içi iletişimler çoğu zaman gündelik konularla ilgilidir. Ve iletişim küçük adımlardan oluşur. ‘Seninle bağ kurmak istiyorum, seninle yatışmam lazım’ anlamına gelen bu adımlar söz, bakış, vücut dili ile ifade edilir. Eş tarafından olumlu yanıt alınan ilişkilerin daha kalıcı olduğu görülmektedir. Boşanan çiftlerde ise kadınların yarısının eşinin adımlarına karşı meşgul gibi davranması, erkeklerin tamamına yakınının karısının adımlarını görmezden geldiği saptanmıştır. Çiftler çoğu zaman gündelik konulardan bahsettikleri için aralarındaki iletişimde konunun öneminden ziyade karşıdakinin attığı adımlara yanıt verme biçimi önemlidir. Her iki taraf içinde fikirlerinin, anlayışlarının, çabalarının karşıdaki için değerli bulunduğunu, takdir edildiğini bilmeye ihtiyacı vardır.
Eşlerden birisi iletişim için adım attığında diğer taraf ilgi göstermek, dikkatle dinlemek şeklinde olumlu bir tepki, itiraz etmek, alay etmek şeklinde eleştirel ya da tartışmacı bir tepki son olarak ta meşgul görünmek, yok saymak, ilgisiz bir şey söylemek gibi uzak durucu bir tepki veriri. Her 3 tepki de karşıdaki kişide duygusal bir yanıtın oluşmasını sağlayacaktır. Olumsuz ya da uzak durucu tepki iletişimin bozulmasına neden olsa da tamamen kesilmesinden daha iyidir. Çünkü iletişim kesildiği an problemlerin çözümü için yapacak bir şey kalmamıştır. Olumlu yanıt veren çiftlerde ise ortaya çıkan iyi duygular biriktirilir ve bir gün bir sorunla karşılaşıldığında kullanılacak bir depo işlevi görür.
Evlilikte sıklıkla görülen 10 iletişim hatası:
-
Tarafların birbirlerinde olumsuz olan yönlere odaklanmaları, yıkıcı eleştiriler. -
Genelleme: basit bir günlük olayda dahi kişiliğine yönelik yargılayıcı, davranışı genelleyici bir tutum. -
Akıl okuma: Eşlerin kendilerine söylenenin arkasındaki gizli niyeti yakalama eğilimi göstermesi -
Sürekli geçmiş yaşantıların gündeme getirilmesi -
Kendini haklı, eşini haksız duruma sokmak için çaba sarf etme -
Kendi davranışları ile ilgili sorumluluk almayıp, karşı tarafa yükleme -
Dolaylı ifadeler. -
Duygusal tepkilere kapıları kapatarak sürekli mantıklı bir açıklama getirme çabası -
Ses yükseltme -
Karşı tarafı kendi doğrularına göre düzeltme çabası
-
Yıkıcı eleştirilerin yapıcıya dönüştürülmesi. Sen ile başlayan cümleler yerine ‘Ben’ dilinin kullanılması. Böylece karşı tarafın niyetiyle ilgili bir yorum yapılmadan, eleştirilmeden kişi kendi duygularını dile getirmiş olur. Genel bir anlatım ve eleştiri yerine belirli bir davranış biçimine yönelik özgül bir anlatım tercih edilmiş olur. -
Genelleme yerine o duruma özgül ifadelerin tercih edilmesi. Beni her zaman aşağılıyorsun yerine, bugün arkadaşlarımın yanında söylediklerin beni mahcup etti. -
Kendi davranışlarına ilişkin sorumluluk alınmasının sağlanması. ‘Senin yüzünden sinirleniyorum, beni delirtiyorsun’ yerine ‘bazen öfkemi kontrol edemiyorum’ -
Mantıksal tartışmalar yerine, duyguların ifade edilmesi. ‘Senin söylediklerin aklıma yatmasa da senin için yapabilirim / deneyebilirim. -
Olumlu davranışları görme ve bugüne odaklanma. ‘Keşke bunu daha önce yapsaydın’ yerine, ‘daha önce yapmadığın davranışları bugün yapıyor olman beni mutlu ediyor.’