iltasyazilim
FD Üye
El Mübdî: Bir şeyi ilk defa icat eden, var eden anlamlarına gelen yüce Allah’ın ismi Şerifidir
Bismihi,
Sevgili Allah’ım,
Ya Mübdî,
Zaman tükenirken, ruhum kederin dağlarına yaslanırken, yeryüzündeki her şeye değen nazarım derin bir hayrete düşüyor Her şeyi yaratan, şekil veren, icat sensin Rabbim Bir kar taneciğinden, yağmur damlasına kadar, simamızdan parmak izlerimize kadar her şeyi farklı ve kendine mahsus yaratan sensin Her şeyi ilk olarak misilsiz ve mükemmel yaratansın Ruhum ihtira ve ibda arasında gidip gelen coşkulu bir med cezire dönüşüyor, aklım şaşıyor Kâinatın bir yerine düşüyorum, her şey birbirinden farklı, hepsinin ayrı bir tılsımı var Hiçbir fakültede okutulmuyor “ihtira ve ibda İnşa ve sanat sadece senin ilminin ışığında hayat buluyor Yaratılış gayesini ruhumuzun derinlerinden çıkarma Allah’ım!
Allahım,
Ey Sevgili,
En sevgili,
Ya Mübdî,
Kendinden ruhuma üfürdüğün özünün ışığıyla varım Onunla ellerim çalışıyor, onunla düşünüyor, onunla konuşuyor, ellerim onunla değiyor hayatın ellerine Senin bu hayat içinde görmediğin, duymadığın, bilmediğin, olmadığın tek bir an yok Allah’ım Hiçbir şey birbirinin ayrı değil İnsanı balçıktan, meleklerini nurdan, cinleri dumanlı alevde yaratmışsın Hazreti Âdemden beri hiçbir insan birbirinin aynı değil, hiçbir duygu, hiçbir an, hiçbir düşünce, hiçbir amaç aynı değil
Zaman tükenişe doğru akarken yaratma üzre bir fiil kâinatta sürüyor, sürüyor, sürüyor Bir yandan bebekler doğarken, bir yandan insanlar ölüyor Mevsimler tazeleniyor, tükeniyor, bitkilerin hiç biri aynı kalmıyor Gazellerini döküyor nebatat, insan yaşlanıyor, bebekler, çocuklar büyüyor Madde eskiyor…
Allahım,
Sevgili,
En sevgili,
Ya Mübdî,
Benim ruhumda da her dem yenilenen düşüncelerim var sana dair Taptaze aydınlık düşünceler Ruhumuzu böylesine engin denize dönüştüren sensin Aşk denilen, sevda denilen yangınları başlatan sensin yüreklerde Sensin zihnimizi onaran, ona kendinden irfani derinliği nakşeden Fıtratımızı sen yaratmışsın, ona birçok deseni işlemişsin Biz ne yapsak, ruhumuzu çivilere assak da değişmez yaratılışımız “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar (isra,1784) Karakterimiz bizleri ateşlere atsa da, hüzün gemileriyle okyanuslara açılsa da değişmez bahtımız biliriz Rabbimiz
Bizi yaratan, ruhumuzu ve fıtratımızı şekillendiren Sensin!
Allahım,
Ya Mübdî,
Hilm ve teenni senin en sevdiğin hallerimizdir Oysa öfkeden gözlerimiz kan çanağı, acelede işimize karışmayan kalmadı Huzursuzluğumuz, arsızlığımız, hırsızlığımız, hayırsızlığımız başımıza olmadık işler açtı Yumuşak başlı hallerimizi, su gibi duru hallerimizi unuttuk Allah’ım Unuttuk hafızamızdaki nakışları, silindi ruhumuzun güzel tarafları Mizacımız bizi terk etmese de biz mizacımızı terk ettik Bizi bütün hata ve kusurlarımızla bağışla, nurunla akla şefkat pınarınla pakla Allah’ım Ruhumuzdaki gedikleri nurunla kapa Aklımızın terazisinin saptırma Rabbim Karışmış hesaplarımızı düze çıkar Çıkar ki yeni baştan düşelim yola seher vakti Şafak doğmaktadır ve biz hala uyumaktayız
Ey aklımızın sahibi,
Ey Allahım,
Ya Mübdî,
Hiç şüphesiz senin her şeye gücün yeter
Allahım,
Ya Mübdî,
Bir seher vakti olsa ve ben gitsem diyorum darı dünyadan Uzun yıllar sanki uyumuş ve yeni baştan uyanmışım ve hiçbir şeyi bilmiyorum, tanımıyorum Her şey bana yabancı, her şey ruhuma batıyor bir kıymık gibi Yüreğimde sevgi, merhamet, şefkat, rikkat, hakikat, hikmet, adalet ve suhuletten yana her ne varsa sanki beni terk etmiş Onlarsız kalmışım, onlar alıp başlarını gitmiş! Hayat onlarsız dağ gibi ağır ve çekilmez geliyor İnsanlar yabancı, insanlar başkalaşmış, insanlar değişmiş, kimseyi tanımıyorum! Allahım bize, bizlere, insanlığa bir şeyler oluyor
Allahım,
Bizi ilk yarattığın gibi insanlığımızı geri ver Allahım
Geri ver bize kaybettiklerimizi, unuttuklarımızı…
Hiç şüphesiz senin her şeye gücün yeter…
(Âmin)
Bismihi,
Sevgili Allah’ım,
Ya Mübdî,
Zaman tükenirken, ruhum kederin dağlarına yaslanırken, yeryüzündeki her şeye değen nazarım derin bir hayrete düşüyor Her şeyi yaratan, şekil veren, icat sensin Rabbim Bir kar taneciğinden, yağmur damlasına kadar, simamızdan parmak izlerimize kadar her şeyi farklı ve kendine mahsus yaratan sensin Her şeyi ilk olarak misilsiz ve mükemmel yaratansın Ruhum ihtira ve ibda arasında gidip gelen coşkulu bir med cezire dönüşüyor, aklım şaşıyor Kâinatın bir yerine düşüyorum, her şey birbirinden farklı, hepsinin ayrı bir tılsımı var Hiçbir fakültede okutulmuyor “ihtira ve ibda İnşa ve sanat sadece senin ilminin ışığında hayat buluyor Yaratılış gayesini ruhumuzun derinlerinden çıkarma Allah’ım!
Allahım,
Ey Sevgili,
En sevgili,
Ya Mübdî,
Kendinden ruhuma üfürdüğün özünün ışığıyla varım Onunla ellerim çalışıyor, onunla düşünüyor, onunla konuşuyor, ellerim onunla değiyor hayatın ellerine Senin bu hayat içinde görmediğin, duymadığın, bilmediğin, olmadığın tek bir an yok Allah’ım Hiçbir şey birbirinin ayrı değil İnsanı balçıktan, meleklerini nurdan, cinleri dumanlı alevde yaratmışsın Hazreti Âdemden beri hiçbir insan birbirinin aynı değil, hiçbir duygu, hiçbir an, hiçbir düşünce, hiçbir amaç aynı değil
Zaman tükenişe doğru akarken yaratma üzre bir fiil kâinatta sürüyor, sürüyor, sürüyor Bir yandan bebekler doğarken, bir yandan insanlar ölüyor Mevsimler tazeleniyor, tükeniyor, bitkilerin hiç biri aynı kalmıyor Gazellerini döküyor nebatat, insan yaşlanıyor, bebekler, çocuklar büyüyor Madde eskiyor…
Allahım,
Sevgili,
En sevgili,
Ya Mübdî,
Benim ruhumda da her dem yenilenen düşüncelerim var sana dair Taptaze aydınlık düşünceler Ruhumuzu böylesine engin denize dönüştüren sensin Aşk denilen, sevda denilen yangınları başlatan sensin yüreklerde Sensin zihnimizi onaran, ona kendinden irfani derinliği nakşeden Fıtratımızı sen yaratmışsın, ona birçok deseni işlemişsin Biz ne yapsak, ruhumuzu çivilere assak da değişmez yaratılışımız “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar (isra,1784) Karakterimiz bizleri ateşlere atsa da, hüzün gemileriyle okyanuslara açılsa da değişmez bahtımız biliriz Rabbimiz
Bizi yaratan, ruhumuzu ve fıtratımızı şekillendiren Sensin!
Allahım,
Ya Mübdî,
Hilm ve teenni senin en sevdiğin hallerimizdir Oysa öfkeden gözlerimiz kan çanağı, acelede işimize karışmayan kalmadı Huzursuzluğumuz, arsızlığımız, hırsızlığımız, hayırsızlığımız başımıza olmadık işler açtı Yumuşak başlı hallerimizi, su gibi duru hallerimizi unuttuk Allah’ım Unuttuk hafızamızdaki nakışları, silindi ruhumuzun güzel tarafları Mizacımız bizi terk etmese de biz mizacımızı terk ettik Bizi bütün hata ve kusurlarımızla bağışla, nurunla akla şefkat pınarınla pakla Allah’ım Ruhumuzdaki gedikleri nurunla kapa Aklımızın terazisinin saptırma Rabbim Karışmış hesaplarımızı düze çıkar Çıkar ki yeni baştan düşelim yola seher vakti Şafak doğmaktadır ve biz hala uyumaktayız
Ey aklımızın sahibi,
Ey Allahım,
Ya Mübdî,
Hiç şüphesiz senin her şeye gücün yeter
Allahım,
Ya Mübdî,
Bir seher vakti olsa ve ben gitsem diyorum darı dünyadan Uzun yıllar sanki uyumuş ve yeni baştan uyanmışım ve hiçbir şeyi bilmiyorum, tanımıyorum Her şey bana yabancı, her şey ruhuma batıyor bir kıymık gibi Yüreğimde sevgi, merhamet, şefkat, rikkat, hakikat, hikmet, adalet ve suhuletten yana her ne varsa sanki beni terk etmiş Onlarsız kalmışım, onlar alıp başlarını gitmiş! Hayat onlarsız dağ gibi ağır ve çekilmez geliyor İnsanlar yabancı, insanlar başkalaşmış, insanlar değişmiş, kimseyi tanımıyorum! Allahım bize, bizlere, insanlığa bir şeyler oluyor
Allahım,
Bizi ilk yarattığın gibi insanlığımızı geri ver Allahım
Geri ver bize kaybettiklerimizi, unuttuklarımızı…
Hiç şüphesiz senin her şeye gücün yeter…
(Âmin)