Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Mustafa Denizli, Türk futbolunda golcülüğü ve kaptanlığı ile efsane olmuş, bunun yanı sıra karizması ile kendisinden büyük futbolcuların arasında bile 'Büyük Mustafa' olarak anılan tam bir İzmir beyefendisidir.
1965 yılında, Rıdvan Burteçin’in talebi ile Altay Kulübü kapılarından giren Mustafa, 1966 yılında Türkiye Kupası'nı kazanan Altay’ın kadrosunda bulunan en genç oyuncuydu. (17 yaş)
1970'lerde takıma bir Mustafa (Mustafa Turgat) daha gelince, Mustafa Denizli "Büyük Mustafa" olarak anılmaya başlar. Futbolculuk yıllarında gelmiş geçmiş en iyi sol ayaklı futbolcularından biri gösterilen Denizli, Altay'da frikikten ve özellikle kornerden attığı gollerle büyük ün yapar.
Kendisinden sonra gelen futbolculara bile söylenmeyen tezahüratlar onun “Kornerden gol atıyor Mustafa” diye anılmasına yol açmıştır.
1980 yılında 12 gol ile ligin en çok gol atan oyuncusu olup, aynı sezon final maçında penaltıdan attığı golle Türkiye Kupası'nı kazandıran isim olmuştur.
Altay’dan sonra çok kısa bir süre sadece Galatasaray’da oynamış ve sonrasında Galatasaray’ın o dönemki antrenörü Derwall’in el vermesiyle teknik direktör olmuştur.
Süper Lig'de Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile şampiyonluk yaşayan tek teknik direktör olmanın yanı sıra Galatasaray ile 1989'da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale yükselerek, ilk kez bir Türk takımını yarı finale çıkaran teknik adam olmuştur.
Tarihinde ilk kez 1996 Avrupa Şampiyonası'na katılan A Milli Takım, ilk kez onun döneminde çeyrek finale yükselmiştir.
Mustafa Denizli, Türkiye'deki kariyerinin yanı sıra yurt dışında, özellikle güçlü bir futbol kültürü olan İran’da birçok takımla çalışmıştır.
Tüm bu başarıları bir İzmir çocuğunun Türkiye futboluna damgasını vurmasını sağlar. Tıpkı Adana’nın Fatih Terim’i, Trabzon’un Şenol Güneş’i gibi İzmir’in de Mustafa Denizlisi vardır.
Şehirlerinin yüz akı olup Türkiye futboluna bu kadar şey katan insanların, “evim” dedikleri statlara isimlerinin verilmesinden daha doğal bir şey düşünülemeyeceği gibi Şenol Güneş ve Fatih Terim’in isimleri statlara verilerek hak ettikleri değeri görmüşledir.
Tüm o milli sevinçlerin, tüm o zaferlerin, sevinçten uyunamayan gecelerin bir vefa borcu olarak bu insanların isimlerini statlara verilirken baba evinden daha çok ömrünü burada geçirmiş birinin Mustafa Denizli Alsancak Stadyumu ismiyle özdeşleşmesi yaşayan efsaneye verilebilecek en büyük hediye olacaktır.
