Evanescence Where Will You Go Turkce Cevirisi
Evanescence Where Will You Go Turkce Sozleri
Evanescence Where Will You Go Cevirisi
Where Will You Go (Nereye Gideceksin)
You're too important for anyone
(Sen birisi icin cok onemlisin )
There's something wrong with everything you see
(Gorduğun her şeyde yanlış bir şeyler var)
But I, I know who you really are
(Ama ben, ben senin gercekte kim olduğunu biliyorum)
You're the one who cries when you're alone
(Sen yalnız kaldığında ağlayan birisin)
But where will you go
(Ama nereye gideceksin)
With no one left to save you from yourself
(Seni kendinden kurtaracak kimse kalmamış halde)
You can't escape
(Kacamazsın)
You can't escape
(Kacamazsın)
You think that I can't see right through your eyes
(Gozlerinin icini goremeyeceğimi duşunuyorsun)
Scared to death to face reality
(Gercekle yuzleşmekten odun kopuyor)
No one seems to hear your hidden cries
(Kimse senin gizli cığlıklarını duymuş gibi gozukmuyor)
You're left to face yourself alone
(Kendinle yalnız başına yuzleşmeye terkedildin)
I realize you're afraid
(Kortuğunu fark ettim)
But you can't abandon everyone
(Ama herkesi terk edemezsin)
You can't escape
(Kacamazsın)
You don't want to escape
(Kacmak istemiyorsun)
I'm so sick of speaking words that no one understands
(Kimsenin anlamadığı kelimeler soylemekten bıktım)
Is it clear enough that you can't live your whole life all alone
(Tum hayatını yalnız yaşayamayacağın yeterince acık mı)
I can hear you in a whisper
(Senin fısıltılarını duyabiliyorum)
But you can't even hear me screaming
(Ama sen benim cığlıklarımı bile duyamıyorsun)
I realize you're afraid
(Korktuğunu fark ettim)
But you can't reject the whole world
(Ama butun dunyayı reddedemezsin)
You can't escape
(Kacamazsın)
You won't escape
(Kacmayacaksın)
You can't escape
(Kacamazsın)
You don't want to escape
(Kacmak istemiyorsun)
Evanescence Where Will You Go Turkce Sozleri
Evanescence Where Will You Go Cevirisi
Where Will You Go (Nereye Gideceksin)
You're too important for anyone
(Sen birisi icin cok onemlisin )
There's something wrong with everything you see
(Gorduğun her şeyde yanlış bir şeyler var)
But I, I know who you really are
(Ama ben, ben senin gercekte kim olduğunu biliyorum)
You're the one who cries when you're alone
(Sen yalnız kaldığında ağlayan birisin)
But where will you go
(Ama nereye gideceksin)
With no one left to save you from yourself
(Seni kendinden kurtaracak kimse kalmamış halde)
You can't escape
(Kacamazsın)
You can't escape
(Kacamazsın)
You think that I can't see right through your eyes
(Gozlerinin icini goremeyeceğimi duşunuyorsun)
Scared to death to face reality
(Gercekle yuzleşmekten odun kopuyor)
No one seems to hear your hidden cries
(Kimse senin gizli cığlıklarını duymuş gibi gozukmuyor)
You're left to face yourself alone
(Kendinle yalnız başına yuzleşmeye terkedildin)
I realize you're afraid
(Kortuğunu fark ettim)
But you can't abandon everyone
(Ama herkesi terk edemezsin)
You can't escape
(Kacamazsın)
You don't want to escape
(Kacmak istemiyorsun)
I'm so sick of speaking words that no one understands
(Kimsenin anlamadığı kelimeler soylemekten bıktım)
Is it clear enough that you can't live your whole life all alone
(Tum hayatını yalnız yaşayamayacağın yeterince acık mı)
I can hear you in a whisper
(Senin fısıltılarını duyabiliyorum)
But you can't even hear me screaming
(Ama sen benim cığlıklarımı bile duyamıyorsun)
I realize you're afraid
(Korktuğunu fark ettim)
But you can't reject the whole world
(Ama butun dunyayı reddedemezsin)
You can't escape
(Kacamazsın)
You won't escape
(Kacmayacaksın)
You can't escape
(Kacamazsın)
You don't want to escape
(Kacmak istemiyorsun)