Evlilik terapisi, çift terapisi ve ilişki terapisi; bireylerin birbirleriyle kurdukları yakın ilişkileri desteklemeyi hedefler.
-Aile üyelerinden birinin alkol ya da madde kullanımı
-Çocuk ve ergenlerin davranış bozuklukları ya da sorunları
-İhmal ve şiddet uygulama
-Boşanma ya da ayrılık kararı alma
-Evlilik ya da ilişkiyi kurtarma
-Sağlıklı bir ayrılma süreci
-Duygusal istismar
gibi farklı duygusal ve psikolojik problemlerde evlilik terapisi ihtiyacı doğabilir.
Bireysel terapi evlilikle ilgili sorunları çözmede yetersiz kaldığında, eşlerden biri ya da her ikisindeki sorunun başlangıcının evlilikle ilgili olaylarla bağlantısı olduğunda ve çatışma halinde olan bir çift evlilik terapisi istediğinde eş terapisi düşünülür.
Dışarıdan bakıldığında bireysel gibi görünen psikolojik rahatsızlığın altında bir evlilik sorununun yatması muhtemeldir ve eşlerden biri bu durumu kabul etmekte zorlanabilir.
Evlilik/çift terapisinin amacı; çiftlerde kendini ve eşini anlamayı öğrenmektir. Dolayısıyla iletişim kurmayı öğrenmek en temel amaçtır. Çiftler değişime ve gelişime açık oldukları sürece çözülemeyecek sorun yoktur.
Evlilik terapisinde ele alınan konulardan bazıları:
-Eşlerin birbirini bağımsız, kendine has bir insan olarak görebilmeyi öğrenmeleri, birbirlerini olduğu gibi kabul edip hoş görebilmelerini sağlama
ele alının konulardandır.
-Eşlerin ; birbirleriyle arkadaşlarıyla ve aile büyükleriyle ilişkilerinin düzenlenmesi
-Çatışmaları fırsata çevirmeyi öğrenme, iletişim becerilerini artırma
-İlişkinin güçlü yanlarını fark etmeyi sağlama
-Ailede yaşanan çatışma ve uyumsuzlukların çocuk psikolojisi üzerindeki etkilerini ele alma.
Sağlıklı bir ilişki elbette tartışmaların olmadığı bir ilişki anlamına gelmez. Nitekim tartışmanın olmadığı bir ilişki düşünülemez. Ancak tartışmalar; ilişkiyi güçlendirmekten çok yıkıcı etkiler bırakıyorsa o noktada önlem alınması gerekir.
İletişim ve ilişkide yapılan en büyük hatalardan biri duygularımızın nedenini kendimizde de aramak yerine hep dışarıda aramaktır. “Beni üzdün”, “Beni kırdın”, “Beni mutlu et” yaklaşımı yerine “Beraber nasıl mutlu olabiliriz” yaklaşımına büründüğümüzde pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir. “Ben” demek yerine “Biz” diyebilmek ve “Biz” olmayı başarabilmek çok şeyin üstesinden gelecektir.
Evlilik terapisinde mutlu bir evlilik için yapılması önerilen yöntemlerden biri de “üç maymunu oynamak”tır. Günümüzde “üç maymunu oynamak” ifadesi insanın gördüğü, duyduğu, bildiği şeyleri “çıkarı için” görmemiş, duymamış, bilmiyormuş gibi yapması anlamında kullanılmaktadır. Oysa “üç maymun oynamak” Japonya’daki bir tapınakta resmedilmiş olan bir öğretidir. Tapınağın duvarındaki kabartmada biri gözünü, diğeri kulağını, diğeri de ağzını kapatmış üç maymunla tasvir edilen bu öğretinin özü “kötüye bakmamak, kötü olanı dinlememek ve kötü şeyler söylememektir.” Yapılması gereken tek şey eşin yaptığı her hatayı görüp yüzüne vurmamak, söylediği her kötü sözü duyup karşılık vermemek ve kötü konuşmamaktır.
Evliliklerin ilk birkaç yılı zordur. Birbirinden farklı iki kişinin aynı çatı altına girmesi beraberinde birtakım anlaşmazlıkları getirebilir. Ancak bu noktada çiftlerin birbirini olduğu gibi kabul etmesi, birbirlerini değiştirmeye çalışmaktan çok birbirlerini anlamaya odaklanması büyük önem taşımaktadır.
Evliliğin ilk yıllarında uyumsuzluk, çatışma ve ayrılık riski yüksektir. Bu dönemi atlatan çiftlerde çocuk sahibi olduktan sonra da evlilikte çatışmalar görülebilmektedir. Ailede yaşanan çatışma ve uyumsuzluklar çocuk psikolojisini doğrudan etkilemektedir. Çocukta gelişen psikolojik sorun tamamen bireysel bile olsa, tedavide ebeveynlerin işbirliği ve birlikte hareket etmesi çok önemlidir. Bundan dolayıdır ki evlilik terapisi bu noktada yine tedaviye destek olacaktır.
Eğer bir evlilikte ‘iyi ki’ lerle başlayan cümlelerden çok ‘keşke’lerle dolu cümleler yer alıyorsa bir uzmana başvurmak gerekmektedir.