İlişkilerimizin flört dönemlerinde birbirimize roller yükleriz. Daha doğrusu her birimiz karakterimiz ve potansiyelimiz doğrultusunda ilişki içerisinde bir takım sorumluluklar alırız. Bu sorumluluklar her ilişkinin dinamiğine ve ilişkiyi yaşayan kişilerin karakterlerine göre değişkenlik gösterebilir. İlişki içerisinde kavgaları yatıştırma rolü bunlardan birisidir. İlişki içerisinde yaşanan tartışmalar, anlaşmazlıklar gayet normaldir. Bunların sebebinin aileden öğrendiğimiz bilgilerin karşı tarafınkilerle çatışması olduğunu söyleyebiliriz ki bu ilişki içerisinde güç savaşı kavramını doğurur.
İlişki içerisinde rollerden biride organizatörlüktür. Yapılacak aktivitelerin planlanması, eylemlerin seçilmesi gibi açıklayabiliriz.
Sizde fark ettiniz değil mi şimdi aktivite planlarını hep bir tarafın yaptığını?
Bunun temel sebebi bizim yerimize işleri yapan biri olduğunda kuzu kuzu uyum sağlamamız ve mutlu olmamızdır. Flört döneminde çok kolay ve kendiliğinden paylaşılan bu ufak roller evliliğe geçince çok ciddi savaşlara yol açabilir. Çünkü artık bir evin içerisindeyizdir ve yapılacak yığınla iş vardır. Hani her iş yerinde birilerine sürekli iş kitleyen ya da her işi yapmaya çalışan, kimseye rol vermeyen iki tip vardır ya işte evlenince de bireyler bu iki tipe dönüşürler. Birincisi sorumluluk almaya üşenen tipler ikincisi ise “en doğru benim geçmişten getirdiğim bilgiler” diyen ve bütün işleri yapan tiplerdir. Bu iki tip de aslında arızalıdır. Evlilikte bunun bir orta noktası bulunabilir. Örneğin evin muhasebesi para yönetimi konusunda herkes çok yetenekli olduğunu sanabilir fakat ne yazık ki durum böyle değildir. Bu rolün mutlaka bilen birisine bırakılması şarttır. Günümüzde artık yeni evlenmiş ve evde oturan çalışmayan insan bulmak zordur. Bunun sebebi ekonomik sebeplerdir. Artık üniversite okuma oranının da artmasıyla herkes kariyer konusuna önem vermektedir. Bundan dolayı evin rutin temizlik işlerinin bir tarafa yüklenmesi mümkün değildir. Fakat temizlik de aynı para yönetimi gibi yanlış yapıldığında tahribat bırakabilecek bir iştir. Bu yüzden özellikle hanımefendilerin bu konuda evde iş dağılımı yapılırken doğu yönetimi yapmaları gerekebilir.
Bazı insanlar doğuştan sorumluluk peşinde koşarlar bazıları ise sorumluluk almaktan çekinirler. Çekinen tipleri asla kaçan tiplerle karıştırmamak gerekir. Çekinen tiplerin geçmişte insiyatif kullandıklarında başlarını belaya soktukları ve sonrasında sorumluluk almaktan çekinen tiplere dönüştükleri ve ileriki yaşlarında bilinçaltından gelen kaçınma içgüdüsüyle sönük kaldıkları gözlemlenmiştir. O tiplere ne yapmaları gerektiğini söylediğiniz takdirde çok sadık birer askere dönüştüklerini görebilirsiniz.
[*]Sorumluluktan kaçanlar için ne yapmak gerekir peki?
Bu zor bir konudur fakat şöyle bir yol izlenebilir. Verilecek olan sorumluluğu kendisinin yaratmasına ve tanımlamasına olanak verip onların biraz narsistik yönünü okşarsanız onları da birer sadık askere dönüştürebilirsiniz. Bu tiplere sorabileceğiniz altın sorular arasında; “Sence burada ne yapmalıyız?” “Bir konuda senin önerine ihtiyacım var.” hatta abartarak “ Sen olmazsan ben bunu halledemem ki “ gibi ifadeler yer alabilir.
Evliliklerdeki bir diğer rol sorunsalı ise mutfak görevleridir. Bir önceki paragrafta belirttiğimiz gibi artık iki tarafta çalıştığı için akşam eve gelinince yapılacak yemek bazı durumlarda çok büyük bir krize yol açabilir. Özellikle yeni evlenmiş bireylerden her biri o yaşlarına kadar eve geldiklerinde hazır sofra ve muhteşem anne yemekleriyle karşılaştıkları için yeni evlerinde hazır sofraya oturmak isterler. İşte bu durumda gerçekten bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Bu konuda da yine iş bölümü olması gerekir fakat mutfak konusunda deneyimli birinin deneyimsiz birine ne yapması gerektiğini söylemesi ve iş bölümünü kolaylaştırması gerekir. Bilgili olan tarafa biraz fazla iş yükü kalabilir fakat zamanla yetiştireceği diğer eleman bilgilendikçe sorumluluk almaya başlayacak ve daha fazla iş yapmaya başlıyor olacaktır.
Buraya kadar basit iş dağılımını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bundan sonrasında ise sahne arkasında kalan fakat aile dinamiklerinin temel direklerini oluşturan karı-koca rollerine göz atıyor olacağız. Güzel bir flört döneminden sonra evlenme kararı vererek düğününüzü yaptınız. Yediniz içtiniz. Eğlendiniz. Bir de üstüne balayı patlattınız. Değmeyin keyfinize. Balayı bitti. Evinize döndünüz. Tatil bitti. İşler başladı.
[*]Şimdi ne olacak ? Ne mi olacak? Kararı veren sizdiniz. Şimdi “Ne olacak?” diye mi soruyorsunuz?
Evlilik kurumundan size birer tane hediye geldi. İki ceket hemen incelemeye başladınız. Gıcır gıcır, mis gibi iki tane ceket. Biraz şaşkınlıktan sonra üzerinize denemeye karar verdiniz. Bir de baktınız ki üzerinize biraz büyük geldiler. Çiftlerden birinin aklına hemen dahice bir fikir geldi. “Sanırım yanlış denedik. Gel sen benimkini dene ben de seninkini deneyeyim. Yok bu da olmadı. Eee napalım terziye mi götürsek ? Aslında biraz beklesek mi? Belki biraz büyürüz. Bu ceket seneye senin üstüne oturur gibi. Markası neymiş acaba?” Derken bir baktınız ki kadın için olanında “karı” markası erkek için olanında ise “koca” markası var. İşte şimdi fark ettiniz bunlar sizin yeni rolleriniz. Sevgiliyken de vardı ceketleriniz. İkisinin de markası aynıydı “sevgili”. Şimdi yeni ceketleriniz var. Bu ceketlerin üzerinize büyük gelmesinin nedeni büyüyecek olmanız değil,“sevgili” ceketlerinizi tozlu dolaplarınıza kaldırıp unutmak yerine içlerine dikebilesiniz diye yer bırakılmış olmasıdır. Ne kadar da düşünceli kurummuş. İlişkinizde birkaç tane ceket giyiyor olacaksınız. Her aşama bir ceketi temsil ediyor olacak. Sevgili, karı-koca, anne-baba, dede-anneanne ceketleri olacak. Her üst aşamaya geçtiğinizde eskilerini dolaba kaldırırsanız ilişkinizin temel dinamiğini terk etmiş olursunuz. Bu da sizi birbirinizden uzaklaşmaya itebilir. İlişkinizdeki tutkuyu, aşkı, romantizmi canlı tutabilmek için her zaman ilişkinizin sevgililik zamanından yararlanmanız gerekir.
[*]Peki nedir bu karı-koca rolleri? Sorumlulukları nelerdir ? Ne iş yaparlar ?
İşte bunların cevabı sizin geçmişten getirdiğiniz bilgilerle açıklanabilir. Şimdi bu yazıyı okurken evliliğiniz içerisinde kendinizi gözlemlemeye çalışın. Aynı anneniz ya da babanız gibi misiniz evlilik içerisinde? Neden acaba? Çünkü bu rolleri onlardan öğrendiniz ve kendi ilişki dinamiğinize ve kendi karakterinize göre şekillendirdiniz. Bir önceki paragraflarda bahsettiğimiz gibi evin rutin işleri konusunda eşit dağılım yapıp evin sorumluluğunun balansını iyi ayarlarsanız zaten geçmişten getirdiğiniz bilgileri kullanarak “karı-koca” rollerini çok rahat yerine getirebilirsiniz. Sadece sınırlarınızı belirleyin ve ilişkinizi yaşamak için üçüncü bir alan yaratın. Yani ilişkinizde eşit payda “BEN-SEN-BİZ” olsun. Gerisi kendiliğinden gelişir zaten. “Ben” ve “Sen” kısımlarını beslerken, doyururken yalnız kalalım. “Biz” kısmını beslerken ise mutlaka beraber olalım, yeterlidir. Birde başta yaptığınız gibi deneme amaçlı ya da kendinizinki eskimiş, diğerinizin ceketi elinizin altında bile olsa asla ve asla birbirinizin ceketlerini giymeyin. Yeni ceketleriniz hayırlı olsun. İçlerine sevgili ceketlerini yamalatmayı unutmayın.“BİZ” kısmını beslerken ona bolca ihtiyaç duyacaksınız.