iltasyazilim
FD Üye
Evrensel DeğerlerEvrensel Değerler Hakkında Data
Evrensel Değerler Evrensel degerler hakkında bilgiler
Evrensel Değerler
Evrensel değerler konusuna girmeden önce değer kelimesi üzerinde duralım:
“Bedel kelimesinin sözlük anlamı “Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet, bir şeyin ya da şahsın taşıdığı yüksek ve yardımsever nitelik veya kıymet “ olarak verilmiştir
Değer kelimesini, psikolojik açıdan ele aldığımızda, us, eylem işlem yada nesnenin insan için taşıdığı önemi belirleyen, niteliğe ve niceliğe ilişkin inançlardır biçiminde tanımlayabiliriz
Bir insan, öteki insanların, onlara ait özellikleri, niyetleri ve istekleri, davranışları hakkında hüküm verirken, kendisine ait olan değerler penceresinden bakar Bu pencereden gördükleri, çerçeve içerisinde kalıyorsa onaylar aksi taktirde yadırgar ve reddeder
Değer kelimesine toplumsal açıdan baktığımızda, farklı alanlara yönlendirilmiş olaylar, olgular ve görüşler karşısında bireylerin tepki ve us birliği olarak tanımlayabiliriz
Anlaşılacağı üzere, kişi, çevresini sahip olduğu değerlere kadar yargılar bununla birlikte, kişi çevre tarafından, toplum değerlerine kadar yargılanır Bu iki taraflı yargılamaların, toplum bireyleri aralarında bir istikrara kavuşması noktasında, toplumsal bir kültür değerleri bütününün oluştuğu görülür
Ama oluşan her kültür, sahip olunması gereken değerleri ihtiva etmeyebilir Psikolojik olarak sağlığa zararlı halk mevcudiyeti nasıl doğal ise, sosyolojik olarak hasta toplumlar bulunabilir
Bireysel ve toplumsal, yani kültürel değerlerin ne olduğunu netletleştirdikten sonradan, “Evrensel Değerler ifadesi ile neyin sinyâl edildiğini anlamaya çalışalım
Doğaya baktığımızda, onun her bir parçasının kusursuzluğunu ve sayılamayacak kadar fazla parçanın, inanılmayacak kadar mükemmel uyumunu görürüz Bunu, keşfedilmiş en büyük astronomik sistemlerden, gözümüzle görebildiğimiz en minik parçasına değin gözlemlemek mümkündür
Bunun sonucunda ise, söyleyebiliriz fakat; doğa emin doğrular, gerçekler, kurallara tarafından işler ve bu kurallar, gerçekler ve doğrular bütün evren için geçerli olacaktır
İnsan oğlunun da, bu evrenin içerisinde, onun bir parçası olarak varlığını sürdüğünü, düşündüğümüzde, insanoğlu için de, evrende değişmez doğrular, gerçekler ve kurallar olması gerektiği sonucuna varırız
Evrensel değerler kavramı da, bu us ışığında ortaya çıkmıştır Evrensel bedel olarak nitelendirilen bir olgunun, uluslararası bir nitelik kazanmış olduğu tüm insanlığı ilgilendirdiği insanın doğasında mevcut olduğu varsayılır
Günümüzde, evrensel değerler denilince çoğunlukla, insanın doğuştan olan sahip olduğu yargı ve özgürlükler, belirlenmiş kriterlere yan olarak yaşamasını garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal layık yargıları anlaşılmaktadır Kültürleşme sürecinde tüm dünya milletlerinin paylaşmaları gereken müşterek kültür öğeleridir
Uluslar arası düzeyde insan hakları, hayvan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, emekçi hakları, hasta hakları ve azınlık hakları olarak algılanmakta ve başvuru alanı bulmaktadır
Evrensel değerleri, doğanın içinde kendiğilinden var olan değerler olarak tanımlamıştık öte taraftan, doğa kanunları ile ahenkli olan canlıların güçlendiği, uyumu yakalayamayanların zayıfladığı ve kuvvetsiz olanların yeniden tabiat göre elendiği, kanıtlanmış bir gerçektir Bu reel “Doğal Seleksiyon olarak adlandırılmaktadır
Kültürün de toplumsal ve canlı bir vaka olduğunu göz önüne alarak, sahip olduğu değerlerin evrensel değerlerle taban tabana zıt olduğu bir kültür düşündüğümüzde bu kültürün dolayısıyla toplumun doğal seleksiyona ast tutularak, doğa kadar yok edileceği sonucuna varmak yanlış olmaz fakat; bu konu Insanbilim Uzmanı Robert Edgerton göre yapılan incelemeler ile kanıtlanmıştır
Robert Edgerton, tarihte yaşayan üç yüz kadar uygarlığı incelemiş bu uygarlıklar içerisinde kültürleri evrensel değerlerden mahrum olanların vakit içinde yok olduğu sonucuna varmıştır Kültürel değerler ve evresel değerler arasındaki ilişkinin ne değin kayda değer olduğu görülmektedir
Bütün bunların ışığında, prehistorik çağlardan beri varlığını sürdürmekte olan Türk Milletinin, sahip olduğu kültürel değerlerin evrensel değerler ile büyük oranda örtüştüğü, değişimini ve gelişimini evrensel değerler doğrultusunda devam ettirdiği sonucuna varabiliriz Binlerce takvim sağlam kültürel kökümüze karşın Türk Milletinin kültürü de çağımızdaki şaşkın bilimsel ve teknolojik gelişmelerle, bütün dünyanın yaşadığı metamorfoz atağı içerisinde payına düşen değişimi yaşamaktadır Bu hızlı değişimin, tarihimizde yaşanmış olan üstün değerleri kayba uğratmadan, bir gelişim şeklinde yaşatmak ise, metamorfoz istikametinin evrensel değerler doğrultusunda gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır
Halkımızın düşük eğitim seviyesi göz önüne alındığında, evrensel değerlerin Silahlı Kuvvetlerde devir yapan rütbeli personel tarafından anlaşılmasının, ve vatani görevini yapan erbaş ve erlerin bu bakış açısı ile yönlendirilmesinin, yaşanan kültürel değişimin, bir gelişim olarak yaşanmasına büyük katkısı olacağına inanıyorum
Her birimiz düşünerek veya hislerimize başvurarak böylece fazla değerin evrensel olduğuna hükmedebiliriz Bu değerlerin insan ve toplum için zararlı olduğu ispatlanmadıkça, bunun yanlışlığı da bahis edilemez
Ben, bu günkü takdimimde, Robert Edgerton ’ın üç yüz uygarlığı inceleyerek tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği evrensel değerlerden bahsedeceğim
a Gerçeğe Saygı
Hürmet, kısaca, benliğimiz dışındaki bir olgunun mevcudiyetinin kabulüne bahşedilen onaydır Kelimenin kökü de varlığını kabul ettiğimiz şeylere uyguladığımız bir fiilden gelmektedir: “Saymak
Gerçeğe hürmet, “gerçeğin bizim isteğimize tarafından değiştirilemeyeceği inancı ve “davranışlarımızı gerçeği düşünerek yapmak demektir
Gerçeğe saygı dendiğinde akla gelen bilimdir Bilimin özünde gerçeğe saygı vardır Bilimin gücü ve gerçeğe saygının önemi, insanoğlunun karşılaştığı büyük zorlukları bu yaklaşımla çözmüş olmasında yatar
Yalanı özendirme eden bir toplumda yaşayan bir kişiye, “ülkemizde erozyon var derseniz ; ondan da “Yok efendim erozyon merezyon, nereden uyduruyorsunuz bunları, yeniden konuşturmayın bu adamı gibi bir cevap alma ihtimalimiz yüksektir Çünkü gerçekle yüzleşme ve üzerine gitme cesaretini uygulamak zordur
Gerçeğin örtbas edildiği ya da çarpıtıldığı yerde aklın ve sağ duyunun yerini korku almaktadır Sağ duyunun yerini alan dehşet bir uçtan bir uca, kötü niyetli o kadar çok kimse insanları fiziksel ve manevi yönden sömürebilmekte, topluma istedikleri amaçlar peşinde koşturabilmektedir
Bu gerçeği çok iyi bilen Atatürk, “Dünyada her şey için uygarlık için, yaşam için, başarı için en reel yol gösterici yol ilimdir, fendir İlmin fennin dıştan yol gösterici seslenmek gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır özdeyişiyle açıklama etmektedir
b Bireysel Bütünlük
Kişisel bütünlük insanın özünün, sözünün ve davranışının bir tüm içinde olmasıdır
Kişisel bütünlüğün özünde gerçeğe saygı vardır İnsanın her şeyden çok, kendisi ile ilgili bilgiye ihtiyacı vardır Ahlaklı ve faziletli insan, kendisini tanıyan, tanımaya çaba eden, bilhassa, farkına vardığında kendisine acı veren eksiklikleri ile yüzleşme cesaretini gösterebilen insandır
İnsan ilişkilerinin temelinde güven yatar İnsanların Mevlana ’nın deyişiyle “ Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol şeklinde ifadesini bulan, kişisel bütünlüğe sahip bir insana güvenmemeleri mümkün değildir Karşılıklı güven ve anlayış toplumun istikrarını da karşılayan önemli bir dayanak noktasıdır
Bireysel bütünlüğe değerinde verilmeyen bir toplumda ahali “mış gibi davranırlar Bu stil ilişkilerin etken olduğu toplumlarda verilen sözler tutulmamakta ve ağzından çıkan sözlerin ikna ve yaptırım gücü olmamaktadır
Daha geniş anlamıyla tekrar tanımlarsak, kişisel tamlık kişinin kendi kendini aldatmaması, inandığı değerler çerçevesinde yaşamını oluşturmasıdır
* Hakkaniyet
Yargı ve hakkaniyet, bütün kültürlerde bulunan değerlerdir Yargı kavramının ve hukuk sistemlerinin özünde bu değerler vardır
Hakkaniyet, haklı olana hakkını belirlemek demektir Bunu, “Emek mukabili olmayan adalet mevcut değildir özdeyişiyle Atatürk fazla hoş ifade etmiştir Kültürü hakkaniyete değer veren bir toplumda haklı olan güçlü, hakkaniyete layık verilmeyen toplumda ise güçlü olan haklı konumunda olmaktadır Hakkaniyete layık vermeyen toplumlarda zamanla yalan, hırsızlık, görevi istismar etme gibi fena davranışlar artmakta, dürüst insanlar ezilmekte, nefret kültürü gelişmekte, yolsuzluk artmaktadır
Son olarak “Yiğidi öldür, hakkını yeme atasözümüz, hakkaniyet kavramının önemine muhabere etmektedir
d İnsan Onuruna Hürmet
İnsan onuru “canın bir parçasıdır ve allah vergisi kazanç Her insan ister yeni doğmuş bir bebek, ister fakir, ister varlıklı olsun onurları yönünden eşit bulunmaktadır
Kültürü, insan onuruna değerinde veren bir toplumda çocuğa da bedel verilir Çocuğa gösterilen dikkat ve saygı fiilen o toplumun geleceğine yapılan yatırımdır
Bireyin en değerli varlığı onurudur Kişi onuruyla yükselir Bir ’in değeri olmadan, çoğun değeri olamayacağına kadar, toplumdaki insana bedel verilmeden bir ailenin, bir kurumun, bir ulusun değeri oluşturulamaz
İnsan onuruna değerinde verilmeyen toplumda zorlama ve dehşet kültürü gelişmekte ve insanların özgürce yeni şeyler üretmeleri de olası olamamaktadır
Lider personel olarak bizlerin, yönetirken göstermek mecburiyetinde olduğumuz vasıtaların en ön önemlisi insandır İnsan faktörünün iştirak etmediği hiçbir etkinlik söz konusu değildir Personelini nesnel, vicdani ve insani niteliklerde idare eden bir amir veya idarecinin mutlaka başarılı olacağı kabul edilmelidir Böyle bir idarecinin mutlaka sevilip sayıldığı ve nihayet personelinin en yakın desteğine sahip olduğu tecrübelerle sabittir
Liderlerin bunu uygularken, personeline uygun davranışlar sergilerken uygulaması gereken genel kurallar, nizamlar ve disiplin sağlayıcı davranışlardan taviz vermesi zorunlu değildir Bilhassa silahlı kuvvetler yapısı içinde disiplini bozucu davranışlara göz yummak hakkaniyetli adet edinmek seslenmek değildir Disiplinli elde etmek da despot bir idare göstermek değildir Çünkü disiplinin tanımı içinde ''Astın ve üstün hukukuna riayet ’ vardır
Türk tarihinde yöneticilerin halka insan onuruna saygılı ve hakkaniyetli davranmalarını buyuran öyle çok eser vardır Atilla'nın liderlik sırlarında şöyle der:
“Komutanlar başkalarının değerlerini anlayıp takdir edebilmeli, diğer kültürlere, inanç ve geleneklere karşı saygılı ve sağduyu olmalıdır
İnsanlara eşdeğer adil ve insan onuruna saygılı yararlanmak bu dek önemli olduğuna kadar bizler astlarımıza nasıl davranmalıyız? Bu sorunun cevabını tarih baştan başa bütün komutanlar aramış ve değişik sonuçlara varmışlardır Bunların ışığında, kabul görebilen bazı tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz:
* Astlarınızı inançlarıyla alay etmeyin hürmet duyun
* Astlarınıza fena söz sarf etmeyin
* Astlarınıza onları onur kırıcı işler vermeyin
* Aynı işi yapan kişiler arasında işini daha iyi yapanları bir teşekkürle de olsa ödüllendirin
* Haklarını koruyun
* Cezalandırmak gerektiğinde cezanın şiddetini iyi ayarlayın
* Astlarınıza güvendiğinizi hissettirin
* Astlarınızı gerektiği zamanlarda bilgilendirin
e Hizmet
Özet Olarak “biz yaşadığımızdan nedeniyle birbirimize hizmet etmekle yükümlüyüz İfadesi hizmet değerini özetlemektedir
Dünyadaki canlı cansız tüm varlıklar, doğrusu farkında olmadan birbirlerinin yaşamlarını devam ettirebilmelerine asistan olmaktadır
Hizmet değerini yitiren toplumlar milli birlik kavramını da kaybettiğinden yok olmaya hükümlü olmaktadırlar Nitekim tarih böyle örneklerle doludur
Türk Kurtuluş Savaşı, yurttaşların, şahsi çıkarlarını bir yanlamasına bırakarak, yurdu ve milleti kurtarma gayesiyle kenetlendiği, başarılı bir çaba ve ulusal birlik örneğidir Kıt imkanlara rağmen insanlar yurda hizmeti onurla bir ödev sayarak mücadeleden yılmamış ve zafere ulaşmıştır
f Sevgi
Sevgi, insanın en esas ihtiyaçlarından birisidir Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılması, incelmesi ve bu nedenle sürekli ve varlıklı ışık halkası gelmesidir
18 yüzyılda yaşayan Alman filozof Arthur Shopenhauer, etik üzerine yaptığı fikri çalışmaları ile felsefe dünyasına ahlak konusunda yeni bir çığır açmış, yeni bir felsefe dalının Etik Felsefesinin oluşmasına öncülük etmiştir Shopenhauer ’a kadar, egoist bir varlık olan insanı, doğada var olan reel ahlak doğrultusunda davranışa sevk edebilecek tek bir kök vardır Bu kök ise, insanın benliği dışındaki bir varlığın ızdırabını kendi benliğine dahil ederek acıyı kendi acısıymış gibi algılaması ve bu acıyı ortadan kaldırmak için somut bir kazanım amacı gütmeksizin, mücadele sarf etmesidir
Sevgi de bunu gerektirir Buna kadar ahlaklı davranışın tek ve hakiki temelinin sevgi olduğu sonucunu çıkarabiliriz
Benliğimiz dışındaki bir varlığa sevgi ile yaklaşabilmek, o varlığın gerçeklerini anlayabilmek ve kabul etmekten ve devamında bir çıkar amacı gütmeksizin harekete geçebilmekten geçer
Yurt sevgisi de, kimsesiz yalın bir sevgi değildir, bir takım değerlerle doğrularla ilişkilidir Yurt sevgisi bir insanın kendisinden başlayarak ailesini, dostlarını, çalıştığı kurumu, ülkesini ve insanlarını, doğasını ve bütün dünyayı fark etmesi anlamlı bulması, devamında değerli bulması ve sonuçta sevmesinden başka bir şey değildir
“Bir ülkenin geleceğinin teminatı, o ülkenin yurttaşlarının bilincinde yatar Bilinçli yurttaş ülkesini gerçekte seven yurttaştır Bu yurdu sevdiği süre nasıl bir gelecek yarattığının farkındadır İnsan, ancak yanlışlardan temizlenmiş bir bilinçle kendisine, ailesine, çocuklarına, topluma ve ülkesinin sorunlarına eğilerek içten yaklaşımlar ve dürüst tepkiler geliştirebilir
*
Evrensel Değerler Evrensel degerler hakkında bilgiler
Evrensel Değerler
Evrensel değerler konusuna girmeden önce değer kelimesi üzerinde duralım:
“Bedel kelimesinin sözlük anlamı “Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet, bir şeyin ya da şahsın taşıdığı yüksek ve yardımsever nitelik veya kıymet “ olarak verilmiştir
Değer kelimesini, psikolojik açıdan ele aldığımızda, us, eylem işlem yada nesnenin insan için taşıdığı önemi belirleyen, niteliğe ve niceliğe ilişkin inançlardır biçiminde tanımlayabiliriz
Bir insan, öteki insanların, onlara ait özellikleri, niyetleri ve istekleri, davranışları hakkında hüküm verirken, kendisine ait olan değerler penceresinden bakar Bu pencereden gördükleri, çerçeve içerisinde kalıyorsa onaylar aksi taktirde yadırgar ve reddeder
Değer kelimesine toplumsal açıdan baktığımızda, farklı alanlara yönlendirilmiş olaylar, olgular ve görüşler karşısında bireylerin tepki ve us birliği olarak tanımlayabiliriz
Anlaşılacağı üzere, kişi, çevresini sahip olduğu değerlere kadar yargılar bununla birlikte, kişi çevre tarafından, toplum değerlerine kadar yargılanır Bu iki taraflı yargılamaların, toplum bireyleri aralarında bir istikrara kavuşması noktasında, toplumsal bir kültür değerleri bütününün oluştuğu görülür
Ama oluşan her kültür, sahip olunması gereken değerleri ihtiva etmeyebilir Psikolojik olarak sağlığa zararlı halk mevcudiyeti nasıl doğal ise, sosyolojik olarak hasta toplumlar bulunabilir
Bireysel ve toplumsal, yani kültürel değerlerin ne olduğunu netletleştirdikten sonradan, “Evrensel Değerler ifadesi ile neyin sinyâl edildiğini anlamaya çalışalım
Doğaya baktığımızda, onun her bir parçasının kusursuzluğunu ve sayılamayacak kadar fazla parçanın, inanılmayacak kadar mükemmel uyumunu görürüz Bunu, keşfedilmiş en büyük astronomik sistemlerden, gözümüzle görebildiğimiz en minik parçasına değin gözlemlemek mümkündür
Bunun sonucunda ise, söyleyebiliriz fakat; doğa emin doğrular, gerçekler, kurallara tarafından işler ve bu kurallar, gerçekler ve doğrular bütün evren için geçerli olacaktır
İnsan oğlunun da, bu evrenin içerisinde, onun bir parçası olarak varlığını sürdüğünü, düşündüğümüzde, insanoğlu için de, evrende değişmez doğrular, gerçekler ve kurallar olması gerektiği sonucuna varırız
Evrensel değerler kavramı da, bu us ışığında ortaya çıkmıştır Evrensel bedel olarak nitelendirilen bir olgunun, uluslararası bir nitelik kazanmış olduğu tüm insanlığı ilgilendirdiği insanın doğasında mevcut olduğu varsayılır
Günümüzde, evrensel değerler denilince çoğunlukla, insanın doğuştan olan sahip olduğu yargı ve özgürlükler, belirlenmiş kriterlere yan olarak yaşamasını garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal layık yargıları anlaşılmaktadır Kültürleşme sürecinde tüm dünya milletlerinin paylaşmaları gereken müşterek kültür öğeleridir
Uluslar arası düzeyde insan hakları, hayvan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, emekçi hakları, hasta hakları ve azınlık hakları olarak algılanmakta ve başvuru alanı bulmaktadır
Evrensel değerleri, doğanın içinde kendiğilinden var olan değerler olarak tanımlamıştık öte taraftan, doğa kanunları ile ahenkli olan canlıların güçlendiği, uyumu yakalayamayanların zayıfladığı ve kuvvetsiz olanların yeniden tabiat göre elendiği, kanıtlanmış bir gerçektir Bu reel “Doğal Seleksiyon olarak adlandırılmaktadır
Kültürün de toplumsal ve canlı bir vaka olduğunu göz önüne alarak, sahip olduğu değerlerin evrensel değerlerle taban tabana zıt olduğu bir kültür düşündüğümüzde bu kültürün dolayısıyla toplumun doğal seleksiyona ast tutularak, doğa kadar yok edileceği sonucuna varmak yanlış olmaz fakat; bu konu Insanbilim Uzmanı Robert Edgerton göre yapılan incelemeler ile kanıtlanmıştır
Robert Edgerton, tarihte yaşayan üç yüz kadar uygarlığı incelemiş bu uygarlıklar içerisinde kültürleri evrensel değerlerden mahrum olanların vakit içinde yok olduğu sonucuna varmıştır Kültürel değerler ve evresel değerler arasındaki ilişkinin ne değin kayda değer olduğu görülmektedir
Bütün bunların ışığında, prehistorik çağlardan beri varlığını sürdürmekte olan Türk Milletinin, sahip olduğu kültürel değerlerin evrensel değerler ile büyük oranda örtüştüğü, değişimini ve gelişimini evrensel değerler doğrultusunda devam ettirdiği sonucuna varabiliriz Binlerce takvim sağlam kültürel kökümüze karşın Türk Milletinin kültürü de çağımızdaki şaşkın bilimsel ve teknolojik gelişmelerle, bütün dünyanın yaşadığı metamorfoz atağı içerisinde payına düşen değişimi yaşamaktadır Bu hızlı değişimin, tarihimizde yaşanmış olan üstün değerleri kayba uğratmadan, bir gelişim şeklinde yaşatmak ise, metamorfoz istikametinin evrensel değerler doğrultusunda gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır
Halkımızın düşük eğitim seviyesi göz önüne alındığında, evrensel değerlerin Silahlı Kuvvetlerde devir yapan rütbeli personel tarafından anlaşılmasının, ve vatani görevini yapan erbaş ve erlerin bu bakış açısı ile yönlendirilmesinin, yaşanan kültürel değişimin, bir gelişim olarak yaşanmasına büyük katkısı olacağına inanıyorum
Her birimiz düşünerek veya hislerimize başvurarak böylece fazla değerin evrensel olduğuna hükmedebiliriz Bu değerlerin insan ve toplum için zararlı olduğu ispatlanmadıkça, bunun yanlışlığı da bahis edilemez
Ben, bu günkü takdimimde, Robert Edgerton ’ın üç yüz uygarlığı inceleyerek tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği evrensel değerlerden bahsedeceğim
a Gerçeğe Saygı
Hürmet, kısaca, benliğimiz dışındaki bir olgunun mevcudiyetinin kabulüne bahşedilen onaydır Kelimenin kökü de varlığını kabul ettiğimiz şeylere uyguladığımız bir fiilden gelmektedir: “Saymak
Gerçeğe hürmet, “gerçeğin bizim isteğimize tarafından değiştirilemeyeceği inancı ve “davranışlarımızı gerçeği düşünerek yapmak demektir
Gerçeğe saygı dendiğinde akla gelen bilimdir Bilimin özünde gerçeğe saygı vardır Bilimin gücü ve gerçeğe saygının önemi, insanoğlunun karşılaştığı büyük zorlukları bu yaklaşımla çözmüş olmasında yatar
Yalanı özendirme eden bir toplumda yaşayan bir kişiye, “ülkemizde erozyon var derseniz ; ondan da “Yok efendim erozyon merezyon, nereden uyduruyorsunuz bunları, yeniden konuşturmayın bu adamı gibi bir cevap alma ihtimalimiz yüksektir Çünkü gerçekle yüzleşme ve üzerine gitme cesaretini uygulamak zordur
Gerçeğin örtbas edildiği ya da çarpıtıldığı yerde aklın ve sağ duyunun yerini korku almaktadır Sağ duyunun yerini alan dehşet bir uçtan bir uca, kötü niyetli o kadar çok kimse insanları fiziksel ve manevi yönden sömürebilmekte, topluma istedikleri amaçlar peşinde koşturabilmektedir
Bu gerçeği çok iyi bilen Atatürk, “Dünyada her şey için uygarlık için, yaşam için, başarı için en reel yol gösterici yol ilimdir, fendir İlmin fennin dıştan yol gösterici seslenmek gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır özdeyişiyle açıklama etmektedir
b Bireysel Bütünlük
Kişisel bütünlük insanın özünün, sözünün ve davranışının bir tüm içinde olmasıdır
Kişisel bütünlüğün özünde gerçeğe saygı vardır İnsanın her şeyden çok, kendisi ile ilgili bilgiye ihtiyacı vardır Ahlaklı ve faziletli insan, kendisini tanıyan, tanımaya çaba eden, bilhassa, farkına vardığında kendisine acı veren eksiklikleri ile yüzleşme cesaretini gösterebilen insandır
İnsan ilişkilerinin temelinde güven yatar İnsanların Mevlana ’nın deyişiyle “ Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol şeklinde ifadesini bulan, kişisel bütünlüğe sahip bir insana güvenmemeleri mümkün değildir Karşılıklı güven ve anlayış toplumun istikrarını da karşılayan önemli bir dayanak noktasıdır
Bireysel bütünlüğe değerinde verilmeyen bir toplumda ahali “mış gibi davranırlar Bu stil ilişkilerin etken olduğu toplumlarda verilen sözler tutulmamakta ve ağzından çıkan sözlerin ikna ve yaptırım gücü olmamaktadır
Daha geniş anlamıyla tekrar tanımlarsak, kişisel tamlık kişinin kendi kendini aldatmaması, inandığı değerler çerçevesinde yaşamını oluşturmasıdır
* Hakkaniyet
Yargı ve hakkaniyet, bütün kültürlerde bulunan değerlerdir Yargı kavramının ve hukuk sistemlerinin özünde bu değerler vardır
Hakkaniyet, haklı olana hakkını belirlemek demektir Bunu, “Emek mukabili olmayan adalet mevcut değildir özdeyişiyle Atatürk fazla hoş ifade etmiştir Kültürü hakkaniyete değer veren bir toplumda haklı olan güçlü, hakkaniyete layık verilmeyen toplumda ise güçlü olan haklı konumunda olmaktadır Hakkaniyete layık vermeyen toplumlarda zamanla yalan, hırsızlık, görevi istismar etme gibi fena davranışlar artmakta, dürüst insanlar ezilmekte, nefret kültürü gelişmekte, yolsuzluk artmaktadır
Son olarak “Yiğidi öldür, hakkını yeme atasözümüz, hakkaniyet kavramının önemine muhabere etmektedir
d İnsan Onuruna Hürmet
İnsan onuru “canın bir parçasıdır ve allah vergisi kazanç Her insan ister yeni doğmuş bir bebek, ister fakir, ister varlıklı olsun onurları yönünden eşit bulunmaktadır
Kültürü, insan onuruna değerinde veren bir toplumda çocuğa da bedel verilir Çocuğa gösterilen dikkat ve saygı fiilen o toplumun geleceğine yapılan yatırımdır
Bireyin en değerli varlığı onurudur Kişi onuruyla yükselir Bir ’in değeri olmadan, çoğun değeri olamayacağına kadar, toplumdaki insana bedel verilmeden bir ailenin, bir kurumun, bir ulusun değeri oluşturulamaz
İnsan onuruna değerinde verilmeyen toplumda zorlama ve dehşet kültürü gelişmekte ve insanların özgürce yeni şeyler üretmeleri de olası olamamaktadır
Lider personel olarak bizlerin, yönetirken göstermek mecburiyetinde olduğumuz vasıtaların en ön önemlisi insandır İnsan faktörünün iştirak etmediği hiçbir etkinlik söz konusu değildir Personelini nesnel, vicdani ve insani niteliklerde idare eden bir amir veya idarecinin mutlaka başarılı olacağı kabul edilmelidir Böyle bir idarecinin mutlaka sevilip sayıldığı ve nihayet personelinin en yakın desteğine sahip olduğu tecrübelerle sabittir
Liderlerin bunu uygularken, personeline uygun davranışlar sergilerken uygulaması gereken genel kurallar, nizamlar ve disiplin sağlayıcı davranışlardan taviz vermesi zorunlu değildir Bilhassa silahlı kuvvetler yapısı içinde disiplini bozucu davranışlara göz yummak hakkaniyetli adet edinmek seslenmek değildir Disiplinli elde etmek da despot bir idare göstermek değildir Çünkü disiplinin tanımı içinde ''Astın ve üstün hukukuna riayet ’ vardır
Türk tarihinde yöneticilerin halka insan onuruna saygılı ve hakkaniyetli davranmalarını buyuran öyle çok eser vardır Atilla'nın liderlik sırlarında şöyle der:
“Komutanlar başkalarının değerlerini anlayıp takdir edebilmeli, diğer kültürlere, inanç ve geleneklere karşı saygılı ve sağduyu olmalıdır
İnsanlara eşdeğer adil ve insan onuruna saygılı yararlanmak bu dek önemli olduğuna kadar bizler astlarımıza nasıl davranmalıyız? Bu sorunun cevabını tarih baştan başa bütün komutanlar aramış ve değişik sonuçlara varmışlardır Bunların ışığında, kabul görebilen bazı tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz:
* Astlarınızı inançlarıyla alay etmeyin hürmet duyun
* Astlarınıza fena söz sarf etmeyin
* Astlarınıza onları onur kırıcı işler vermeyin
* Aynı işi yapan kişiler arasında işini daha iyi yapanları bir teşekkürle de olsa ödüllendirin
* Haklarını koruyun
* Cezalandırmak gerektiğinde cezanın şiddetini iyi ayarlayın
* Astlarınıza güvendiğinizi hissettirin
* Astlarınızı gerektiği zamanlarda bilgilendirin
e Hizmet
Özet Olarak “biz yaşadığımızdan nedeniyle birbirimize hizmet etmekle yükümlüyüz İfadesi hizmet değerini özetlemektedir
Dünyadaki canlı cansız tüm varlıklar, doğrusu farkında olmadan birbirlerinin yaşamlarını devam ettirebilmelerine asistan olmaktadır
Hizmet değerini yitiren toplumlar milli birlik kavramını da kaybettiğinden yok olmaya hükümlü olmaktadırlar Nitekim tarih böyle örneklerle doludur
Türk Kurtuluş Savaşı, yurttaşların, şahsi çıkarlarını bir yanlamasına bırakarak, yurdu ve milleti kurtarma gayesiyle kenetlendiği, başarılı bir çaba ve ulusal birlik örneğidir Kıt imkanlara rağmen insanlar yurda hizmeti onurla bir ödev sayarak mücadeleden yılmamış ve zafere ulaşmıştır
f Sevgi
Sevgi, insanın en esas ihtiyaçlarından birisidir Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılması, incelmesi ve bu nedenle sürekli ve varlıklı ışık halkası gelmesidir
18 yüzyılda yaşayan Alman filozof Arthur Shopenhauer, etik üzerine yaptığı fikri çalışmaları ile felsefe dünyasına ahlak konusunda yeni bir çığır açmış, yeni bir felsefe dalının Etik Felsefesinin oluşmasına öncülük etmiştir Shopenhauer ’a kadar, egoist bir varlık olan insanı, doğada var olan reel ahlak doğrultusunda davranışa sevk edebilecek tek bir kök vardır Bu kök ise, insanın benliği dışındaki bir varlığın ızdırabını kendi benliğine dahil ederek acıyı kendi acısıymış gibi algılaması ve bu acıyı ortadan kaldırmak için somut bir kazanım amacı gütmeksizin, mücadele sarf etmesidir
Sevgi de bunu gerektirir Buna kadar ahlaklı davranışın tek ve hakiki temelinin sevgi olduğu sonucunu çıkarabiliriz
Benliğimiz dışındaki bir varlığa sevgi ile yaklaşabilmek, o varlığın gerçeklerini anlayabilmek ve kabul etmekten ve devamında bir çıkar amacı gütmeksizin harekete geçebilmekten geçer
Yurt sevgisi de, kimsesiz yalın bir sevgi değildir, bir takım değerlerle doğrularla ilişkilidir Yurt sevgisi bir insanın kendisinden başlayarak ailesini, dostlarını, çalıştığı kurumu, ülkesini ve insanlarını, doğasını ve bütün dünyayı fark etmesi anlamlı bulması, devamında değerli bulması ve sonuçta sevmesinden başka bir şey değildir
“Bir ülkenin geleceğinin teminatı, o ülkenin yurttaşlarının bilincinde yatar Bilinçli yurttaş ülkesini gerçekte seven yurttaştır Bu yurdu sevdiği süre nasıl bir gelecek yarattığının farkındadır İnsan, ancak yanlışlardan temizlenmiş bir bilinçle kendisine, ailesine, çocuklarına, topluma ve ülkesinin sorunlarına eğilerek içten yaklaşımlar ve dürüst tepkiler geliştirebilir
*