iltasyazilim
FD Üye
Ey Aziz,
Cenabı Hakkm aziz kıldığı ve birçok ilahî nimetlere erme şerefine nail eylediği kimse
Bilesin ki
Allahü Teala, dilediğine hidayet eder ve zatı nuruna ulaştınr(2435)
Yukandaki cümle bir Ayeti Kerime mealidir Bir feyz kaynağıdır O feyz bulutlarmdan; şahud şimşekleri çaktığı zamanı düşün Neler olacağım tahmin eyle ve :
Allah rahmetim dilediğine tahsis eder(374)
Mealindeki yüce kelamın yapacağı inayet sayesinde, vuslat rüzgarlarının daima başında döndüğünü de düşün Anlamaya çalış Ve neler olabileceğini anlatacağız, dinle
îşte o zaman; kalb sahasında üns reyhanları kokmaya başlar Ve o reyhanlar; bir cennet bahçedeki gibi, boylandıkça boylanır ve etrafa kokular saçmaya başlar Ve o bahçede :
Ey Yusüf'e olan hasretim(12 84)
Nağmeleri ile şevk bülbülleri ötmeye başlar Ve sırlar aleminde; iştiyak şuleleri panidamaya başlar
Artık efkar kuşları? azamet fezasında kanatlanır Ve çevikliğin son haddiyle uçmaya başlarlar
Bunlara marifet hali ve marifet alemi adı verilir Bu alem uçsuz bucaksız vadilerle doludur Orada; üstün akla sahip olanlar dahi yolunu bulup, devam edemez Şaşırır Sonra orada öyle korkulu haller tecelli eder ki
Bir bakarsın; yüce bir heybet eli kalkmış; basında bekliyor Tepene ha indi; ha inecek Bu manzara karşısında; kavrayışın temelinden sarsılır
Sonra bakarsın ki, başka bir alem başlamış Perdelerin ötesinden sesler yükseliyor Hem de heybetli sesler Ona kulak mı dayanır ki? Ve derin manasını sezende yürek mi kalır ki? Tahayyül et:
Gerçek manasıyla Allah'ı takdir edemediler(691)
Mealindeki yüce manaya hangi kulak dayanır? Bu yumuşatılmış mana ya doğrudan doğruya, seni muhatab alsaydı; ne yapardın o zaman? O anda can vermez miydin?
Bu mana denizi çok engindir Orada azimet sefineleri yüzer îçinde ise; Hak yolcuları Onlar için, ne dalganın önemi vardır; ne de çeşitli deniz tehlikelerinin Sakın o yolcuları taşıyan sefineleri küçük sanmayasın
îşte onun tarifi:
O sefineler; dağlar gibi dalgalar arasından süzülür gider O, yolcuları çeker; götürür(1142)
Ve bu yüce manalar taşıyan cümle; aynı zamanda o yolcuların sefine yelidir Yelkenlerini iter
Düşün Bir daha bir daha düşün
Onlar Allah'ı; Allah da onları sever(554)
Bu Ayeti Kerimenin delalet ettiği derin manayı düşün O mana engin bir denizdir Ve bu denizin adı; aşk denizidir Mahabbet, sevgi denizidir Mahabbet ehli, bu denizde yelkenlisin! açar Ötelere doğru yol almaya başlar Yelkenli sefinelerinin; bir sağa, bir sola yatması, onları korkutmaz Dalgalar onlan yoldan alamaz
Dağlar gibi dalgalar gelir; onları altına almak ister Fakat inayeti Hak onları korur Onlar da bunu bilir Yine de yalvarmadan edemezler; herbiri:
Ya Rabbi, beni mübarek bir menzile indir Çünkü menzil sahiplerinin hayırlısı sensin(21101)
Diyerek yalvarmaya 'başlar Bu menzil ne olabilir ki? Lika ve
Hazreti Hakka yakınlıktan başka, Ne
var ki, her yerde olduğu gibi burada da
istidadlar konuşur
Yalvarırlar Yakanrırlar Ama:
O kimseler ki, haklannda tarafımızdan iyilik fermanı çıkmıştır(21 101)
Cümlesindeki manadan o başka elde bir şey yoktur O yolda kaybolan canları kim arar ki? Kesilen başları kim sorabilir ki Yalnız, kurtulması mukadder olanlar kurtulur Çünkü ezelî istidad öyle gelmiştir
Deniz kabarsın; dalgalar, o aşk yolcularını içine alsın isterse Hak ezelde kurtulmasını dilemişse; bir an içinde onları:
Cudî(1144)
Dağına salimen indirir
Artık onlara Rahmanın cezbelerinden bir cezbe gelmiştir Ellerinden tutmuş :
Doğruluk makamı(5455) Tabir edilen yere çekmiştir
Bu makam, ezelî istidada göre lütuf ve ihsanların yağdığı bir makamdır
Makam bir değil, bir çoktur Her makamı aşıp öbürüne geçmek için arada;
şahsa göre değişen bir veya birkaç durak olur Aslında tek olarak bilinen ama aşılması oldukça zor bir durak var ki,
hepsinin mutlaka uğrayacağı bir duraktır îşte o durak:
Ben, sizin Rabınız değil miyim?(7172)
Mealindeki cümlede gizlidir Bu durağı aşanın artık yolu, vuslat alemine doğru uzar Buraya kadar gelebilen istidadlı olsa gerek Bunu o yolcular da anlar; neşe ve şadlık içinde mest olurlar Hayran olurlar
Sonra onlara ilahî nimet sofraları serilir O sofralardan bol bol nasib alırlar Çünkü o nimetler:
O kimseleredir ki; onlar ihsan ettiler Sonra bunlar için HÜSNA ve ZÎYADE'si vardır(1026)
Ayeti Kerimesiyle tarif edilmektedir Burada, HÜSNA'yı tümden nimetler; ZÎYADE'yi ise, likai ilahî olarak anlatabiliriz
Hakka vasıl olmak isteyen herkes, bahsi geçen dalgalı ve engin denizleri aşmak zorundadır Onları aşıp, Hakka varmak için, bu yolda insana tek şey lazımdır: AŞK Bu olduktan sonra korkma Her denizi, deryayı aşarsın Ummanlar önünde bir hendek kadar uf alır Dağlar ve ovalar sana bir adımlık yol olur
Her yolcuyu bu yolda aşk yürütür Aşk bu yolda Hak erlerine bir ateş Bu ateş, onların herdem içim yakar kavurur Yansın Yanana su mu esirgenir; hastaya tabib mi gelmez ki? Hele bir de; yanan Hak aşıkının kalbi, hasta olan da onun gönlü olursa îşte böyle olanların içi yandıkça, aşk şarabı imdatlarına yetişir Aşk şarabından başka onların ateşini ne söndürebilirdi ki, zaten
Onlara aşk şarabı getiren kadehin adı; KÜRBÎYET'tir VÎSAL camıdır Yakınlık camı ve visal kadehi Ne güzel ve ne ulvî şey
O anda onları, huri misal sakiler dolanır Allah aşkıyla içi yananın özüne birşeyler boşaltır Yani AŞK ŞARABI Onlar, verene hiç bakmaz; içer, içer hiç kanmazlar Nasıl kansınlar, çünkü:
Onlara; Rabları pak şarabı içirdi(7621)
O ne ŞARAB'dır îçilirken visal olursa Ve sakisi ALLAH onun şanı, çoktan da çok yücedir
Artık onlar, ereceklerine ermişlerdir Bulacaklarım da bulmuşlardır Bilmem daha ne bulmaları istenir ki Onu bulmayan niçin durur ki Onu bulan da neden mahrum olur ki
Son yolculuk durağı orasıdır Oraya vasılolduktan sonra, sonsuz ve ebedî mülk ve devleti bulurlar
ışte onların erdiği alemi anlatan Ayeti Kerime:
Baksan Sonra dönüp yine baksan Ne görebilirsin ki? Nimet ve büyük bir saltanattan başka(7620)
Bu varı yitirmek ne güzeldir Çünkü bu yolda yitirilen varlığın karşılığı Hakkın visalidir Cenabı Hak cümlemize bu varlıktan soyunmayı ve vuslatı nasib eylesin Amin!
Cenabı Hakkm aziz kıldığı ve birçok ilahî nimetlere erme şerefine nail eylediği kimse
Bilesin ki
Allahü Teala, dilediğine hidayet eder ve zatı nuruna ulaştınr(2435)
Yukandaki cümle bir Ayeti Kerime mealidir Bir feyz kaynağıdır O feyz bulutlarmdan; şahud şimşekleri çaktığı zamanı düşün Neler olacağım tahmin eyle ve :
Allah rahmetim dilediğine tahsis eder(374)
Mealindeki yüce kelamın yapacağı inayet sayesinde, vuslat rüzgarlarının daima başında döndüğünü de düşün Anlamaya çalış Ve neler olabileceğini anlatacağız, dinle
îşte o zaman; kalb sahasında üns reyhanları kokmaya başlar Ve o reyhanlar; bir cennet bahçedeki gibi, boylandıkça boylanır ve etrafa kokular saçmaya başlar Ve o bahçede :
Ey Yusüf'e olan hasretim(12 84)
Nağmeleri ile şevk bülbülleri ötmeye başlar Ve sırlar aleminde; iştiyak şuleleri panidamaya başlar
Artık efkar kuşları? azamet fezasında kanatlanır Ve çevikliğin son haddiyle uçmaya başlarlar
Bunlara marifet hali ve marifet alemi adı verilir Bu alem uçsuz bucaksız vadilerle doludur Orada; üstün akla sahip olanlar dahi yolunu bulup, devam edemez Şaşırır Sonra orada öyle korkulu haller tecelli eder ki
Bir bakarsın; yüce bir heybet eli kalkmış; basında bekliyor Tepene ha indi; ha inecek Bu manzara karşısında; kavrayışın temelinden sarsılır
Sonra bakarsın ki, başka bir alem başlamış Perdelerin ötesinden sesler yükseliyor Hem de heybetli sesler Ona kulak mı dayanır ki? Ve derin manasını sezende yürek mi kalır ki? Tahayyül et:
Gerçek manasıyla Allah'ı takdir edemediler(691)
Mealindeki yüce manaya hangi kulak dayanır? Bu yumuşatılmış mana ya doğrudan doğruya, seni muhatab alsaydı; ne yapardın o zaman? O anda can vermez miydin?
Bu mana denizi çok engindir Orada azimet sefineleri yüzer îçinde ise; Hak yolcuları Onlar için, ne dalganın önemi vardır; ne de çeşitli deniz tehlikelerinin Sakın o yolcuları taşıyan sefineleri küçük sanmayasın
îşte onun tarifi:
O sefineler; dağlar gibi dalgalar arasından süzülür gider O, yolcuları çeker; götürür(1142)
Ve bu yüce manalar taşıyan cümle; aynı zamanda o yolcuların sefine yelidir Yelkenlerini iter
Düşün Bir daha bir daha düşün
Onlar Allah'ı; Allah da onları sever(554)
Bu Ayeti Kerimenin delalet ettiği derin manayı düşün O mana engin bir denizdir Ve bu denizin adı; aşk denizidir Mahabbet, sevgi denizidir Mahabbet ehli, bu denizde yelkenlisin! açar Ötelere doğru yol almaya başlar Yelkenli sefinelerinin; bir sağa, bir sola yatması, onları korkutmaz Dalgalar onlan yoldan alamaz
Dağlar gibi dalgalar gelir; onları altına almak ister Fakat inayeti Hak onları korur Onlar da bunu bilir Yine de yalvarmadan edemezler; herbiri:
Ya Rabbi, beni mübarek bir menzile indir Çünkü menzil sahiplerinin hayırlısı sensin(21101)
Diyerek yalvarmaya 'başlar Bu menzil ne olabilir ki? Lika ve
Hazreti Hakka yakınlıktan başka, Ne
var ki, her yerde olduğu gibi burada da
istidadlar konuşur
Yalvarırlar Yakanrırlar Ama:
O kimseler ki, haklannda tarafımızdan iyilik fermanı çıkmıştır(21 101)
Cümlesindeki manadan o başka elde bir şey yoktur O yolda kaybolan canları kim arar ki? Kesilen başları kim sorabilir ki Yalnız, kurtulması mukadder olanlar kurtulur Çünkü ezelî istidad öyle gelmiştir
Deniz kabarsın; dalgalar, o aşk yolcularını içine alsın isterse Hak ezelde kurtulmasını dilemişse; bir an içinde onları:
Cudî(1144)
Dağına salimen indirir
Artık onlara Rahmanın cezbelerinden bir cezbe gelmiştir Ellerinden tutmuş :
Doğruluk makamı(5455) Tabir edilen yere çekmiştir
Bu makam, ezelî istidada göre lütuf ve ihsanların yağdığı bir makamdır
Makam bir değil, bir çoktur Her makamı aşıp öbürüne geçmek için arada;
şahsa göre değişen bir veya birkaç durak olur Aslında tek olarak bilinen ama aşılması oldukça zor bir durak var ki,
hepsinin mutlaka uğrayacağı bir duraktır îşte o durak:
Ben, sizin Rabınız değil miyim?(7172)
Mealindeki cümlede gizlidir Bu durağı aşanın artık yolu, vuslat alemine doğru uzar Buraya kadar gelebilen istidadlı olsa gerek Bunu o yolcular da anlar; neşe ve şadlık içinde mest olurlar Hayran olurlar
Sonra onlara ilahî nimet sofraları serilir O sofralardan bol bol nasib alırlar Çünkü o nimetler:
O kimseleredir ki; onlar ihsan ettiler Sonra bunlar için HÜSNA ve ZÎYADE'si vardır(1026)
Ayeti Kerimesiyle tarif edilmektedir Burada, HÜSNA'yı tümden nimetler; ZÎYADE'yi ise, likai ilahî olarak anlatabiliriz
Hakka vasıl olmak isteyen herkes, bahsi geçen dalgalı ve engin denizleri aşmak zorundadır Onları aşıp, Hakka varmak için, bu yolda insana tek şey lazımdır: AŞK Bu olduktan sonra korkma Her denizi, deryayı aşarsın Ummanlar önünde bir hendek kadar uf alır Dağlar ve ovalar sana bir adımlık yol olur
Her yolcuyu bu yolda aşk yürütür Aşk bu yolda Hak erlerine bir ateş Bu ateş, onların herdem içim yakar kavurur Yansın Yanana su mu esirgenir; hastaya tabib mi gelmez ki? Hele bir de; yanan Hak aşıkının kalbi, hasta olan da onun gönlü olursa îşte böyle olanların içi yandıkça, aşk şarabı imdatlarına yetişir Aşk şarabından başka onların ateşini ne söndürebilirdi ki, zaten
Onlara aşk şarabı getiren kadehin adı; KÜRBÎYET'tir VÎSAL camıdır Yakınlık camı ve visal kadehi Ne güzel ve ne ulvî şey
O anda onları, huri misal sakiler dolanır Allah aşkıyla içi yananın özüne birşeyler boşaltır Yani AŞK ŞARABI Onlar, verene hiç bakmaz; içer, içer hiç kanmazlar Nasıl kansınlar, çünkü:
Onlara; Rabları pak şarabı içirdi(7621)
O ne ŞARAB'dır îçilirken visal olursa Ve sakisi ALLAH onun şanı, çoktan da çok yücedir
Artık onlar, ereceklerine ermişlerdir Bulacaklarım da bulmuşlardır Bilmem daha ne bulmaları istenir ki Onu bulmayan niçin durur ki Onu bulan da neden mahrum olur ki
Son yolculuk durağı orasıdır Oraya vasılolduktan sonra, sonsuz ve ebedî mülk ve devleti bulurlar
ışte onların erdiği alemi anlatan Ayeti Kerime:
Baksan Sonra dönüp yine baksan Ne görebilirsin ki? Nimet ve büyük bir saltanattan başka(7620)
Bu varı yitirmek ne güzeldir Çünkü bu yolda yitirilen varlığın karşılığı Hakkın visalidir Cenabı Hak cümlemize bu varlıktan soyunmayı ve vuslatı nasib eylesin Amin!