Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

ey gönül...ölmedinse uyan...

ey gönül...ölmedinse uyan...

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Şuur kapalı, akıl kapalı, hayâl kapalı… Gözler, kulaklar kapalı Duygular kapalı ve en önemlisi ruh kapalı Kalbin kapıları kapalı Ne vardı bu kadar içine kapanacak? Bir de perdeler kapalı oralarda… Neleri kaçırdığının farkında mı oturduğu mekânlarda, yaşadığı bedende insan? Duyuyor musun, dinliyor musun beni? Hayat çağırıyor seni Gönlünü dinle, kalbini dinle yürü, aklını dinle dur Aç perdeleri tek tek Önce ışığını, çok ama çok erkenden kapattığın o loş odaların, uykusuz gecelerin karanlığından çık kurtul ey ruhum Mutluluk aradığın yerde değil, kaçmak kapanmak asla çıkar yol değil Bir dene istersen, bir defacık olsun bir dene lütfen Nelerin değiştiğini gör ve gül Gül de, güller açılsın güller koksun her yanın
Biliyorum ezan vakitleri dışında duymadığın, duymak istemediğin, kendine yabancı kıldığın bütün seslerin, kalbine açılan yoldan içeriye girmesine izin ver Uzaklardan gelen bir kırlangıç sesi, bir rüzgâr uğultusu… Eğer yeşermeye uygun bir tek duygun kalmışsa binlercesinin arasında, dirileceksin Bir nefes alıp vereceksin, hayat kadar Hayatının tamamı kadar bir nefes

Seni, yanına hayat çağırırken ölümün karanlık gecesine gömülmen neden? Göz ağlamak için, göz görüp de duygulanmak için, kalp yaşamanın çok ötesinde hissetmek için Sen bütün duygularını boşuna kapamışsın Kaç bakalım, kaç kendinden ve Rabbinden kaç Ama nereye kadar? Nereye gidersen git, o sonsuz rahmetin kucağındasın hep Ve ondan başkada hiçbir yere kaçamayacaksın

Bir dene, aç şu perdeyi, aç şu gözlerinin önündeki o incecik perdeyi Fırla yatağından, hayatının yanlış akan ırmağından Yoksa denizlere kavuşmaz bu ırmak, bu hayat Çevir yönünü ummanlara Çöllerde kuruyup gitme Pencerenden içeriye sızan ilk ışık, güneşten ve güneşin Sahibi’nden sana bir merhabadır, görüyorsun Gülüyorsun şimdi değil mi?

Başkaları nasıl yaşıyorsa, sen öyle yaşayamazsın Sen ki en sıradan idealin bile bir düşeni kaldırmak idi Şimdi, kendi girdabında boğulmak üzeresin Eğer bir kapı varsa, bir pencere varsa önünde, aç artık Işık dolacak içeriye, baştan aşağıya nurlar içinde kalacaksın, yıkanacaksın Başka bir seçim yok senin için Açacaksın, açacaksın ne varsa Görmeni engelleyen her şeyi, aşacaksın Perdeleri tek tek aralayacaksın Hem senin için ne dualar edildiğini bir bilseydin, asla ümitsizlenmezdin Bu yoldan niceleri geçtiler Gidenlerin bir çoğu dönmediler Sen, gayesiz yollarda yürüyenlerin yolcusu değilsin Sen, uykusuz geceleri bıçak gibi bölen, paramparça edensin Rabbin kapını ışıkla çaldı, gönlünü ilhamla kalbini sevgisiyle Direnme artık boşuna, boş yere İnadın sırası değil Kapılar bile yok önünde, belki perdeler bile yok Gözlerin hafif hafif bir aralansa, ilk defa ama ilk defa dünyaya gelen bir bebeğin tertemiz bir ruhun gözü ile bakabilsen, ah bir bakabilsen… Hayatı değiştirmek, yeniden bir sayfa açmak bu kadar kolayken bunca zorlara düşmek neden? Şimdi kalbinle değil nefsinle hesaplaşma vakti Tut yakasından, vur yere şeytanın uşağını

Allah’ım, güzel Allah’ım Sana gelmek ve koşmak isteyen bütün ruhların önündeki kapıları aç, ardına kadar aç lütfen… Her an yeniden yarattığın kâinata, her an yeniden bakabilen bir göz, onu, her an yeniden anlayabilen bir akıl ve her an yeniden hissedebilen bir kalp lûtfeyle

aminamin

Niye korkak, niye kaçak, niye yalnız, niye uzak Sen’in rahmetinden bunca insan Allah’ım? Neden? Sen’den neden kaçıyorlar? Belki de kaçtıkça yakınlaşıyorlar Evet, Sen ki, kaçtıkça yakınlaştığımızsın Göklerin ve yerin nurusun, ışığımızsın Dört bir yanımızsın Bütün sınırlar senin, sınırları belirleyen çizgiler de senin Kalbimde çoktandır unuttuğum, öldüğünü sandığım sevgin, bugün gözyaşımla dirilsin, izin ver Mahşere bırakma bu dileği… Dirildiler işte İçime attığım yeter artık sıkıntıları, kederleri Uçurumlara, çiçekler ekmem yakışır mıydı? Ve boşluklarda ne aradım bilmem yıllar boyu Ey yaşlı suç ortağı nefsim, ey zavallı kalbim Ey sesi kısılmış duygularım Yeter artık bir perde açın, bağışlayıcı ve affedici bir sesin sahibinin davetine doğru yürüyün, koşun artık

Kalbime düşen kurtlar, delik deşik ettiler o güzelim dünyamı, mahvettiler Tam da hayatın bu anında yeniden yaşamak istesem, adeta bir çocuk gibi yeniden doğsam çok mudur istediğim Rabbim? Bahtına düştüm, kapına geldim Lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharlarım, ağlayan dakikalarım, hüzünlü günlerim adına beni affet Ben gibi olanları, o durumda bulunanları da affet Yolumdan beni ayartmaya çalışanları da affet, bilmiyorlar Ve onlara öyle bir lûtfet ki, hepsi ama hepsi Sen’in sonsuz rahmetinin kucağında bulsunlar bir gün kendilerini Ve öyle şaşırsınlar, öyle bir çığlık koparsınlar ki, bir çığ olup üzerlerine düşsün rahmetin bembeyaz Kefen gibi örtsün tüm günahlarını, yıkanmış, arınmış gibi Kabul edilmiş katındaki ak pak tövbelerinle çıksınlar bu yığının, bu enkazın altından

Ah Ömer, Faruk Ömer, senin o mahzun içler yakan hatıranın hürmetine, duanın arasına bizimkini de alsan ne olur? Hani bir gündü ; “Hz Peygamber’i memnun ettin, Hz Ebubekir’i memnun ettin, sayısız insanı memnun ettin yaşadığın sürece ‘Sen ki Cennetin Firdevs’lerinde gezeceksin, ne mutlu sana’ dediklerinde baştan aşağıya buz kesmiş, acı bir tebessümle bakmış ve demiştin ki; ‘Keşke annemden doğduğum günkü gibi saf temiz bir çocuk olarak kalaydım Bu dünyadan öyle gideydim Başka hiçbir şey bu kadar memnun etmezdi beni’ demiştin Duana katılıyorum bütün zerrelerimle Ne güzel bir arzuda bulunmuşsun Tam sırası o duana, arzuna âmin demenin Sen ki ey Ömer, bir bakışta tutuşup yanmıştın O Sevgilinin bakışıydı seni tutuşturan, yakan Olan oldu işte, bir anda sen mutluluk ağacının başında asırlar sonrasına gülümseyen bir meyve oluverdin Şu an senin ağacının, uğruna yaşadığın hayatının meyvesini yiyoruz Ey ruhum sahabe bunlar, yıldız insanlar Takıl peşlerine onların, bul şaşırtmayan gerçeğin aydınlık yolunu Arama, yok başka çıkar yol, başka kılavuz Onlar ki ışığını kainatın sevgilisinden ve canlı güneşinden aldıkları için ebediyen parlayacaklardır Yolunu kaybedenlere hep birer ümit ışığı olacaklardır

Ey kenar, kuytu köşelerde, karanlıklarda, yataklarda, oralarda, buralarda kıvranan ruhlar Acziyetinizin, hiçliğinizin ve günahlarınızın gücüne inanın Çünkü karadan aka geçmek bir adım bile değil

Dirilişi öldükten sonraya bırakmayalım Ezdirmeyelim bu kadar ruhlarımızı Kalbimiz dayanmaz böylesi ağır yüklere Ben ki, yaşadığımı ve inandığımı yazmak istiyorum Konum bütün insanlığın dramı Bir doğum anında, içimizi dışımıza dökmek zamanında söylediklerimizi duyar da söyleyemediklerimizi bilmez mi Rabbim?

Ah lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharım, ey kalbimin hazin sesleri Adını, adın’ın yanındaki, o güzel adla yüceltmek istiyorum Rabbim Kâinatın yaratıldığı andan beri ne varsa, aldığı nefes ve yaratılan bütün zerreler adedince sonsuza dek Sana hamdü senalar, o sevgili Resulüne selamlar, salavatlar olsun Susan diller, dudaklar adına da… Kâinattaki gezegenler ve içlerindeki moleküller sayısınca, adının anılmadığı anlar adedince, her mekana şâmil, bir dua olsun Rabbim bu Rahmetinin temsilcisi olan O zatın ve O’nun en büyük mucizesi Kur’an’ın ve O’nun dava ettiği davanın adına ve hürmetine, meleklerin onu taşıdığı, indirdiği anlardan sindirdiği yerlere kadar Resulüne salatu selam olsun Allah’ım…

Ya Rabbi Sana hamdetmek, şükretmek ve o şükürler için de şükretmek ne güzel… Biliyorum kabul ediyorsun dualarımı İnanıyorum ki varsın, beni duyuyorsun

Şu an da, adını anan müezzinin okuduğu ezanda da varsın, haksın Bütün kâinata cennetten bir kapı aralıyorsun Sadece davetine değil, rahmetine çağırıyorsun bütün insanları Büyüklüğünü ilân ettiriyorsun küçücük dillerle Her yer kulak kesilmiş yeri göğü inletiyor o güzel sâdâlar Bütün kalpler dalga dalga titriyor şu an Rahatlayan ruhlarımız bir ümidi yakalar gibi Kapımıza bu kadar yaklaşmışken rahmetin, bize de açmak kalıyor sadece Allah’ım bu gücü de lûtfeyle Kapında inleyen şu kulunun ruhunu da doğruların ruhunun yanında dinlendir Rahmetin yar olunca her şey kolay

Yolculuk saati gelip çatmadan ruhumuzu temizleyecek olanları yakın et bize İzbe köşelerde, karanlık odalarda kıvranan ruhlar adına güneşi görmeden, nurundan, rahmetinden habersiz şaşkın, kararsız tüm ruhlar adına, sevdir bize sevdiklerini… Sevginin ebedi mahkûmu olalım Ebedi Cennetinde sonsuza dek sevdiklerimizle beraber bizi mutlu et, bizi bırakma Ey Rabbim vakt erişince, toprağa katsan da bedenimizi, biz o karanlık sanılan alemde de söyleyeceğiz bu şarkıyı…Korkumuz yok karanlıklardan adınla, nurunla aydınlanınca her yanımız Yaşasın bizim için yaşattığın ve varettiğin ümit Yaşasın ebediyet, yaşasın bitmez tükenmez sevinç günlerimiz… Ey ruhum, söyle bu duayı, seviyorum Allah’ı Yok Sen’den başka gidecek, yok Sen’den başka varılacak Affet bu dünya sürgününde nefsine yenik düşenleri, bizleri affet Dertli Yunus gibi, dudağımızda o sevgilinin adını anarak bizleri affet

aminamin

“Arayı arayı bulsam izini

İzinin tozuna sürsem yüzümü

Hangi günahı işlerse işlesin, hangi ağırlığın altında kalırsa kalsın nihayet bir kalp taşıyor herkes Yeniden de bir başka insan yaratılmayacağına göre bu dünyanın imtihanında, yine ümit bizde Yüz binlerce insanın hepsinin suçu, günahı sanki üzerimizde gibi bir ah çekip yansak Bir ah ki yüz binlerce insanın yeniden affının ve dirilişinin sâdâsı olsa Affet, binlerin, yüz binlerin uyanışı adına bizi affet Söz veriyoruz, telafi edeceğiz bunca ziyanı Elveda boş yıllar, elveda aldanış diyeceğiz

Allah’ım toprağın altına da girsem, yıldızlara da çıksam, bu dünyada milyon sene de yaşasam, Sen yoksan ben ne yapabilirim, nasıl yaşayabilirim ki? Senin olmadığın dünyalar yok olsun Senden istemeyen dillerim kurusun sana açılmayan ellerim kurusun Yıkılsın gitsin bedenim Dağılsın toz olsun zerrelerim Allah’ım öyle bir iman lûtfet ki Sana yok diyenler bile Sen’de varolsun Seviyorum seni Allah’ım Kalbimi, kalbimin sevdiklerini ve sevdiklerimle ebediyen beraber olmayı vaat ettiğin için seviyorum Sen’i Seviniyorum İnanıyorum Sana, güveniyorum hiç kimseye güvenmediğim kadar Biz istemeden bizim için her şeyi yaratan Rabbim Sen’den ayrı günlerim, anlarım azap oluyor

Neler neler yazmaktı niyetim ama yine rahmetine doğru çark etti kalemim Alev alev yanan ruhumun, kızıl renginde tutuşan yüreğimin, kanlarından rengini almış gül gibi kızaran kalbimin senden tek bir duası var bugün Kabul eder misin söyleyiversem izninle? Aşkınla yanan dudağımla fısıldıyorum ruhum ürpererek Aç ki şu gözlerin önündeki perdeleri, göremeyenler görsünler bu güzellikleri

Hangi işte senin adın varsa işlediklerimiz güzelleşiyor Sevgilinin, Peygamberimin adını anınca bilirim ki, dualarım yerde kalmaz sana yükselirler kat kat Kabul et, lûtfet ne olur

Kulakların, kalplerin önündeki bütün kapıları, perdeleri ardına kadar aç Dudaklar seni söylesin, şarkılar seni ansın, kalemler seni yazsın, ayaklar sana koşsun Kalmasın bir kişi ki kıytı kuyularda Sana sevgisini, özlemini söyleyememiş Bütün kırık kalpler, ümidini kesmişler adına, şeytanın ve nefsin tuzaklarına batmışlar adına, tövbe sularında yıka hepimizi, kalbimizi Kalbimiz Sana emanet Pişmanlığın ve tövbenin ve bütün bunların sonunda geçirdiğimiz ağır ameliyatın o ağır yaralarına rağmen tüm hastalıklarımızdan, kirlerimizden kurtar, arındır bizi Rahmetinin ruha derman ilâcıyla

Allah’ım günahları işleyen bizleriz, dönmemizi bekleyen sensin, cennetini istiyoruz Çok mu? Yüzümüz yok mu? Madem Cennetini onu isteyene vereceksin aç kapısını ardına kadar, aç Bozduğumuz tövbeler, yaptığımız tüm yanlışlar için bir kere daha Sana, yalnızca Sana tövbeler olsun Tövbelerimizin affını ve kabulünü vaat ettiğin için de hamdüsenalar olsun Biz ki, bu dünya çölünün garip yolcularıyız Bu günah dolu, ağır yükle bu vadiler, bu yollar aşılır mı hiç? Sonsuz yolculuğa aşkına güvenerek, bir gönüle girerek, seni seven gönüllere girerek, güçlenip hep beraber kanat çırpmak istiyoruz katına Dikenlerin bile gülün yanında kıymet kazandığı bir dünyada o Sevgilinden başka sığınacak gülümüz, Sen’den başka Rabbimiz yok Sana ibadeti, Sana duayı terk etmiyoruz ama bunlara da asla güvenmiyoruz Nedeni belli Şeytan da çok ileri gitmişti ibadette ama ona bir faydası olmamıştı Dostluğunu yar eyle, sevdiklerinin yolundan ayırma bizi

aminamin

Çok şükür dualarımız kabul edildi gibi… Kalbim sükun ve huzur dolu… Bütün bunları yaşamak için gelinseydi bile bu dünyaya değerdi Allah’ım

Ey kapalı kapıların ardındaki duygular, gözler, kulaklar, kalpler, ayaklar…Aralanın, ayaklanın… Haydi ey insanlar, kalkın artık Hoş günler geliyor; kış geçti, bahar bitti, şimdi yaz başladı Şaşkın ruhumuzu nefsin şehvet rüzgârları kollarına almadan ve sarmadan, kalbimizi onun sahibine emanet edelim Kalkın ey ruhlar, kalkın Öyle bir kalkın ki yataklarınızdan, öylesine açın ki kapıları ümidiniz coşsun Sevginiz başka yürekleri de tutuştursun Evet, bu karanlıklardan aydınlıkları çıkarmak için kalkın, uyanın “Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez diyor Mevlana

Ey gönül ölmedinse uyan, yeter artık Sana kapalı görünen kapıları aç artık Göğün mavilerine, Cennetin baharlarına uç artık
alıntıdır
 
858,496Konular
981,686Mesajlar
29,764Kullanıcılar
alibaba31Son üye
Üst Alt