Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ey Yolcu Hangİ Yolda[n]sin?

Ey Yolcu Hangİ Yolda[n]sin?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
EY YOLCU BİLİRMİSİN SANA NE LAZIM?

Ey Yolcu Bilir misin Sana Ne Lazım? Acz ve fakr içerisinde bir yolcu olduğunu hatırlayarak; kendini nefy etmen lazım, Ve o nefy ve yolculuk içinse ‘âlemi ervahtan, rahmı mâderden, sabâvetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçen bir uzun seferi imtihan yolunda çok kıymetli iki tılsım’ sana lazım, Ve o iki tılsım için sana şeksiz şüphesiz ‘Cenâbı Hakk’a iman ve âhirete iman’ lazım, Cenâbı Hakka iman ve âhirete iman içinse kavi bir inanca sahip olman lazım, kuvvetli bir inanç için çok okuyup; yaşamak için ilim öğrenmeyi istemen lazım, İlim öğrenmek içinse HzDavud(as) gibi sıtk ile dua ve öğrendiğin ilmi hayata tatbiki hususunda Rabbi’nin yardımına müracaat etmen lazım, Allah(cc)’un bu konudaki duana lebbeyk kulum deyip hayır yollarını açarak o yolda kaza yapmana mani olacak iyiliklerinin ve Salih amellerini koruyacak; sana tam teşekküllü bir ehliyet vermesi için ihlasla amel etmen lazım, ihlasla amel etmek için ihsan şuuruna sahip olmak lazım, ihsan şuuruna sahip olmak için yakin bilgisine ulaşmak lazım, yakin bilgisine ulaşmak için HzAli(kv)’den ders almak lazım, HzAli(kv)’den ders almak için Furkan lazım, Furkan’ı gerektiği gibi anlayıp, hayata eksiksiz tatbik edebilmek için, Asrı Saadet’te hayalen yaşamak lazım, hayalen Asrı Saadet’te sahabilerle birlikte takva üzere yaşayarak ‘yeryüzünün yıldızlarına’ eş olabilmek için çağımızın sorunlarına çözüm bularak Resulullah(sav)’in hayatıyla birlikte diğer Peygamberlerin hayatlarını çok iyi değerlendirip günümüz insanının ihtiyaçlarına uygun her alanda alternatif kurumlar oluşturma gayesine matuf aksiyoner bir nesil yetiştirmek lazım, Resulullah(sav)’in hayatını en iyi şekilde anlayabilmek için Hulafei Raşidin’e ve bu kaynaklardan beslenen Halîlullah’lara bakmak lazım, Onları anlamak içinse Hzİbrahim(as)’ın Hanif dinine mensup olmasının yanında duran cömertliği ve diğergamlığı görebilmek lazım, Hzİbrahim(as)’ı anlamak için sabah aç karnına rızk peşinde koşan bir kuştan daha çok Rabb’ine güvenerek; Allah’a layıkıyla tevekkül etmek lazım, Tevekkül için Hacer annemizin yanında iki yaşındaki Hzİsmail’le birlikte Ya İbrahim! Bizi burada bırakmanı Rabbin mi istedi? Yoksa kendi tercihin mi? Sorusuna Rabbimin tercihi cevabını alır almaz tam bir teslimiyet içinde o zaman çölün ortasında susuz kalmak pahasına Rabbin istiyorsa bizi düşünme var git Rabbine; Allah(cc)’u bize yeter, O bizi zayi etmez, himayesiz bırakmaz diyebilmek lazım, bunu diyebilmek için Kabe’de milyonlarca hacının Sefa ile Merve arasında yedi kez koşmasındaki hikmeti anlamak lazım, bu hikmeti anlamak için kahrın içindeki lütfu ve lütfun içindeki kahrı görebilmek lazım, bunu görebilmek için de Vahdet sırrına mazhar olmak lazım, Vahdet sırrına mazhar olmak için, inkârı inadı bırakan ademoğlunun mümin vasıflara haiz bulunması lazım, bu sıfatlara sahip olmak için Sırat’ıl Müstakim üzere olmak lazım, Sıratıl Müstakim üzere olabilmek için tamamiyle Allah’a(zchz) yönelerek müttakilerden olmak lazım, müttakileren olmak için her nefeste ‘Adı için yaşamak’ lazım, Adı için yaşamak için HzEbu Bekir(ra) gibi ümmeti Muhammed’e çok şefkat ve merhamet göstermek lazım, ümmeti Muhammed’e şefkat ve merhamet gösterebilmek için ‘Adı için yaşatmak’ lazım, Adı için yaşatmak için Allah’ın yeryüzündeki yoksulun, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılattığı, emri bil mağrufu ve nehyi anil münkeri emreden nefsini kendiliğinden bu vazifeyle birinci derecen mesul tutabilecek kadar şuur sahibi ve her şeyden istiğna ederek Rabb’inin iş gördürdüğü bir memuru olmayı ihlasla arzulamak lazım, Ona memur olabilmeyi ihlasla arzulayabilmek içinse O’nun azabından emin olmak lazım, O’nun azabından emin olmak için Lailahe illallah diyerek O’nun ka’lesine girmek lazım, Lailahe illallah diyerek Onun ka’lesine girmek için O’ndan razı olmak lazım, O’ndan razı olmak için başa gelen sıkıntı ve musibetler karşısında hadsiz hamd ve şükürle birlikte HzSüleyman(as) gibi mal ve mülk ile hikmeti tercih etmek durumunda kaldığında hikmeti tercih ederek; her zaman zikretmeyi en büyük nimet saydığını bilmek lazım, böyle HzSüleyman(as) gibi hamdi, zikri ve şükrü en büyük nimet saymak için kabz halindeyken bile ‘Elhamdü lillâhi alâ dini'lİslâm ve kemâli'lîman’ diyerek her türlü olumsuzluğa sabırla mukabele edebilmek lazım, böyle sabırla mukabelede bulunabilmek içinse tefekkür etmek lazım, Tefekkür etmek isteyene de lekesiz bir kalp lazım, Lekesiz bir gönül içinse günde yetmiş defa Nasuh tövbe ile Allah’ın Rahmet’ine iltica ederek emanetinde emin kalabilmeyi isteyerek HzAdem ve HzYunus(as) gibi ‘La ilahe illa ente Sübhaneke inniy küntü minezzalimiyn’(Ya Rabbi! Sensin İlâh, senden başka yoktur ilâhSübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim Affını bekliyorum Rabbim! Enbiya Süresi, 2187) niyazını Burak yapmak lazım, Vermeyi dilemeseydi, tövbeyi ve istemeyi vermezdi diyerek insanlar içindeyken Hazreti Mevlana gibi gönlünde herkese yer verebilecek kadar geniş bir şefkat ve merhamete sahip olarak çevresindekilere gül dağıtıp, gül kokusu vermek lazım, bu ölçüdeki engin bir şefkate sahib olan bir kalbin alâi İliyyin’lere talip olması lazım, Alâ i İlliyyin’lere talip bir kalbinse layıkıyla teskin edilmesi lazım, öyle bir kalbi teskin etmek içinse sonsuz bir muhabbet lazım, böyle ebedi İlahi bir Aşk’aysa yalnız bu duyguyu yatıştırabilecek; Esmai Sübhaniye’sinin tecellileri olan tüm sıfatlarıyla birlikte Aziz ve Celil olan Allah(cc)’un nurdan cemalini Mezid Günü’nde sonsuza dek temaşa etmek lazım, Cemalullah’ı temaşa edebilmek için Ona vasıl olabilmek lazım, Ona vasıl olabilmek için his ve hevânın ve nefisle şeytanın tüm ihtiraslı arzularına ve fısıltılarına kulak tıkayarak, beyhude kendinizi yormayın Rabbimin kullarına olan sevgi, şefkat ve nimetlerinden beni de haberdar ettiği günden beri size kapılar açılmamak üzere arkadan sürmeli demek suretiyle Yahya(as) ve İsa(as) gibi iradesinin hakkını vermeyi bilmek lazım, iradesinin hakkını verebilmek için HzÖmer(ra) gibi adaletle hükmedip, yalnız Allah için konuşmak lazım, yalnız Allah için konuşmak için HzÖmer(ra) gibi de davasında son derece samimi olarak; Allah’ın gazabına uğramaktan başka hiçbir şeyden korkmayarak Hak için mücadele etmek lazım, bunun içinse hakkı alıp hak sahibine geri iade edinceye kadar o yolda son nefesini verinceye dek cihadı göze almak lazım, o yolda son nefesini verinceye dek cihadı göze alabilmek için ‘Hayvâniyetten çık, cismâniyeti bırak, kalb ve ruhun derecei hayatına gir Tevehhüm ettiğin geniş dünyadan daha geniş bir dairei hayat, bir âlemi nur bulursun İşte o âlemin anahtarı, marifetullah ve vahdâniyet sırlarını ifade eden Lâ ilâhe illâllah kelimei kudsiyesiyle kalbi söylettirmek, ruhu işlettirmek’ lazım, bunun içinde zamanın ve ömrün, berkten daha çabuk geçer; hayatın, çaydan daha sür'atli akışından ve işitip de isyan eden kavimlerin akıbetinden ibret alarak; ben canımı şüphesiz bana şahdamarımdan daha yakın olduğunu bildiğim Rabbime ısmarlamışım böylelikle ilk sözüme karşı ahde vefa gösterebilmeyi ve son nefesimi de İsmail(as) gibi; hayatta verdiği her sözde durmayı bir şiar halinde yaşantısına aksettirmiş olmanın verdiği cesaret ve ümitle ilk sözünü son nefesine kadar muhafaza ettirebilmeyi içindekilerle beraber dünyadaki her şeye tercih ediyorum diyebilmek lazım, bunu diyebilmek için şahsi füyuzat hislerinden azami derecede feragat edecek kadar kendinden geçip Onda yok olmayı varlık kabul etmek lazım, kendi yokluğunda Onu bulabilmek için yetmiş bin perde geçerek; Sidret’ül Münteha’da yaratılan güzelliklerine şahit olmak lazım, bu güzelliklere şahit olabilmek için bir imtihan meydanı lazım, bir imtihan meydanı için ‘Kün’ emri lazım, Kün emri içinse alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Habibullah(sav) Nuru’nun da yaratılmış olması lazım, bu nuru da her yolcunun ayın on dördü gibi apaçık görmesi lazım, bu nuru görmek içinse müşriklerin her türlü işkencesine Rabbinin kendisine vereceği mahreci sabırla bekleyen bir Muhammed Mustafa (sav) lazım, Muhammed Mustafa (sav)’yı teselli edecek bir mucize lazım, mucize olarak Ahmed(sav)’in göklere ağıp, gök ehli tarafından sırasıyla her katta ağırlanıp; hayırlarla müjdelenmesi lazım, O’nun hayırlarla müjdelenmesi için ümmetine Rabbinin katından muştular getirmesi lazım, bu muştularınsa müminin de miracı olması lazım, Rabbimizin sonsuz Rahmet, lütuf ikr*****n ve ihsanın adı olan müminin miracı; namaz lazım, ‘Hem bil ki, her yeni gün, sana, hem herkese bir yeni âlemin kapısıdır Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümatlı ve perişan bir halde gider, senin aleyhinde âlemi misalde şehadet eder Zira herkesin, her günde, şu âlemden bir mahsus âlemi var Hem o âlemin keyfiyeti, o adamın kalbine ve ameline tâbidir Nasıl ki, aynanda görünen muhteşem bir saray, aynanın rengine bakar Siyah ise siyah görünür; kırmızı ise kırmızı görünür Hem onun keyfiyetine bakar O ayna şişesi düzgünse, sarayı güzel gösterir Düzgün değilse çirkin gösterir En nazik şeyleri kaba gösterdiği misilli, sen kalbinle, aklınla, amelinle, gönlünle, kendi âleminin şeklini değiştirirsin Ya aleyhinde, ya lehinde şehadet ettirebilirsin Eğer namazı kılsan, o namazınla o âlemin Sânii Zülcelâline müteveccih olsan, birden, sana bakan âlemin tenevvür eder Adeta namazın bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin onun düğmesine dokunması gibi, o âlemin zulümâtını dağıtır ve o hercümerci dünyeviyedeki karma karışık perişaniyet içindeki tebeddülât ve harekât, hikmetli bir intizam ve mânidar bir kitabeti kudret olduğunu gösterir “Allah göklerin ve yerin nurudurNur Sûresi, 24:35 âyeti pürenvârından bir nuru senin kalbine serper Senin o günkü âlemini, o nurun in'ikâsıyla ışıklandırır, senin lehinde nuraniyetle şehadet ettirmesi’ lazım, şehadet etmek için ‘bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı Yarın ise, senin elinde senet yok ki ona mâliksin Öyleyse, hakikî ömrünü, bulunduğun gün bil; lâakal günün bir saatini, ihtiyat akçesi gibi, hakikî istikbal için teşkil olunan bir sandukçai uhreviye olan bir mescide veya bir seccadeye atarak içinde bulunduğun âlemin sana bakan kısmını tenevvür ettirmek’ lazım, içinde bulunduğun âlemin sana bakan kısmını tenevvür ettirmek içinse her nimetin şükrü kendi cinsindendir hakikatine riayet etmek lazım, bu nimetin hakkına riayet edebilmek içinde şeytanın ve nefsin örümcek ağıyla seninle oynamak ve oyalanmak için gösterebileceği duygu ve düşünceler karşısında iradesinin ve bedeninin altında kalmayarak fitneden, haramdan, münkerden ve her türlü rezilliğe düşmekten Hz Yusufu Sıddıyk(as) gibi Allah’a sığınmak lazım, Allah’a sığınmak için yüce Allah’ın üzerimizdeki haklarına karşı çok cömert olup HzOsman(ra)’ı zinnureyn gibi iffet ve haya abidesi olarak namaz da Rabbimizin karşısına ihsan şuuruyla durmak lazım, bu şuurla namaza durmak için ruhunu ve bedenini kötülüklerden arındırmak lazım, can ve bedenini kötülüklerden arındıranların da insanların kendisinin elinden, dilinden, şerrinden emin olunan, çevresindekilerin de ondan sadece hayır ve iyilik umduğu bir insan olmak lazım, Günde bir defa secde etmeyip, kalbi temiz olarak iyilik yaptığını iddia edebilmek için kalp gözünün tamamen kapalı olması lazım, Kalp gözünün tamamen kapalı olması için Ahmed(sav)’in Rabbine günde kırk secdeden daha azını yapmaktan utandığı gerçeğini göz ardı edenlere sağlam bir itikad lazım, bu itikadı elde edebilmek için HzMuhammed(sav)’in üzerindeki hakkının nefsinin kendi üzerindeki hakkından daha fazla olduğu ilahi sırrına vakıf olmak lazım, bu ilahi sırra vakıf olabilmek için yaratılmışlar arasında en çok HzMuhammed Mustafa(sav)’i sevmek lazım, Onu her şeyden çok sevebilmek için Onun yolunda O’na benzeyebilmek için her şeyini feda edebilmek lazım, Onun yürüdüğü yolda O’na benzeyerek her şeyini feda edebilmek için O’nu en çok kimin sevdiğini bilmek lazım, bunu bilmek için ‘Fâniyim, fâni olanı istemem Âcizim, âciz olanı istemem Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem İsterim, fakat bir yârı bâki isterim Zerreyim, fakat bir şemsi sermed isterim Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim’ diyerek; Onun ümmetine sayısız nimetler ihsan eden cennetlerde onlara en yüksek mevkileri vereceğine vaat eden Allahü Teala’nın yanındaki kıymetini idrak ederek sayısız nimetlerle bizi serfiraz kılan Arşın sahibi yüce Rabbimize karşı sonsuz şükran ve muhabbet hisleriyle dolup dolup boşalmak lazım, bu duygularla dolup dolup boşalmak için Habibim levlâke(sen olmasaydın) evreni yaratmazdım hitabının gönüllerde aksi seda bulması lazım, bu hitabın gönüllerde yankılanması için O’na itaat eden bana itaat etmiş olur fermanı hakikisinin gereğini yerine getirmek lazım, bu gereğini yerine getirebilmek için Muhammed(sav)’e verilen Allah(cc) katındaki payenin tüm insanlığa ilan edilmesi lazım, bu ilan için; “ Ey Resulüm, de ki:’ Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Allah gafurdur, rahimdir!(Ali İmran Süresi 31Ayet) Fermanına uyarak sadece Allah ve Resulü’ne asker olmak lazım, Sadece Allah ve Resulü’ne asker olabilmek için Allah namına vermek, Allah namına almak, Allah namına başlamak, Allah namına işlemek lazım, Allah namına vermek, Allah namına almak, Allah namına başlamak, Allah namına işlemek için uzunluğu ve kısalığı hakkında her hangi bir fikir sahibi bulunmadığımız şu hayat yolculuğunda maksuduna ermek isteyen her yolcuya azık olarak takva, vera, salih amel, güzel ahlak, feraset, basiret, dinini en doğru şekilde hikmetle bakarak öğrenmek için yeryüzün de Onun gölgesi ve halifesi olabilme cehdü gayretini gösterebilmek lazım, yeryüzün de Onun gölgesi ve halifesi olabilme cehdü gayretini gösterebilmek içinse yaşama azmini sürekli Onun rızası istikametinde kullanabilmek lazım, yaşama azmini sürekli Onun rızası istikametinde kullanabilmek içinse hiç şüphesiz Allah’ın Tevfik ve inayeti lazım, Allah’ın Tevfik ve inayeti için meleklere karşı HzAdem(as)’a öğrettiği mübarek isimlerinin tecellilerine mazhar olmak lazım, Allahü Teala’nın Esmai Hüsna’sının tecellilerine mazhar olabilmek içinse o derya içinde bir damla olabilmek lazım, bir damla olabilmek için sonsuz ihtiyaçlarının, aczinin ve fakrının farkında olarak Dini Mübini İslam’ın yücelmesi için bir karınca gibi çalışmak ve dağların bile yüklenmekten çekindiği bu yük altında ezilmemek için dağlardan büyük derdini Rabbine arz ederek o reddolunmayan dua vakitlerini yakalamak lazım, el açıp kapayıncaya kadar geçen o zamanı yakalamak için aramak lazım, bunun içinse Sera’dan Süreyya’ya kadar istisnasız her şeyin O’nun bilgisi ve takdiriyle meydana geldiği elmas hakikatini gönlün en derinliklerinde hissederek yalnız O’nunla meşgul olmak lazım, Sürekli Allah ile meşgul olmak için HzMeryem gibi konuştuğu vakit inciler saçan bir ağza sahip olmak lazım, böyle bir ağza sahip olmak için HzMeryem’in annesi Hanne binti Fâkud’un bir ağacın altında yavrularını beslerken gördüğü kuşa gıpta ederek, şu yaşlılık çağında bir çocuğu olması halinde onu Beytül Makdis’in hizmetine vakfedeceğini nezr ederek Rabbim benden olan bu adağı kabul et! Şüphesiz niyazımı hakkıyla işiten, niyetimi kemaliyle bilen sensin duasına Lebbeyk sedasının göklerde yankılanması lazım, bu yankılanmanın bir gereği olarak Meryem’i ve zürriyetini de taşlanmış Şeytan’dan Sana sığınarak ısmarladım deyip, nezrinin bir gereği olarak O’nu Beytü’l Makdis’e götürüp şu önünüzdeki çocuk bir adaktır deyip; O’nu özü ve sözü dosdoğru olan ellere emanet etmek lazım, emanet olarak bırakılan İmran’ın kızı olan Meryem’i gerektiği gibi yetiştirebilmek için O’nun teyzesinin ve HzYahya(as)’ın annesinin kocası olan HzZekeriyya(as)’ın yetiştirebilmesi için diğer bilginleri ikna etmesi lazım, HzZekeriyya(as)’ın diğer bilginleri ikna edebilmesi için bu işin hallolması için çekilen kurayı kazanması lazım, kurayı kazanabilmesi içinse Car (Ürdün) Irmağına atılan Tevrat yazarken kullanılan on dokuz kalemin arasından HzZekeriyya(as)’ın kaleminin bir melek tarafından su üzerine çıkarılması ve O’nun Rabbi katından rızıklandırılması lazım, böyle rızıklanabilmek içinse şüphe yok ki bunun Rabb katından geldiğini idrak ederek, şükrünü eda etmek için zamanının büyük kısmını O’nu anarak geçirmek ve kötülüklerden korunarak yaratıldığı günkü kadar tertemiz olarak huzuruna varmak lazım, böyle tertemiz olarak yetişip ta öbür alemde mümtaz kılınan kadına Ruh’ul Kudüs’ün gelerek insanlara kudretimizin bir alameti ve tarafımızdan bir rahmet olarak kılınan Ruhullah’ı O’na üflemesi lazım, Hzİsa(as)’ın Allah’ın katından bir lütuf olarak gönderildiğini diğer insanlara anlatmak için bir mucize lazım, bir mucize olarak doğar doğmaz konuşması ve “Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi demesi lazım, Demesi lazım ki O’nun arkasından gelen ve O’na tabii olanlar sapıtıp; biri şaşı bakarak üç görmesinler, Teslisi bıraksınlar ki HzMesih(as) hikmetle yaratıp O’na kuvvetli bir nefes ihsan ederek hastalara şifa kılan, O’nun eliyle ölüleri tekrar dirilten O’na sürekli oruç tutup, arpa ekmeğiyle iktifa etme kanaatini veren, kaba kıldan elbiselerle her durduğu yerde iki rek’at namaz kılıp, gecelerini de tan yeri ağarıncaya kadar alnını secdeden kaldırmadan geçirebilmesi için Allah’ın O’na katından verdiği hikmeti, güç ve kuvveti görebilmek lazım, Allah’ın O’na katından verdiği hikmeti, güç ve kuvveti görebilmek için şu dünyada karşılıksız sahip olduğumuz akıl ve hayat nimetinin kıymetini anlayıp kavimlere yollarını bulmaları için gönderilen her Peygamber’in Allah’ın birer elçisi olduğunun farkına varıp bu kudret karşısında hemen şükür secdesine kapanmak lazım, eşi ortağı bulunmayan Rabbimize karşı şükür secdesine kitap ehli olanlar da kapansınlar ki sürekli kendilerine musallat kılınan şeytanlar tarafından oynatılıp durduklarını ölmeden önce öğrenebilsinler ki Rahman’ın eksiksiz olarak her yapılanı kaydettirdiğini ve İslam’ı inkar edenlere kendi katında kısa ancak bir insan için zahiren uzun bir süre mühlet verdiğini kabul etmeleri lazım, bunu kabul ermek için Hzİsa(as)’ın Tevrad’ı tasdik edici olarak ve Ahmed(as)’ı müjdelemek için gönderildiğine şeksiz şüphesiz iman etmeleri lazım, iman etsinler ki helal ve haramı belirleme yetkisinin yalnız Rabb’imize ait olduğunu ve bu imtiyaza peygamberler dahil kimsenin erişemeyeceği hakikatine kıyamet gününden önce ulaşmaları lazım, kıyamet gününden önce ulaşsınlar ki böylece tövbeleri sözünde Hulf’ul Vaad etmeyenin dergahı izzetinde makbul sayılarak kabule şayan olabilmesi lazım, Tövbelerin makbul olabilmesi için Nasuh’un tövbesine bakarak, Firavun’dan ibret almak lazım, Velid b Mus’ab’dan(Mısır Firavunları’nın III) ibret almak için O’nun tabire muhtaç bir rüya görmesi lazım, Gördüğü rüyanın İdris(as)’ın yazarak miras bıraktığı yıldız ilmine vakıf bilginlerce tabir edilmesi lazım, bu rüyanın tabir edilmesi lazım ki saltanatlarıyla yüce Allah’ın takdirini değiştirebileceğini zannedenler; ilerde Hakkı’n hükmünü yerine getirecek olan HzMusa’yı en güzel şekilde besleyip, büyüterek kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlamak suretiyle dünyada dahi azaplarının bir kat daha arttırılması lazım, HzMusa’yı büyütmek için Asiye’nin Nil Nehri’ne inmesi lazım, inmesi lazım ki o zamana kadar birçok çocuğun kanına kast eden zalim Firavun’u bu çocuğu evlat edinmek için O’nu ikna etmesi lazım, ikna edebilmesi için Firavun’unun çocuğu bir imtihandan geçirmesi lazım, hayatta kalabilmek için üç yaşındaki HzMusa’nın şekeri değil ateşi avuçlayıp ağzına götürmesi lazım, bu imtihanı geçmek için Cebrail’in O’na yardım etmesi lazım, bunun sonucunda O’nun ateşe dokunan dilinde ve bir işinde araz meydana gelmesi lazım, İşindeki bu araz sonucu bir kıbtiyi istemeden öldürüp hemen Rabbine tövbe etmesi lazım, Tövbesini kabul olur olmaz Rabbine günahkarlara arka olmayacağına ve onlara yardım etmeyeceğine dair söz vermesi lazım, bu sözü yerine getirmek için tekrar kavga eder halde bulduğu İsrail oğlunu azgınlığından dolayı kınaması lazım, bu kınamadan korkan İsrail oğlu’nun dünkü kıbtiyi öldürdüğün gibi beni de mi öldüreceksin demesi lazım, bu sözü yanlarında bulunan kıbtinin duyarak halk arasında yayması lazım, bu şayiayı duyan Firavun’un öldürmek için her yerde HzMusa’yı aratması lazım, bunu öğrenen HzMusa’nın zalim kavmin elinden kurtulmak için Rabb’inden yardım istemesi lazım, bu niyazın sonucu sekiz gece bir meleğin kılavuzluğunda Medyen’de bir su başına varması lazım, o su başında iken arkalarda bekleyen iki kızı görüp, neden orada beklediklerini sorması lazım, bu soruya biz zayıflarız erkeklerin arasına sokulamıyoruz, çobanlar hayvanlarını sulayıp götürmeden biz su alamıyoruz, babamız da çok ihtiyar bir kimsedir demeleri lazım, bunun üzerine HzMusa tek başına kuyunun kapağını kaldırdı ve koyunları sulayıverdi ve Rabbim!Hakikat ben bana indirdiğin hayırdan dolayı muhtacım diye dua ederek onları erkenden evlerine göndermesi lazım, bu erken gelişi merak eden HzŞuayb(as)’ın kızlarının anlattıklarını dinleyip de O’na yaptığı iyiliğin karşılığını vermek için kızını yollayarak çağırtması lazım, Safura’nın önde yürürken maruz kaldığı rüzgârın eteğine iki kere musallat olması üzerine gözlerini yuman HzMusa’nın öne geçmesi lazım, Öne geçmesi lazım ki ‘biz Ehli Beyt Yakub oğulları, kadınların açılan arkalarına bakmayız!’ Deyip eve ulaşması lazım, HzŞuayb(as)’ın yemek ikr***** geri çevirerek ‘biz Ehli Beyt Yakub oğulları ahiret amellerinden hiçbir şeyi dünya dolusu altına satmayız!’ Demesi lazım, bu söze Şuayb(as)’ın ‘biz misafirlerimize ağırlarız ve onlara yemek yediririz, bu atalarımızın adetidir’ yanıtını vermesi lazım, Safura babasına başka bir adeti hatırlatarak babacığım! O’nu ücretle çoban tut, hiç şüphesiz O güçlü ve emin bir adamdır diyerek yolda gelirken başından geçenleri anlatması lazım, bu olay üzerine Şuayb(as)’ın sekiz yıl hizmet karşılığında kızıyla evlendirmeyi O’na vaad etmesi ve yanında emanet olarak bulunan asalardan birkaç kere farklı asa istemesine rağmen sürekli aynı asanın karşısına gelmesi üzerine peygamberlerin asasını HzMusa(as)’a vermesi lazım, bu vaadi Allah’ı vekil tutanların hemen kabul etmesi lazım, bir müddet sonra onların peygamber asasının ihtilaf konusu olması üzerine ilk karşılaşılan insanı hakem yapmaya karar vermeleri lazım, insan suretinde karşılaşılan bir meleğin asayı yere koyun onu kim kaldırabilirse asa onundur kararına gönülden razı olmaları lazım, ilerde büyük bir ejderha kılığına girerek devrin bütün büyücülerin yılanlarını yutup Allah’ın inayetiyle Firavun’u alt edecek olan asanın bu asa olması lazım, bu asanın artık Allah’ın hükmünü gerçekleştirmek için kış mevsimi gelince Medyen’den izin isteyerek ayrılması lazım, HzMusa ve hamile olan eşi Safura ile birlikte Tur Dağı’na yollarının düşüp çakmak taşının ateşe muhalefet etmesi üzerine çıkıp ateş araması lazım, çakmak taşını muhalefeti sonucu ateş aramaya çıkan Musa’nın Kelimullah sırrına ermesi lazım, bu sırra ermek için nurla dolan gözlerinin sesin kaynağını da sorması lazım, ‘ben üzerinde, yanında, önündeyim, arkandayım, sağıda, solundayım!Sana senden daha yakınım! Kulum beni andığında Ben onun yanında oturanım, Dua etiği zaman da, onun yanındayım’, Sedasına ‘Lebbeyk Lebbeyk Emrine amadeyim Elhamdülillahi Rabb’il Alemin’ aksi seda bulması lazım, bu yankı olan Alemlerin Rabbi’nin Musa’yı asa, yedi Beyza ve kardeşi Harun’la kuvvetlendirerek Firavun’un zulmüne karşı çıkmaları lazım, zulme karşı çıkmak için doğruları zalimin karşısında haykırabilecek kadar Rabb’ine güvenmek lazım, HzMusa(as)’ın karşılaşma vakti gelip çattığında Firavun’un nankör hitabına ‘benim başıma kaktığın o nimet İsrail oğullarını kendine kul köle edindiğin içindi, kaldı ki ben doğmadan bir çok çocuğu öldürüyor dilediğini kendine ayırıyordun, işte benim sana ulaştırılışım ve sana iliştirilişim bu yüzden’ olması lazım, Firavun’un kap kara yüzüyle kendisine gelenleri ilahlık davasını; saltanatı ve veziri Haman’ın etkisiyle reddetmesi lazım, HzMusa(as)’ın Rabb’ini tanıtmak için O doğu ile batı arasındaki her şeyin Rabb’idir demesi lazım, karşılıklı açılan davalara tanık olmaları için halkı bir meydanda toplamak lazım, Böylece hak ile batılın gece ve gündüz gibi birbirinden Musa’nın asasıyla ayrılması lazım, Bu asanın sihirbazların attıkları iplerin tam***** yutması ve sihirbazların tüm iplerin göz önünden kaldırılarak yok edilmesi lazım, bu şekildeki bir yutmanın da iddia edildiği gibi sihir olmadığına getirilen hakikatin doğru olduğuna sihirbazları dahi ikna etmesi lazım, Sihirbazların tasdiki karşısında kuduran Firavun’un hiddetlenerek ölümsüzlüğü bulanları ölümle tehdit etmesi lazım, Onları ölümle tehdit edebilmesi için de HzMusa’yı Sihirbazların başı olarak ilan etmesi lazım, bu ilanı Allah’ın gönderdiği azapların bir bir izlemesi lazım, “Andolsun ki; Biz, Firavun hanedanını, düşünüp ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklıkla, mahsullerinin kıtlığı ile tutup, sıktık Fakat onlara iyilik gelince:’Bu bizim hakkımızdır’ dediler Kendilerine bir fenalık da gelirse, Musa ile O’nun yanındakilere uğursuzluk yüklerlerdi Gözünüzü açın, iyi bilin ki, onların uğuzusuzluğu ancak Allah tarafındandı Fakat çokları bilmezler Onlar: ‘Bizi büyülemek için her ne mucize getirsen, biz sana iman ediciler değilleriz!’ dediler Bunun üzerine Biz de, ayrı ayrı mucizeler olmak üzere, başlarına tufan,çekirge,haşerat, kurbağalar ve kan gönderdikBöyle iken yine iman etmeyi kibirlerine yediremediler Onlar öyle günahkârlar güruhu idiler Üzerlerine o azab çökünce:’Ey Musa! Bizim için Rabbine sana olan vadi hürmetine dua et! Eğer bu azabı bizden ayırıp sıyırırsan, andolsun ki, sana kesin olarak iman edeceğiz Ve andolsun ki; İsrail oğullarını da seninle birlikte mutlaka göndereceğiz! Dediler Vakta ki, Biz kendilerinin erişecekleri bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik Bir de ne görürsün, yeminlerini bozmuşlar bile!’ fermanını son Peygamber’in kalbine dolan vahyin aydınlığında müteala etmek lazım, bunu yaparken Allah’ın Firavunun küfrünü artırmak için giriştiği davayı kazanmak için yüksekçe bir kuleyi inşaa ettirmek üzere veziri Haman’a emir vermesi lazım, Süleyman(as)’ın sahip olduğu Asım gibi vezirler nerede Haman’ın Allah’ı öldürmeye çalışan Firavun’un okunun kana bulanarak geri döndüğünü görünce Musa’nın Rabbini öldürdüğünü sanarak küfrünü arttırarak kendine verilen istidracı göstermek için bir kulenin yapılması lazım, bu kuleyi tamamlayabilmek için yedi senenin su gibi akıp gitmesi lazım, Firavun gibi kutsuz bir gönlün elbette onun gibi zalim bir vezire akması lazım, bahar ayları gelince Nil Nehri’nin bir mazlumun daha canını almamak için Allah’ın yeryüzündeki adaletini O’nun eliyle hakim kıldığı daha dünyadayken cennetle müjdelenmesine rağmen sürekli Resülün ve hicret arkadaşının ayak izlerini başkalarının ayak izleriyle karıştırmamak için tir tir titreyerek her hareketinde Allah’tan korkan şeytanların ve insanların çekindikleri, meleklerin gıbta ettiği yüzüğünde ölüm nasihat olarak sana yeter yazdıran HzÖmeri Faruk’un mektubunu öpüp başının üstüne koyarak itaat etmesi lazım, Allah’a itaat eden kulların üstün olduğunun ve Allah katından yardıma mazhar olduklarını tüm İsrail oğullarına Musa’nın elindeki asanın göstermesi lazım, can gözü doğuştan kapalı olanların HzMusa’ya ben seni her halde büyülenmiş sihirlenmiş sanıyorum Ben de seni Ey Firavun! Her hal de helak edilmiş sanıyorum! Bırakın beni, Musa’yı öldüreyim! O Rabbine yalvarsın! Ben Hesap Gününe inanmayan her kibirli insandan benim de Rabbim, sizinde Rabbiniz olan Allah’a sığınırım! Sözlerini duyan Firavun’un ailesinden olup imanını saklayan mü’minin söze karışması lazım, ‘Siz, bir adamı, ‘Rabbim Allah’tır’ demesiyle öldürür müsünüz? Halbuki o size, Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir Allah kimi şaşırtırsa, onun yolunu doğrultucu da yoktur Andolsun ki; bundan önce Yusuf’da size apaçık bürhanlar getirmişti O vakitte onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz Hatta o vefat edince de: Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez demiştinizİşte, Allah o haddi aşan şüpheci kimseleri böyle şaşırtır ’ diyerek kavmini öğüt vermesi lazım, Yusuf(as)’ın İsrail oğulları’nın Mısır’dan çıkarken kendi kemiklerini de yanlarına almaları için aldığı ahitin yerine gelmesi için yaşlı ve amâ olan koca karının daha önce sahip olduğu nimetlerle birlikte, Cennet’te Musa(as) ile birlikte aynı köşkte bulunmak istediği hükümleri bildirmesi lazım, buna karşılık Yüce Allah’ın ona hükmünü ver! Şüphesiz ki senin vaadini yerine getirmek Bana düşer vahyinin yayın iki ucu kadar birbirine yaklaşması lazım, Kızıl denizin yarılması için Firavun’un da ordusuyla birlikte İsrail oğullarına yaklaşması lazım, Firavun ve ordusu yaklaştıkça HzMusa’nın imdat ipi olan duaya yapışması lazım, Musa’nın “ Ey Rabbimiz! Sen Firavun’a ve adamlarına şu dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve bol bol servet verdin Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür ve kalplerine sıkıntı düşür Çünkü onlar o acıklı azabı görmedikçe iman etmeyecekler niyazını yazısızpulsuz olarak Rabbine göndermesi lazım, Bu yazısızpulsuz dilekçeyle bir kıymeti harbiyesi bulunan iman ehline berk gibi bir icabet lazım, bu icabet sayesinde Cebrail’in şu vahiyle Kızıl Deniz’e ağması lazım, Ey Eba Halid Allah’ın izniyle yarıl deyince Kızıl Deniz’in on iki parçaya ayrılıp, rüzgarın yürünecek güzergahı kurutup, on iki kemerin en öndeki en arkadakini görecek şekilde dizayn edilerek müminlere kurtuluş, kafirlere ise felaket ve ilahi azabın tecellisi olarak perçemlerinden yakalanıp inkar ettikleri yurda gitmek üzere yola çıkartılmaları lazım, Derken Beni İsrail’i denizden geçirdik Hemen Firavun askerleriyle zulmederek ve saldırarak peşlerine düştü Nihayet boğulmak üzere iken:’ İman ettim İsrail oğullarının inandığı ilahtan başka Tanrı yokmuş Ben de Müslümanlardanım’ nidasına Cebrail’in tokat gibi şu cevabı yetiştirmesi lazım Ya… şimdi ha? Halbuki bundan önce isyan etmiştin, bozgunculardan olmuştun! Biz de, bu gün seni bedeninle bir tepeye atacağız ki arkandan geleceklere bir ibret olasın, doğrusu insanların birçoğu ayetlerimizden cidden gafildirler Kafir olarak ölüp cehenneme gideceklerine dair haklarında Rabbinin hükmü kesinleşmiş olanlar iman etmez Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir ve akıllarını husni isti’mal etmeyenleri şeytanı onlara musallat etmek suretiyle pislik içinde bırakır De ki: ‘ Göklerde ve yerde neler var Bir baksanıza! Fakat bunca işaretler ve uyarılar iman etmeyecek kimselere ne fayda verir ki? Onlar, sadece kendilerinden önce gelip geçmiş milletlerin unutulmaz azap günleri gibi bir gün gözlüyorlar değil mi? De ki:’ Gözleyin, ben de sizinle beraber bekliyorum! ’ aramızdaki hükmün verilmesi yakındır, Ey kafirler işitmez misiniz ve sakınmaz mısınız açıkça Rabbinize karşı gelmekten sözünü duymak istemeyen sağırlara ne yapmak lazım, Her türlü mucizede önlerine gelse, gayet acı azabı görmedikçe iman etmezler ilahi fermanının müminlerce malum olması lazım, Yakup(as)’ın Yusuf’una olan aşkıyla senelerce bekleyecek kadar ilahi takdire teslim olarak boyun eğmiş ama hiç ümidini yitirmemiş olmasından ibret almak lazım, bu ibretli tabloların içerisinde bulunan çok değerli elmas hakikatlerin hepsi gerçekten her yolcuya ekmekten sudan ve yanına aldığı azıktan çok daha fazla olarak lazım, hülasa yola çıkılan her yeni günün başında kalpler ancak Allah’ anmakla tatmin olur ilahi sırrına vakıf olarak Yunus gibi O’nunla(zchz) hem dem olup ‘bana Seni gerek Seni ‘ diyerek bu yolun Mecnun’u olmak lazım,

‘Sübhaneke Lâ îlmelenaa illa ma âllemtenaa inneke entel âliymül hakiym’ (Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin Bakara Süresi,232)

Ey ahir zamanda yol alan
Öksüz ve yetim yolcu!
Bu lafın önü de sonu da yok
Hele sür atını da gör bak!
Mevlâm görelim neyler;
Neylerse güzel eyler!


Said Toprak antolojikom sair 39269
 
858,496Konular
981,669Mesajlar
29,750Kullanıcılar
fraay00Son üye
Üst Alt