Fareli koyun kavalcısı
FARELİ KOYUN KAVALCISI
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman icinde, kalbur zaman icinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ulkenin birinde bir koy varmış Halkı mutluluk icinde yaşarmış Gunlerden bir gun koyun butun evlerine fareler dolmuş Binlerce fare koyun sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış Yatak odasına gitseler, mutfağa girseler farelerden gecilmiyormuş Ne bulurlarsa yiyorlarmış Halk ne yapacağını şaşırıp kalmış Koy muhtarından bu işe bir care bulmasını istemişler Muhtarın da elinden bir şey gelmiyormuş Boylece koyun adına fareli koy denmiş Fareli koyun cocukları da, bu pis yaratıklarda bıkmışlar Bir gun fareli koye bir calgıcı gelmiş Muhtara: Eğer bana bir kese altın verirseniz, koyu farelerden temizlerimdemiş Butun koy halkı bu habere sevinmişler Aralarında hemen calgıcının istediği bir kese altını toparlamışlar ve muhtara teslim etmişler Halkın tek istediği bu farelerden kurtulmakmış Calgıcı isteğinin kabul edildiğini oğrenince başlamış kavalını calmaya Kavaldan oyle tatlı, oyle guzel sesler cıkıyormuş ki, fareler saklandıkları yerlerden akın akın cıkarak calgıcının yanına geliyorlarmış Kısa bir surede calgıcının etrafı binlerce fare ile dolmuş Koydeki butun farelerin calgıcının etrafında toplandığı sırada calgıcı yurumeye başlamış Koye gelirken gorduğu dereye doğru yurumuşler Calgıcı onde kavalını ufluyor, fareler peşinden geliyormuş Calgıcı dere kenarına gelince suyun icine yurumuş Derede o kadar cok su varmış ki ama calgıcı karşı kıyıya gecmiş Farelerde peşinden gelmek isteyince dereye duşen fare suda boğulup olmuş Butun fareler olunceye kadar calgıcı kavalını otturmeye devam etmiş Calgıcı butun farelerin olduğunu gorunce odulu olan bir kese altını almak icin hemen koye geri donmuş Fareleri yok eden başarısından sevinc duyduğu icin, emin adımlarla yuruyormuş Sonunda koye varınca: Bir kese altınımı alırım Bu altınlarla şehre gider, işimi kurarım Bende zengin insanlar arasına katılır ve rahat yaşamaya başlarımdiye duşunmuş Bu duşuncelerle muhtarın yanına varan calgıcı muhtardan odulunu istemiş Muhtar oyun bozanlık yapmış Nasıl olsa farelerden kurtulduk, bir kese altını vermesem olurdiye duşunmuş Calgıcıya ceşitli nedenler gostererek altınlarını vermemiş Calgıcı kandırıldığını anlayınca: Ben size bir oyun oynayayım da gorundemiş Başlamış kavalını calmaya Kavalın sesini duyan butun cocuklar calgıcının yanına koşmuş Calgıcıda hem kavalını ufluyor, hemde yurumeye başlamış Koyun butun cocuklarıda kavalcının peşinden gitmişler Koyde hic cocuk kalmamış Analar babalar kara kara duşunmeye başlamışlar Koyluler muhtara gidip: Ne yapacağız, ne edeceğiz Sen calgıcının hakkı olan bir kese altını vermeliydin Bak şimdi cocuklarımızı aldı goturdudemişler Kavalcı kızgın kızgın, peşinde cocuklarla birlikte ormana varmışlar Ormanda bir ağacın altında dinlenirken aklına tekrar muhtara gitmek altınlarını bir daha istemek gelmiş O sırada telaşla yerinden kalkınca kavalını almayı unutmuş Sihirli kavalı bulan bir cocuk, arkadaşlarının yanına gelmesi icin başlamış calmaya Kavalın sesini duyan cocuklar hemen ormanda toplanmışlar Hemen koye, annelerinin babalarının yanına donmeyi duşunmuşler Kavalı bulan cocuk koyun yolunu biliyormuş Kavalı calan cocuk onde diğerleri arkasında koye geri donmuşler Anneleri, babaları cok sevinmişler Şenlikler duzenlemişler Kırk gun kırk gece bayram etmişler Tabi bu sırada da koyluler muhtarı azarlamışlar Calgıcının hakkını vermesini soylemişler Hakkını alan calgıcıda hayallerini gercekleştirmek icin koyden ayrılmış Onlar ermiş muradına
FARELİ KOYUN KAVALCISI
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman icinde, kalbur zaman icinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ulkenin birinde bir koy varmış Halkı mutluluk icinde yaşarmış Gunlerden bir gun koyun butun evlerine fareler dolmuş Binlerce fare koyun sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış Yatak odasına gitseler, mutfağa girseler farelerden gecilmiyormuş Ne bulurlarsa yiyorlarmış Halk ne yapacağını şaşırıp kalmış Koy muhtarından bu işe bir care bulmasını istemişler Muhtarın da elinden bir şey gelmiyormuş Boylece koyun adına fareli koy denmiş Fareli koyun cocukları da, bu pis yaratıklarda bıkmışlar Bir gun fareli koye bir calgıcı gelmiş Muhtara: Eğer bana bir kese altın verirseniz, koyu farelerden temizlerimdemiş Butun koy halkı bu habere sevinmişler Aralarında hemen calgıcının istediği bir kese altını toparlamışlar ve muhtara teslim etmişler Halkın tek istediği bu farelerden kurtulmakmış Calgıcı isteğinin kabul edildiğini oğrenince başlamış kavalını calmaya Kavaldan oyle tatlı, oyle guzel sesler cıkıyormuş ki, fareler saklandıkları yerlerden akın akın cıkarak calgıcının yanına geliyorlarmış Kısa bir surede calgıcının etrafı binlerce fare ile dolmuş Koydeki butun farelerin calgıcının etrafında toplandığı sırada calgıcı yurumeye başlamış Koye gelirken gorduğu dereye doğru yurumuşler Calgıcı onde kavalını ufluyor, fareler peşinden geliyormuş Calgıcı dere kenarına gelince suyun icine yurumuş Derede o kadar cok su varmış ki ama calgıcı karşı kıyıya gecmiş Farelerde peşinden gelmek isteyince dereye duşen fare suda boğulup olmuş Butun fareler olunceye kadar calgıcı kavalını otturmeye devam etmiş Calgıcı butun farelerin olduğunu gorunce odulu olan bir kese altını almak icin hemen koye geri donmuş Fareleri yok eden başarısından sevinc duyduğu icin, emin adımlarla yuruyormuş Sonunda koye varınca: Bir kese altınımı alırım Bu altınlarla şehre gider, işimi kurarım Bende zengin insanlar arasına katılır ve rahat yaşamaya başlarımdiye duşunmuş Bu duşuncelerle muhtarın yanına varan calgıcı muhtardan odulunu istemiş Muhtar oyun bozanlık yapmış Nasıl olsa farelerden kurtulduk, bir kese altını vermesem olurdiye duşunmuş Calgıcıya ceşitli nedenler gostererek altınlarını vermemiş Calgıcı kandırıldığını anlayınca: Ben size bir oyun oynayayım da gorundemiş Başlamış kavalını calmaya Kavalın sesini duyan butun cocuklar calgıcının yanına koşmuş Calgıcıda hem kavalını ufluyor, hemde yurumeye başlamış Koyun butun cocuklarıda kavalcının peşinden gitmişler Koyde hic cocuk kalmamış Analar babalar kara kara duşunmeye başlamışlar Koyluler muhtara gidip: Ne yapacağız, ne edeceğiz Sen calgıcının hakkı olan bir kese altını vermeliydin Bak şimdi cocuklarımızı aldı goturdudemişler Kavalcı kızgın kızgın, peşinde cocuklarla birlikte ormana varmışlar Ormanda bir ağacın altında dinlenirken aklına tekrar muhtara gitmek altınlarını bir daha istemek gelmiş O sırada telaşla yerinden kalkınca kavalını almayı unutmuş Sihirli kavalı bulan bir cocuk, arkadaşlarının yanına gelmesi icin başlamış calmaya Kavalın sesini duyan cocuklar hemen ormanda toplanmışlar Hemen koye, annelerinin babalarının yanına donmeyi duşunmuşler Kavalı bulan cocuk koyun yolunu biliyormuş Kavalı calan cocuk onde diğerleri arkasında koye geri donmuşler Anneleri, babaları cok sevinmişler Şenlikler duzenlemişler Kırk gun kırk gece bayram etmişler Tabi bu sırada da koyluler muhtarı azarlamışlar Calgıcının hakkını vermesini soylemişler Hakkını alan calgıcıda hayallerini gercekleştirmek icin koyden ayrılmış Onlar ermiş muradına