Profösör
Super Mod
- Katılım
- Ocak 11, 2022
- Mesajlar
- 3,752
- Etkileşim
- 29
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Konum
- Rusya
- Web sitesi
- bilgilihocam.com
- F-D Coin
- 125
Faşizm; meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletme gereğini sunan, tüm yetkilerin tek bir parti veya kişi elinde toplandığı düzendir. İlk olarak İtalya’da Mussolini önderliğinde ortaya çıkan, otoriter devlet anlayışını benimseyen bir siyasi ideolojidir. Demokratik düzene karşıdır. Tarihde pek çok faşist lider devlet kontrolünü ele geçirmeyi başarmıştır. Peki faşizm nedir, neden vardır? İşte faşizm hakkında bilinmesi gerekenler..
İtalya’daki faşizmi Benito Mussolini’den ayrı olarak ele almak imkansızdır. Mussolini, sosyalist eğilimlere sahip olan bir demircinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Mussolini hayatının bir kısmını savaş karşıtı bir sosyalist olarak yaşamıştır. Hatta Libya Savaşı’nda savaş karşıtı olmasından dolayı hapis cezası bile almıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı zaman, ilk önceleri savaş karşıtı bir tutum sergilemiş ancak bir zaman sonra sosyalist parti ile ilişkisini keserek savaş taraftarı olmaya karar vermiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise İtalya ekonomik ve siyasi bir buhrana girmiştir. İşçi ve köylü sınıfı arasındaki ekonomik kriz sebebiyle Kuzey İtalya’daki fabrikaları ele geçirmiştir. Sermaye çevreleri tarafından komünizm tehlikesine karşı faşizmi bir koruma aracı olarak görmüşlerdir. Faşist harekette bundan güç alarak iktidara gelebilmek için terör ve sindirme eylemlerine girmiştir. 1922 yılında ise faşizm, İtalya’nın iktidarını ele geçirmeyi başarmıştır. İtalya’da faşizm iktidara geldiği zaman devleti tamamen korporatif niteliğe dönüştürmüştür. Korporatif devletin temeli birey değil sosyal kuruluşlara bağlıdır.
Faşizmin belli başlı özellikleri vardır. Faşizme göre birey, doğası gereğince toplumdan ayrı olarak yaşayamaz. Toplum haricinde bireyin bir değeri yoktur. Bireyin tüm haklarının ana kaynağı toplumdur. Toplum ise bireylerden oluşan bir bütün değildir. Toplum; bireylerden oluşan bir yığın değil, canlı bir yapı gibi her bireyin birbirine bağlı olduğu bir yapıdır. Faşizmde bireyleri tek tek ele almanın önemi yoktur. Önemli olan tek şey toplumdur. Faşizmde kişiler sadece devletin amacına hizmet etmelidir. Bireyin devlete karşı koruyabileceği bir hakkı bulunamaz. Birey, devlete yaptığı katkı kadar değerlidir. Faşist devlet anlayışında insanlar arasında eşitlik kavramından söz edilemez. Zaten faşizmin temel prensibi eşitliği değil eşitsizliği uygulamaktır. Çünkü her birey devlete aynı oranda katkıda bulunamaz. Konuya bu açıdan baktığımız zaman faşist devletlerde bireylerin özgürlükleri hakkında konuşamayız. Özgürlük kavramı bu toplumlarda tamamen ortadan kalkar ve yerine otorite gelir. Faşist devlet, kişilerin hayatının her alanına egemen olan bir otoriter yapıdır. Kişilerin özgürlüğü, devletin müsade ettiği kadar olabilir. Bu sebeple faşist devletlerde iktidar sahipleri; hem devleti hem de hukuku istediği gibi yönetebilir.
Faşizm Nedir
Faşizm, iki dünya savaşları arasında ilk olarak İtalya’da iktidara gelmeyi başaran siyasi bir ideolojidir. Faşizmde temel olarak otoriter ve totaliter bir iktidar anlayışı mevcuttur. İtalya’nın ardından Portekiz, İspanya ve Latin Amerika ülkelerinde de bu görüş geçerli olmaya başlamıştır.Mussolini ve Faşist İtalya
İtalya’daki faşizmi Benito Mussolini’den ayrı olarak ele almak imkansızdır. Mussolini, sosyalist eğilimlere sahip olan bir demircinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Mussolini hayatının bir kısmını savaş karşıtı bir sosyalist olarak yaşamıştır. Hatta Libya Savaşı’nda savaş karşıtı olmasından dolayı hapis cezası bile almıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı zaman, ilk önceleri savaş karşıtı bir tutum sergilemiş ancak bir zaman sonra sosyalist parti ile ilişkisini keserek savaş taraftarı olmaya karar vermiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise İtalya ekonomik ve siyasi bir buhrana girmiştir. İşçi ve köylü sınıfı arasındaki ekonomik kriz sebebiyle Kuzey İtalya’daki fabrikaları ele geçirmiştir. Sermaye çevreleri tarafından komünizm tehlikesine karşı faşizmi bir koruma aracı olarak görmüşlerdir. Faşist harekette bundan güç alarak iktidara gelebilmek için terör ve sindirme eylemlerine girmiştir. 1922 yılında ise faşizm, İtalya’nın iktidarını ele geçirmeyi başarmıştır. İtalya’da faşizm iktidara geldiği zaman devleti tamamen korporatif niteliğe dönüştürmüştür. Korporatif devletin temeli birey değil sosyal kuruluşlara bağlıdır.
Faşizmin Özellikleri
Faşizmin belli başlı özellikleri vardır. Faşizme göre birey, doğası gereğince toplumdan ayrı olarak yaşayamaz. Toplum haricinde bireyin bir değeri yoktur. Bireyin tüm haklarının ana kaynağı toplumdur. Toplum ise bireylerden oluşan bir bütün değildir. Toplum; bireylerden oluşan bir yığın değil, canlı bir yapı gibi her bireyin birbirine bağlı olduğu bir yapıdır. Faşizmde bireyleri tek tek ele almanın önemi yoktur. Önemli olan tek şey toplumdur. Faşizmde kişiler sadece devletin amacına hizmet etmelidir. Bireyin devlete karşı koruyabileceği bir hakkı bulunamaz. Birey, devlete yaptığı katkı kadar değerlidir. Faşist devlet anlayışında insanlar arasında eşitlik kavramından söz edilemez. Zaten faşizmin temel prensibi eşitliği değil eşitsizliği uygulamaktır. Çünkü her birey devlete aynı oranda katkıda bulunamaz. Konuya bu açıdan baktığımız zaman faşist devletlerde bireylerin özgürlükleri hakkında konuşamayız. Özgürlük kavramı bu toplumlarda tamamen ortadan kalkar ve yerine otorite gelir. Faşist devlet, kişilerin hayatının her alanına egemen olan bir otoriter yapıdır. Kişilerin özgürlüğü, devletin müsade ettiği kadar olabilir. Bu sebeple faşist devletlerde iktidar sahipleri; hem devleti hem de hukuku istediği gibi yönetebilir.