Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Fatih Sultan Mehmet'in İcatları

Fatih Sultan Mehmet'in İcatları
0
118

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
fatih sultan mehmet icadı

Havan topunu icat eden padişah FATİH SULTAN MEHMET

Osmanlılar, eskiden beri kendi silahlarını kendileri yaparlardı Sultan Murad bunu kanun haline getirdi Osmanlıların topçulukta ilerlemelerinin başlangıcı da onun zamanına rastlar

Fatih, top döktürmekle de meşhurdur Edirne'nin açık havada büyük bir tophane yaptırdı Etrafını yüksek surlarla çevirtti

Yapılacak topların planlarını kanımca kendisi çizdi Mimar Muslihiddin Ağa kaleme aldı Saruca Sekban ise döktü Top döküm işleri günümüzün atom çalışmaları gibi tamamen sıcacık bir alıştırma içerisinde yürütüldü

Dökülen büyük toplara Şahiadı verildi 300 değin (yaklaşık 17 ton) bakırdan döküldü Bu toplar 1200 akka (15 ton) ağırlığındaki mermileri 1000 metrelik uzaklığa atabilecek güçteydi Fatih toplam üç tane şahi, 127 tane de öteki toplardan döktürdü

Şahi toplarını yüz öküz fakat çekebiliyordu Topların taşınması için ayrıca 700 de asker kullanıldı İki ayda Edirne'den İstanbul surları önüne gelindi Bu toplar, dünyada yapılan topların en büyükleriydi

Fatih'in tophanesi Edirne'de bulunuyordu Ufak demir ve büyük tunç toplar burada dökülürdü Fetihten sonradan da Galata'da acilen Tophaneadını taşıyan yerde bir dökümhane inşa ettirdi Fatih'in İstanbul muhasarasında kullandığı top sayısı hakkındaki fikirler öbür değişiktir Büyüklerin yanı sıra, 10 bin ufak demir top kullanıldığını yazanlar vardır ancak, bu, oldukça mübalağalı bir rakam olsa gerektir

Fatih, surlar önüne Marmara'dan Halic'e dek tam 14 pil yerleştirdi Her bataryada dört büyük tunç top bulunuyordu Üç tane de en büyük toplardan yerinde bataryalara yerleştirilmişti

Türkleri hiç sevmeyen bir Fransız bilgini, Güstav Şiomberje, Türkler göre İstanbul'un muharası ve zaptıadlı eserinde şöyle diyor: Sultan ikinci Mehmed, tarihinde, lüzum bir topçu parkına malikolan ilk hükümdardır Toplar! Türklerin böylece yüksek olan üstünlüğünü temin eden şey Nice asırlar her tarafında tüm hücumlara göğüs geren köhne ortaçağ surları, artık yeterli emniyeti sağlayamıyordu Ne fantastik, ne muhteşem bir değiştirme!

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethi sırasında 21 yaşındaydı Büyük bir dehaya sahipti Zekâsıyla, dikte ve komutasıyla eşine az rastlanan bir komutandı 170 bin kişilik ordusuyla karargâhını Topkapı surları karşısına kurdu Anadolu askerini sağ kanada, Rumeli askerlerini de sol kanada koydu Dağıtılmış manâlı mevkilere de komutanlarını yerleştirdi

130 parçadan meydana gelen Osmanlı donanması, Baltaoğlu Süleyman Bey kumandasında Balta Limanı'na girdi Fakat Rumlar Galata ile İstanbul arasına bir zincir gerdikleri için Halic'e inemedi

Fatih, kara tarafına topçu bataryalarını yerleştirdi Topçu ateşini bizzat kendisi yöneticilik etmekteydi Şahi topları Topkapı surlarına heybetli gülleler yağdırıyordu

Düşman donanması Galata kulesi önünde bulunuyordu Gemileri batırmak fakat toplarla mümkündü Fakat Osmanlı toplarının donanmayı dövmesine büyük bir engel vardı Toplar oysa Beyoğlu sırtlarından atılabilir, bunlar da Galatalıların evlerini yıkabilirdi Halbuki Galatalılarla Osmanlılar aralarında bir arkadaşlık anlaşması vardı

VE HAVAN TOPU

Buna bir çözüm bulmak gerekiyordu Toplar Galatalılara zarar vermeden düşman donanmasını tahrip edebilmeliydi Deha Fatih, bunu halletmek için bütün data ve zekâsını kullandı Sonunda çözümü buldu İnce hesap ve düzenlemeler sonucunda, gülle aşırabilen toplar yapmayı planladı Planını bizzat kendisi çizdi Tasvir ederek toplan döktürdü Birinin başına geçti Şahsen kendisi nişan alarak bir düşman gemisini batırdı

İşte bu, topçuluk tarihinde sonradan Havanadını alan topların ilk şekliydi Bunun içindir ama Fatih'i, hava topunu icad eden bir ilim adamı olarak da selâmlamak lâzımdır

Fatih'in açtığı bu yol sonradan topçuluğun bir kolu olan Humbarametodunun temelini de teşkil etti Askerlikte çok kayda değer bir yer işgal eden havancılığın çekirdeği oldu

ZIRHLI GEMİLER

Zırhlı gemiler kullanmanın birincil şekli de Fatih'e aittir O, İstanbul kuşatması sırasında gemileri bakır levlalarla döşetmiştir

Dünya tarihinde eşi görünmeyen ender hadiselerden birisi de Fatih'in gemileri karadan Halic'e indirmesiydi Planım kişisel olarak kendisi hazırladı, haritasını çizdi Dolmabahçe'den Beyoğlu sırtlarına değin toprağı tesviye ettirdi sonra bu yolun üzerine içyağı ve zeytinyağı sürülmüş kızaklar yerleştirtti Bir gece içerisinde 70'i iki sıra kürekli ve bir kaçı da beş sıra kürekli 75 harp gemisini halatla hayvanlara çektirdi Yelkenleri açılan gemiler, Beyoğlu sırtlarından Kasımpaşa deresine indirildi Şafak vakti Osmanlı gemilerini burada görebilen Bizanslılar deliye dönmüşlerdi

Gemileri Halic'e indirmeyi başaran Fatih, sonra Halic'e uzanan bir köprü kurmayı denedi Çünkü aleyhinde yakaya askerin çıkarılması lâzımdı Birçok fıçıları demirlerle birbirine bağlatarak uzun zincirlerle gerdirdi daha sonra da üzerine tahta, taş ve toprak töşettirdi Bir rıhtım şekline getirtti Köprü yaklaşık olarak bir şoşe halini almıştı öyle genişti fakat, 10 kişi yanyana üstünde yürüyebiliyor, en büyük toplar bile buradan geçiriliyordu Köprü son derece hızla yapılmıştı Bir gecede yüz bin birey birden bu meslek için seferber edilmişti Böylece köprü üzerinde geniş bir muharebe meydanı kurulmuştu Bizanslılar her ne dek bu köprüyü bir gece baskınıyla düşürmek istemişlerse de, topçularımızın atışlarıyla engellenmişlerdi bu arada Bizans donanması da batırılmıştı

Toplar tam kırk gün surları dövdü Surlarda açılan gedikler anında Rumlar tarafından tamir ediliyordu Abluka uzayınca Bizans İmparatoru Konstantin barıştırma istedi Ama Fatih bunu reddetti İstanbul'u almakta kararlıydı Muhakkak kararlılığını şu sözleriyle dile getiriyordu:

Ya ben İstanbul'u alırım, ya da İstanbul beni!

Muhasara başlayalı bütün 53 gün olmuştu

29 Mayıs günü büyük bir taarruza geçildi Topkapı tarafında surlarda büyük bir gedik açıldı Buradan geçen askerler şehre girdiler Ulubatlı Hasan sancağı surlara dikti İmparator öldürüldü Fatih askerlerinin önünde, beyaz atının üzerindeydi Onlara defalarca moral veriyordu

Ondan sonra ciddi bir direnişle karşılaşmayan Osmanlı ordusu, İstanbul'a girdi Fatih ilk iş olarak Ayasofya kilisesini, cami haline getirdi ve şükür namazı kıldı

İsmail Hami Danişmend, Tarihi Hakikatleradlı eserinde, roketi birincil kullanan kişinin Fatih Sultan Mehmed olduğunu belirtmektedir Fatih, 1478'de ilk defa İşkodra kuşatması esnasında zeytinyağı, kükürt, balmumu ve daha birtakım meçhul maddelerden yapılmış bir yangın roketi kullanmıştır Roket, geceleri kuyruklu yıldız gibi iz bırakmakta, ince bir ses vererek hareket etmekte ve isabet ettiği yerdeki her şeyi yakmakta, hatta düştüğü kuyuların suyunu bile kurutmaktaydı

Askerlik tarihinde patlayıcı yıkım roketleri birincil kere Rodos kuşatması sırasında kullanılmıştır 1480 yılında Fatih'in gerçekleştirdiği bu kuşatmada, görülmedik roket karşı Rodos halkı şaşkına dönmüş, kendilerini gözetmek için kale ve kilise mahzenlerine sığınmış, hatta askerler bile sığınaklara girmek zorunda kalmışlardır Bir Takım Batı kaynakları, patlayıcı tahrip roketinin Kanuni vaktinde 1522'de Rodos'un fethinde kullanıldığını söylemeleri, bu iki seferin birbirine karıştırılmasından kaynaklanmaktadır

Fatih, ilme son derece bedel verir, alimlere derin saygı gösterirdi Hocası Molla Gürani'nin elini öper ve zamanın en bilgilisi ve padişahın tabirince İmamı Azam'ı olan Molla Hüsrev'e karşı camide bile olsa ayağa kalkardı Bilhassa Akşemseddin yanında geldiği zaman heyecanlanır, elleri titrerdi Fatih, alimleri pek fazla severdi oysa, onlara benzemek için başına sırf tülbent bir mecuze bağlardı

FATİH'İN KÜRESİ

Alimlere olan bu sevgisinden dolayıdır oysa, Ali Kuşçu'yu Azerbaycan'dan İstanbul'a ziyafet etti ve her konak için gündelik bin akçe verdi sonra da onu günde ikiyüz akçe maaşla Ayasofya medresesine müderris (profesör) tahsis etti

Fatih, yalnızca Müslüman ilim adamlarına değil, Avrupalı bilginlere de yer vermiş, birçoğunu memleketine davet etmiştir

Şehzadeliğinden beri eski çağların ilim ve felsefesiyle uğraşmıştır Plutarque'ın (Plutarchos) meşhur adamların hayatı adlı eserini ve Batlamyus'un coğrafyasını Türkçe'ye çeviri ettirdi

Fatih Sultan Mehmed'in Mücessem küredenilen bir dünya küresi vardı Tarihi belgeler bu kürede bütün kıt'aların ayrıntılı ve dürüst bir şekilde işlendiğini göstermektedir

Alıntı *
 
858,506Konular
983,023Mesajlar
33,106Kullanıcılar
Asi1234Son üye
Üst Alt