iltasyazilim
FD Üye
Felsefe Nedir?
Evrensel bilginin bilimi
1 Etimoloji: Yunanca philosophia data sevgisi demektir Herakleides Ponktikos deyimi birincil kullananın Pythagoras olduğunu söyler, Pythagoras kendisi için ben bir philosophos'umdermiş, bununla bilginin ve bilgeliğin tutkunu olduğunu açıklamak istermiş Ne var oysa son incelemeler bu deyimin ilkin Herakleitos kadar kullanıldığını saptamıştır Bu Nedenle Herakleitos, bugünkü anlamdaki felsefenin babası olduğu gibi onun adının da babası oluyor
2 Ilk Çağ: ilkçağda felsefe, insanın, içinde yaşadığı dünya üzerine edindiği bütünsel bilgiyi dile getiriyordu Bugün de, fazla daha geniş kapsamlı olarak, benzer anlamı dile getiriyor Ne var oysa aradan geçen yüzyıllar boyunca çoğu serüvenler geçirmiş kimi yerde törebilim, kimi yerde tanrıbilim kılığına bürünmüştür
Antik Çağ Yunanlılarından çok önce eski Mısır, Mezopotamya, Çin ve Hint uygarlıklarında felsefesel düşünceler ileri sürülmüştür Fakat bütün bunların içinde antikçağ Yunan felsefesinin kendine özgü bir yapısı vardır bu yapı, onun, birincil fizikçidüşünürlerinin elinde biçimlenişinden gelir Bu fizikçi düşünürler, düşünsel çalışmalarını doğadan yansıyan objektif gerçekliğe dayamışlar ve düşünceyi dizgeli olarak masallardan arıtmaya çalışmışlardır Felsefenin temel sorunları antikçağ Yunan düşünürlerince ortaya atılmıştır Antikçağ Yunanlılarında felsefenin amacı bilgiyi hoşuna gitmek ve aramaktır Ne var ki sofia kökünün aynı zamanda içerdiği 'usa uygun davranma' anlamı felsefenin eski Yunan'daki (ussal ve N) eylemsel yönünü de dile getirir Bu yüzden antikçağ Yunan felsefecileri bilgiyi, eylemsel işe yararlılık için aramışlardır Yaşamın anlamı, bu anlama uygun yaşamak için aranmıştır Görüldüğü gibi felsefe terimine Yunanlı kurucularının verdikleri ilk manâ, en açık ifadesini eytişimsel ve tarihsel özdekçilik anlayışında bulacak olan, mantıkla ilgili bir anlamdır Artık dünyayı anlatmak değil, başkalaştırmak söz konusudur
Millet ilkin din kurumunu meydana getirmişlerdi ve bunun ne çağırmak olduğunu düşünmeye başlayınca felsefe'ye yönelmiş oldular Kaldı fakat ilk halk bıkıp usanmadan araştırma içgüdülerini, daha birincil günlerinden, korunma içgüdüsünün eylemsel çabalarından edinmiş bulunuyorlardı
Felsefe tarihçileri birincil filozof olarak, dünyanın sudan üretilmiş olduğu varsayımını ileri süren Thales'i gösterirler Aristoteles, Thales'ten çok önce Okeanus (deniz)'dur tanrıların babası ve anasıdiyen Homeros'a dikkati çeker
Delaporte, 1923 yılında yayımlanan Mezopotamya adlı yapıtında, Mezopotamyalıların yaratılış şarkısından şu örneği verir:Ne göğün ne de yerin adı varken, bunların babası Apsu'yla anası Tiamat'tan meydana çıkan sular tek olarak karmakarışık bulunuyordu(İbid, s1525) Görülüyor ama birincil Yunan düşünürlerinin geliştirdikleri kavramlar, çok eski toplumlardan gelen ahali düşünceleridir (Yunanlılar bunu Mezopotamyalılardan egemen olarak düşünmüşlerdir N)
Antik Devir'da pratik bilimler öyle yavaş gelişmekte olduklarından gerçeği seven ve arayan insan düşüncesi pratikten kopmuş ve bilimin denetinden yoksun kalan felsefe bu yüzden uzun yüzyıllar boyunca düşünsel alanda gelişmiştir Düşüncecilik böylesine başıboş bir düşünce gelişmesinin zorunlu sonucudur Halk düşüncelerini soyutlayıp kavramlaştırmışlar ve sürekli olarak değişen 'fiziğin ötesinde (metafizik)' sonsuzca geçerli saydıkları tanımlarla saptamışlardır Fizik yapısının sürekli olarak değişmesi ve dönüşmesi sonucu olarak pratik data bu kuramsal kavramlarla çatışmaya başlamış, insansal düşünceciliğin karşısına doğasal özdekçilik dikilmiştir Her iki aşırı uçta da yanılgılara düşen bu iki sistem, sonunda, eytişimsel özdekçilikle (diyalektik materyalizmle) aşılmıştır
3 Antik Çağ: Evrenin hangi özdekten yapıldığını araştıran Miletli fizikçilerden sonra oluş'u açıklayan Herakleitos'la felsefesel alıştırma evrenselleşiyor Fakat Herakleitos'un doğa biliminin yardımından mahrum bu saf sezisi böylece geniş detaylı ki ona derhal karanlık adını takıyorlar Sokrates Herakleitos'ta anladıklarım pek hoş, o kadar sanıyorum ama anlamadıklarım daBu derinliğe inebilmek için Delos'lu bir dalgıç gerekdiyor evreni bir yana bırakıp insana dönme zorunludur Sokrates'e göre felsefe, 'neleri bilmediğini iyi anlamaktir Doğa biliminin yardımından ve denetinden yoksun felsefe, ister istemez bir düşünsel çalışma olacaktır (felsefe zaten düşünsel olur N) Platon onu 'doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma' olarak tanımlıyor Aristoteles'e göreo, ilkeler ya da ilk nedenler bilimi'dir, mutlu bir hayat temin etmek için tasarlanmış 'eylemsel bir sistem'dir Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir törebilim niteliğindedir
4 Orta Çağ: Augustinus'a göre 'Tanrı'yı anlamak'tir, 'reel felsefeyle hakiki din özdeştir'ler Tertullianus'a kadar felsefe yapmak 'dogma'yı anlatmak'tır Scottus Eriugena'ya tarafından felsefe 'inan'ın bilimi'dir, felsefenin konusu dinin konusunun aynıdır Anselmus'a tarafından de 'inanılanı anlamaya çalışmak'tır Abaclardus'a kadar 'inanılanın inanılmaya layık olup olmadığını araştırmak'tır Skolastiklere tarafından felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması'dır Aquino'lu Thomas'ya göre felsefenin konusu Tanrı'dır, felsefe Tanrı'nın tanıtlanması'dır Yalnızca Duns Scottus'dür oysa ilk kez felsefeyi dinden ayırma eğilimi göstermiştir Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir tanrıbilim niteliğindedir
5 Yeni Çağ:
Giordano Bruno'ya kadar Felsefenin görevi doğayı iyi anlamak'tir Bu anlayış görüldüğü gibi, düşünsel felsefede çok büyük bir adımdır
Campenella'ya kadar felsefenin konusu 'eleştiri'dir
Fracis Bacon'a kadar felsefe yapmak, dürüst düşünmek'tir
Hobbes'a kadar felsefe gerçekleştirmek, içten dikkate almak'tir, felsefe sonuçların nedenleriyle ve nedenlerin sonuçlarıyla olan karşılaştırmalı bilgisi'dir
Descartes'e göre felsefe bir bilim'dir ve onu belirlenmiş bir bilim gerçekleştirmek için geometrik yöntemi metafiziğe göstermek gerekir
Spinoza da bu düşüncede onu izlemiştir, ona göre de felsefe genelleştirilmiş bir matematik'tir
Leibniz'e tarafından felsefe, doğrusu içten olanı açıklama yapmak'tır, göklerden yere inmelidir ve konusu beş duyuyla kavranan şeyler olmalıdır
Locke'a göre felsefe, filozofların gözlerini gerçek aleme başlamak için bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla gerçek alemden geldiğini tanıtlamak'tır, veri, düşüncelerimiz arasındaki bağlılığın veya uyuşmazlığın algılanması'dır
Condillac'a tarafından felsefe, duyumların bilgisi'dir
Hume'a tarafından felsefe, insan zihninin mahiyetini incelemek'tir
Diderot'ya tarafından felsefe, bilim'dir ve fakat doğabilimleri, fizyoloji ve tıp üzerine kurulabilir
Knat'a göre felsefe, bilginin nasıl muhtemel olabileceğini öğrenmek'tir Bu da bilginin kendi kendisini eleştiri'siyle gerçekleşir
Fichte'ye tarafından felsefe yapmak, varlığın hiçbir şey olmadığını ve görevin her şey olduğunu anlayışlı olmak'tir, bu bakımdan da ben'in bilgisi'dir
Schelling'e tarafından felsefe, doğa ve ruh çift görünüşünde saltıkın bilimi'dir, bu saltık da ben'le ben olmayan karşıtlığının özdeşliği'dir
Hegel'e tarafından felsefe, düşüncenin kendi karşıtlarıyla çelişerek ilerlemesinin bilimi'dir, bu bilimse mantık'tır
Herbart'a tarafından felsefe yerine getirmek, bilimlerin temelinde bulunan kavramları aydınlatmak'tır
Schopenhauer'e tarafından felsefe, deneyde kullanılan bir metafizik'tir, varlığın temelinin irade olduğu deneye dayanarak anlaşılır
Spencer'a kadar, bilim fakat bir kısım tekleştirilmiş bilgidir, felsefe'yse tamamen tekleştirilmiş data'dir
Auguste Comte'a kadar felsefe, bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi'dir
Bu evrede görüldüğü gibi, metafizik ve idealist bir açıdan da olsa, felsefe gitgide bilimselleşmektedir
6 20 Asır: Yüzyılımızda eytişimsel özdekçiliğin dışında, yeni olguculuk, yeni Kantçılık, olgucu mantıkçılık, uygulayıcılık, tanrılı ve tanrısız varoluşçuluk, uyumsuzluk vb gibi farklı alanlara yönlendirilmiş akımlar idealist, usaaykırıcı ve agnostik bir doğrultuda gelişmişlerdir
Camus'a kadar cihan uyumsuzdur ve bilinemez,
William James'e kadar insanın evrendeki durumu kedinin kitaplıktaki durumu gibidir, görür ve duyar ama hiçbir şey anlamaz,
Heidegger'e göre dünya oysa içinde insan varoldukça vardır, içinde insan yoksa dünya da yoktur,
Jasper'e göre felsefe yapmak, ölmesini öğrenmektir
Fransız düşünürü Roger Garaudy, tüm bu akımları 'mızmız felsefeler' adıyla niteler Bu mızmız felsefeler, yüzyılımızda, büyük bir çoğunlukla, antikçağda olduğu gibi, kurulu düzenin savunuculuğunu üstlenmişler ve onu ayakta tutabilmek için kullanmışladır
7 Eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefe: 19 yüzyılın ikinci yarısında oluşan eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefe, felsefesel düşünceyi büsbütün bilimselleştirmiştir Bundan Böyle felsefe gerçekleştirmek çağırmak, bilimsel veriler üzerinde göz önünde bulundurmak ve onlardan kılgısal sonuçlar hariç tutmak demektir Varlıkları gerçekte oldukları gibi ve geliştikleri biçimde ele alırsak en derin felsefe sorunlarının bile, daha ilerde adamakıllı açıklayacağımız gibi, birtakım görgül (somut, gözlenebilir) olgular haline geldiğini görürüz Bilim fakat maddeden meydana çıkan bilinç ve maddesel ihtiyaç biçiminde ortaya çıktığı vakit, yani doğadan yola çıktığı zaman hakiki bilimdir Tüm tarih, insanın, maddeden çıkan bilincin konusu haline gelmesine başlangıçtır ve insanın insan olarak daha yüksek ihtiyaçları reel ihtiyaçlar haline gelecektir Bana Kalırsa tarih, doğa tarihinin, doğadan insana dürüst gelişiminin bir parçasıdır Zamanla doğa bilimi insan bilimini içine alacak, aynı biçimde insan bilimi de doğa bilimini içine alacaktır, yani ancak bir ve tek bilim varolacaktır
Görüldüğü gibi çağımızın evrensel bilim'ini içeren ve bundan ötürü de tek geçerli felsefe'si olan eytişimsel ve tarihsel özdekçilik felsefesi, kendinden önceki bütün felsefelerin aksine, dünyayı anlatmak içinyok, dünyayı başkalaştırmakiçin gerçekleşmiştir Felsefe, 'evrensel bilim'dir Gerçekliğin özel bölümlerinin bilgisini sağlayan bilimlerin hiç biri böylesine bir evrensel bilim olamayacağı gibi tüm bilimlerin toplamı da böylesine bir evrensel bilim olamaz Çünkü, bilimsel felsefeyle gerçekleşen evrensel veri, bir bir bilimlerin sağladığı bilgilerin mekanik toplamından ibaret değildir bütünün bilgisi, parçaların bilgisinin toplamı olmadığı içindir ki bilimlerle birlikte ve onlarla kaynaşmış olarak bir felsefe gereklidir Felsefe, insanın düşüncesi ve toplumu da dahil olmak üzere, evrenin tüm olgularının temeli olan yasaların bilimidir ayrı olarak hiçbir bilim bu esas yasaları çözümleyemeyeceği gibi bilimlerin mekanik (felsefesiz) toplamı da bu temel yasaları çözümleyemez Modern felsefe, olağan felsefe gibi yorumlayıcı, benzeyen deyişle açıklayıcı yok, yapıcı, benzeyen deyişle devrimcidir (Keza açıklayıcı hem değiştirici olmalıdır N) Çağdaş felsefe bilimseldir; çünkü hiçbir vakit bilimle çelişmez, tersine, bütün ve derin bir adaptasyon içindedir; çünkü hiçbir vakit bilimdışı boşinançlara dayanmaz ve gerçekliğe, idealist kaçıklığın peşin yargılarından arınmış olarak yaklaşır, çünkü özdeksel dış dünyanın belirlediği bilincimizle özdeksel dış dünyayı bilimsel olarak kavrama ve değişim yöntemidir; çünkü insanlıköncesi çağını insanlık çağına dönüştürmenin tek bilimsel kılavuzudur
Çağdaş felsefe yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda bilimin vazgeçilmez koşuludur da Doğa bilimlerinin gelişmesi fakat modern felsefeye dayanmasıyla olanaklıdır Bu gerçeği, doğabilimcisi ve düşünür Ludwig Feuerbach da görmüş ve şöyle demişti:Felsefe doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır(Feuerbach, Yapıtlar, Leibzig 1846, c2, s 267)
Alışılmış metafizik felsefe, doğayı, elini şakağına koyup düşünmekle açıklamaya çalışırdı; eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefeyse doğayı doğabilimlerinin verileriyle açıklar Ünlü bir fizikçi eytişimsel felsefeyi öğrendikten sonradır ama maddi olayların nedenlerini anlamaya başladımdemiştir Geleneksel saplantılarından (olağanüstü inançlarından N) kurtulamayan fizikçilerin çoğu özel yaşamlarında ve dünya görüşlerinde metafizikçi oldukları halde, bilimsel çalışmalarında zorunlu olarak fizikçi, benzer deyişle eytişimsel özdekçidirler, yaşam bilinçle belirlenmez, tersine, bilinç yaşamla belirlenir (Bilinç yaşamla belirlendiği gibi, hayat da bilinçle etkilenir, yaşam ve bilinç birbirlerini etkilerler N) Düşünsel kurguların (spekülasyonun) bittiği yerde, benzeyen deyişle hakiki yaşamda, bilim, yani insanların pratik faaliyetlerinin, pratik gelişme süreçlerinin meydana konulması başlar Bilinç üzerine yapılan lafazanlıklar sona erer, reel veri bu lafazanlıkların yerini alır Gerçeğin ortaya serildiği yerde felsefe, bağımsız bir bilgi dalı olarak varoluş ortamını yitirirSorun bu kuramsal lafları varolan koşullardan yola çıkarak açıklamaktır Bu lafların aslında ve pratikte ortadan kaldırılması, kuramsal çıkarsamalarla yok, değiştirilen koşullarca sağlanır
Modern metafizikçiler bile son yıllarda bu gerçeğe zorunda kalmışlardır Mesela ünlü metafizikçi FSC Northop şöyle demektedir:Felsefekuramsal bakımdan temel varsayımları geliştirilmiş doğa bilimidir Bilimsel felsefenin bir ustası, felsefenin tarihsel serüvenini şöyle anlatıroğa bilimleri felsefeden nasıl uzak kalmışlarsa, felsefe de onlardan uzak kalmıştır Geçici yaklaşımlar, inanılmaz hayallerden öteye geçememiştir Felsefeyle doğa bilimlerinin birleşmesi istenmiştir, lakin bunu gerçekleştirecek zorlama bulunamamıştırEmek, doğa ve dolayısıyla doğa bilimleriyle insan arasındaki en gerçek tarihsel ilişkidir Bundan ötürüdür fakat emek, esas insan yeteneklerinin dışlaşmış bir gerçekleşmesi olarak kavrandığı zaman doğanın insansal özünü bilmek olanaklaşır İşte o zaman doğa bilimleri görünmeyen özdekçi veya düşünceci tutumlarından arınarak insan biliminin, felsefenin temeli olurlar*
Evrensel bilginin bilimi
1 Etimoloji: Yunanca philosophia data sevgisi demektir Herakleides Ponktikos deyimi birincil kullananın Pythagoras olduğunu söyler, Pythagoras kendisi için ben bir philosophos'umdermiş, bununla bilginin ve bilgeliğin tutkunu olduğunu açıklamak istermiş Ne var oysa son incelemeler bu deyimin ilkin Herakleitos kadar kullanıldığını saptamıştır Bu Nedenle Herakleitos, bugünkü anlamdaki felsefenin babası olduğu gibi onun adının da babası oluyor
2 Ilk Çağ: ilkçağda felsefe, insanın, içinde yaşadığı dünya üzerine edindiği bütünsel bilgiyi dile getiriyordu Bugün de, fazla daha geniş kapsamlı olarak, benzer anlamı dile getiriyor Ne var oysa aradan geçen yüzyıllar boyunca çoğu serüvenler geçirmiş kimi yerde törebilim, kimi yerde tanrıbilim kılığına bürünmüştür
Antik Çağ Yunanlılarından çok önce eski Mısır, Mezopotamya, Çin ve Hint uygarlıklarında felsefesel düşünceler ileri sürülmüştür Fakat bütün bunların içinde antikçağ Yunan felsefesinin kendine özgü bir yapısı vardır bu yapı, onun, birincil fizikçidüşünürlerinin elinde biçimlenişinden gelir Bu fizikçi düşünürler, düşünsel çalışmalarını doğadan yansıyan objektif gerçekliğe dayamışlar ve düşünceyi dizgeli olarak masallardan arıtmaya çalışmışlardır Felsefenin temel sorunları antikçağ Yunan düşünürlerince ortaya atılmıştır Antikçağ Yunanlılarında felsefenin amacı bilgiyi hoşuna gitmek ve aramaktır Ne var ki sofia kökünün aynı zamanda içerdiği 'usa uygun davranma' anlamı felsefenin eski Yunan'daki (ussal ve N) eylemsel yönünü de dile getirir Bu yüzden antikçağ Yunan felsefecileri bilgiyi, eylemsel işe yararlılık için aramışlardır Yaşamın anlamı, bu anlama uygun yaşamak için aranmıştır Görüldüğü gibi felsefe terimine Yunanlı kurucularının verdikleri ilk manâ, en açık ifadesini eytişimsel ve tarihsel özdekçilik anlayışında bulacak olan, mantıkla ilgili bir anlamdır Artık dünyayı anlatmak değil, başkalaştırmak söz konusudur
Millet ilkin din kurumunu meydana getirmişlerdi ve bunun ne çağırmak olduğunu düşünmeye başlayınca felsefe'ye yönelmiş oldular Kaldı fakat ilk halk bıkıp usanmadan araştırma içgüdülerini, daha birincil günlerinden, korunma içgüdüsünün eylemsel çabalarından edinmiş bulunuyorlardı
Felsefe tarihçileri birincil filozof olarak, dünyanın sudan üretilmiş olduğu varsayımını ileri süren Thales'i gösterirler Aristoteles, Thales'ten çok önce Okeanus (deniz)'dur tanrıların babası ve anasıdiyen Homeros'a dikkati çeker
Delaporte, 1923 yılında yayımlanan Mezopotamya adlı yapıtında, Mezopotamyalıların yaratılış şarkısından şu örneği verir:Ne göğün ne de yerin adı varken, bunların babası Apsu'yla anası Tiamat'tan meydana çıkan sular tek olarak karmakarışık bulunuyordu(İbid, s1525) Görülüyor ama birincil Yunan düşünürlerinin geliştirdikleri kavramlar, çok eski toplumlardan gelen ahali düşünceleridir (Yunanlılar bunu Mezopotamyalılardan egemen olarak düşünmüşlerdir N)
Antik Devir'da pratik bilimler öyle yavaş gelişmekte olduklarından gerçeği seven ve arayan insan düşüncesi pratikten kopmuş ve bilimin denetinden yoksun kalan felsefe bu yüzden uzun yüzyıllar boyunca düşünsel alanda gelişmiştir Düşüncecilik böylesine başıboş bir düşünce gelişmesinin zorunlu sonucudur Halk düşüncelerini soyutlayıp kavramlaştırmışlar ve sürekli olarak değişen 'fiziğin ötesinde (metafizik)' sonsuzca geçerli saydıkları tanımlarla saptamışlardır Fizik yapısının sürekli olarak değişmesi ve dönüşmesi sonucu olarak pratik data bu kuramsal kavramlarla çatışmaya başlamış, insansal düşünceciliğin karşısına doğasal özdekçilik dikilmiştir Her iki aşırı uçta da yanılgılara düşen bu iki sistem, sonunda, eytişimsel özdekçilikle (diyalektik materyalizmle) aşılmıştır
3 Antik Çağ: Evrenin hangi özdekten yapıldığını araştıran Miletli fizikçilerden sonra oluş'u açıklayan Herakleitos'la felsefesel alıştırma evrenselleşiyor Fakat Herakleitos'un doğa biliminin yardımından mahrum bu saf sezisi böylece geniş detaylı ki ona derhal karanlık adını takıyorlar Sokrates Herakleitos'ta anladıklarım pek hoş, o kadar sanıyorum ama anlamadıklarım daBu derinliğe inebilmek için Delos'lu bir dalgıç gerekdiyor evreni bir yana bırakıp insana dönme zorunludur Sokrates'e göre felsefe, 'neleri bilmediğini iyi anlamaktir Doğa biliminin yardımından ve denetinden yoksun felsefe, ister istemez bir düşünsel çalışma olacaktır (felsefe zaten düşünsel olur N) Platon onu 'doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma' olarak tanımlıyor Aristoteles'e göreo, ilkeler ya da ilk nedenler bilimi'dir, mutlu bir hayat temin etmek için tasarlanmış 'eylemsel bir sistem'dir Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir törebilim niteliğindedir
4 Orta Çağ: Augustinus'a göre 'Tanrı'yı anlamak'tir, 'reel felsefeyle hakiki din özdeştir'ler Tertullianus'a kadar felsefe yapmak 'dogma'yı anlatmak'tır Scottus Eriugena'ya tarafından felsefe 'inan'ın bilimi'dir, felsefenin konusu dinin konusunun aynıdır Anselmus'a tarafından de 'inanılanı anlamaya çalışmak'tır Abaclardus'a kadar 'inanılanın inanılmaya layık olup olmadığını araştırmak'tır Skolastiklere tarafından felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması'dır Aquino'lu Thomas'ya göre felsefenin konusu Tanrı'dır, felsefe Tanrı'nın tanıtlanması'dır Yalnızca Duns Scottus'dür oysa ilk kez felsefeyi dinden ayırma eğilimi göstermiştir Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir tanrıbilim niteliğindedir
5 Yeni Çağ:
Giordano Bruno'ya kadar Felsefenin görevi doğayı iyi anlamak'tir Bu anlayış görüldüğü gibi, düşünsel felsefede çok büyük bir adımdır
Campenella'ya kadar felsefenin konusu 'eleştiri'dir
Fracis Bacon'a kadar felsefe yapmak, dürüst düşünmek'tir
Hobbes'a kadar felsefe gerçekleştirmek, içten dikkate almak'tir, felsefe sonuçların nedenleriyle ve nedenlerin sonuçlarıyla olan karşılaştırmalı bilgisi'dir
Descartes'e göre felsefe bir bilim'dir ve onu belirlenmiş bir bilim gerçekleştirmek için geometrik yöntemi metafiziğe göstermek gerekir
Spinoza da bu düşüncede onu izlemiştir, ona göre de felsefe genelleştirilmiş bir matematik'tir
Leibniz'e tarafından felsefe, doğrusu içten olanı açıklama yapmak'tır, göklerden yere inmelidir ve konusu beş duyuyla kavranan şeyler olmalıdır
Locke'a göre felsefe, filozofların gözlerini gerçek aleme başlamak için bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla gerçek alemden geldiğini tanıtlamak'tır, veri, düşüncelerimiz arasındaki bağlılığın veya uyuşmazlığın algılanması'dır
Condillac'a tarafından felsefe, duyumların bilgisi'dir
Hume'a tarafından felsefe, insan zihninin mahiyetini incelemek'tir
Diderot'ya tarafından felsefe, bilim'dir ve fakat doğabilimleri, fizyoloji ve tıp üzerine kurulabilir
Knat'a göre felsefe, bilginin nasıl muhtemel olabileceğini öğrenmek'tir Bu da bilginin kendi kendisini eleştiri'siyle gerçekleşir
Fichte'ye tarafından felsefe yapmak, varlığın hiçbir şey olmadığını ve görevin her şey olduğunu anlayışlı olmak'tir, bu bakımdan da ben'in bilgisi'dir
Schelling'e tarafından felsefe, doğa ve ruh çift görünüşünde saltıkın bilimi'dir, bu saltık da ben'le ben olmayan karşıtlığının özdeşliği'dir
Hegel'e tarafından felsefe, düşüncenin kendi karşıtlarıyla çelişerek ilerlemesinin bilimi'dir, bu bilimse mantık'tır
Herbart'a tarafından felsefe yerine getirmek, bilimlerin temelinde bulunan kavramları aydınlatmak'tır
Schopenhauer'e tarafından felsefe, deneyde kullanılan bir metafizik'tir, varlığın temelinin irade olduğu deneye dayanarak anlaşılır
Spencer'a kadar, bilim fakat bir kısım tekleştirilmiş bilgidir, felsefe'yse tamamen tekleştirilmiş data'dir
Auguste Comte'a kadar felsefe, bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi'dir
Bu evrede görüldüğü gibi, metafizik ve idealist bir açıdan da olsa, felsefe gitgide bilimselleşmektedir
6 20 Asır: Yüzyılımızda eytişimsel özdekçiliğin dışında, yeni olguculuk, yeni Kantçılık, olgucu mantıkçılık, uygulayıcılık, tanrılı ve tanrısız varoluşçuluk, uyumsuzluk vb gibi farklı alanlara yönlendirilmiş akımlar idealist, usaaykırıcı ve agnostik bir doğrultuda gelişmişlerdir
Camus'a kadar cihan uyumsuzdur ve bilinemez,
William James'e kadar insanın evrendeki durumu kedinin kitaplıktaki durumu gibidir, görür ve duyar ama hiçbir şey anlamaz,
Heidegger'e göre dünya oysa içinde insan varoldukça vardır, içinde insan yoksa dünya da yoktur,
Jasper'e göre felsefe yapmak, ölmesini öğrenmektir
Fransız düşünürü Roger Garaudy, tüm bu akımları 'mızmız felsefeler' adıyla niteler Bu mızmız felsefeler, yüzyılımızda, büyük bir çoğunlukla, antikçağda olduğu gibi, kurulu düzenin savunuculuğunu üstlenmişler ve onu ayakta tutabilmek için kullanmışladır
7 Eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefe: 19 yüzyılın ikinci yarısında oluşan eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefe, felsefesel düşünceyi büsbütün bilimselleştirmiştir Bundan Böyle felsefe gerçekleştirmek çağırmak, bilimsel veriler üzerinde göz önünde bulundurmak ve onlardan kılgısal sonuçlar hariç tutmak demektir Varlıkları gerçekte oldukları gibi ve geliştikleri biçimde ele alırsak en derin felsefe sorunlarının bile, daha ilerde adamakıllı açıklayacağımız gibi, birtakım görgül (somut, gözlenebilir) olgular haline geldiğini görürüz Bilim fakat maddeden meydana çıkan bilinç ve maddesel ihtiyaç biçiminde ortaya çıktığı vakit, yani doğadan yola çıktığı zaman hakiki bilimdir Tüm tarih, insanın, maddeden çıkan bilincin konusu haline gelmesine başlangıçtır ve insanın insan olarak daha yüksek ihtiyaçları reel ihtiyaçlar haline gelecektir Bana Kalırsa tarih, doğa tarihinin, doğadan insana dürüst gelişiminin bir parçasıdır Zamanla doğa bilimi insan bilimini içine alacak, aynı biçimde insan bilimi de doğa bilimini içine alacaktır, yani ancak bir ve tek bilim varolacaktır
Görüldüğü gibi çağımızın evrensel bilim'ini içeren ve bundan ötürü de tek geçerli felsefe'si olan eytişimsel ve tarihsel özdekçilik felsefesi, kendinden önceki bütün felsefelerin aksine, dünyayı anlatmak içinyok, dünyayı başkalaştırmakiçin gerçekleşmiştir Felsefe, 'evrensel bilim'dir Gerçekliğin özel bölümlerinin bilgisini sağlayan bilimlerin hiç biri böylesine bir evrensel bilim olamayacağı gibi tüm bilimlerin toplamı da böylesine bir evrensel bilim olamaz Çünkü, bilimsel felsefeyle gerçekleşen evrensel veri, bir bir bilimlerin sağladığı bilgilerin mekanik toplamından ibaret değildir bütünün bilgisi, parçaların bilgisinin toplamı olmadığı içindir ki bilimlerle birlikte ve onlarla kaynaşmış olarak bir felsefe gereklidir Felsefe, insanın düşüncesi ve toplumu da dahil olmak üzere, evrenin tüm olgularının temeli olan yasaların bilimidir ayrı olarak hiçbir bilim bu esas yasaları çözümleyemeyeceği gibi bilimlerin mekanik (felsefesiz) toplamı da bu temel yasaları çözümleyemez Modern felsefe, olağan felsefe gibi yorumlayıcı, benzeyen deyişle açıklayıcı yok, yapıcı, benzeyen deyişle devrimcidir (Keza açıklayıcı hem değiştirici olmalıdır N) Çağdaş felsefe bilimseldir; çünkü hiçbir vakit bilimle çelişmez, tersine, bütün ve derin bir adaptasyon içindedir; çünkü hiçbir vakit bilimdışı boşinançlara dayanmaz ve gerçekliğe, idealist kaçıklığın peşin yargılarından arınmış olarak yaklaşır, çünkü özdeksel dış dünyanın belirlediği bilincimizle özdeksel dış dünyayı bilimsel olarak kavrama ve değişim yöntemidir; çünkü insanlıköncesi çağını insanlık çağına dönüştürmenin tek bilimsel kılavuzudur
Çağdaş felsefe yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda bilimin vazgeçilmez koşuludur da Doğa bilimlerinin gelişmesi fakat modern felsefeye dayanmasıyla olanaklıdır Bu gerçeği, doğabilimcisi ve düşünür Ludwig Feuerbach da görmüş ve şöyle demişti:Felsefe doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır(Feuerbach, Yapıtlar, Leibzig 1846, c2, s 267)
Alışılmış metafizik felsefe, doğayı, elini şakağına koyup düşünmekle açıklamaya çalışırdı; eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefeyse doğayı doğabilimlerinin verileriyle açıklar Ünlü bir fizikçi eytişimsel felsefeyi öğrendikten sonradır ama maddi olayların nedenlerini anlamaya başladımdemiştir Geleneksel saplantılarından (olağanüstü inançlarından N) kurtulamayan fizikçilerin çoğu özel yaşamlarında ve dünya görüşlerinde metafizikçi oldukları halde, bilimsel çalışmalarında zorunlu olarak fizikçi, benzer deyişle eytişimsel özdekçidirler, yaşam bilinçle belirlenmez, tersine, bilinç yaşamla belirlenir (Bilinç yaşamla belirlendiği gibi, hayat da bilinçle etkilenir, yaşam ve bilinç birbirlerini etkilerler N) Düşünsel kurguların (spekülasyonun) bittiği yerde, benzeyen deyişle hakiki yaşamda, bilim, yani insanların pratik faaliyetlerinin, pratik gelişme süreçlerinin meydana konulması başlar Bilinç üzerine yapılan lafazanlıklar sona erer, reel veri bu lafazanlıkların yerini alır Gerçeğin ortaya serildiği yerde felsefe, bağımsız bir bilgi dalı olarak varoluş ortamını yitirirSorun bu kuramsal lafları varolan koşullardan yola çıkarak açıklamaktır Bu lafların aslında ve pratikte ortadan kaldırılması, kuramsal çıkarsamalarla yok, değiştirilen koşullarca sağlanır
Modern metafizikçiler bile son yıllarda bu gerçeğe zorunda kalmışlardır Mesela ünlü metafizikçi FSC Northop şöyle demektedir:Felsefekuramsal bakımdan temel varsayımları geliştirilmiş doğa bilimidir Bilimsel felsefenin bir ustası, felsefenin tarihsel serüvenini şöyle anlatıroğa bilimleri felsefeden nasıl uzak kalmışlarsa, felsefe de onlardan uzak kalmıştır Geçici yaklaşımlar, inanılmaz hayallerden öteye geçememiştir Felsefeyle doğa bilimlerinin birleşmesi istenmiştir, lakin bunu gerçekleştirecek zorlama bulunamamıştırEmek, doğa ve dolayısıyla doğa bilimleriyle insan arasındaki en gerçek tarihsel ilişkidir Bundan ötürüdür fakat emek, esas insan yeteneklerinin dışlaşmış bir gerçekleşmesi olarak kavrandığı zaman doğanın insansal özünü bilmek olanaklaşır İşte o zaman doğa bilimleri görünmeyen özdekçi veya düşünceci tutumlarından arınarak insan biliminin, felsefenin temeli olurlar*