Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Final Fantasy VII Remake Intergrade - İnceleme

Final Fantasy VII Remake Intergrade - İnceleme
0
50

morfeus

FD Üye
Katılım
Kas 12, 2021
Mesajlar
3
Etkileşim
4
Puan
38
Yaş
46
Konum
Rusya
F-D Coin
139
content_60d5a2380f281_72011.jpg

İyi bir oyunu alıp daha da iyi hâle getirmek her yiğidin harcı değildir. Söz konusu bir de Final Fantasy VII gibi zamansız bir klasiği daha iyi hâle getirmekse, eh… imkânsız diyemeyeceğim, zira FFVII Remake’in geçen sene bunu başardığını biliyoruz zaten. Peki onun daha da üzerine çıkmak mümkün mü? Intergrade onun cevabını veriyor işte.

Bunun iddialı bir giriş olduğunun farkındayım ama orijinal FFVII ve Remake arasındaki gibi bir sıçramadan bahsetmiyorum haliyle; onu açıklığa kavuşturayım hemen. Intergrade, Remake’in üzerine büyük ölçüde görsel bir cila atıyor. Arada ufak tefek eksik kalmış bazı şeylere de el atıp işinizi kolaylaştırıyor ama bunlar öyle çok devasa şeyler değiller. Birçoğunu oynarken farkına bile varmayacaksınız hatta ama yine de tecrübenizi olumlu etkileyecekler. (Synergy gibi bazı spesifik Materia’lar elden geçmiş, düşmanlar artık bloklanamaz saldırı yaptığında kafalarının tepesinde “!” işareti çıkıyor vb.)

ff1.jpg

Görsel olarak PS4 Remake ve PS5 Intergrade’i yan yana koyduğunuzdaysa fark iyice ortaya çıkmaya başlıyor. Zaten PS4 sürümüne getirilen en sesli eleştiriler de bazı mekân modellerinin korkunç düşük çözünürlükte yapılmış olmasından kaynaklanıyordu genelde. Cloud’un Sektör 7’de kaldığı dairenin adı çıkmış kapısı, arka planda kalan şehir ve gökyüzü modellemeleri gibi PS4’te facia olan detaylar bu sefer hak ettikleri güçlü görselliğe kavuşmuş. Bununla da kalmamışlar, PS5’in taze ve bol gücünden sonuna kadar yararlanacak şekilde özellikle de önemli sahnelerin ışıklandırılmalarını, gölgelendirmelerini komple değiştirmişler. Aradaki farkın ilk bakışta gün gibi fark edildiği sahneler de bu baştan yapılmış sahneler oluyor genelde. Bir de bütün bunların PS5’in artık damgası olmuş bir şekilde neredeyse hiç yükleme süresi olmadan şak diye açılıyor olması da bu tecrübeyi daha keyifli kılıyor.

Bana yunusla adam dövdürttüler!

Intergrade’in bir diğer yeni güzelliği de artık günümüz oyunlarının olmazsa olmazı olan Fotoğraf Modu. Yenilenmiş nefis görselliğin de etkisiyle kendinizi sıklıkla fotoğraf çekerken bulacaksınız zaten ister istemez. “Tifa ne güzel tekme attı”, “Aerith ne tatlı güldü”, “Barret ne biçim taradı”, “Cloud dans etmem diyordu hani, şu hareketlere bak!” falan derken PS5’in Media klasörünü şişirme garantili adeta. Zaten sayfanın dört bir yanını süsleyen görsellerden de fark etmişsinizdir muhtemelen. Bu açıdan tek şikâyetim Fotoğraf Modunun yeterince serbestlik vermemesi. Kamerayı demirlendiği noktadan çok fazla oynatmak mümkün değil ve resim üzerindeki hakimiyetiniz de büyük ölçüde önceden belirlenmiş filtrelerle sınırlı. Kötü demeye dilim varmaz ama Part 2’ye azıcık daha geliştirirlerse tadından yenmez gerçekten.

ff3.jpg

ff2.png

Bunun dışında Intergrade, bildiğiniz Final Fantasy VII Remake işte. Ben zaten büyük bir FF VII hayranı olduğumdan müthiş keyif alarak platinlememişim gibi oturup Intergrade’i bir daha baştan sona Hard’da oynadım; pişman da değilim doğrusunu isterseniz. Ne de olsa iyi bir Remake’in en güzel göstergesi aradan geçen onca zamana (dile kolay, 24 yıl!) rağmen oynanışıyla, konusuyla, karakterleriyle ve işlenişiyle hâlâ modern hissettirebilmesi olsa gerek. Final Fantasy VII Remake bu saydıklarımın tamamını muhteşem bir şekilde yapmakla kalmıyor, aynı zamanda orijinal oyundan bildiğimizi sandığımız kısımlara çeşitli sürprizler serpiştirerek yeni bir hava katmayı da başarıyor eski tarife. Bu da onu Remake’ler söz konusu olduğunda ders olarak okutulacak ilk oyunlardan biri yapıyor. Intergrade ise o pastanın üzerindeki çilek olarak son dokunuşu yapıyor…

Epic Store yolları taştan...

Ben bu yazıyı yazdığım sırada Intergrade sürümünün altı aylığına PS5’e özel olacak şeklinde bir anlaşma olduğu yönünde söylentiler vardı. Ancak görünen o ki perde arkasında PC sürümü için de hummalı çalışmalar devam ediyor, zira Epic Games sitesindeki yeni veri tabanı girdileri arasında FF VII Remake’in de adına rastlanmış.

Buradan yola çıkarak 2021’in sonu ya da 2022’nin başı gibi Intergrade’i Epic Store’a özel olarak görmemiz mümkün gibi. Nitekim Unreal Engine ile yapılan bir başka Square klasiği olan Kingdom Hearts oyunları da benzer şekilde Epic’e özel gelmişti; FF VII’nin de aynı yolu izleyeceğini tahmin etmek zor değil. (Sanki bir anda binlerce Steam kullanıcısı çığlık atıp sonra da sessizliğe gömülmüş gibi geldi mi size de?)
Ninja yıldızı atmaya çok alıştım, yanlışlıkla Buster Sword’ü de fırlatmaya çalışıyorum. İmdat!

Gelelim PS5 sahiplerine özel yeni hikâyeyi içeren Episode INTERmission’a. Ana oyundan ayrı bir bölüm olarak başlatabildiğimiz bu senaryo, ana hikâyede ekibin Reaktör 5’i patlattığı ve Cloud’un aşağı düşüp kayıplara karıştığı araya tekabül ediyor. Cloud Chapter 8 – Budding Bodyguard’da Aerith ile beraber Turk’lerden kaçarken üzerinde Moogle kostümüyle Midgar’a gelen heyecanlı Materia avcısı Yuffie Kisaragi’yi oynuyoruz direkt. Ana oyunu tekrar oynarken fark ettiğim üzere INTERmission’ın yolunu çok önceden yapmışlar. Reaktör 5 öncesinde çıktığımız görevde Biggs, Cloud’a “Diğer AVALANCHE ekiplerinden birisi Wutai ile anlaşma yapmış ve onlara Midgar’da bulup bulabilecekleri bütün Materia’ları teklif etmiş. Ne dersin, doğruluğu var mıdır?” diye soruyordu. INTERmission konuyu tam olarak buradan ele alıyor. Shinra’ya kök söktürmek ve Materia çiğnemek için şehre gelen Yuffie, Materia’sı kalmadığı için doğrudan Shinra’ya kök söktürme işine kolları sıvıyor.

ff4.jpg

Özellikle ilk bölüm büyük ölçüde ana oyunda da gezip aşındırdığınız bölgeleri içerdiğinden “Ee, bu mu yani?!” hissiyatına kapılabilirsiniz. Kapılmayın. Zira Yuffie’nin gerek Cloud’a kıyasla çok daha neşeli ve heyecanlı bir karakter olması gerekse de olayların işlenişi, size sunuluşuyla “yine aynı bölgeleri basıp geçmişler” hissiyatına kapılmıyorsunuz pek. Hatta tam aksine, oyun bunu avantajına kullanmayı çok iyi başarıyor. Mesela daha başlarda bir sahnede Reaktör 5’ten dönen Tifa ve Barret’ı şöyle bir uzaktan görüyorsunuz ancak yanınızdakiler “Bunlar da işte bizden kopup kendi başlarına takılan ve Reaktör falan patlatan diğer ekip” dediğinde ana hikâyede iması yapılan bazı taşlar bir anda yerine oturmuş ve anlamlandırılmış oluyor.

İkinci bölümse ilkine kıyasla daha bol aksiyonlu ve hızlı ilerliyor. Burada da Shinra’nın yeraltındaki gizli laboratuvarlarını arşınlayıp Yuffie’nin peşinde olduğu “en güçlü Materia”yı bulmaya çalışıyoruz. Bu sırada ana oyundan tanıdığımız (ve INTERmission’ın promo videolarında da bolca gösterilen) Scarlet ile ufak bir çatışmamız oluyor. Sonuç olarak hikâyeye hâkim arkadaşların tahmin edeceği malum bir sahneyle birlikte Yuffie özel bölümümüzün sonuna geliyoruz. Açıkçası çok aşırı uzun bir bölüm olmamasına rağmen tatmin edici bir doluluğa sahip buldum. Yan görevlere (Fort Condor, Happy Turtle afişleri vs.) dalarsanız aşağı yukarı 7-8 saatlik bir zamanınızı alacaktır INTERmission. Üzerine bir de bütün Trophy’leri tamamlamak isterseniz oyunu Hard’da bitirmek ve ekstra bossları dövmek derken iki katından uzun bir süreyi daha PS5 başında geçirmeniz işten değil.

ff5.jpg

Haiku gibi adam dövmek…

Ancak tabii bu kadar süre boyunca sizi başına çakılı tutmak için sağlam bir oynanışa da ihtiyaç var. Part 2’deki karakterlerin ne kadar farklı ve ilginç olacağına dair bir nevi minik bir demo olan Yuffie’yle oynaması ne kadar keyifli? Remake’te Tifa için sürekli “Şiir gibi adam dövüyor” diyen ben hayret ederek gördüm ki Yuffie daha da çevik ve seri bir şekilde haiku gibi adam dövüyor! Üzerine yıldız fırlatma ve rakibin zayıflıklarını sömürme mekaniğine bir alıştınız mı ana oyuna döndüğünüzde de kullanmaya çalışıyorsunuz ama tabii Cloud her ne kadar koca Buster Sword’ü tek elle kaldırıp indirmeye alışmış olsa da fırlatıp sonra kılıca ışınlanma yeteneğinden yoksun ne yazık ki. Özetle diyorum ki, Yuffie o kadar eğlenceli ve iyi bir şekilde entegre edilmiş ki, Intergrade’e döndüğümde yokluğunu çektim gerçekten. Part 2’deki diğer karakterleri bu kadar farklı ve eğlenceli bir şekilde yansıtırlarsa yaşadık! Ha, ama Yuffie’yi bu noktada özel kılan bir detaya daha değinmek istiyorum ki, o da Sonon. Sonon direkt kontrol edemediğimiz ancak Yuffie’ye yolculuğunda eşlik eden bir başka Wutai’lı Ninja. Yetenekleri daha çok tanklamaya elverişli ancak arada Yuffie ile “sinerjisini” aktif hâle getirdiğinizde düşmanın canına okuyacak koreografik takım saldırıları yapıyorlar. (L2’ye basmanız yetiyor açıp kapamak için) Bu da Yuffie’nin oynanışına ekstra bir katman atıp üçüncü bir parti üyesinin eksikliğini çekmenin önüne geçiyor.

Intergrade ve INTERmission, birlikte Final Fantasy VII Remake’i çok güzel günlerin beklediğinin kanlı canlı bir kanıtı adeta. Intergrade incelemesinde de dediğim gibi zaten klasik olan bir oyunu daha da iyi hâle getirmek, üzerine bir de böyle bir ekstra hikâyeyle bile beklentilerin üzerine koyabilmek kolay değil. Bilhassa da Yuffie’nin hikâyesinin sonundaki bazı sürpriz sahneler adeta ağzınıza koca bir parmak bal çalıp Part 2’de göreceklerimiz için kapıyı çok azıcık aralıyor. Eh, benim bütün bu süreçle ilgili tek sorunum Part 2 için daha ne kadar beklememiz gerektiğini bilmiyor oluşum. Ama en azından beklediğimize değeceğine dair bir şüphem yok.

ff6.jpg

ff7.jpg

Deepground da ne ola? Nero ve Weiss nereden çıktı?

Bu kutucuk Final Fantasy VII’nin yan oyunları olan Crisis Core ve Dirge of Cerberus için birazcık spoiler içeriyor, baştan uyarayım. Ha, PSP ve PS2’yi nereden bulup da oynayacağım onları, bu tiplerin Remake’teki işlevi nedir diyenler okumaya devam edebilir ama.

Öncelikle Deepground ile başlayalım. Shinra’nın çok gizli bir askeri uzantısı olan Deepground askerleri INTERmission’ın ikinci kısmında karşımıza çıkıyor. Bir de bu çok gizli askerlerin iyice elit olan ve Genesis’in genleriyle güçlendirilmiş varyasyonları var ki, onlara da Tsviet diyoruz. Nero the Sable ve Weiss the Immaculate işte bu kategoriye giriyorlar. Orijinal FF VII’nin, hatta Advent Children’ın bile sonrasında geçen Dirge of Cerberus oyunundan tanıdığımız arkadaşlar kendileri. DoC’un çok da sevilen bir proje olmaması FFVII resmi hikâyesine dahil edilip edilmeyecekleri konusunda kafada tonla soru işareti yaratıyordu; en azından bu konudaki cevabımızı almış olduk

“Genesis nedir ki?” diyen arkadaşlar içinse FF VII’nin de öncesine, 2008 yılında çıkan Crisis Core’a uzanmak gerekiyor -ki şu saatten sonra oynamanız zor ama en azından ara sahnelerini şöyle bir oturup izleseniz Remake’in bazı sahneleri çok daha anlamlı ve duygusal gelmeye başlayacaktır. Neyse, konumuza dönelim: Genesis Rhapsodos, Sephiroth gibi Birinci Sınıf bir SOLDIER. Hâliyle üzerinde Jenova Projesi’yle ilgili deneyler yapılmış amma velakin kendisine verilen genler yüzünden genetik bozunuma uğradığından çok stabil bir arkadaşımız değil ve bu yüzden bu duruma bir çözüm bulmak için isyan başlatıyor.

Genesis’in de FFVII Remake içerisine nasıl dahil edileceği şu anda gizemini koruyan bir durum. Zira Dirge of Cerberus’un gizli sonu ve Crisis Core’da görmüş olmamıza, hikâyede de nispeten çok mühim bir rol oynamasına rağmen kendisini uzun süredir göremedik. Bazı hayranlar bunun sebebinin Genesis’e Japonca sesini ve hatta görünüşünü veren Japon şarkıcı Gackt’ın Square’le arasının açıldığını ve bu yüzden Genesis’in kullanılmasının önünü kestiğini iddia etse de bu konuda resmi veya tutarlı bir kaynak yok. Ever Crisis’in Crisis Core’un yeniden anlatımını da içereceği düşünülürse yakında bu konudaki cevabımızı da alacağız gibi duruyor ama.
ff8.jpg

Nerede benim Part 2’im?!

“Intergrade” İngilizce’de “yavaşça birbirine karışmak” anlamına geliyor ve bir nevi yapım ekibinin Part 2’ye göz kırpışı olarak da görebiliriz herhalde. Ancak an itibariyle henüz Part 2’ye dair resmi ve somut bir açıklama ne yazık ki hâlâ yok. Bu tamamen karanlıkta olduğumuz anlamına gelmiyor tabii. Sağ olsun Japon motion capture modelleri oyunun ne aşamalarda olduğuna dair ufak da olsa bize fikir veriyor. Mesela geçen sene bu vakitlerde Tifa ve Cloud’u canlandıran oyuncular birlikte bolca Twitter fotoğrafı paylaşıyordu; geçtiğimiz senenin sonlarına doğruysa Aerith’in aktrisi Sephiroth’la birlikte 4 saatlik bir seanstan çıktıklarını yazmıştı.
Buradan yola çıkarak motion capture işlemlerinin artık sonlarda ya da bitmiş olduğu tahmininde bulunabiliriz diye düşünüyorum. Açık dünya haritası dışında çok fazla yeni bir mekanik eklemeye ihtiyaçları olmayacakları da düşünülürse… Seneye de bir Part 2 görür müyüz acaba? (Nasıl da iyimserim yalnız!)

Wanna play some Fort Condor?

Orijinal oyundan hatırlayabileceğiniz bir mini oyun olan Fort Condor burada biraz imaj değişikliği geçirerek “kutu oyunu” formatına bürünmüş. Midgar’ın dört bir yanında hayli popüler olduğu söylenen bu oyunu oynayan çokça tanıdık karakterle yolunuz kesişecek yolculuğunuz sırasında. (Cloud’un belalısı Roche bile dahil bunlara)

Mantığı önceki Fort Condor’la büyük ölçüde aynı ama biraz daha modernize edilmiş ve daha keyifli olmuş; ben bu hâlini daha çok sevdim. Temelde ATB barlarınızın elverdiği ölçüde rakibin kulelerini yok etmek için birim basıp bir nevi “Tower Defense” yapıyorsunuz. Farklı oyun tahtaları ve bu tahtaların değişik özellikler sunması derken hızla bağımlılık yapıcı bir mini oyuna eviriliyor. Özellikle Hard’da Grandmaster’ı yenmek ciddi uğraş istiyor yalnız; iyice uzmanlaşmadan kalkışmayın derim.
 
858,460Konular
981,104Mesajlar
29,527Kullanıcılar
ConsternatedSon üye
Üst Alt