iltasyazilim
FD Üye
Freudculuk Nedir?
Freud'un ruh hekimliği öğretisi
Avusturyalı Hekim Sigmund Freud (18561939) ruh'la biliç'in öbür şeyler olduğunu ve bunların birbirlerine indirgenemeyeceğini ileri sürerek ruh hekimliği'ni kurmuştur
Freud'a gelinceye kadar sinir hastalığı ve benzeri hastalıklar bir bilinç ve bundan ötürü de bir us hastalığı sayılıyordu Freud, bu iki alanın birbirinden farklı bulunduğunu göstermekle hekimlikle felsefe aralarında bir bağlantı kurmuştur Freud, insanda üç ruhsal bölge ayırıyordu:
1 Şahsiyet dışına itilmiş ihtiyaçların kendilerini tatmin için savaştıkları kişidışı bölge,
2 Yaşanan gerçeklere intibak görevini yerine getiren benlik bölgesi,
3 İhtiyaçların giderilmesine engel olan karşısında koyucu nitelikte benliküstü bölgesi
Freud'a göre her nevroz, erginin yaşamıyla uyuşmayan bir çocukluğa dönüş olayıydı Dönülmek istenen çocukluk, unutulmuştur Doktorun yapacağı destek, bu unutulan çocukluğun hatırlanmasını sağlamaktır Hasta bu unutulanı hatırlayınca; bilinç derhal ona el koyacak, denetimi altına alacak, yön verecektir Freud, 1909 yılında, Viyana Üniversitesinde yaptığı konuşmaların birinde bunu şöyle anlatmaktadır: ‘'Şimdi ben burada konuşurken dinleyiciler aralarında bir terbiyesiz gürültü etmeye kalksa, içinizden birkaç terbiyeli onu kolundan tutup dışarı atar Fakat o terbiyesiz kapının açık havada da gürültü edip bizleri rahatsız (Freud bunu, hasta anlamında kullanıyor) eder O süre biz, biçare, onu her tarafta içeri alarak terbiyesizlik etmeyeceğine söz verdirdikten daha sonra oturmasına müsade veririz İşte psikanaliz yöntemi budur'' Freud'a tarafından rahatsızlık yapan anıları bilincin denetine sokamazsak nevrotik durum, bir yana karakter dışı bölgeyle ilginin ve bağın büsbütün kopmasını doğuracak olan şizofrenik duruma, öteki yanlamasına da hastalığı doğuran ihtiyacı sır olarak saklamak ve yalancıktan doyurmak durumunu gerçekleştiren rüyalar'a dönüşür Hatırlamayı sağlamak amacını güden psikanaliz yöntemi, hastanın, düşüncesini başıboş bırakarak diline her geleni doktora serbestçe söylemesine dayanır Frued'a tarafından insanı iki içgüdü yönetir: Korunma ve cinsellik içgüdüleriKorunma içgüdüsü uygarlık düzeyinde önemini oldukça yitirmiştir, bugün için manâlı olan tek sezgi cinsellik içgüdüsü'dür Bu içgüdüler insanla birlikte doğarlar Bebeğin parmağını emmesi, işte bu cinsel hoşlanma yüzündendir Doğan çocuk, çıktığı başlıca rahmine dönmek ricası içindedir ve buna engel olan babasına kin duymaktadır (Oedipus kompleksi) Bu açlık, normal olarak, erginin cinsel yaşamının başlamasıyla çözülür Çözülmezse, çocukluk durumu kişidışı bilinçsiz alan'de devam eder ve nevroz hastalığını doğurur Sinir Hastalığı oysa bilinç alanına çekilmek ve bilincin denetine sokulmakla giderilebilir Freud'a kadar bilincin deneti üç yolla gerçekleşir:
1 Kimi hastalar bu isteklerini zorlama aşağıda tutmakla sağlıklarına hasar verdiklerini anlarlar ve isteklerini gidermeye yönelirler
2 Kimi hastalar isteklerini daha yüksek bir amaca çevirirler ve böylelikle boşalırlar
3 Kimi hastalar da isteklerinin uygunsuzluğunu daha açık görerek baskının rahatsızlık doğuran direnci yerine aydınlık düşüncelerini koyarlar ve isteklerinden vazgeçerler
Freud, Viyana Üniversitesindeki konuşmalarını şu sözlerle bitirmektedir: ‘'Yapımızdaki hayvanlığı tamamen küçümsememeliyiz Sağlığımız için, zorlama altına gücenmiş eğilimlerimizin kimilerini tatmin etmemiz gerekir Günümüz uygarlığı birçok eğilimleri zorlama aşağı tutmaktadır Yüksek amaçlara çevrilmeler defalarca yetmez Bir makineye bahşedilen ısının hepsi nasıl güce çevrilmezse, eğilimlerimizin tümü de öylece yüksek amaçlara çevrilemez Her gün yemi azıcık daha azaltılan atın sonunda neden öldüğüne şaşanlara diyeceğim ki, bu at açlıktan ölmüştür''
Freud öğretisi, sahiden, metafizik tekyanlılığın tüm yanılgılarını taşır Ruhsal tedirginlikleri veya hastalıkları tek nedene, cinsel isteklerin doyurulmamış olması nedenine bağlar İnsanda tanıtlanmamış bir bilinçaltı ve yine tanıtlanmamış olarak gerçeğin bu bilinçaltında gizli bulunduğunu varsayar Bilincin bilinçsizlikle yönetildiğini ileri sürer Freud'a göre ruhsal olan esas, maddi ya da somatik (somut) olan ikincildir Ancak gerçek bunun tam tersidir, ruhsal olan özgül bir ilke değil, özdeğin gelişmesinin bir ürünüdür Freud, ansal faaliyetin tarafsız yöntemlerle incelenebileceğini yadsımış ve öznel bir kuram geliştirmiştir Ansal faaliyeti, onu meydana getiren nesnel ve özdeksel koşullardan ayırmıştır Freud'a göre bütün ansal etkinlik ve toplumsal etkinlik bilinçsizliğin ürünüdür ve cinsel içgüdülerle yönetilir Çağırmak ancak bilim, sanat, tarihsel olaylar, teksözle her şey bilinçsizlikle ve bilinçdışı bölgede iş görebilen cinsel güdülerle yapılmıştır Metafizik düşçülüğün koruyuculuğuna sığınarak ayakta durmaya çalışan kent soylu sınıfı düzeni, bütün bu bilimdışılıklardan ötürü Freud öğretisine dört elle sarılmış ve onu abartarak yaymaya çalışmıştır Kimi gözden geçiriciler de, bu yüzden, onu bilimsellikle barıştırma çabasındadırlar Fröydcülük (Freudculuk N), bilhassa psikanaliz tekniğinde, çağrışımlardan medet uman ve tahminlerle iş görmeye çalışan öznel ve bilimdışı bir yöntemdir Bertrand Russell, The Scientific Outlook adlı yapıtının Ruhbiliminde Teknik başlığını içeren bölümünde şöyle der:''Psikanaliz, bir ruhbilim kuramı olarak, genel olarak bilinçdışı kimi isteklerin açığa vurulmasından ibarettir Bu istekler özellikle düşlerde, akıllıca olmayan kuruntularda, hatta güya akıllıca olan iş hayatımızın eksik ussal yanlarının hepsinde birtakım inançlar meydana getirir Bir sağaltım (çare) yöntemi olarak göz önüne alınan psikanaliz, inanç kaynağı olarak, bireysel istekler yerine kişisel olmayan istekler getirmek amacını güden bir tekniktir, hele bireysel istekler onlardan esinlenen kimseyi toplumsal ve genel istekle çalıştıracak değin başat olursa Topluma uygunluk aklı başında olmaya alâmet ise, kişisel olarak Freud'u aklı başında saymamak gerekiyor'' *
Freud'un ruh hekimliği öğretisi
Avusturyalı Hekim Sigmund Freud (18561939) ruh'la biliç'in öbür şeyler olduğunu ve bunların birbirlerine indirgenemeyeceğini ileri sürerek ruh hekimliği'ni kurmuştur
Freud'a gelinceye kadar sinir hastalığı ve benzeri hastalıklar bir bilinç ve bundan ötürü de bir us hastalığı sayılıyordu Freud, bu iki alanın birbirinden farklı bulunduğunu göstermekle hekimlikle felsefe aralarında bir bağlantı kurmuştur Freud, insanda üç ruhsal bölge ayırıyordu:
1 Şahsiyet dışına itilmiş ihtiyaçların kendilerini tatmin için savaştıkları kişidışı bölge,
2 Yaşanan gerçeklere intibak görevini yerine getiren benlik bölgesi,
3 İhtiyaçların giderilmesine engel olan karşısında koyucu nitelikte benliküstü bölgesi
Freud'a göre her nevroz, erginin yaşamıyla uyuşmayan bir çocukluğa dönüş olayıydı Dönülmek istenen çocukluk, unutulmuştur Doktorun yapacağı destek, bu unutulan çocukluğun hatırlanmasını sağlamaktır Hasta bu unutulanı hatırlayınca; bilinç derhal ona el koyacak, denetimi altına alacak, yön verecektir Freud, 1909 yılında, Viyana Üniversitesinde yaptığı konuşmaların birinde bunu şöyle anlatmaktadır: ‘'Şimdi ben burada konuşurken dinleyiciler aralarında bir terbiyesiz gürültü etmeye kalksa, içinizden birkaç terbiyeli onu kolundan tutup dışarı atar Fakat o terbiyesiz kapının açık havada da gürültü edip bizleri rahatsız (Freud bunu, hasta anlamında kullanıyor) eder O süre biz, biçare, onu her tarafta içeri alarak terbiyesizlik etmeyeceğine söz verdirdikten daha sonra oturmasına müsade veririz İşte psikanaliz yöntemi budur'' Freud'a tarafından rahatsızlık yapan anıları bilincin denetine sokamazsak nevrotik durum, bir yana karakter dışı bölgeyle ilginin ve bağın büsbütün kopmasını doğuracak olan şizofrenik duruma, öteki yanlamasına da hastalığı doğuran ihtiyacı sır olarak saklamak ve yalancıktan doyurmak durumunu gerçekleştiren rüyalar'a dönüşür Hatırlamayı sağlamak amacını güden psikanaliz yöntemi, hastanın, düşüncesini başıboş bırakarak diline her geleni doktora serbestçe söylemesine dayanır Frued'a tarafından insanı iki içgüdü yönetir: Korunma ve cinsellik içgüdüleriKorunma içgüdüsü uygarlık düzeyinde önemini oldukça yitirmiştir, bugün için manâlı olan tek sezgi cinsellik içgüdüsü'dür Bu içgüdüler insanla birlikte doğarlar Bebeğin parmağını emmesi, işte bu cinsel hoşlanma yüzündendir Doğan çocuk, çıktığı başlıca rahmine dönmek ricası içindedir ve buna engel olan babasına kin duymaktadır (Oedipus kompleksi) Bu açlık, normal olarak, erginin cinsel yaşamının başlamasıyla çözülür Çözülmezse, çocukluk durumu kişidışı bilinçsiz alan'de devam eder ve nevroz hastalığını doğurur Sinir Hastalığı oysa bilinç alanına çekilmek ve bilincin denetine sokulmakla giderilebilir Freud'a kadar bilincin deneti üç yolla gerçekleşir:
1 Kimi hastalar bu isteklerini zorlama aşağıda tutmakla sağlıklarına hasar verdiklerini anlarlar ve isteklerini gidermeye yönelirler
2 Kimi hastalar isteklerini daha yüksek bir amaca çevirirler ve böylelikle boşalırlar
3 Kimi hastalar da isteklerinin uygunsuzluğunu daha açık görerek baskının rahatsızlık doğuran direnci yerine aydınlık düşüncelerini koyarlar ve isteklerinden vazgeçerler
Freud, Viyana Üniversitesindeki konuşmalarını şu sözlerle bitirmektedir: ‘'Yapımızdaki hayvanlığı tamamen küçümsememeliyiz Sağlığımız için, zorlama altına gücenmiş eğilimlerimizin kimilerini tatmin etmemiz gerekir Günümüz uygarlığı birçok eğilimleri zorlama aşağı tutmaktadır Yüksek amaçlara çevrilmeler defalarca yetmez Bir makineye bahşedilen ısının hepsi nasıl güce çevrilmezse, eğilimlerimizin tümü de öylece yüksek amaçlara çevrilemez Her gün yemi azıcık daha azaltılan atın sonunda neden öldüğüne şaşanlara diyeceğim ki, bu at açlıktan ölmüştür''
Freud öğretisi, sahiden, metafizik tekyanlılığın tüm yanılgılarını taşır Ruhsal tedirginlikleri veya hastalıkları tek nedene, cinsel isteklerin doyurulmamış olması nedenine bağlar İnsanda tanıtlanmamış bir bilinçaltı ve yine tanıtlanmamış olarak gerçeğin bu bilinçaltında gizli bulunduğunu varsayar Bilincin bilinçsizlikle yönetildiğini ileri sürer Freud'a göre ruhsal olan esas, maddi ya da somatik (somut) olan ikincildir Ancak gerçek bunun tam tersidir, ruhsal olan özgül bir ilke değil, özdeğin gelişmesinin bir ürünüdür Freud, ansal faaliyetin tarafsız yöntemlerle incelenebileceğini yadsımış ve öznel bir kuram geliştirmiştir Ansal faaliyeti, onu meydana getiren nesnel ve özdeksel koşullardan ayırmıştır Freud'a göre bütün ansal etkinlik ve toplumsal etkinlik bilinçsizliğin ürünüdür ve cinsel içgüdülerle yönetilir Çağırmak ancak bilim, sanat, tarihsel olaylar, teksözle her şey bilinçsizlikle ve bilinçdışı bölgede iş görebilen cinsel güdülerle yapılmıştır Metafizik düşçülüğün koruyuculuğuna sığınarak ayakta durmaya çalışan kent soylu sınıfı düzeni, bütün bu bilimdışılıklardan ötürü Freud öğretisine dört elle sarılmış ve onu abartarak yaymaya çalışmıştır Kimi gözden geçiriciler de, bu yüzden, onu bilimsellikle barıştırma çabasındadırlar Fröydcülük (Freudculuk N), bilhassa psikanaliz tekniğinde, çağrışımlardan medet uman ve tahminlerle iş görmeye çalışan öznel ve bilimdışı bir yöntemdir Bertrand Russell, The Scientific Outlook adlı yapıtının Ruhbiliminde Teknik başlığını içeren bölümünde şöyle der:''Psikanaliz, bir ruhbilim kuramı olarak, genel olarak bilinçdışı kimi isteklerin açığa vurulmasından ibarettir Bu istekler özellikle düşlerde, akıllıca olmayan kuruntularda, hatta güya akıllıca olan iş hayatımızın eksik ussal yanlarının hepsinde birtakım inançlar meydana getirir Bir sağaltım (çare) yöntemi olarak göz önüne alınan psikanaliz, inanç kaynağı olarak, bireysel istekler yerine kişisel olmayan istekler getirmek amacını güden bir tekniktir, hele bireysel istekler onlardan esinlenen kimseyi toplumsal ve genel istekle çalıştıracak değin başat olursa Topluma uygunluk aklı başında olmaya alâmet ise, kişisel olarak Freud'u aklı başında saymamak gerekiyor'' *