nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ILGINÇ HÂFIZ
Anadolu'da yetişen velîlerden 1903 (H1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde doğdu İsmi, İbrâhim Hakkı'dır Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin neslindendir Anne tarafından dedesi HacıMâhir Efendi, Rıfâî tarîkatı şeyhiydi
Garip Hâfız, minik yaşta her bahar annesi ile birlikte dayısının yanında Erciş kasabasına giderdi Buraya yakın olan Tortum Şelâlesi kıyısında akranları ile oynardı Bir gün yeniden şelâlenin kıyısında oynarken, bir bektaşî dedesi gelerek, çocuklara; Buradan aşağı atlayabilir misiniz?diye sordu O zamanlar beş yaşında olan Acayip Hâfız; Ben atlarımdiyerek yukarıdan şelâlenin döküldüğü yere atladı Allahü teâlânın yardımı ile suya değmesi ile top gibi sıçrayarak kenara düşmesi bir oldu Şelâlenin yanındaki keçi yolundan yukarı çıktı Hâdise karşısında dehşete kapılan bektâşi dedesi korkusundan çabuk uzaklaşıp gitti
Acayip Hâfız, Erzurum'da Mustafa Niyâzi Efendiden Kur'ânı kerîm dersi aldı ve ezberledi Hacı Ahmed Efendiden hat sanatını öğrendi Kur'ânı kerîmi fazla hoş okurdu Mustafa Niyâzi Efendi, GaripHâfız'ı talebeliğe kabûl etmeden önce istihâreye yatmasını ve rüyâda ne gördüğünü söylemesini istedi Rüyâsında hocası Mustafa Niyâzî Efendi elinden tutarak câmiye götürdü Câminin içerisinde on iki âlim yarım dâire, halka kurup oturmuşlardı Mustafa Niyâzi Efendi câmideki âlimlere; Efendiler bu çocuk kırâat ilmini öğrenmekte talebe edinmek ister Ne buyurursunuz?diye sordu Onlar; Oku Hâfız! Oku!dedi Ertesi gün Acayip Hâfız rüyâsını Mustafa Niyâzi Efendiye anlattı ve ona talebe olarak kırâat ilmini öğrendi On iki yaşına geldiğinde annesini kaybeden Garip Hâfız, Erzurum'dan Sivas'a gitti Burada Kazancızâde Belirli Edip Efendinin sohbetlerine devâm etti ve ondan feyz aldı Sivas Dârülmuallimîn okulunda Arapça ve Kur'ânı kerîm hocalığı yaptı
Sivas'tan Merzifon'un Gümüş kasabasına gelerek Halîliye Medresesinde ders vermeye başlayan Garip Hâfız, senelerce güzel ahlâkı müslümanlara öğretti Garip Hâfız; fazla kibar, nâzik ve yumuşak idi Kimseyi asla incitmezdi Birisinin hatâsını görse onu diğer yollardan duyurur; Sen böyle yapıyorsundiyerek yüzüne vurmazdı İbâdetlerini fazla gizli yapardı Dikkati çeken her şeyden sakınırdı Son derece edepli, hayâ sâhibiydi Sohbetlerinde kimseyi sıkmazdı Tüm hayâtını diz üstü oturmakla geçirdi Sohbetine gelenler ne murâd ederlerse, sormadan cevâb alırlardı
Hazreti Muâviye efendimize buğzeden üç birey Gümüş'te sohbetine geldi Efendi! Muâviye hakkında ne buyurursunuz?diye sordular Acayip Hâfız; Hazreti Muâviye sahâbedendir Sevenler selâmettedir Karşı bulunanlar azaptadır O, sahâbenin büyüklerindendir Resûlullah efendimizin hadîsleri ile övülmüştür İmâmı Hüseyin efendimizin şehâdetine sebeb olan Yezid dahi son nefesinde îmânını muhâfaza edebildi ise, onun hakkında bile fena anlatmak tehlikelidirbuyurdu
Acayip Hâfız'ın ziyâretine gelen bir zât; Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorumdeyince;
Pazarda satılsa otuza kırka
Ben de alırım vücûduma öyle bir hırka
cevâbını verdi
Taşovalı Kadir Hâfız bir gün iki arkadaşı ile ziyâretine geldi ve; Efendim! Nefsini tanıyan, Rabbini tanırhadîsi şerîfi üzerine sohbet buyurursanız, memnun oluruzdedi Garip Hâfız; Evlâdım! Bu makam fazla yüksek bir makamdır Siz şerîatin emirleri ile iktifâ edin Basamak basamak çıkın bu makâmadedikten sonra şu beyitleri okudu:
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ede Adalet
Pâdişâh saraya konmaz, hâne mamûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ oysa pürnûr olmadan
Mûtû kable en temûtûsırrına mazhar olan
Haşrü neşri bunda fark etti nefhai sûr olmadan
Biz ricâlız, gelmişiz kim gör ezelden tâebed
İçmişiz aşkın şarâbın âbı engûr olmadan
Bir acîb aşka düşmüş yanar şemsi müdâm
Hakka makbûl olmak ister, halka menfûr olmadan
daha sonra; Bâzıları, kendisi bu halde, bu makamda olmadıkları halde, buralardan söz ederler İnsana yardımcı olan iki türlü ilim vardır Biri ilmi diyânet, diğeri ilmi tebâbettirdedikten sonradan Kadir Hâfız'a dönerek; Sen o gün görürsün, o vakitte dağların paramparça olduğunumeâlindeki âyeti kerîmeyi okudu O zât içinden; Ben nefsden sual arzettim Efendi bana dağların yıkılacağından bahsettidiye geçirirken, Acayip Hâfız; Nefs dağı, görmüş olduğun dağlardan kavidir, kuvvetlidir Nefs dağlarının parçalanması ile dosta kavuşma yolları açılırbuyurdu
Ilginç Hâfız, ömrünün sonlarına içten Merzifon'a yerleşti İlim öğretmeye burada da devâm etti 1976 (H1396) senesinde Ankara'da vefât eden Acayip Hâfız, Gümüş'de Halîliye Medresesine defnedildi Vefâtında mezarının üstüne türbe yapılmamasını vasiyet etti *
Anadolu'da yetişen velîlerden 1903 (H1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde doğdu İsmi, İbrâhim Hakkı'dır Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin neslindendir Anne tarafından dedesi HacıMâhir Efendi, Rıfâî tarîkatı şeyhiydi
Garip Hâfız, minik yaşta her bahar annesi ile birlikte dayısının yanında Erciş kasabasına giderdi Buraya yakın olan Tortum Şelâlesi kıyısında akranları ile oynardı Bir gün yeniden şelâlenin kıyısında oynarken, bir bektaşî dedesi gelerek, çocuklara; Buradan aşağı atlayabilir misiniz?diye sordu O zamanlar beş yaşında olan Acayip Hâfız; Ben atlarımdiyerek yukarıdan şelâlenin döküldüğü yere atladı Allahü teâlânın yardımı ile suya değmesi ile top gibi sıçrayarak kenara düşmesi bir oldu Şelâlenin yanındaki keçi yolundan yukarı çıktı Hâdise karşısında dehşete kapılan bektâşi dedesi korkusundan çabuk uzaklaşıp gitti
Acayip Hâfız, Erzurum'da Mustafa Niyâzi Efendiden Kur'ânı kerîm dersi aldı ve ezberledi Hacı Ahmed Efendiden hat sanatını öğrendi Kur'ânı kerîmi fazla hoş okurdu Mustafa Niyâzi Efendi, GaripHâfız'ı talebeliğe kabûl etmeden önce istihâreye yatmasını ve rüyâda ne gördüğünü söylemesini istedi Rüyâsında hocası Mustafa Niyâzî Efendi elinden tutarak câmiye götürdü Câminin içerisinde on iki âlim yarım dâire, halka kurup oturmuşlardı Mustafa Niyâzi Efendi câmideki âlimlere; Efendiler bu çocuk kırâat ilmini öğrenmekte talebe edinmek ister Ne buyurursunuz?diye sordu Onlar; Oku Hâfız! Oku!dedi Ertesi gün Acayip Hâfız rüyâsını Mustafa Niyâzi Efendiye anlattı ve ona talebe olarak kırâat ilmini öğrendi On iki yaşına geldiğinde annesini kaybeden Garip Hâfız, Erzurum'dan Sivas'a gitti Burada Kazancızâde Belirli Edip Efendinin sohbetlerine devâm etti ve ondan feyz aldı Sivas Dârülmuallimîn okulunda Arapça ve Kur'ânı kerîm hocalığı yaptı
Sivas'tan Merzifon'un Gümüş kasabasına gelerek Halîliye Medresesinde ders vermeye başlayan Garip Hâfız, senelerce güzel ahlâkı müslümanlara öğretti Garip Hâfız; fazla kibar, nâzik ve yumuşak idi Kimseyi asla incitmezdi Birisinin hatâsını görse onu diğer yollardan duyurur; Sen böyle yapıyorsundiyerek yüzüne vurmazdı İbâdetlerini fazla gizli yapardı Dikkati çeken her şeyden sakınırdı Son derece edepli, hayâ sâhibiydi Sohbetlerinde kimseyi sıkmazdı Tüm hayâtını diz üstü oturmakla geçirdi Sohbetine gelenler ne murâd ederlerse, sormadan cevâb alırlardı
Hazreti Muâviye efendimize buğzeden üç birey Gümüş'te sohbetine geldi Efendi! Muâviye hakkında ne buyurursunuz?diye sordular Acayip Hâfız; Hazreti Muâviye sahâbedendir Sevenler selâmettedir Karşı bulunanlar azaptadır O, sahâbenin büyüklerindendir Resûlullah efendimizin hadîsleri ile övülmüştür İmâmı Hüseyin efendimizin şehâdetine sebeb olan Yezid dahi son nefesinde îmânını muhâfaza edebildi ise, onun hakkında bile fena anlatmak tehlikelidirbuyurdu
Acayip Hâfız'ın ziyâretine gelen bir zât; Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorumdeyince;
Pazarda satılsa otuza kırka
Ben de alırım vücûduma öyle bir hırka
cevâbını verdi
Taşovalı Kadir Hâfız bir gün iki arkadaşı ile ziyâretine geldi ve; Efendim! Nefsini tanıyan, Rabbini tanırhadîsi şerîfi üzerine sohbet buyurursanız, memnun oluruzdedi Garip Hâfız; Evlâdım! Bu makam fazla yüksek bir makamdır Siz şerîatin emirleri ile iktifâ edin Basamak basamak çıkın bu makâmadedikten sonra şu beyitleri okudu:
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ede Adalet
Pâdişâh saraya konmaz, hâne mamûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ oysa pürnûr olmadan
Mûtû kable en temûtûsırrına mazhar olan
Haşrü neşri bunda fark etti nefhai sûr olmadan
Biz ricâlız, gelmişiz kim gör ezelden tâebed
İçmişiz aşkın şarâbın âbı engûr olmadan
Bir acîb aşka düşmüş yanar şemsi müdâm
Hakka makbûl olmak ister, halka menfûr olmadan
daha sonra; Bâzıları, kendisi bu halde, bu makamda olmadıkları halde, buralardan söz ederler İnsana yardımcı olan iki türlü ilim vardır Biri ilmi diyânet, diğeri ilmi tebâbettirdedikten sonradan Kadir Hâfız'a dönerek; Sen o gün görürsün, o vakitte dağların paramparça olduğunumeâlindeki âyeti kerîmeyi okudu O zât içinden; Ben nefsden sual arzettim Efendi bana dağların yıkılacağından bahsettidiye geçirirken, Acayip Hâfız; Nefs dağı, görmüş olduğun dağlardan kavidir, kuvvetlidir Nefs dağlarının parçalanması ile dosta kavuşma yolları açılırbuyurdu
Ilginç Hâfız, ömrünün sonlarına içten Merzifon'a yerleşti İlim öğretmeye burada da devâm etti 1976 (H1396) senesinde Ankara'da vefât eden Acayip Hâfız, Gümüş'de Halîliye Medresesine defnedildi Vefâtında mezarının üstüne türbe yapılmamasını vasiyet etti *