nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Gazali
Evliyânın büyüklerinden ve İslâm âlimlerinin en meşhûrlarından İsmi, Muhammed bin Muhammed; künyesi, Ebû Hâmid; lakabı Hüccetü'lİslâm ve Zeynüddîn'dir Tûsî ve Gazâlî diye de meşhûr olmuştur 1058 (H450) senesinde İran'ın Tûs şehrinde doğdu 1111 (H505) senesinde Tûs'ta vefât etti Kabri Taberân denilen yerdedir
İmâmı Gazâlî hazretlerinin babası yoksul ve sâlih bir zâttı Âlimlerin sohbetlerinden hiç ayrılmazdı Elinden geldiği değin, onlara destek ve iyilik eder, hizmetlerinde bulunurdu Âlimlerin nasîhatını dinleyince ağlar ve Allahü teâlâdan kendisine âlim bir evlât vermesini yalvararak isterdi Allahü teâlâ onun duâsını kabûl edip, Muhammed ve Ahmed isminde iki oğul ihsân etti Yün eğirip Tûs şehrindeki dükkanında satan bu sâlih zât, vefâtının yaklaştığını anlayınca, oğlu Muhammed Gazâlî'yi ve diğer oğlu Ahmed Gazâlî'yi hayır sâhibi ve zamânın sâlihlerinden bir arkadaşına bıraktı Bir mikdâr mal vererek vasiyet etti ve ona dedi ki: Ben kendim, âlim olamadım Bu yolla kemâle gelemedim Maksadım, benim kaçırdığım kemâl mertebelerinin, bu oğullarımda hâsıl olması için tezgâhtar olmanızdır Bıraktığım bütün para ve erzâkı, onların tahsîline sarf edersin!
Arkadaşı vasiyeti aynen yerine getirdi Babalarının bıraktığı para ve mülk bitinceye kadar, yetişip olgunlaşmaları için çalıştı Daha Sonra onlara; Babanızın, sizin için bıraktığı parayı tahsil ve terbiyenize harcadım Ben fakirim, param yoktur Size destek edemeyeceğim Sizin için en iyi çâreyi diğer ilim talebeleri gibi medreseye devâm etmenizde görüyorumdedi Bunun üstüne iki kardeş dürüst söze uyup, medreseye gittiler
Çocukluğundan îtibâren ilim tahsîl eden Muhammed Gazâlî, fıkıh ilminin bir kısmını kendi memleketinde okudu Bir müddet sonra Cürcân'a giderek İmâm Ebû Nasr İsmâilî'den ders alıp, ilim okudu Üç sene değin Cürcân'da ilim öğrendi Sonra baştan memleketi olanTûs'a dönmek üzere yola çıktı Gezi esnasında, katıldığı kervanın önünü yol kesiciler çevirdi Kervanda bulunan kıymetli şeyleri aldıkları gibi, ilim tahsîlinden dönen Muhammed Gazâlî'nin üç sene boyunca tuttuğu notları ve kitaplarını da aldılar
Muhammed Gazâlî hazretleri, yol kesicilerin arkasından gidip kitaplarını ve notlarını vermeleri için yalvardı Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verindedi Eşkıyâ çetesinin reisi; Nedir onlar? Nasıl şeylerdir?dedi MuhammedGazâlî hazretleri; Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim Gurbetlere gittim Benim öğrendiğim bilgiler o notların içindedirdedi Eşkıyâ reisi küçümser bir ifâdeyle gülerek; Sen onları bildiğini nasıl bahis ediyorsun Biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsundedi ve ders notlarını geri verdiZâten ilim âşığı olan Muhammed Gazâlî eşkıyâ reisinin sözlerinin de tesirinde kalarak kendi kendine; Allahü teâlâ yol kesiciyi beni îkaz için o şekilde söylettidedi
Tûs'a gelince, üç sene bütün gayretiyle çalışarak Cürcân'da tuttuğu notların hepsini ezberledi O hâle geldi oysa, yol kesiciler o notların hepsini alsa ona zararı olmazdı
Memleketinde bulunduğu üç yıl içinde âlim zâtların derslerine ve ilim meclislerine devâm etti zaman zaman büyük velî Ebû Ali Fârmedî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu sonradan zamânının büyük ilim ve kültür merkezi olan Nişâbur'a gitti Büyük âlim İmâmü'lHaremeyn Ebü'lMeâlî elCüveynî'nin ders halkasına devâm etti Ondaki üstün zekâ ve kâbiliyet ile çalışkanlığını görebilen hocası, büyük alâka gösterdi Burada usûli hadîs, usûli fıkıh, kelâm, mantık, İslâm hukûku ve münâzara ilimlerini öğrendi Bu hocasından diğer, Ebû Hâmid erRazekânî, Ebü'lHüseyin elMervezî, Ebû Nasr elİsmâilî, Ebû Sehl elMervezî, Ebû Yûsuf enNessâc gibi devrin büyük âlimlerinden ders okudu Nişâbûr'da tahsîlini tamamlayınca, büyük bir ilim ve edebiyat hâmisi olanSelçuklu vezîri üstün devlet adamı NizâmülMal'ün dâveti üstüne Bağdât'a gitti
NizâmülMülk'ün topladığı ilim meclisinde yer alan zamânın âlimleri, İmâmı Gazâlî'nin ilminin derinliğine ve meseleleri îzâh etmekteki üstün kâbiliyetine hayran kaldıklarını îtirâf ettiler Üstün vasıflarından nedeniyle ayrıca âlimler, keza de insanlar kadar fazla sevildi O vakit ortaya meydana çıkan sapık fırkaların mensupları, onun yüksek ilmi yanında, en şiddet, en ince mevzûları en açık bir şekilde anlatması, hitâbet ve izâh etme kâbiliyetinin yüksekliği, zekâsının parlaklığı aleyhinde acınacak halde ve mağlûb oldular
Bu sırada otuz dört yaşında bulunan İmâmı Gazâlî'nin İslâmiyete yaptığı büyük hizmetleri görebilen Selçuklu vezîri NizâmülMal, onu Nizâmiye Medresesi (Üniversite)nin Başmüderrisliğine, şimdiki tâbiriyle Rektörlüğüne tâyin etti Bu medresenin başına geçen İmâmı Gazâlî, üç yüz seçkin talebeye, lazım olan bütün ilimleri öğretti Bunlardan başka, pekçok talebe yetiştirdi Ebû Mensûr Muhammed, Muhammed bin Es'ad etTûsî, Ebü'lHasan elBelensî, Ebû AbdullahCümert elHüseynî talebelerinin meşhûrlarındandır
Bir taraftan da kıymetli kitaplar yazar İmâmı Gazâlî, ilim ehli, devlet adamları ve insanlar kadar büyük bir muhabbet ve derin saygı gördü Şöhreti gün geçtikçe arttı Nizâmiye Medresesinde bulunduğu yıllarda, KitâbülBasît filFürû', KitâbülVasît, elVecîz, MeâhizülHilâf adlı kitaplarını yazdı
Ayrıca İsmâiliyye adındaki sapık fırkanın görüşlerini çürütmek için Kitâbü FedâihilBâtıniyye ve FedâililMüstehzeriyye adlı eserini yazdı Yine bu sırada Rumcayı öğrenerek felsefecilerin sapıklığını ortaya koymak için eski Yunan veLatin filozoflarının kitaplarının aslı üstünde üç sene titizlikle incelemeler yaptı Bu incelemeleri esnâsında ve neticesinde felsefecilerin maksatlarını ifade eden MekâsidülFelâsife kitabı ile felsefecilerin görüşlerini reddeden TehâfütülFelâsife kitabını yazdı
O sırada dünyânın tepsi gibi düz oduğunu iddiâ eden ve bu nesil saçmalıkları ilim adı altında insanlara vermeye çalışan Avrupalı filozofların bu fikirlerinin yanlışlıklarını ortaya koydu Dünyânın dairesel olduğunu, karaciğerde kanın temizlendiğini, safranın, lenfin ve zararlı madde eriyiklerinin burada kandan ayrıldığını, bu işte dalağın, böbreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanın madde mikdârlarındaki oranın değişmesi ile sıhhatin bozulacağını, bugünkü fizyoloji kitaplarında olduğu gibi anlattı Bu bilgileri kuvvetli delillerle isbât ederekAvrupalıların bilmedikleri içten bilgileri kitaplarında yazdı
İmâmı Gazâlî'nin, felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve îtikâdlarına felsefe karıştıran sapık fırkalara cevap atamak için yaptığı bu çalışmasını işiten bâzı kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir Bunun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir Felsefeciler aklı kılavuz edinmişlerdir Mütefekkirler ise aklı kullanmakla berâber, akla da rehber olarak peygamberleri ve onların bildirdiği îmânı almışlardır Göz için ışık ne ise, zihin için îmân da odur Işık olmayınca göz göremediği gibi, îmân olmayınca us da içten yolda yürüyemez İmâmı Gazâlî, filozof değil müctehiddir Zâten İslâmiyette felsefe ve filozof olamaz İslâm âlimi olur İslâm dîninde, felsefenin üzerinde İslâm ilimleri, filozofun üstünde de İslâm âlimleri vardır
Bağdât'ta bulunduğu sırada ilim öğretip talebe yetiştirmekle meşgûl olan İmâmı Gazâlî hazretleri, kardeşi AhmedGazâlî'yi yerine temsilci bırakarak uzun bir seyahatte bulunmak üzere Bağdât'tan ayrıldı Şam'a artan bir şekilde velîlerle görüştü ve sohbet etti Tasavvuf büyüklerinin kitaplarını okudu onlardan söylenti edilen sözleri ve hallerini inceledi
İnsanlardan tamâmen uzaklaşarak halvet, yalnız kalmak; uzlet, insanlardan yürüyüp gitmek; mücâhede, nefsin istemediklerini yerine getirmek ve riyâzet, nefsin istediklerini yapmamak sûretiyle nefsinin tezkiyesi ve ahlâkının mükemmelleşmesiyle meşgûl oldu İhyâu Ulûmi'dDîn adlı meşhûr eserini yazdı
Sonra Kudüs'e gitti Bu sırada Bâtınî denilen sapık fırkaya karşısında MufassılülHilâf, CevâbülMesâil ve Allahü teâlânın isimlerini (Esmâi hüsnâyı) anlatan ElMaksadülEsma adlı eserini yazdı Kudüs'te bir müddet kaldıktan daha sonra, hacca gitti Haccı müteâkiben Bağdât'a döndü Nizâmiye Medresesinde Şam'da yazdığı İhyâ'sını kalabalık bir talebe topluluğuna ders olarak okuttu Bu seferki tedris hayâtı uzun sürmedi Doğduğu yer olan Tûs'a ve Nişâbur'a gitti Burada tekrar Bâtınîlere karşı EdDercülMerkûn kitabı ile ElKıstâsülMüstekîm, FaysalütYazı Dizisi, Kimyâı Seâdet, NasîhatülMülûk ve EtTibrülMesbûk adlı değerli eserlerini yazdı *
Evliyânın büyüklerinden ve İslâm âlimlerinin en meşhûrlarından İsmi, Muhammed bin Muhammed; künyesi, Ebû Hâmid; lakabı Hüccetü'lİslâm ve Zeynüddîn'dir Tûsî ve Gazâlî diye de meşhûr olmuştur 1058 (H450) senesinde İran'ın Tûs şehrinde doğdu 1111 (H505) senesinde Tûs'ta vefât etti Kabri Taberân denilen yerdedir
İmâmı Gazâlî hazretlerinin babası yoksul ve sâlih bir zâttı Âlimlerin sohbetlerinden hiç ayrılmazdı Elinden geldiği değin, onlara destek ve iyilik eder, hizmetlerinde bulunurdu Âlimlerin nasîhatını dinleyince ağlar ve Allahü teâlâdan kendisine âlim bir evlât vermesini yalvararak isterdi Allahü teâlâ onun duâsını kabûl edip, Muhammed ve Ahmed isminde iki oğul ihsân etti Yün eğirip Tûs şehrindeki dükkanında satan bu sâlih zât, vefâtının yaklaştığını anlayınca, oğlu Muhammed Gazâlî'yi ve diğer oğlu Ahmed Gazâlî'yi hayır sâhibi ve zamânın sâlihlerinden bir arkadaşına bıraktı Bir mikdâr mal vererek vasiyet etti ve ona dedi ki: Ben kendim, âlim olamadım Bu yolla kemâle gelemedim Maksadım, benim kaçırdığım kemâl mertebelerinin, bu oğullarımda hâsıl olması için tezgâhtar olmanızdır Bıraktığım bütün para ve erzâkı, onların tahsîline sarf edersin!
Arkadaşı vasiyeti aynen yerine getirdi Babalarının bıraktığı para ve mülk bitinceye kadar, yetişip olgunlaşmaları için çalıştı Daha Sonra onlara; Babanızın, sizin için bıraktığı parayı tahsil ve terbiyenize harcadım Ben fakirim, param yoktur Size destek edemeyeceğim Sizin için en iyi çâreyi diğer ilim talebeleri gibi medreseye devâm etmenizde görüyorumdedi Bunun üstüne iki kardeş dürüst söze uyup, medreseye gittiler
Çocukluğundan îtibâren ilim tahsîl eden Muhammed Gazâlî, fıkıh ilminin bir kısmını kendi memleketinde okudu Bir müddet sonra Cürcân'a giderek İmâm Ebû Nasr İsmâilî'den ders alıp, ilim okudu Üç sene değin Cürcân'da ilim öğrendi Sonra baştan memleketi olanTûs'a dönmek üzere yola çıktı Gezi esnasında, katıldığı kervanın önünü yol kesiciler çevirdi Kervanda bulunan kıymetli şeyleri aldıkları gibi, ilim tahsîlinden dönen Muhammed Gazâlî'nin üç sene boyunca tuttuğu notları ve kitaplarını da aldılar
Muhammed Gazâlî hazretleri, yol kesicilerin arkasından gidip kitaplarını ve notlarını vermeleri için yalvardı Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verindedi Eşkıyâ çetesinin reisi; Nedir onlar? Nasıl şeylerdir?dedi MuhammedGazâlî hazretleri; Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim Gurbetlere gittim Benim öğrendiğim bilgiler o notların içindedirdedi Eşkıyâ reisi küçümser bir ifâdeyle gülerek; Sen onları bildiğini nasıl bahis ediyorsun Biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsundedi ve ders notlarını geri verdiZâten ilim âşığı olan Muhammed Gazâlî eşkıyâ reisinin sözlerinin de tesirinde kalarak kendi kendine; Allahü teâlâ yol kesiciyi beni îkaz için o şekilde söylettidedi
Tûs'a gelince, üç sene bütün gayretiyle çalışarak Cürcân'da tuttuğu notların hepsini ezberledi O hâle geldi oysa, yol kesiciler o notların hepsini alsa ona zararı olmazdı
Memleketinde bulunduğu üç yıl içinde âlim zâtların derslerine ve ilim meclislerine devâm etti zaman zaman büyük velî Ebû Ali Fârmedî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu sonradan zamânının büyük ilim ve kültür merkezi olan Nişâbur'a gitti Büyük âlim İmâmü'lHaremeyn Ebü'lMeâlî elCüveynî'nin ders halkasına devâm etti Ondaki üstün zekâ ve kâbiliyet ile çalışkanlığını görebilen hocası, büyük alâka gösterdi Burada usûli hadîs, usûli fıkıh, kelâm, mantık, İslâm hukûku ve münâzara ilimlerini öğrendi Bu hocasından diğer, Ebû Hâmid erRazekânî, Ebü'lHüseyin elMervezî, Ebû Nasr elİsmâilî, Ebû Sehl elMervezî, Ebû Yûsuf enNessâc gibi devrin büyük âlimlerinden ders okudu Nişâbûr'da tahsîlini tamamlayınca, büyük bir ilim ve edebiyat hâmisi olanSelçuklu vezîri üstün devlet adamı NizâmülMal'ün dâveti üstüne Bağdât'a gitti
NizâmülMülk'ün topladığı ilim meclisinde yer alan zamânın âlimleri, İmâmı Gazâlî'nin ilminin derinliğine ve meseleleri îzâh etmekteki üstün kâbiliyetine hayran kaldıklarını îtirâf ettiler Üstün vasıflarından nedeniyle ayrıca âlimler, keza de insanlar kadar fazla sevildi O vakit ortaya meydana çıkan sapık fırkaların mensupları, onun yüksek ilmi yanında, en şiddet, en ince mevzûları en açık bir şekilde anlatması, hitâbet ve izâh etme kâbiliyetinin yüksekliği, zekâsının parlaklığı aleyhinde acınacak halde ve mağlûb oldular
Bu sırada otuz dört yaşında bulunan İmâmı Gazâlî'nin İslâmiyete yaptığı büyük hizmetleri görebilen Selçuklu vezîri NizâmülMal, onu Nizâmiye Medresesi (Üniversite)nin Başmüderrisliğine, şimdiki tâbiriyle Rektörlüğüne tâyin etti Bu medresenin başına geçen İmâmı Gazâlî, üç yüz seçkin talebeye, lazım olan bütün ilimleri öğretti Bunlardan başka, pekçok talebe yetiştirdi Ebû Mensûr Muhammed, Muhammed bin Es'ad etTûsî, Ebü'lHasan elBelensî, Ebû AbdullahCümert elHüseynî talebelerinin meşhûrlarındandır
Bir taraftan da kıymetli kitaplar yazar İmâmı Gazâlî, ilim ehli, devlet adamları ve insanlar kadar büyük bir muhabbet ve derin saygı gördü Şöhreti gün geçtikçe arttı Nizâmiye Medresesinde bulunduğu yıllarda, KitâbülBasît filFürû', KitâbülVasît, elVecîz, MeâhizülHilâf adlı kitaplarını yazdı
Ayrıca İsmâiliyye adındaki sapık fırkanın görüşlerini çürütmek için Kitâbü FedâihilBâtıniyye ve FedâililMüstehzeriyye adlı eserini yazdı Yine bu sırada Rumcayı öğrenerek felsefecilerin sapıklığını ortaya koymak için eski Yunan veLatin filozoflarının kitaplarının aslı üstünde üç sene titizlikle incelemeler yaptı Bu incelemeleri esnâsında ve neticesinde felsefecilerin maksatlarını ifade eden MekâsidülFelâsife kitabı ile felsefecilerin görüşlerini reddeden TehâfütülFelâsife kitabını yazdı
O sırada dünyânın tepsi gibi düz oduğunu iddiâ eden ve bu nesil saçmalıkları ilim adı altında insanlara vermeye çalışan Avrupalı filozofların bu fikirlerinin yanlışlıklarını ortaya koydu Dünyânın dairesel olduğunu, karaciğerde kanın temizlendiğini, safranın, lenfin ve zararlı madde eriyiklerinin burada kandan ayrıldığını, bu işte dalağın, böbreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanın madde mikdârlarındaki oranın değişmesi ile sıhhatin bozulacağını, bugünkü fizyoloji kitaplarında olduğu gibi anlattı Bu bilgileri kuvvetli delillerle isbât ederekAvrupalıların bilmedikleri içten bilgileri kitaplarında yazdı
İmâmı Gazâlî'nin, felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve îtikâdlarına felsefe karıştıran sapık fırkalara cevap atamak için yaptığı bu çalışmasını işiten bâzı kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir Bunun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir Felsefeciler aklı kılavuz edinmişlerdir Mütefekkirler ise aklı kullanmakla berâber, akla da rehber olarak peygamberleri ve onların bildirdiği îmânı almışlardır Göz için ışık ne ise, zihin için îmân da odur Işık olmayınca göz göremediği gibi, îmân olmayınca us da içten yolda yürüyemez İmâmı Gazâlî, filozof değil müctehiddir Zâten İslâmiyette felsefe ve filozof olamaz İslâm âlimi olur İslâm dîninde, felsefenin üzerinde İslâm ilimleri, filozofun üstünde de İslâm âlimleri vardır
Bağdât'ta bulunduğu sırada ilim öğretip talebe yetiştirmekle meşgûl olan İmâmı Gazâlî hazretleri, kardeşi AhmedGazâlî'yi yerine temsilci bırakarak uzun bir seyahatte bulunmak üzere Bağdât'tan ayrıldı Şam'a artan bir şekilde velîlerle görüştü ve sohbet etti Tasavvuf büyüklerinin kitaplarını okudu onlardan söylenti edilen sözleri ve hallerini inceledi
İnsanlardan tamâmen uzaklaşarak halvet, yalnız kalmak; uzlet, insanlardan yürüyüp gitmek; mücâhede, nefsin istemediklerini yerine getirmek ve riyâzet, nefsin istediklerini yapmamak sûretiyle nefsinin tezkiyesi ve ahlâkının mükemmelleşmesiyle meşgûl oldu İhyâu Ulûmi'dDîn adlı meşhûr eserini yazdı
Sonra Kudüs'e gitti Bu sırada Bâtınî denilen sapık fırkaya karşısında MufassılülHilâf, CevâbülMesâil ve Allahü teâlânın isimlerini (Esmâi hüsnâyı) anlatan ElMaksadülEsma adlı eserini yazdı Kudüs'te bir müddet kaldıktan daha sonra, hacca gitti Haccı müteâkiben Bağdât'a döndü Nizâmiye Medresesinde Şam'da yazdığı İhyâ'sını kalabalık bir talebe topluluğuna ders olarak okuttu Bu seferki tedris hayâtı uzun sürmedi Doğduğu yer olan Tûs'a ve Nişâbur'a gitti Burada tekrar Bâtınîlere karşı EdDercülMerkûn kitabı ile ElKıstâsülMüstekîm, FaysalütYazı Dizisi, Kimyâı Seâdet, NasîhatülMülûk ve EtTibrülMesbûk adlı değerli eserlerini yazdı *