nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
NAMAZINI GEÇ KILANLARA
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, lakin ezan okunduğu süre yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu Ne oluyorsa, her zaman namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, Yeniden geciktirdim namazıdedi kendi kendine Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü bütün kurulamadan kendisini odasına attı Mecburen, süratli hareketlerle namazı eda etti Tesbihatını yaparken anneannesini paldır küldür edemedi Bu halimi görse, tatlısert kızardı tekrar banadedi Fazla seviyordu onu Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu defalarca bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi Namazda öyle bir mahviyeti vardı fakat hicabından renkten renge girerdi O gün akşama değin derse girmişti Mükemmel bir yük vardı üstünde Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu Namazdan daha sonra bir vakit bu şekil tefekkür etmeyi severdi Gözleri kapanır gibi oldu Ne dek da yorulmuşumdedi Daldı gitti öylece Kıyamet kopmuştu Mahşeri bir kalabalık vardı Her istikamet insanlarla doluydu Kimi dona kalmış, durağan bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, neredeyse kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve öbür dünya hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı Fakat mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli nefret edilen şey vereceğini düşünmemişti Hesap ve sorgu devam ediyordu bu vesileyle onun ismini de okudular Hayretle bir sağa, bir sola baktı Benim ismimi mi okudunuz?dedi dudakları titreyerek Kalabalık birdenbire yarılmış, bir yol olmuştu önünde İki birey kollarına girdi Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi Topluluk arasından sersemlemiş bakışlarla yürüdü Merkezi bir yere gelmişlerdi her iki yanından uzaklaştılar Başı önündeydi Tüm hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önündenŞükürler olsun dedi, kendi kendine ve devam etti; Gözlerimi dünyaya açtım,Daima hizmet eden insanları gördüm Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu Ben ise, defalarca bu yolda oldum İnsanlara hizmete çalıştım Onlara Allah'ı anlattım Namazımı kıldım Orucumu tuttum Farz olan ne varsa yerine getirdim Haramlardan kaçındım Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorumDiyordu Ama bir yanlamasına da O'nun için ne yapsam eksik, Cennet'i kazanmama yetmezDiye düşünüyorduTek sığınağı Allah'ın rahmetiydi Hesap sürdükçe sürdü Boncuk boncuk terliyordu Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu Sonunda hüküm verilecekti Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında oysa kalabalığa döndüler Önce ismi okundu Bundan Böyle ayakları tutmaz olmuştu Adeta yığılıp kalacaktı Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi Dizlerinin üstüne yığıldı Hayretten dona kalmıştıOlamaaaazzzz diye bağırdı Sağa sola koşturdu Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım baştan başa hizmet eden insanlarla birlikte oldum Onlarla beraber koşturdum Daima rabbimi anlattımDiyordu Gözleri sağanak olmuş, titreyen vücudunu ıslatıyordu Vazifeli iki melek kollarından tuttu Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e içten yürümeye başladılar Çırpınıyordu Medet değil muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla girift döküldüHizmetlerim Oruçlarım Okuduğum Kur'anlarNamazımHiçbiri beni kurtarmayacakmı?diyordu Bağıra bağıra yalvarıyordu Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler Alevlere çok yaklaşmışlardı Başını geriye doğru çevirdi Son çırpınışlarıydı Resülullah, Evinin önünde akıcı bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o dere nasıl temizler, günde beş süre namazda insanı günahlardan pek temizlerBuyuruyordu madem ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?diye düşünüyordu NamazlarımNamazlarımNamazlarımdiye diye hıçkırdı Vazifeli melekler hiç durmadılar Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu Son bir defa dönüp geriye doğru baktı Bundan Böyle gözleri de kurumuştu Ümitleri sönmüştü Başını öne eğdi İki büklüm oldu Kollarını sıkan parmaklar çözüldü Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi Vücudunu aniden bire havada buldu Alevlere dürüst düşüyordu Bütün bir iki metre düşmüştü ancak, bir el kolundan tuttu Başını kaldırdı Yukarıya baktı Uzun beyaz sakallı bir yaşlı onu düşmekten kurtarmıştı kendisini yukarıya çekti Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı Siz de kimsiniz ?dedi Ihtiyar gülümsedi: Ben senin namazlarınımNeden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz Az Daha düşüyordumdedi Ihtiyar yüzünü gererek, her yerde güldü; Başını salladı; Sen beni defalarca son anda yetiştirirdin, hatırladın mı? Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı Kanter içinde kalmıştı Dıştan gelen sese kulak kabarttı Yatsı ezanı okunuyorduBik ok gibi yerinden fırladı Abdest almaya gidiyordu *
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, lakin ezan okunduğu süre yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu Ne oluyorsa, her zaman namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, Yeniden geciktirdim namazıdedi kendi kendine Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü bütün kurulamadan kendisini odasına attı Mecburen, süratli hareketlerle namazı eda etti Tesbihatını yaparken anneannesini paldır küldür edemedi Bu halimi görse, tatlısert kızardı tekrar banadedi Fazla seviyordu onu Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu defalarca bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi Namazda öyle bir mahviyeti vardı fakat hicabından renkten renge girerdi O gün akşama değin derse girmişti Mükemmel bir yük vardı üstünde Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu Namazdan daha sonra bir vakit bu şekil tefekkür etmeyi severdi Gözleri kapanır gibi oldu Ne dek da yorulmuşumdedi Daldı gitti öylece Kıyamet kopmuştu Mahşeri bir kalabalık vardı Her istikamet insanlarla doluydu Kimi dona kalmış, durağan bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, neredeyse kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve öbür dünya hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı Fakat mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli nefret edilen şey vereceğini düşünmemişti Hesap ve sorgu devam ediyordu bu vesileyle onun ismini de okudular Hayretle bir sağa, bir sola baktı Benim ismimi mi okudunuz?dedi dudakları titreyerek Kalabalık birdenbire yarılmış, bir yol olmuştu önünde İki birey kollarına girdi Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi Topluluk arasından sersemlemiş bakışlarla yürüdü Merkezi bir yere gelmişlerdi her iki yanından uzaklaştılar Başı önündeydi Tüm hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önündenŞükürler olsun dedi, kendi kendine ve devam etti; Gözlerimi dünyaya açtım,Daima hizmet eden insanları gördüm Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu Ben ise, defalarca bu yolda oldum İnsanlara hizmete çalıştım Onlara Allah'ı anlattım Namazımı kıldım Orucumu tuttum Farz olan ne varsa yerine getirdim Haramlardan kaçındım Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorumDiyordu Ama bir yanlamasına da O'nun için ne yapsam eksik, Cennet'i kazanmama yetmezDiye düşünüyorduTek sığınağı Allah'ın rahmetiydi Hesap sürdükçe sürdü Boncuk boncuk terliyordu Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu Sonunda hüküm verilecekti Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında oysa kalabalığa döndüler Önce ismi okundu Bundan Böyle ayakları tutmaz olmuştu Adeta yığılıp kalacaktı Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi Dizlerinin üstüne yığıldı Hayretten dona kalmıştıOlamaaaazzzz diye bağırdı Sağa sola koşturdu Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım baştan başa hizmet eden insanlarla birlikte oldum Onlarla beraber koşturdum Daima rabbimi anlattımDiyordu Gözleri sağanak olmuş, titreyen vücudunu ıslatıyordu Vazifeli iki melek kollarından tuttu Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e içten yürümeye başladılar Çırpınıyordu Medet değil muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla girift döküldüHizmetlerim Oruçlarım Okuduğum Kur'anlarNamazımHiçbiri beni kurtarmayacakmı?diyordu Bağıra bağıra yalvarıyordu Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler Alevlere çok yaklaşmışlardı Başını geriye doğru çevirdi Son çırpınışlarıydı Resülullah, Evinin önünde akıcı bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o dere nasıl temizler, günde beş süre namazda insanı günahlardan pek temizlerBuyuruyordu madem ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?diye düşünüyordu NamazlarımNamazlarımNamazlarımdiye diye hıçkırdı Vazifeli melekler hiç durmadılar Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu Son bir defa dönüp geriye doğru baktı Bundan Böyle gözleri de kurumuştu Ümitleri sönmüştü Başını öne eğdi İki büklüm oldu Kollarını sıkan parmaklar çözüldü Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi Vücudunu aniden bire havada buldu Alevlere dürüst düşüyordu Bütün bir iki metre düşmüştü ancak, bir el kolundan tuttu Başını kaldırdı Yukarıya baktı Uzun beyaz sakallı bir yaşlı onu düşmekten kurtarmıştı kendisini yukarıya çekti Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı Siz de kimsiniz ?dedi Ihtiyar gülümsedi: Ben senin namazlarınımNeden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz Az Daha düşüyordumdedi Ihtiyar yüzünü gererek, her yerde güldü; Başını salladı; Sen beni defalarca son anda yetiştirirdin, hatırladın mı? Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı Kanter içinde kalmıştı Dıştan gelen sese kulak kabarttı Yatsı ezanı okunuyorduBik ok gibi yerinden fırladı Abdest almaya gidiyordu *