Özellikle çocukluk deneyimlerimiz bize; kendimizle ilgili, diğer insanlar ile ilgili ve dünya ile ilgili bir takım şeyler öğretir. Ve biz kişisel tarihçemize göre bir takım kalıplar geliştiririz. Dünya kendi başımıza kaldığımız bir yer, insanlar güvenilmez, gerçek beni tanısalar sevmezler gibi çeşitli saptamalarımız vardır. Bu saptamaların kökeni genellikle geçmiştedir ve bir şekilde gelecekte devam edebilme potansiyelleri vardır. Geçmişin bugüne etkisini somutlaştırmak için literatürde yer alan ‘şema’ kavramından yararlanabiliriz.
Şemayı, çok genel olarak, çocuklukta başlayan ve hayat boyu tekrar eden kalıplar olarak tanımlayabiliriz. Şemalar hayatımızdaki bir takım yaygın duygu, düşünce ve davranışlarla ilişkilidir. İlişkilerinizde terk edilmekten korkar mısınız?; ilişkilerde genelllikle verici olduğunuzu, ihtiyaçlarınızı dile getirmekte zorlandığınızı mı düşünüyorsunuz? ; kendinizi genel olarak yalnız ve ya bir gruba ait değil gibi hisseder misiniz?. Benzeri bir çok soru şema kavramını tanıtmak için sorulabilinir. Bir biri ile ilişkili sorulara verilen evet cevapları belli kümelerde toplandığı takdirde belli bir şemaya işaret eder.
Şemalar genellikle olaylar karşısında verdiğimiz ilk tepkilerimizi oluşturur. Bu yüzden hayatımızda olumsuzluklara sebep olsalar dahi doğru olarak kabul edilip, hayat boyu sürebilirler. Mesela, kendimizi “yetersiz” biri olarak görüyorsak, bizi kaygılandıran bir projede çalışmaktan kaçınabiliriz ve işin sonunda başarısızlık yaşarız. Böylece “kaçınma” yolu ile kendimiz ile ilgili olan yetersizim inancı desteklenmiş olur. Bazen ise şemanın sürekliliği şemaya “teslim olma” yolu ile sağlanır. Örnek olarak dünya bizim anlaşılmadığımız, ihtiyaçlarımızın karşılanmadığı bir yer olmuşsa; soğuk, ben merkezci, mesafeli bir kişi ile partner olduğumuzda, ben temel ihtiyaçlarımı bu ilişkiden alamıyorum diyerek ilişkiyi bitirmektense sürdürme eğilimimiz olabilir. Böylece ihtiyacı karşılamayacak biri ile dünya tekrar bizim yoksun olduğumuz bir yer olur. Burada önemli nokta, mutsuz olsak dahi ilişkiyi sürdürme eğilimimizin olmasıdır. Bir başka yolu ise “telafi” yolu ile şemayı sürdürmedir. Burada da yoksunluk ile baş etme yöntemi olarak insanlara aşırı ihtiyaç duyma olabilir. Kişini ihtiyacı fazla olduğu için desteği hissetmede zorlanacaktır ve ya insanlar onun beklediği şekilde yanında olamayacaklardır ve olası duygu yine yalnızlık olacaktır. Burada önemli olan husus, bizim dünyayı anlamak için oluşturduğumuz bir rezervuarın olduğu ve bizim için önemli olan bir şema tetiklendiği noktada başka yollar bize çok mümkün görünmediği için şemaların devamlılılığının bir şekilde sağlanıyor olabileceği. Şemayı oluşturan kişisel öyküye bakıldığında, bir çocuk olarak çok fazla seçeneğimiz olmamıştır. Çocuk olarak çaresiz, güvensiz hissetmiş, kendimizi anlatamamış ve bir şekilde bu kırılgan duyguları duyumsamayarak devam etmiş olabiliriz. Yetişkin hayatımızda tekrar benzer yerden kırıldığımızda şemalarımız tetiklenebilir ve biz hayatın ilk yıllarında bir çocuk olarak nasıl baş ettiysek yine o şekilde baş ederiz. Buradan bakarak, tekrar tekrar üzülsekte, kendimizi o ilişkide değerli hissetmesekte bir ilişkiden çıkmanın çok zor oluşunu anlayabiliriz.
İlişki dinanikleri şemalarımızın hayatımızda oluşturabileceği etkileri en net görebileceğimiz alanlardan biridir. Farklı kişilerle farklı zamanlarda yaşasığımız problemlerin genellikle belli bir ortak teması vardır. Bu ortaklık bizi şemalara götürür.
Jeffrey Young, 18 farklı şemadan söz eder ve bunları 5 farklı alan altında toplar. Bu yazıda, şemaların ilişkilerimize etkisini anlatmak için ayrılma ve reddedilme alanında toplanan 5 farklı şemadan söz edeceğim.
*Terk edilme/ İstikrarsızlık
Bu şemaya sahip kişilerin, ilişkilerinin bir şekilde biteceğine dair yoğun korkuları vardır. Partneri bir şey olacak ve onu sevmekten vazgeçecektir. Ve ya ölüm gibi beklenmedik bir sebep ayrılığa neden olacaktır. Bu şemaya sahip kişilerin insanların onun ihtiyacı olan sevgi, bağ ve ya güven ihtiyacını karşılayabileceklerine dair inancı olmayabilir. Ötekiler daha çok istikrarsız ve ya güvenilmez konumda kalabilir. Bu durum, güven hissedilebilinecek bir ilişki de güvende hissetmeyi de zorlaştırabilir. Bazen küçük şeyleri ayrılma mesajı olarak anlama, bazen farklı yorumlar getirerek ayrılık anlamı çıkarma gibi durumlara ilişki içerisinde neden olur. Bazen kaybetmeye karşı duyulan yoğun korku; hep partnerle birlikte olma isteği, onu hayatın tek merkezi yapma, onunla konuşmadan geçen birkaç saatin dayanılmaz olması ve ya kısa ayrıllıklara tahammülsüzlük gibi durumlara neden olabilir. Ve ya bu şemaya sahip kişiler, şemayı sürdüren bir baş etme yöntemi olarak güven hissettirmeyecek kişiler ile ilişki içerisinde olabilir. Evli, uzakta yaşayan, bağlanmakta zorlanan, ve ya aldatma potansiyeli olan kişiler bir şekilde çekici gelebilirler. “Şema kimyası” olarak da adlandırılan bu durum; kişilerin zorlandıkları ve ya sevgi, güven, değer, saygı gibi temel ihtiyaçları karşılanmadan bir ilişkiyi sürdürme eğilimini açıklar. Böylece dünya bizim için tekrar tekrar her an terkedileceğimiz bir yere döner.
*Şüphe/ Kötüye Kullanılma
Bu şemaya sahip kişilerin bir şekilde diğer kişiler tarafından zarar göreceğini yönünde olumsuz bir beklentisi vardır. Başkaları sizi kendi çıkarları için kullanabilir, aldatabilir, inciltebilir ve ya yalan söyleyebilir. Her an zarar gelme beklentisi için de olduğunuz bir durumda ilişkiler içerisinde güvende hissetmek zor olacaktır. Bu yüzden genellikle gergin ve ve tetikte olabilirsiniz. Zayıf yönlerinizi göstermekten çekinebilir ve ya bilgi paylaşmaktan kaçınabilirsiniz. Size verilen zararın kasti olduğunu düşünebilir, bu yüzden ilişki içerisinde yoğun öfke duyabilirsiniz. Dünya zaten her an suistimal edilebileceğiniz bir yer olduğu için bunun yalnızıktan daha iyi olduğunu düşünebilir ve size iyi hissettirmeyen, kıran ve ya karşı tarafın sizden faydalandığı ilişlileri sürdürebilirsiniz. Şemayı sürdürücü bir tercih olarak saldırgan, küçük düşürücü, yalan söyleyen, aldatma eğilimi olan eşler ile ilişki sürdürme eğiliminde olunabilinir.
*Duygusal Yoksunluk
Bu şemaya sahip kişiler, ilişki içerisinde karşılanması beklenebilecek ilgi, sevgi, duygusal sıcaklık, anlaşılmak, dinlenilmek, önemsenmek, yol gösterilme, korunma gibi doğal ihtiyaçlarının yetersiz karşılanacağına dair bir inanç taşırlar. İlişkilerde ihtiyaçlarınızı dile getirmekte, duygularınızı paylaşmakta zorlanabilirsiniz. Siz söylemeden anlaşılmasına ihtiyaç duyabilir, fark edilmediği zaman küskünlük ve ya öfke yaşayabilir ve ilişkiden uzaklaşabilirsiniz. Bazen yoksunluk ilişkide ancak artınca ve ya uzun zaman devam ettiğinde durumu ancak fark edebilirsiniz. Bu şemaya sahip kişiler bazen yakın ilişkilerden kaçınabilir. Şemayı sürdürürücü bir tercih olarak ihtiyaç duyulan şefkati veremeyecek soğuk, bencil, mesafeli eşler ile ilişki sürdürme eğilimi olabilir.
*Kusurluluk/ Utanç
Kusurluluk şeması olan kişiler kendilerini kusurlu, kötü, istenmeyen, sevilemez hissetme eğilimindedirler. Kendilerini bir şekilde kusurlu olarak algıladıkları için utanç duygusunu yoğun olarak yaşayabilirler. Kusurluluk algısının dayanağı duruma göre değişebilir. Dış görünüşle ilgili bir özelllik olabileceği gibi, kabul edilemeyen cinsel arzular, saldırgan dürtüler de olabilir. Kişi kendisini fiziksel olarak beğenmediği, bencil olduğu, çok güçsüz olduğu, yeterince iyi konuşamadığı, ve ya başarılı olamadığını düşündüğü için kusurlu hissedebilir. Bu şemaya sahip kişiler ilişkilerde kusurları fark edilecek düşüncesiyle rahatsız hissedebilirler. Eleştiriye, dışlanmaya ve suçlanmaya aşırı duyarlı olabilirler. Zaten kusurlu olduğuna inandıkları için küçümsendiği ve ya aşırı eleştirildiği durumlarda kendilerini korumakta zorlanabilirler. Bu şemaya sahip kişiler bazen kendisine değer veren, ihtiyaçlarına duyarlı birisine değer vermekte zorlanabilir. Çünkü kusurlu birine değer veren biri de değersiz olacaktır. Şemayı sürdürecek bir seçim olarak eleştirel, yüksek beklentisi olan eşler tercih edilinebilinir.
*Sosyal İzolasyon
Bu şemaya sahip kişiler kendilerini diğer insanlardan farklı ve ya bir gruba ait değilmiş gibi hissederler. Grup içerisinde farklılıklara odaklanıp büyütüyor, benzerlikleri fark edemiyor olabilirler. Bazı kişiler hissedilen eksiklik duygusunu tetikleyecek, kendisini ait hissedemeyeceği ortamlara girerken, bu şemaya sahip bazı kişiler ise yeni insanlarla tanışmaktan kaçınabilir. Kendilerinde ve ya ailelerinde hissettikleri eksikliği kapatmak için statü, para gibi şeylere çok değer verebilirler. Özellikle iki kişiden daha fazla kişiyle birlikteyken kendilerini rahatsız hissedebilirler. Başkalarıyla bile birlikteyken yalnızlık duygusu olabilir. Bu şema ilişkilerinizde kendinizi açma, farklı yönlerinizi ortaya koyma gibi kendinizi ortaya koyacağınız davranışları sergilemenizi zorlaştırır. Çok başarılı, zengin, çok güzel ve ya yakışıklı eşler çekici gelebilir.
Şemalar güncelde tetiklendiği zaman bugünümüzü nasıl etkilediği, neye ihtiyaç duyduğumuz ve ihtiyacı karşılamak için ne yaptığımız çok önemlidir. Çocuklukta öğrenilen davranış kalıpları yetişkin olarak da bazen sürdürülür. Mesela, duygusal yoksunluk şeması olan kişi ihtiyaçlarını ve ya kırgınlıklarını ötekine açma konusunda rahat olmayabilir. Sessiz kalmak ihtiyaçlarına kulak verilmeyen bir aile ortamında olan bir çocuk için çok anlaşılırdır. Bir çocuğu hem daha fazla hayal kırıklığından hem de ailesi ile çatışmadan korur. Ancak yetişkin olarak susmak yetişkin olarak bir ilişkide alabileceklerini sınırlamasına neden olur. Kişide belli şeyleri ifade etmemek içsel bir tatminsizlik yaratabilir veya karşısında ki kişi bunları anlamıyor diye partnerine karşı öfkeye neden olabilir. Kişiye isteklerini dile getirmek utanç verici geliyor olduğu için yahut dile getirdiğinde anlamı kaybolacağı için söylemekte zorlanıyor olabilir. Terapide karşısında ki kişiden bir şeyler bekleyebileceği, ifade edebileceği ve desteği kabul edebilmesi üzerine çalışılır. Çocuk olarak ne olduğu ve yetişkin olarak şuan ne oluyor olduğu üzerine çalışmak geçmişin bugüne ikame eden duygusunu anlamlandırmaya yarar. Tetiklendiği zaman canımızı yakan şemaları tanımak ve ne olduğunu anlamlandırmak daha farklı gözle bakmayı ve farklı yolları denememizi sağlar. Böylece bize daha iyi gelecek duygular ilişkilerimizde desteklenmiş olacaktır.