Yaşam Hikayeleri Gecmişteki Taşlarım,
Gecmişteki Taşlarım Yaşam Hikayelsi
Anneannem, Mart ayı yaklaştığında paniğe kapılırdı Ailesinin bazı uyelerini, sene aralıklarıyla, Mart ayında kaybetmişti Paniğinin sebebi buydu; kendisinin de aynı ayda oleceğini duşunurdu
1979 yılıydı ve anneannem hastaydı Aylardan Marttı Gece, uykusundan, kabuslar gorerek uyanıyordu Yarı uyur haliyle yatağındaki hayali bocekleri kovmaya calışıyor, bağırarak bizlerden yardım istiyordu Eve gelen psikolog, bunun olum ve mezar korkusu olduğunu soyledi Hayali boceklerin acıklaması buydu 1 Mayıs akşamı, saat yirmi sularında, henuz bir aylık olan oğlumu alıp odasına gittim: “ Anneanne, bak kirpikleri birbirine yapışmış Galiba nazar var Bir okur musun? “ dedim Guzel yuzu mutlu bir gulumsemeyle aydınlandı İncitmekten korkarmış gibi oğlumu, torununun cocuğunu, kucağına aldı Okudu, ufledi Ablam hemen fotoğraf makinesini getirip uc neslin goruntusunu resimledi Dort saat sonra, gece yarısını biraz gece, annem odamın kapısını tıklattı: “ Eser, anneanneni kaybettik “ dedi 1904 doğumlu anneannem 1979 yılının Mayıs ayında, 75 yaşında, aramızdan ayrıldı
Uc muhteşem kadınımdan birini kaybetmiştim Elimde kalan, kaybetmeden dort saat once cekilmiş, fotoğraftı
Sonrasında anneannemi ve mezar korkusunu cok duşundum Aklıma takılan ama ismini koyamadığım bir şeyler vardı Bir şeyler gorunduğu gibi değildi İc sesim bunu soyluyordu Oğlumu buyutmek telaşı, ardından doğan kızımın koşturması arasında, duşunmeyi erteledim, oteledim Otuz yıl kadar…
Gecen otuz yıl icinde hayat rayına oturdu Cocuklar yollarını cizdiler Ben buyudum Olaylara bakışım, yaklaşımım, algılamam değişti
Koklu bir değişimin ve yenilenmenin kavşağında, gideceğim yolu secimimin ardından, cozume ulaştıramadığım, akışına bıraktığım, “ sonra “ dediğim, adını koyamadığım şeyleri tekrar ele almaya başladım “Eğer yenileneceksem, yeni bir hayat kuracaksam; gecmişten gelen hicbir şeyi yanıma almamalıyım diye duşundum
Gectiğim yolları tekrar geri dondum İşaret olarak bıraktığım cakıl taşlarını toplamaya başladım, birer birer
Bazı taşlarımı bulamadım Kendiliklerinden yok olmuşlardı, zamanın icinde Bir coğuna ise oyle bir baktım ki; un ufak olup dağıldılar Bir kısmını da elime alıp konuştum Sohbetimiz bittiğinde de fırlatıp attım, yolumun dışına Kimileri de oyle komik gozuktuler ki gozume “ Genclik “ dedim “ Cocukluk “ dedim Yurudum gittim, kahkahalar eşliğinde
1979’un Mayıs ayına geldiğimde aradığım taşı buldum İsmini koyamadığım, anlamını kavrayamadığım o taşı, buldum: Anneannemin taşını;
Şoyle bir dondum etrafında Sonra bağdaş kurup, oturdum yanına “ Hadi “ dedim “ Anlat bana Hazırım duyacaklarıma
Taş’ım dile geldi:
“ Biliyorsun yaşadığım hayatı Uzun ve zor bir mucadeleydi Yorucuydu Molasızdı Gecim di, cocuk tu, koca idi derken; gecti, gitti Ve bir gun baktım ki; her şey bitmek uzere Yolun sonuna gelmişim Arkamda; kocaman bir hayat Hic benim olmamış Hayallerim olmamış hic Hic fark etmemişim; koşmaktan yurumeye fırsat bulamadığımı Fark etmemişim; bir an olsun yuzumde ruzgarı hissetmediğimi, ellerimle yağmuru yakalamadığımı, bedenimin guneşle ısınmadığını Kahkahalarım, inletmemiş gok kubbeyi Komşunun oğlu dikkatimi cekmemiş, hic Cilveleşmemişim, hic kimseyle Sevişmelerim bile yarım yamalakmış
Ben yaşamamışım…
Mademki beni sakladın bunca yıl ve şimdi anlamaya calışıyorsun o zaman bir soz ver bana: Yarım yamalak yaşama, hayatı Yaşayacaksan; dolu dolu yaşa Tadına vararak, hissederek yaşa Yaşadığını hissederek yaşa
Sorunun her ne olursa olsun komik yanını bul, cıkart Mutlaka vardır Unutma; komedi ve trajedi aynı şeydir Farkları; senin nasıl baktığındır
Cozulmez dediğin derdini bir tiyatro oyununa cevir Birileri sahnede senin icin oynasınlar, sen de seyirci ol, izle Sorun dediğin şeyin aslında ne kadar basit olduğunu goreceksin
Biri seni uzduğu zaman once kendine don: Ben de aynı şeyleri yapıyor muyum? Benziyor muyuz? Diye sor kendine Cevabın seni ne kadar şaşırtacağına inanamayacaksın
Yaptıklarını yuk olarak gorme Onları eğlenceli hale getir
Sevecen olursan, sevilen olacağını unutma
Hoşca kal deme zamanın geldiğinde; yaşanmış bir hayat bırak ardında
Cok yoruldum Hadi bakalım herkes yoluna: Ben toprakla, sen hayatla kucaklaşmaya…
Ve taş’ım sustu…
Eser Akpınar
22102019
Gecmişteki Taşlarım Yaşam Hikayelsi
Anneannem, Mart ayı yaklaştığında paniğe kapılırdı Ailesinin bazı uyelerini, sene aralıklarıyla, Mart ayında kaybetmişti Paniğinin sebebi buydu; kendisinin de aynı ayda oleceğini duşunurdu
1979 yılıydı ve anneannem hastaydı Aylardan Marttı Gece, uykusundan, kabuslar gorerek uyanıyordu Yarı uyur haliyle yatağındaki hayali bocekleri kovmaya calışıyor, bağırarak bizlerden yardım istiyordu Eve gelen psikolog, bunun olum ve mezar korkusu olduğunu soyledi Hayali boceklerin acıklaması buydu 1 Mayıs akşamı, saat yirmi sularında, henuz bir aylık olan oğlumu alıp odasına gittim: “ Anneanne, bak kirpikleri birbirine yapışmış Galiba nazar var Bir okur musun? “ dedim Guzel yuzu mutlu bir gulumsemeyle aydınlandı İncitmekten korkarmış gibi oğlumu, torununun cocuğunu, kucağına aldı Okudu, ufledi Ablam hemen fotoğraf makinesini getirip uc neslin goruntusunu resimledi Dort saat sonra, gece yarısını biraz gece, annem odamın kapısını tıklattı: “ Eser, anneanneni kaybettik “ dedi 1904 doğumlu anneannem 1979 yılının Mayıs ayında, 75 yaşında, aramızdan ayrıldı
Uc muhteşem kadınımdan birini kaybetmiştim Elimde kalan, kaybetmeden dort saat once cekilmiş, fotoğraftı
Sonrasında anneannemi ve mezar korkusunu cok duşundum Aklıma takılan ama ismini koyamadığım bir şeyler vardı Bir şeyler gorunduğu gibi değildi İc sesim bunu soyluyordu Oğlumu buyutmek telaşı, ardından doğan kızımın koşturması arasında, duşunmeyi erteledim, oteledim Otuz yıl kadar…
Gecen otuz yıl icinde hayat rayına oturdu Cocuklar yollarını cizdiler Ben buyudum Olaylara bakışım, yaklaşımım, algılamam değişti
Koklu bir değişimin ve yenilenmenin kavşağında, gideceğim yolu secimimin ardından, cozume ulaştıramadığım, akışına bıraktığım, “ sonra “ dediğim, adını koyamadığım şeyleri tekrar ele almaya başladım “Eğer yenileneceksem, yeni bir hayat kuracaksam; gecmişten gelen hicbir şeyi yanıma almamalıyım diye duşundum
Gectiğim yolları tekrar geri dondum İşaret olarak bıraktığım cakıl taşlarını toplamaya başladım, birer birer
Bazı taşlarımı bulamadım Kendiliklerinden yok olmuşlardı, zamanın icinde Bir coğuna ise oyle bir baktım ki; un ufak olup dağıldılar Bir kısmını da elime alıp konuştum Sohbetimiz bittiğinde de fırlatıp attım, yolumun dışına Kimileri de oyle komik gozuktuler ki gozume “ Genclik “ dedim “ Cocukluk “ dedim Yurudum gittim, kahkahalar eşliğinde
1979’un Mayıs ayına geldiğimde aradığım taşı buldum İsmini koyamadığım, anlamını kavrayamadığım o taşı, buldum: Anneannemin taşını;
Şoyle bir dondum etrafında Sonra bağdaş kurup, oturdum yanına “ Hadi “ dedim “ Anlat bana Hazırım duyacaklarıma
Taş’ım dile geldi:
“ Biliyorsun yaşadığım hayatı Uzun ve zor bir mucadeleydi Yorucuydu Molasızdı Gecim di, cocuk tu, koca idi derken; gecti, gitti Ve bir gun baktım ki; her şey bitmek uzere Yolun sonuna gelmişim Arkamda; kocaman bir hayat Hic benim olmamış Hayallerim olmamış hic Hic fark etmemişim; koşmaktan yurumeye fırsat bulamadığımı Fark etmemişim; bir an olsun yuzumde ruzgarı hissetmediğimi, ellerimle yağmuru yakalamadığımı, bedenimin guneşle ısınmadığını Kahkahalarım, inletmemiş gok kubbeyi Komşunun oğlu dikkatimi cekmemiş, hic Cilveleşmemişim, hic kimseyle Sevişmelerim bile yarım yamalakmış
Ben yaşamamışım…
Mademki beni sakladın bunca yıl ve şimdi anlamaya calışıyorsun o zaman bir soz ver bana: Yarım yamalak yaşama, hayatı Yaşayacaksan; dolu dolu yaşa Tadına vararak, hissederek yaşa Yaşadığını hissederek yaşa
Sorunun her ne olursa olsun komik yanını bul, cıkart Mutlaka vardır Unutma; komedi ve trajedi aynı şeydir Farkları; senin nasıl baktığındır
Cozulmez dediğin derdini bir tiyatro oyununa cevir Birileri sahnede senin icin oynasınlar, sen de seyirci ol, izle Sorun dediğin şeyin aslında ne kadar basit olduğunu goreceksin
Biri seni uzduğu zaman once kendine don: Ben de aynı şeyleri yapıyor muyum? Benziyor muyuz? Diye sor kendine Cevabın seni ne kadar şaşırtacağına inanamayacaksın
Yaptıklarını yuk olarak gorme Onları eğlenceli hale getir
Sevecen olursan, sevilen olacağını unutma
Hoşca kal deme zamanın geldiğinde; yaşanmış bir hayat bırak ardında
Cok yoruldum Hadi bakalım herkes yoluna: Ben toprakla, sen hayatla kucaklaşmaya…
Ve taş’ım sustu…
Eser Akpınar
22102019