nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Geçmişten Günümüze Sporlar
spor tarihi
Eski Türklerde yapılan Sporlar
günümüzde sporun önemi
Eski Türklerde Spor
Milattan Önce 3000 yıllarında Orta Asya ’da Türkler ’in yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz Çocukların fazla küçük yaşta beygir eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır Bu uğraşta kadınların da yeri vardı
Türkler ’in binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif layık taşıyan türlü oyun ve yarışlarla ulaştılar
Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu ’nun bir takım yörelerinde oynanan kaçmakovalama kaliteli GökBörü, KızBörü ve Beyge oyunlarıyla, bir çeşitlilik atlı hokey oyunu olan Çögen ve de savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarında rastlamaktayız
GökBörü oyunu değişen lehçelerce Kökperi, Kopkeri gibi isimler de almıştır Bu oyunda asıl olan kesik ve içi arınmış bir oğlak ya da hayvanı eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, kendini kovalayan atlılara sınırlanmış bir bölge ya da alanda bir turu tamamlayarak puan alması biçimindeydi Oyun tek kişiler ya da gruplar aralarında da oynanırdı Özbek Türkleri ’nde bu oyunu, üzerinde, sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynadığını görüyoruz
Evlilik törenlerinde indirimli hayvan, kız kadar kaçırılır ve güvey tarafı gelini kovalardı O vakit bu oyun KızBörü adını alırdı Atlı oyunların bir diğer şekli de nikah törenlerinde kız ve erkeğin bir mesafe içinde karşılıklı olarak Beyge (Babiga) oyunuydu Maksat hedefe önce varmaktı Çöğen de eski Türkler aralarında yaygın bir oyundu Bu oyun bugün namına Tibet dilinde top anlamına gelen Pulu ’dan alınarak Polo denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidirİlk kez Türkler tarafından oynandığı söylenen bu oyun, İranlılarca Çevkan, Bizanslılarca da Çukanyan adı ile oynanmıştır Bugün Anadolu ’nun çoğu yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski Türkler ’in çok sevdiği bir binicilik oyunuyduCesaret, seziş sürati, refleks, denge gibi emosyonel ve motorik özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun iyi bir binicilik ve cet başat olmayı gerektirirdi
Eski Yunan yazan ve komutanlarından Xenophon MÖ 360 yılında Binicilik Sanatı adlı eserinde , Türkler ’in cirit oyununa eş bir mızraklı süvari oyununu halkına öğütler Eski Romalılar ’ın yüzyıllar her tarafında oynadıkları Troia oyununun da aslı cirit oyununa benzemektedir
Türkler boyu 15 metre uzunluğundaki ucu sivri taze servi ağacından üretilmiş mızraklarla kasıt tahtasını delmeyi veya sivri değnekleri toprağa saplama alıştırmaları yaparlardı
Ayrıca, değişik sosyal etkinliklerle ilgili olarak (ölüm, doğum, nikah, sosyal takviye vb), bozkır atları ile 10 14 kilometre, hatta 100 kilometrelik arazi koşuları yapılırdı
Hem eski Türkler de çoğu sosyal etkinlikte yeniden ok atma veya ok üstüne içilen antlar gözlenmektedir Okla uzağa atma veya hedefe atma oyunları vardı Ayrıca, beygir üzerinde de ok atma oyunları vardıBu konudaki en eski belgeler MÖ 1000 yılda Tibet bölgesinde bulunan kayalara işlenmiş fresklerdi
Yarış amacıyla atılan okların ilki cepheden, ikincisi yandan ve üçüncüsü de hedefi geçtikten sonradan geriye doğru dönülerek atılırdı Günümüzde Japonya ’da bazı dinsel törenlerde sözde yarışmalar yapılmaktadır Ayrıca, Türkler ’in geliştirdikleri çarpık ve tek yüzlü kılıçlarla oynanan çeşitli dans ve oyunlar vardı Bugün Türkmenistan ’da değişik kabilelerde bu dans ve oyunlar devam etmektedir
Tüm bunların dışarıda Asya ’da en çok sevilen spor dallarından biri de güreşti Dağıtılmış bayramlarda ve özel günlerde güreş ile ilgili şenlikler düzenlenirdi Yapılan kazılarda değişik süsleme eşyalarının üstüne bitmiş güreş figürlerine rastlanmaktadır Günümüzde yağlı güreşçilerin giydiği kısbeti, İskit Türkleri ’ne ait bir kemik avadanlığın üzerine işlenen pehlivan figüründe bakmak mümkündür
MÖ 100 yıldaki eski Çin kaynaklarına göre Amur Bölgesi ’nde oturan Türk kabilesinin yaşantısı hakkında bilgi verilirken, halkın ayaklarına 15 cm genişliğinde ve 160 cm uzunluğunda tahtalar takarak kar ve buzda ev hayvanlarını kolaylıkla avladıklarından laf edilmektedir Bu da kayak sporunun tarihteki birincil örneklerinden biridir Tarihçi Prof W Eberhard tekrar bu kaynaklara dayanarak eski Türkler ’de kayak ve kayakçılığını mevcut olduğundan söz eder Yeniden MÖ 500 yıllarında Çin halkının ayaklarında kayakla gördükleri Türkler için “tahta bacaklı, at ayaklı, benekli ala at gibi tanımlar kullandığı saptanmıştır
İsviçreli Prof Hess kayak tarihini incelerken “Tüm kış karla örtülü olan Sibirya ’nın kayakçılığın asıl vatanı olması natürel olduğu gibi, tarihi deliller de Sibirya ’nın en kuzey noktalarında yaşamış Türk ve Moğol kavimlerine kayağın buluşunun ait olduğunu söylemektedir
Eski Türkler ’in dinsel geleneklerine tarafından yaptıkları değişik sporitf etkinlere Kırgızlar ’ın çocukların doğumunda kadınların da katıldığı 265 km ’lik bir uzaklık üzerinden geleneksel koşu yaptıkları, Tunguzlar ’ın nikah törenlerinde 107 kilometrelik yayalara ait koşular düzenlediği, sürat alarak çift ve tek ayakla uzun atladıklarını da ek edebiliriz
Yeniden Orta Asya ’da futbola eş tepük adıyla oynanan bir oyundan Kaşgarlı Mahmut, Divanı Lügatül Türk adlı eserinde söz etmektedir
Osmanlılar ’a gelindiği ise güreşten, beygir binmeye, ok atmadan, çevgen ’e kadar dağıtılmış sportif etkinlikleri görüyoruz
günümüzde spor
Günümüzde spor bilim adamları eski ve klâsik ceset eğitimi kavramından daha üstteki düzeyde düşünmeye başlayınca insan hareketlerini bilhassa sportif hareketleri çalışma fizyolojisi, biyomekânik, sosyoloji, felsefe,psikoloji, pedagoji, biyokimya gibi fazla bambaşka bilim dalı kökeninden gelerek incelemeye ve irdelemeye başlamışlar ve sonuçta takriben 20 yıllık böyle bir evrim sonucu Spor Bilimiortaya çıkmıştır
Spor bilimi doktrininin bu denli yeni boyutlar kazanması ile toplumlar, uluslar ve tüm dünya, spor kavramını deyim yerinde ise az daha yeni her yerde keşfetmektedirler
Ahlâk eğitimi ile spor eğitimini de birbirinden soyutlamak olmaz Bu iki kavram etle tırnak gibi birbirine sıkı sıkıya bağlıdır Büyük önder Mustafa Kemâl ATATÜRK; Ben sporcunun zeki, çevik bununla beraber ahlâklısını severimtümcesinde bu hususu en maddesel biçimde dile getirmiştir Çünkü kişi seçtiği spor eğitimi vasıtası ile bu sağlam vücuda çelik gibi bir seciye, sade, pak, açık, doğru ve özgürlük bir ruh aşılar Sıhhatini dikkatsiz cılız ve çürük vücudun iyi bir kafa yapısına namzet olması oldukça zorlaşır Ahlâk eğitimi ile spor eğitiminden beklenen netice kaslı bir karakter yapısıdır
Spor kavramını tanımlarken dünya barışına katkısından söz etmiştik O halde azıcık da spor'un uluslararası plâtformdaki rolü nedir sorusuna değinelim
Uluslararası spor karşılaşmalarının bir savaş yok tersine bir uzlaşma unsuru olduğu hepimizce bilinmektedir Nasıl ki bir devletler hukuku varsa üstelik uluslararası spor hukuku vardır İnsanoğlunun tekâmülü ile eski Yunandan bu güne kadar çoğalan kurallar, bu gün ileri düzeydeki prensiplerine ulaşmışlardır Dolayısı ile sporda kaslı olan kazanır, zorlama kullanan kaybeder Kişisel anlamda spor, kişinin egemenlik ve olanaklarını değer biçme duygularını geliştirir Dolayısı ile kişi ve ulusların eğitimini tamamlar Ortak eğitim esasına dayanır ve spor ulusların düşünce ve eğitim düzeyinin aynasıdır
Spor uluslararası plâtformada savaşların en asilidir Çünkü o barışın savaşıdır Uluslararası spor savaşları politik savaşlara benzemez, hizipler, gruplar oluşmaz Sportif karşılaşmalar yiğitçe, hilesiz, dostça ve kısacası sportmencedir Böyle bir sportmenlik için insan doğuştan olan sporcu olamaz, o unvanı yargı etmesi, kazanması lâzımdır
Uluslararası yarışmalarda sporcuların hepsinde benzer duygu vardır İç dünyalarını benzer heyecan ve zihin kaplar Bu o kadar bir dünya savaşıdır fakat, hiç bir ulusa yönelmiş değildir Taraflar karşı karşıya gelmekle birlikte ideal tektir Dünya gençliği bu muhteşem topluluk içinde her renk saça, her nesil tene ve dünyada mevcut bütün ırklara karşılaşmak mümkündür Zaten Olimpiyad Oyunlarının birbirine geçen beş halkası, beş kıtanın birbiri ile kenetlenmesini açıklama etmiyor mu? Bu kalabalık gençlerin bir dava uğrunda birleştiği harikulade bir tablodur Bir dünya barışı tablosu
Sporun anayasası sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür *
spor tarihi
Eski Türklerde yapılan Sporlar
günümüzde sporun önemi
Eski Türklerde Spor
Milattan Önce 3000 yıllarında Orta Asya ’da Türkler ’in yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz Çocukların fazla küçük yaşta beygir eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır Bu uğraşta kadınların da yeri vardı
Türkler ’in binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif layık taşıyan türlü oyun ve yarışlarla ulaştılar
Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu ’nun bir takım yörelerinde oynanan kaçmakovalama kaliteli GökBörü, KızBörü ve Beyge oyunlarıyla, bir çeşitlilik atlı hokey oyunu olan Çögen ve de savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarında rastlamaktayız
GökBörü oyunu değişen lehçelerce Kökperi, Kopkeri gibi isimler de almıştır Bu oyunda asıl olan kesik ve içi arınmış bir oğlak ya da hayvanı eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, kendini kovalayan atlılara sınırlanmış bir bölge ya da alanda bir turu tamamlayarak puan alması biçimindeydi Oyun tek kişiler ya da gruplar aralarında da oynanırdı Özbek Türkleri ’nde bu oyunu, üzerinde, sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynadığını görüyoruz
Evlilik törenlerinde indirimli hayvan, kız kadar kaçırılır ve güvey tarafı gelini kovalardı O vakit bu oyun KızBörü adını alırdı Atlı oyunların bir diğer şekli de nikah törenlerinde kız ve erkeğin bir mesafe içinde karşılıklı olarak Beyge (Babiga) oyunuydu Maksat hedefe önce varmaktı Çöğen de eski Türkler aralarında yaygın bir oyundu Bu oyun bugün namına Tibet dilinde top anlamına gelen Pulu ’dan alınarak Polo denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidirİlk kez Türkler tarafından oynandığı söylenen bu oyun, İranlılarca Çevkan, Bizanslılarca da Çukanyan adı ile oynanmıştır Bugün Anadolu ’nun çoğu yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski Türkler ’in çok sevdiği bir binicilik oyunuyduCesaret, seziş sürati, refleks, denge gibi emosyonel ve motorik özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun iyi bir binicilik ve cet başat olmayı gerektirirdi
Eski Yunan yazan ve komutanlarından Xenophon MÖ 360 yılında Binicilik Sanatı adlı eserinde , Türkler ’in cirit oyununa eş bir mızraklı süvari oyununu halkına öğütler Eski Romalılar ’ın yüzyıllar her tarafında oynadıkları Troia oyununun da aslı cirit oyununa benzemektedir
Türkler boyu 15 metre uzunluğundaki ucu sivri taze servi ağacından üretilmiş mızraklarla kasıt tahtasını delmeyi veya sivri değnekleri toprağa saplama alıştırmaları yaparlardı
Ayrıca, değişik sosyal etkinliklerle ilgili olarak (ölüm, doğum, nikah, sosyal takviye vb), bozkır atları ile 10 14 kilometre, hatta 100 kilometrelik arazi koşuları yapılırdı
Hem eski Türkler de çoğu sosyal etkinlikte yeniden ok atma veya ok üstüne içilen antlar gözlenmektedir Okla uzağa atma veya hedefe atma oyunları vardı Ayrıca, beygir üzerinde de ok atma oyunları vardıBu konudaki en eski belgeler MÖ 1000 yılda Tibet bölgesinde bulunan kayalara işlenmiş fresklerdi
Yarış amacıyla atılan okların ilki cepheden, ikincisi yandan ve üçüncüsü de hedefi geçtikten sonradan geriye doğru dönülerek atılırdı Günümüzde Japonya ’da bazı dinsel törenlerde sözde yarışmalar yapılmaktadır Ayrıca, Türkler ’in geliştirdikleri çarpık ve tek yüzlü kılıçlarla oynanan çeşitli dans ve oyunlar vardı Bugün Türkmenistan ’da değişik kabilelerde bu dans ve oyunlar devam etmektedir
Tüm bunların dışarıda Asya ’da en çok sevilen spor dallarından biri de güreşti Dağıtılmış bayramlarda ve özel günlerde güreş ile ilgili şenlikler düzenlenirdi Yapılan kazılarda değişik süsleme eşyalarının üstüne bitmiş güreş figürlerine rastlanmaktadır Günümüzde yağlı güreşçilerin giydiği kısbeti, İskit Türkleri ’ne ait bir kemik avadanlığın üzerine işlenen pehlivan figüründe bakmak mümkündür
MÖ 100 yıldaki eski Çin kaynaklarına göre Amur Bölgesi ’nde oturan Türk kabilesinin yaşantısı hakkında bilgi verilirken, halkın ayaklarına 15 cm genişliğinde ve 160 cm uzunluğunda tahtalar takarak kar ve buzda ev hayvanlarını kolaylıkla avladıklarından laf edilmektedir Bu da kayak sporunun tarihteki birincil örneklerinden biridir Tarihçi Prof W Eberhard tekrar bu kaynaklara dayanarak eski Türkler ’de kayak ve kayakçılığını mevcut olduğundan söz eder Yeniden MÖ 500 yıllarında Çin halkının ayaklarında kayakla gördükleri Türkler için “tahta bacaklı, at ayaklı, benekli ala at gibi tanımlar kullandığı saptanmıştır
İsviçreli Prof Hess kayak tarihini incelerken “Tüm kış karla örtülü olan Sibirya ’nın kayakçılığın asıl vatanı olması natürel olduğu gibi, tarihi deliller de Sibirya ’nın en kuzey noktalarında yaşamış Türk ve Moğol kavimlerine kayağın buluşunun ait olduğunu söylemektedir
Eski Türkler ’in dinsel geleneklerine tarafından yaptıkları değişik sporitf etkinlere Kırgızlar ’ın çocukların doğumunda kadınların da katıldığı 265 km ’lik bir uzaklık üzerinden geleneksel koşu yaptıkları, Tunguzlar ’ın nikah törenlerinde 107 kilometrelik yayalara ait koşular düzenlediği, sürat alarak çift ve tek ayakla uzun atladıklarını da ek edebiliriz
Yeniden Orta Asya ’da futbola eş tepük adıyla oynanan bir oyundan Kaşgarlı Mahmut, Divanı Lügatül Türk adlı eserinde söz etmektedir
Osmanlılar ’a gelindiği ise güreşten, beygir binmeye, ok atmadan, çevgen ’e kadar dağıtılmış sportif etkinlikleri görüyoruz
günümüzde spor
Günümüzde spor bilim adamları eski ve klâsik ceset eğitimi kavramından daha üstteki düzeyde düşünmeye başlayınca insan hareketlerini bilhassa sportif hareketleri çalışma fizyolojisi, biyomekânik, sosyoloji, felsefe,psikoloji, pedagoji, biyokimya gibi fazla bambaşka bilim dalı kökeninden gelerek incelemeye ve irdelemeye başlamışlar ve sonuçta takriben 20 yıllık böyle bir evrim sonucu Spor Bilimiortaya çıkmıştır
Spor bilimi doktrininin bu denli yeni boyutlar kazanması ile toplumlar, uluslar ve tüm dünya, spor kavramını deyim yerinde ise az daha yeni her yerde keşfetmektedirler
Ahlâk eğitimi ile spor eğitimini de birbirinden soyutlamak olmaz Bu iki kavram etle tırnak gibi birbirine sıkı sıkıya bağlıdır Büyük önder Mustafa Kemâl ATATÜRK; Ben sporcunun zeki, çevik bununla beraber ahlâklısını severimtümcesinde bu hususu en maddesel biçimde dile getirmiştir Çünkü kişi seçtiği spor eğitimi vasıtası ile bu sağlam vücuda çelik gibi bir seciye, sade, pak, açık, doğru ve özgürlük bir ruh aşılar Sıhhatini dikkatsiz cılız ve çürük vücudun iyi bir kafa yapısına namzet olması oldukça zorlaşır Ahlâk eğitimi ile spor eğitiminden beklenen netice kaslı bir karakter yapısıdır
Spor kavramını tanımlarken dünya barışına katkısından söz etmiştik O halde azıcık da spor'un uluslararası plâtformdaki rolü nedir sorusuna değinelim
Uluslararası spor karşılaşmalarının bir savaş yok tersine bir uzlaşma unsuru olduğu hepimizce bilinmektedir Nasıl ki bir devletler hukuku varsa üstelik uluslararası spor hukuku vardır İnsanoğlunun tekâmülü ile eski Yunandan bu güne kadar çoğalan kurallar, bu gün ileri düzeydeki prensiplerine ulaşmışlardır Dolayısı ile sporda kaslı olan kazanır, zorlama kullanan kaybeder Kişisel anlamda spor, kişinin egemenlik ve olanaklarını değer biçme duygularını geliştirir Dolayısı ile kişi ve ulusların eğitimini tamamlar Ortak eğitim esasına dayanır ve spor ulusların düşünce ve eğitim düzeyinin aynasıdır
Spor uluslararası plâtformada savaşların en asilidir Çünkü o barışın savaşıdır Uluslararası spor savaşları politik savaşlara benzemez, hizipler, gruplar oluşmaz Sportif karşılaşmalar yiğitçe, hilesiz, dostça ve kısacası sportmencedir Böyle bir sportmenlik için insan doğuştan olan sporcu olamaz, o unvanı yargı etmesi, kazanması lâzımdır
Uluslararası yarışmalarda sporcuların hepsinde benzer duygu vardır İç dünyalarını benzer heyecan ve zihin kaplar Bu o kadar bir dünya savaşıdır fakat, hiç bir ulusa yönelmiş değildir Taraflar karşı karşıya gelmekle birlikte ideal tektir Dünya gençliği bu muhteşem topluluk içinde her renk saça, her nesil tene ve dünyada mevcut bütün ırklara karşılaşmak mümkündür Zaten Olimpiyad Oyunlarının birbirine geçen beş halkası, beş kıtanın birbiri ile kenetlenmesini açıklama etmiyor mu? Bu kalabalık gençlerin bir dava uğrunda birleştiği harikulade bir tablodur Bir dünya barışı tablosu
Sporun anayasası sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür *