iltasyazilim
FD Üye
GENÇLERE
Ey İslâm Gençleri!
Kendinden başka ilâh olmayan Allah’a hâmdeder, ıslâh edenlerin imamı, mücahidlerin seyyidi, Efendimiz Muhammed’e, aile halkına ve Ashâbına, kıyâmet gününe kadar iyilikte onlara tabi olanlara salât ve selâm eylerim
NİÇİN YARATILDIK ve GÖREVİMİZ NEDİR?
Gençler!
Niçin yaratıldığınızı ve görevinizin ne olduğunu biliyormusunuz?
Allah’a ibâdet gâyesini, O’na boyun eğmeyi ve her hususta O’na teslim olmayıgerçekleştirmek için yaratıldınız
„Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmetle değil) ancak bana kulluk etsinler diye yarattım“ (ezZâriyât56)
Hâmde lâyık, hikmet sahibi Cenâbı Hakk’ın yüce katından indirdiği için, ne önünden ne ardından batılın te’sir etmediği Rabbânî proğrama sarılmak ve ondan ayrılmamak için yaratıldınız
„Kim islâm’dan başka bir din ararsa ondan (bu din) asla kabul olunmaz ve o, Âhirette de en büyük zarara uğrayanlardandır“ (Âli İmrân85)
Dostluğu ve itaati Allah’a Rasûlüne ve mü’minlere tahsîs edesiniz diye yaratıldınız
“Sizin dostunuz ancak Allah’dır, O’nun Peygamberidir, Allah’ın emirlerine boyun eğici olarak namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren o mü’minlerdir Kim Allah’dan, Peygamberinden ve iman edenlerden yüz çevirirse, hiç şüphe yok ki galebeyi kazanacak olanlar Allah’ın yardımcılarının tâ kendileridir (ElMâide5556)
Allah’ın size yüklediği ve gerçekleştirilmesi için yarattığı en büyük görevinizse, yeryüzünde O’nun hükümlerinin hâkimiyetini sağlamak, kulları, kulların kulluğundan çıkarıp, Allah’ın kulluğuna kavuşturmak, dünyanın darlığından bolluğına , küfrün zulmünden, İslâm’ın adâletine götürmektir
Gençler!
Bu görevi nasıl gerçekleştireceğinizi biliyor musunuz?
Bu görevi, benimseyeceğiniz ve varlığınıza yerleşmesı için çalışacağınız beş temel özellikle gerçekleştirebilirsiniz
1 Sarsılmayan, eğilmeyen, köklü bir ,manla…
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Rasûlüne imân ettikten sonra şüpheye sapmayıp, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşılar İşte onlar (imanlrında) sadık olanların tâ kendileridir (ElHucûrât15)
2 Yapmacıktan ve iki yüzlülükten uzak, doğru bir ihlâs ile…
“Onlar Allah’a O’nun dininde ihlâs (ve samimiyet) erbâbı ve muvahhidler olarak ibâdet etmalarinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyla emrolunmamışlardı En doğru din de budur » (ElBeyyine5)
3 Korku ve ürküntü tanımayan sağlam bir azimle…
« Onlar, Allah’ın gönderdiklerini tebliğ edenler, O’ndan korkanlar, Allah’dan başka hiçbir kimseden korkmayanlardı »
(ElAhzâb39)
4 Yorulmak ve usanç tanımayan proğramlı bir çalışmayla…
« De ki : (dilediğinizi) yapın Çünkü hareketinizi Allah da, Rasûlü de, mü’minler de görecektir (Bir gün de ölüp) gizli ve aşikârı bilene döndürüleceksiniz de O, size ne yapar idiğinizi haber vercektir » (EtTevbe105)
5 Zafer veya şehîdlikten başka bir şık tanımayan, kıymetli bir fedâkârlıkla…
« Ey mü’minler, yoksa siz, sizden önce geçenlerin hali başınıza gelmeden, Cennet’e girivereceğinizi mi sandınız ? Onlara öyle yoksulluklar ve sıkıntılar gelip çattı ve (çeşitli belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamberleri, maiyyetindeki mü’minlerle birlikte : « Allah’ın yardımı ne zaman ? » diyordu Gözünüzü açın : Allah’ın yardımı yakındır muhakkak »
(ElKakara :214)
Aslında bu beş özellik, Allah’a verdikleri ahde bağlı kalan mü’minlerin ve Allah’a ait konularda, kınayanın kınamasına aldırmayan müslüman gençlerin sıfatlarıdır Çünkü imanın temeli temiz bir kalp, ihlâsın temeli temiz bir gönül, azmın temeli güçlü bir şuur, çalışmanın temeli de köklü bir inançtır Bu sıfatlar olabileceği en güçlü haliyle sadece gençlerde toplanır ve sadece imanlı gençlere hâstır
Buna dayanarak söylüyoruz ki, imânlı gençler, eskiden de şimdi de, tarihin her devresinde de, müslümanların kalkınmasının temeli, gücünün sırrı, izzet ve şerefinin kaynağı, bayrak ve sancağının taşıyıcısı, ordularını zafere ve galibiyete götürenlerdir
“Doğrusu onlar Rabblerine imân eden genç yiğitlerdi Biz de onların hidâyetini artırmıştık (ElKehf13)
Gençler!
Şunu bilmelisiniz ki, “Erkâm’ın evinde karargâh kuran ve İslâm’ın zaferi elleriyle gerçekleşen, ilk küçük İslâm cema’atinin fertleri hep gençlerdi Rasûlüllah (sav)’in Peygamber olarak gönderildiğinde yaşı kırktı Ebû Bekir (ra) ondan üç yaş küçüktü Ali (ra) hepsinin kücğü idi Abdullah b Mes’ûd, AbdurRahmân b Avf, Erkâm b EbilErkâm, Saîd b Zeyd, Mus’âb b Umeyr, Bilâl b Rebâh, Ammar b Yâsîr ve onlarcası, yüzlercesi hep gençlerdi
Bu gençler davetin yükünü omuzladılar Tebliğ yolunda bunlar, akıl almaz eziyetler karşısında, sabır ve fedâkârlığın en üstün örneğinğ gösterdiler Onlar gecelerini gündüzlerine katarak, İslâm’ın yayılmasını ve varlığını kabul ettirmesini gerçekleştirdiler Bu dinin zafer kazanmasını ve yerleşmesini sağladılar Kısa bir sürede müslümanların hâkimiyeti gerçekleşti İslâm hükûmeti ve otoritesi kuruldu Müslümanlar iki büyük ülkeye, Bizans ve Fars’a boyun eğdirdiler Onların gölgesi (idâresi) doğuda Çin’e, kuzeyde Hazar, Ermenistan ve Rus ülkesine ulaştı Şâm, Mısır, Berka, Trablus ve diğer Afrika ülkeleri müslümanların adâletine tâbî oldu Bütün bunlar otuz beş senede gerçekleşti Emevîler döneminde hâkimiyet ve otoriteleri Çin’e, Hindistan’ın büyük bir kısmına, Türkistan’a uzandı Doğuda Çin hududuna ulaştılar, batıda Endülüs’e (İspanya) girdiler Abbasî halîfelerinden Haru erReşîd, İslâm ülkelerinin genişliğini şöyle anlatabilmiştir:
“Yağmurunu istediğin yere yağdır Nasıl olsa (senin suyunla bitecek mahsûlün) haracı bize getirilecektir
İşte Ukbe b Nâfî’ Atlas Okyanusu’nun kenarında atını dizlerine kadar denize sürüp şöyle haykırmıştır:
“Allah’ım! Ey Muhammed’in Rabbi, şu deniz karşıma çıkmasaydı, senin ismini yüceltmek yolunda bütün dünyayı fethederdim Allah’ım, şâhid ol
İşte kuteybe elBahilî Doğunun son noktasına varmış, Çin ülkesine mutlaka girmek isterken yakın adamlarından biri onu ikaz ediyor, diyor ki:
“Ey Kuteybe, Türklerin ülkesine daldın Olaylar zamanın iki kanadı arasındadır; gelir de, gider de (yâni lehine de tecellî eder, aleyhine de)
Kuteybe sarsılmaz bir im^nla şu cevabı verdi:
“Allah’ın zafer vereceğine sağlam inancım sebebiyle bu ülkelere daldım Vakit geçerse, hazırlığın faydası olmaz
İkaz eden şahıs onun azmini ve samimiyetini görünce,
“Yoluna istediğin şekilde devam et, ey Kuteybe! Bu Allah’dan başkasının kıramayacağı sağlamlıkta bir azimdir demek zorunda kaldı
Allah rahmet eylesin, İslâm şairi Muhammed İkbal şöle diyor:
“Şehirleri fetheden ordulardan önce
“Ezanımız Frenklerin kiliselerinde okundu
“Afrika’yı da, Büyük Sahrayı da
“Yer ateş püskürürken yaptığımız secdeleri de unutma
“Hiç bir gün zalimden korkmadan
“Kılıçlara göğsümüzü açıp yürüdük
“Kılıcın parıltısı sanki etrafında çiçek biten
“Yemyeşil bir bahçenin gölgesi gibi idi
Gençler!
Dünya onlardan daha asil ve şereflisini, daha merhametli ve şefkatlisini, daha yüce ve daha ulusunu, daha üstün ve daha âlimini tanımış mıdır?
İnsanlar kölelik zinciriyle bağlı iken onlar hürriyeti ilân ettiler, akıllar câhiliyyet kelepçesiyle tutuklanmış iken tevhîdi yaydılar, Bizans ve Fars halklarını ihtirasları uğruna savaşa zorlarken onlar adâleti ayakta tuttular
Başkaları malı zulûmle toplarken onlar hayır yollarında harcadılar Başkaları annelerini ve kız kardeşlerini satarken onlar ırzları ve nâmuslarını korudular
Alınları Allah huzurunda secdeye vardı ama, başkaları karşısında alınlarını dik tuttular Kalbleri güzelliklerden hoşlanırken, bütün çirkinliklerden de nefret ettiler Akılları hakka inandı ve bütün batılları reddetti Bir ellerini Allah’a açtılar, diğerini insanlara uzattılar
Dine inandılar, çünkü dünyayı yüceltmek istiyorlardı Dünya için çalıştılar, çünkü bu yolla dine hizmet etmek istiyorlardı Din ile dünyayı bir araya getirdiler, çünkü dünyada izzet ve şeref sahibi olmayı, Âhirette kurtulanlardan olmayı arzu ediyorlardı
Dünyaya hükmettiler de onu güven ve sulh ile doldurdular Musîbet rüzgârları onlara doğru esti ama, onları sabır ve tebessümle karşıladılar Kim onlara düşmanlık beslediyse dünyayı onların başına yıktılar
Şehîdlerin kanı onlara göre gençlerin ve yaşlıların güzel kokusu gibidir Düşmanların oku onların göğüslerinde izzet ve olgunluğun işâretidir Dinleri yolunda ölüme atılmak onlar için kadın ve çocukların şarkısına benzer
Aslında onlar hiç bir nesle benzemeyen tek bir nesildirler Diğer insanlara benzemeyen gerçek er kişidirler Diğer ümmetlere benzemeyen önder bir ümmettirler Allah (cc) onlardan şöyele bahseder:
“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz (Ali İmran110)
Gençler!
Dillerin tekrarladığını, hançerlerin haykırdığını çokça duyduğumuz beş slogan vardır ki, bunlar:
“GAYEMIZ ALLAH’DIR
“ÖNDERİMİZ RASÛLÜLLAH’TIR
“DÜSTURUMUZ KUR’ÂN’DIR
“YOLUMUZ CİHÂD’DIR
“ALLAH YOLUNDA ŞEHÎD OLMAK EN YÜCE EMELİMİZDİR
Ancak, şurada burada mü’min ağızlarından taşan bu sloganların kalblerde iş görmesi ve nefislerde iz bırakması, bunları söyleyenlerin, İslâm peygamberinin kurup Halîfeleriyle Ashâbının ve kıyâmete kadar iyilikte onlara tabî’ olanların devam ettirdikleri ilk medresenin öğrencilerini örnek edinmeleriyle mümkündür Bu medrese öyle erleri, öyle kahramanları me’zûn etti ki, onlar, devamlı şekilde, her zaman ve her yerde, müslüman nesilleri ilim ışığıyla aydınlattılar, iman ve ihlâsla aydınlattılar, cihâd ve fedâkârlık konusunda aydınlattılar, kararlılık ve azimle aydınlattılar, tebliğ ve davetle aydınlattılar, ahlâk ve iyi muamele konusunda aydınlattılar
Gençlerimiz bu beş sloganı huy edinir, bunların izleri sözlerinde ve işlerinde görülür ve hayatlarında tatbik ederlerse, İslâm’ın izzet ve varlığının geleceğine, müslümanların birlik ve hâkimiyetlerinin kurulacağına ümit beslemek gerekir Bunu gerçekleştirmek Allah’a güç gelen bir şey değildir
Ey İslâm Gençleri!
Kendinden başka ilâh olmayan Allah’a hâmdeder, ıslâh edenlerin imamı, mücahidlerin seyyidi, Efendimiz Muhammed’e, aile halkına ve Ashâbına, kıyâmet gününe kadar iyilikte onlara tabi olanlara salât ve selâm eylerim
NİÇİN YARATILDIK ve GÖREVİMİZ NEDİR?
Gençler!
Niçin yaratıldığınızı ve görevinizin ne olduğunu biliyormusunuz?
Allah’a ibâdet gâyesini, O’na boyun eğmeyi ve her hususta O’na teslim olmayıgerçekleştirmek için yaratıldınız
„Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmetle değil) ancak bana kulluk etsinler diye yarattım“ (ezZâriyât56)
Hâmde lâyık, hikmet sahibi Cenâbı Hakk’ın yüce katından indirdiği için, ne önünden ne ardından batılın te’sir etmediği Rabbânî proğrama sarılmak ve ondan ayrılmamak için yaratıldınız
„Kim islâm’dan başka bir din ararsa ondan (bu din) asla kabul olunmaz ve o, Âhirette de en büyük zarara uğrayanlardandır“ (Âli İmrân85)
Dostluğu ve itaati Allah’a Rasûlüne ve mü’minlere tahsîs edesiniz diye yaratıldınız
“Sizin dostunuz ancak Allah’dır, O’nun Peygamberidir, Allah’ın emirlerine boyun eğici olarak namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren o mü’minlerdir Kim Allah’dan, Peygamberinden ve iman edenlerden yüz çevirirse, hiç şüphe yok ki galebeyi kazanacak olanlar Allah’ın yardımcılarının tâ kendileridir (ElMâide5556)
Allah’ın size yüklediği ve gerçekleştirilmesi için yarattığı en büyük görevinizse, yeryüzünde O’nun hükümlerinin hâkimiyetini sağlamak, kulları, kulların kulluğundan çıkarıp, Allah’ın kulluğuna kavuşturmak, dünyanın darlığından bolluğına , küfrün zulmünden, İslâm’ın adâletine götürmektir
Gençler!
Bu görevi nasıl gerçekleştireceğinizi biliyor musunuz?
Bu görevi, benimseyeceğiniz ve varlığınıza yerleşmesı için çalışacağınız beş temel özellikle gerçekleştirebilirsiniz
1 Sarsılmayan, eğilmeyen, köklü bir ,manla…
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Rasûlüne imân ettikten sonra şüpheye sapmayıp, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşılar İşte onlar (imanlrında) sadık olanların tâ kendileridir (ElHucûrât15)
2 Yapmacıktan ve iki yüzlülükten uzak, doğru bir ihlâs ile…
“Onlar Allah’a O’nun dininde ihlâs (ve samimiyet) erbâbı ve muvahhidler olarak ibâdet etmalarinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyla emrolunmamışlardı En doğru din de budur » (ElBeyyine5)
3 Korku ve ürküntü tanımayan sağlam bir azimle…
« Onlar, Allah’ın gönderdiklerini tebliğ edenler, O’ndan korkanlar, Allah’dan başka hiçbir kimseden korkmayanlardı »
(ElAhzâb39)
4 Yorulmak ve usanç tanımayan proğramlı bir çalışmayla…
« De ki : (dilediğinizi) yapın Çünkü hareketinizi Allah da, Rasûlü de, mü’minler de görecektir (Bir gün de ölüp) gizli ve aşikârı bilene döndürüleceksiniz de O, size ne yapar idiğinizi haber vercektir » (EtTevbe105)
5 Zafer veya şehîdlikten başka bir şık tanımayan, kıymetli bir fedâkârlıkla…
« Ey mü’minler, yoksa siz, sizden önce geçenlerin hali başınıza gelmeden, Cennet’e girivereceğinizi mi sandınız ? Onlara öyle yoksulluklar ve sıkıntılar gelip çattı ve (çeşitli belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamberleri, maiyyetindeki mü’minlerle birlikte : « Allah’ın yardımı ne zaman ? » diyordu Gözünüzü açın : Allah’ın yardımı yakındır muhakkak »
(ElKakara :214)
Aslında bu beş özellik, Allah’a verdikleri ahde bağlı kalan mü’minlerin ve Allah’a ait konularda, kınayanın kınamasına aldırmayan müslüman gençlerin sıfatlarıdır Çünkü imanın temeli temiz bir kalp, ihlâsın temeli temiz bir gönül, azmın temeli güçlü bir şuur, çalışmanın temeli de köklü bir inançtır Bu sıfatlar olabileceği en güçlü haliyle sadece gençlerde toplanır ve sadece imanlı gençlere hâstır
Buna dayanarak söylüyoruz ki, imânlı gençler, eskiden de şimdi de, tarihin her devresinde de, müslümanların kalkınmasının temeli, gücünün sırrı, izzet ve şerefinin kaynağı, bayrak ve sancağının taşıyıcısı, ordularını zafere ve galibiyete götürenlerdir
“Doğrusu onlar Rabblerine imân eden genç yiğitlerdi Biz de onların hidâyetini artırmıştık (ElKehf13)
Gençler!
Şunu bilmelisiniz ki, “Erkâm’ın evinde karargâh kuran ve İslâm’ın zaferi elleriyle gerçekleşen, ilk küçük İslâm cema’atinin fertleri hep gençlerdi Rasûlüllah (sav)’in Peygamber olarak gönderildiğinde yaşı kırktı Ebû Bekir (ra) ondan üç yaş küçüktü Ali (ra) hepsinin kücğü idi Abdullah b Mes’ûd, AbdurRahmân b Avf, Erkâm b EbilErkâm, Saîd b Zeyd, Mus’âb b Umeyr, Bilâl b Rebâh, Ammar b Yâsîr ve onlarcası, yüzlercesi hep gençlerdi
Bu gençler davetin yükünü omuzladılar Tebliğ yolunda bunlar, akıl almaz eziyetler karşısında, sabır ve fedâkârlığın en üstün örneğinğ gösterdiler Onlar gecelerini gündüzlerine katarak, İslâm’ın yayılmasını ve varlığını kabul ettirmesini gerçekleştirdiler Bu dinin zafer kazanmasını ve yerleşmesini sağladılar Kısa bir sürede müslümanların hâkimiyeti gerçekleşti İslâm hükûmeti ve otoritesi kuruldu Müslümanlar iki büyük ülkeye, Bizans ve Fars’a boyun eğdirdiler Onların gölgesi (idâresi) doğuda Çin’e, kuzeyde Hazar, Ermenistan ve Rus ülkesine ulaştı Şâm, Mısır, Berka, Trablus ve diğer Afrika ülkeleri müslümanların adâletine tâbî oldu Bütün bunlar otuz beş senede gerçekleşti Emevîler döneminde hâkimiyet ve otoriteleri Çin’e, Hindistan’ın büyük bir kısmına, Türkistan’a uzandı Doğuda Çin hududuna ulaştılar, batıda Endülüs’e (İspanya) girdiler Abbasî halîfelerinden Haru erReşîd, İslâm ülkelerinin genişliğini şöyle anlatabilmiştir:
“Yağmurunu istediğin yere yağdır Nasıl olsa (senin suyunla bitecek mahsûlün) haracı bize getirilecektir
İşte Ukbe b Nâfî’ Atlas Okyanusu’nun kenarında atını dizlerine kadar denize sürüp şöyle haykırmıştır:
“Allah’ım! Ey Muhammed’in Rabbi, şu deniz karşıma çıkmasaydı, senin ismini yüceltmek yolunda bütün dünyayı fethederdim Allah’ım, şâhid ol
İşte kuteybe elBahilî Doğunun son noktasına varmış, Çin ülkesine mutlaka girmek isterken yakın adamlarından biri onu ikaz ediyor, diyor ki:
“Ey Kuteybe, Türklerin ülkesine daldın Olaylar zamanın iki kanadı arasındadır; gelir de, gider de (yâni lehine de tecellî eder, aleyhine de)
Kuteybe sarsılmaz bir im^nla şu cevabı verdi:
“Allah’ın zafer vereceğine sağlam inancım sebebiyle bu ülkelere daldım Vakit geçerse, hazırlığın faydası olmaz
İkaz eden şahıs onun azmini ve samimiyetini görünce,
“Yoluna istediğin şekilde devam et, ey Kuteybe! Bu Allah’dan başkasının kıramayacağı sağlamlıkta bir azimdir demek zorunda kaldı
Allah rahmet eylesin, İslâm şairi Muhammed İkbal şöle diyor:
“Şehirleri fetheden ordulardan önce
“Ezanımız Frenklerin kiliselerinde okundu
“Afrika’yı da, Büyük Sahrayı da
“Yer ateş püskürürken yaptığımız secdeleri de unutma
“Hiç bir gün zalimden korkmadan
“Kılıçlara göğsümüzü açıp yürüdük
“Kılıcın parıltısı sanki etrafında çiçek biten
“Yemyeşil bir bahçenin gölgesi gibi idi
Gençler!
Dünya onlardan daha asil ve şereflisini, daha merhametli ve şefkatlisini, daha yüce ve daha ulusunu, daha üstün ve daha âlimini tanımış mıdır?
İnsanlar kölelik zinciriyle bağlı iken onlar hürriyeti ilân ettiler, akıllar câhiliyyet kelepçesiyle tutuklanmış iken tevhîdi yaydılar, Bizans ve Fars halklarını ihtirasları uğruna savaşa zorlarken onlar adâleti ayakta tuttular
Başkaları malı zulûmle toplarken onlar hayır yollarında harcadılar Başkaları annelerini ve kız kardeşlerini satarken onlar ırzları ve nâmuslarını korudular
Alınları Allah huzurunda secdeye vardı ama, başkaları karşısında alınlarını dik tuttular Kalbleri güzelliklerden hoşlanırken, bütün çirkinliklerden de nefret ettiler Akılları hakka inandı ve bütün batılları reddetti Bir ellerini Allah’a açtılar, diğerini insanlara uzattılar
Dine inandılar, çünkü dünyayı yüceltmek istiyorlardı Dünya için çalıştılar, çünkü bu yolla dine hizmet etmek istiyorlardı Din ile dünyayı bir araya getirdiler, çünkü dünyada izzet ve şeref sahibi olmayı, Âhirette kurtulanlardan olmayı arzu ediyorlardı
Dünyaya hükmettiler de onu güven ve sulh ile doldurdular Musîbet rüzgârları onlara doğru esti ama, onları sabır ve tebessümle karşıladılar Kim onlara düşmanlık beslediyse dünyayı onların başına yıktılar
Şehîdlerin kanı onlara göre gençlerin ve yaşlıların güzel kokusu gibidir Düşmanların oku onların göğüslerinde izzet ve olgunluğun işâretidir Dinleri yolunda ölüme atılmak onlar için kadın ve çocukların şarkısına benzer
Aslında onlar hiç bir nesle benzemeyen tek bir nesildirler Diğer insanlara benzemeyen gerçek er kişidirler Diğer ümmetlere benzemeyen önder bir ümmettirler Allah (cc) onlardan şöyele bahseder:
“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz (Ali İmran110)
Gençler!
Dillerin tekrarladığını, hançerlerin haykırdığını çokça duyduğumuz beş slogan vardır ki, bunlar:
“GAYEMIZ ALLAH’DIR
“ÖNDERİMİZ RASÛLÜLLAH’TIR
“DÜSTURUMUZ KUR’ÂN’DIR
“YOLUMUZ CİHÂD’DIR
“ALLAH YOLUNDA ŞEHÎD OLMAK EN YÜCE EMELİMİZDİR
Ancak, şurada burada mü’min ağızlarından taşan bu sloganların kalblerde iş görmesi ve nefislerde iz bırakması, bunları söyleyenlerin, İslâm peygamberinin kurup Halîfeleriyle Ashâbının ve kıyâmete kadar iyilikte onlara tabî’ olanların devam ettirdikleri ilk medresenin öğrencilerini örnek edinmeleriyle mümkündür Bu medrese öyle erleri, öyle kahramanları me’zûn etti ki, onlar, devamlı şekilde, her zaman ve her yerde, müslüman nesilleri ilim ışığıyla aydınlattılar, iman ve ihlâsla aydınlattılar, cihâd ve fedâkârlık konusunda aydınlattılar, kararlılık ve azimle aydınlattılar, tebliğ ve davetle aydınlattılar, ahlâk ve iyi muamele konusunda aydınlattılar
Gençlerimiz bu beş sloganı huy edinir, bunların izleri sözlerinde ve işlerinde görülür ve hayatlarında tatbik ederlerse, İslâm’ın izzet ve varlığının geleceğine, müslümanların birlik ve hâkimiyetlerinin kurulacağına ümit beslemek gerekir Bunu gerçekleştirmek Allah’a güç gelen bir şey değildir