Kalıtımsal tohum yasası Türklerin ve Türkiye'nin sonu olabilir Son meydana çıkan tohum yasası ile genetiği değişmiş (GDO) tohumların ülkemize girişi hür bırakılıyor Doç Dr Ümit Sayın, önce vücudumuzu, daha sonra topraklarımızı işgal edecek bu “derin ve karatehlikeye karşı uyarıyor Son çıkan tohum yasasıyla, Türkiye'yi, Atatürk'ün, Gençliğe Tavır’de uyarmış olduğu gibi gaflet, kötüye işaret ve hıyanet içinde yönetenler, Türklüğe ve Türkiye'ye son darbeyi vuruyor olabilirler 1970'lerde tarım konusunda kendi kendine yeten ve bir tarımhayvancılık ülkesi olan Türkiye bugün bu stratejik iki manâlı unsurunu yitirmiş durumdadır Son alınan kararlarla ve çıkarılan kanunlarla, Türkiye'nin çöküşünü hız yapmak için elinden geleni yapanlar, Türkiye'yi Büyük Ortadoğu Projesi dahilinde daha da biçare ülkü getirmeye çalışmaktadırlar Artık Türklere ve Türkiye'ye ihanet edildiği ortadadır! Türkiye Cumhuriyeti an be an çökertilirken, tarımı ve hayvancılığı yok edilirken, en stratejik kurumları yabancıların eline geçmiştir (Türk Telekom, Bankalar, Tüpraş vb) Tarımı, hayvancılığı, hap sektörü olmayan ve bu konuda dışa bağımlı olan bir ülke savaşamaz, kendini savunamaz Çökmeye ve yok olmaya mahkumdur Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO veya GE: Genetically Engineered) içeren tohum ola ki de insanlık tarihinin en büyük dramı olacaktır Bu sayede biyoloji ile ilgili ve mikrobiyolojik savaşın her türlüsü çok büyük kolaylıkla yapılabilir Yediğiniz ekmekten, meyveden, sebzeden, içtiğiniz biraya, şaraba, meyve suyuna dek her şey lakin her şey artık genetik olarak değişmiş olarak odamıza, buzdolaplarımıza girecektir Bunun anlamı şudur: Çocuklarınızın vücutlarını yaratıcı karbonhidrat, amino asit, yağ ve öteki bileşenler bile tanıdık olmayan derin devletler göre denetleme edilebilir! Artık sadece beynimizin içine girmekle kalmayacaklar, bedenlerimize ve moleküllerimize dek nüfuz edebileceklerdir Bugün kendi halkına ya da Avrupa halkına Kalıtımsal Tamamlanmış yiyecekleri satamayan Amerikan ve İsrail firmaları ülkemizi yok etmeye ve çökertmeye azmetmiş başımızdaki bu yönetimlere bu tohumları satabilmektedirler Bu tohumların hiçbiri tatmin edici uzun dönemli deneylerden ve testlerden geçirilmemiştir Bunların toplumlar üzerindeki uzun süreli etkileri bilinmemektedir Yeterli hayvan çalışmaları kuşkusuz yapılmamıştır Kalıtımsal olarak bitmiş yiyeceklerin (GDO'ların) özellikleri: · Bu yiyeceklerde, basit dille açıklama yapmak icabında, soyun devamını karşılayan kalıtımsal kodlar ortadan kaldırılmıştır Bu bitki örtüsü tohum vermemektedir Yani bu tohumları her sene baştan satın olmak gerekmektedir Bu Nedenle Amerika ve İsrail’e bağımlı ayla ulaşmak söz konusudur Ama keza bir özellikleri daha vardır, bir defa bunlara genetik manüpülasyon yapılmışsa, bu manüpulasyonun sadece tohum verme yeteneği üzerine yapılıp, yapılmadığı bilinemez Bilemediğiniz başka böylece çok gen de bu bitkilere eklenmiş olabilir, ya da zamanla eklenecektir Yani bu bitkilerin çoğu olağan görünen CANAVAR OT GIBI YAŞAMA olabilir · Bu tohumlar özel olarak bitki örtüsünün yapısını parçalamak üzere kodlanmışlardır Yani bir tarlaya ekildiğinde içerdikleri kalıtımsal data baştan sona o bölgedeki bitki örtüsünü yok etmekte ve o bölgedeki öteki bitki örtüsünü belirtilmiş böcek türlerine veya mantar türlerine güçsüz ülkü getirmektedirler Bu Nedenle o böcek türlerini ortalığa salan (sonradan da onları öldürmek için böcek ilaçlarını satan) dev şirketler bir kaç kez kar etmektedirler Örneğin GDO buğday ekilmiş bir tarlaya, bu sefer DOĞAL BUĞDAY ekmek isterseniz, toprağa karışmış olan genler nedeniyle ekeceğiniz buğday özel mantar ve haşere türlerine güçsüz ayla getirileceği için mahsul almanız mümkün olmayacaktırYani bir tarlaya Genetik Olarak Değiştirilmiş tohum ekerseniz bir 5070 yıl daha başka tohum ekemezsiniz Bu Nedenle toprağın iç kimyasal ve genetik yapısı değiştirilmektedir Burada kalıtımsal olarak değiştirilmiş yiyecekleri savunanlar, bu 'canavar bitkilerin' mikroorganizmalara karşısında daha dayanıklı olduklarını ve daha pozitif ürün verdiklerini söylemektedirler Bunun içten olup olmadığı, bilimsel olarak ispatlanmış olup olmadığı, tartışmalıdır · Bu tohumlar yalnızca üremesi durdurulmuş tohumlar değildirler Bunlar bununla beraber farklı genlerle yüklenmiş tohumlardır Yani bu tohumlardan oluşacak buğdayın, elmanın, portakalın görünümleri (fenotipleri) orjinale benzese de, benzer ALIEN filmindeki gibi bunlar 'canavar meyveler veya sebzeler' olacaktır Üstelik sizin sindirim sisteminize girecek, karaciğerinizde ve beyninizde depolanacaklardır Büyümekte olan çocuklarınızın vücutları bu canavar yiyeceklerle dolacaktır Bundan Başka bir takım etkileri de geri dönüşsüz olabilir Genetik olarak işlenmiş tohumların ya da bu 'canavarufo bitkilerin' hakiki genotipini saptayacak teknolojik imkanlar Türkiye'de olmadığı için, ne yediğiniz hiç bir zaman saptanamayacak, lakin bu canavar bitkimeyvelerin etkileri yıllar veya kuşaklar daha sonra ortaya çıkana kadar bilinmez kalacaktır İşte 2006 yılında Türkiye'yi yönetenler Türk ırkını nasıl değil edebileceklerinin hesabını belki de fazla daha önceden Küresel Elitle birlikte yaptıkları için derhal tüm yasaları geçirmektedirler · Bu tohumlardan oluşacak ve gelişecek bitkiler tamamen ülkeyi kaplayacak ve tüm toprağı işgal edecektir Bu geri dönüşsüz bir olgudur ve en az 5070 sene bu topraklarda diğer doğal bir bitki yetiştirmeniz mümkün olmayacaktır Yani yalnızca beyniniz, karaciğerleriniz, kaslarınız işgal edilmekle kalmamakta, bununla beraber da bütün topraklarınız, bitki örtünüz, ormanlarınız işgal edilmektedir · Bu canavar tümör hakkında çok eksik şey bilinmekte, hakiki bilgiler tanıdık olmayan derin devletlerin gizli laboratuarlarında ve kasalarında saklanmaktadır Türkiye'de son 30 yılda TÜRK ırkında kısırlık % 3040 oranında artmıştır Artık 6 Türk erkeğinden birisi kısırdır acilen Türk ırkının değil edilmesi için zaten böylece fazla usul büyük muhtemelen kullanılmaktadır Kalıtımsal Işlenmiş Tohumun da devreye girmesiyle, Büyük İsrail ve Büyük Kürdistan projeleri için, Türk ırkının kısırlaştırılması projesi bütün hızıyla sürecektir 'Türkler Uyusun da Büyüsün, Kürtler Üresin de Büyüsün' sözü doğru ülkü gelmektedir · Türkiye'de Kalıtımsal Tamamlanmış Tohumun uzun süreli etkilerini araştırabilecek bir merkez veya teknoloji yoktur Bu konuda ses çıkaran benim gibi ulusalcı, Atatürk milliyetçisi, yurtsever bilim adamlarını ise üniversitelerden atmaya, haklarında olur olmaz nedenlerle mahkemeler açarak, hayatlarını zorlaştırmaya, mahvetmeye çalışmaktadırlar Bu konuda halkı aydınlatacak ve gerçekleri ortaya çıkaracak bütün sesler, o demokrasiyi çok seven Batı ülkeleri ve Türk hükümeti göre antidemokratik olarak susturulmakta, bütün alternatifler ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır Bu konuda uzun dönemli incelemeler yapılmadan, bu yiyeceklerin topluma, çocuklarımıza yönelik yaygın kullanılması insanlık suçudur · Genetik işlenmiş tohumların oluşturacakları canavar bitki örtüsü adi görünmelerine karşın, ne yazık oysa içerecekleri ve ruhunuzun bile duymayacağı enzimler, amino asitler ve diğer kalıtımsal materyal tamamen bütün toplumdaki insanların beyninde nörotransmitter düzeyini değiştirebilirler, gelişmekte olan çocuklarda ise nöronal ağın oluşumunu değiştirebilirler Bu etkilerin birçok geri dönüşümsüzdür Bu etkiler ilk ilk olarak ortaya çıkmasa da bir kaç kuşakta ortaya çıkabilir Bu etkilerin sonucunda bütün millet bir kaç kuşak sonradan kısırlaştırılabileceği gibi, bunalım ve akıl seviyesinde azalma, zeka geriliği, apati veya başka psikolojik, nörolojik sorunlar da oluşturulabilir · Teknolojinin gelişmesiye bu canavar bitkilerin içine gelecekte diğer ne müdahalelerde bulunulabileceği bilinemez Mesela salgın bir hastalığa ya da virüse aleyhinde bu bitkileri tüketen toplumlar daha dirençsiz hale gelebilir Zaten Round Table ve CFR'nin almış oldukları kararlara kadar, böyle bir biyoloji ile ilgili savaşla dünya nüfusunu tüketmeye Amerikalılar ve Yahudiler karar vermişlerdir Son çıkarılan tohum yasası sonucunda, Türkiye'ye sokulacak ve bitki örtümüzü işgal edecek canavar tohumlar ve ur aşağıdaki etkileri yapabileceklerdir: · Toplumdaki kısırlık oranını arttırıp 56 kuşak daha sonra Türklerin sayısının azalmasına yol açabileceklerdir · Alerji, enfeksiyon, fazla çeşitli hastalıklara yakalanma riskini o toplumun genetik yapısına özgü yöntemlerle artırabileceklerdir · Toplumun genetik yapısını değiştirebileceklerdir · Kanser riskini fazla artıracaklardır Bu da yabancı hap şirketlerinin işine yarayacaktır · İnsanlardaki zeka, düşünme, olağan psikolojik denge gibi fonksiyonları olumsuz yönde etkileyeceklerdir Toplumda, kalıtımsal bozukluklar, bunalım, psikoz, nörolojik bozuklar, akıl geriliği ya da düşük zeka, hastalıklara eğilim harika düzeyde artacaktır Bu ilk 10 sene içinde görülmese bile, 3050 sene içinde kendini gösterecektir · Türk toplumunu imha etmek ve genetik yapısını bozmak için uzun dönemde etkisi çıkabilecek böylece fazla kimyasal, amino asit veya kalıtımsal materyal bu şekilde topluma enjekte edilebilecektir · 50100 yıl içinde Türklerin kısırlaştırılması, genetik yapılarına tesir etmek, genetik materyali bu yiyeceklerle bütün topluma yaymak, salgın hastalıklara karşı toplumu ortadan kaldırılabilir hale getirmek mümkün olacaktır · Bu canavar tohumlar ve canavar ot gibi yaşama nedeniyle yalnızca kendi bedeniniz değil, çocuklarınızın, torunlarınızın ve tüm ırkın bedeni ve beyinleri moleküler düzeyde işgal edilmektedir Türk toplumuna ve Türk ırkına daha büyük bir ihanet olamaz Evet! Türk tarihinde hiçbir yönetim Türklere, Türkiye'ye ve kendi vatandaşlarına böylesine zalim, alçak ve zalim olmamıştır Bırakın Türk tarihini, Dünya Siyaset Tarihinde hiçbir idare kendi ülkesinin milli güvenliğinin aleyhine böylesine yoğun çalışmamıştır Bundan Böyle kim neyi beklemektedir, bu gidişe kim dur diyecektir, diyebilecek olanlar neyi beklemektedirler, bunu anlayışlı olmak fazla zordur Yahut herkes mi satılmıştır ve ülkesine ihanet etmektedir? Bir kaç yıl daha beklenirse, Türkiye'nin ve Türklerin köleleştirilmesinin engellenmesi imkansızlaşacaktır, Türkler ve Türkiye işgal altındadır ve değil edilmektedir Türklerin genetik yapılarına, Türk ırkına ve Türkiye'nin geleceğine müdahale laf konusudur Bu müdahale en ince, Derin Devlet teknolojileri, biyoteknolojiler ve sistemli gizli KARA BİLİM yöntemleri ile yapılmaktadır Kimse demezse, bundan böyle Türk Halkı bu gidişe bir dur demelidir! Doç Dr Ümit Sayın