iltasyazilim
FD Üye
GERÇEKTEN KARDEŞ MİYİZ??
Çıkarcı ilişkilerin çepeçevre kuşattığı, “merhabaların“hatır sormaların bile zaruret olduğunda uygulana geldiği bir dünya oluşturduk
Güç ve iktidarın, mal ve itibarın adam topladığı bu sahte dünya aslında, insanlığın yanlışlığını fark ettiği, ama yinede içinde rol almaya devam ettiği bir kurgu, bir oyun gibi sanki
Bu yönüyle kötü kokan dünyanın içinde, bir gül gibi kokusuyla, bir çiçek gibi nadideliği ile fark edilen, o şefkatli ve muhteşem önderin(sav) öğrettiği, bizzat yaşayarak örneklik ettiği kardeşlik göze çarpıyor! Yakın olmayı vurguladığı, riyasızlığı ve samimiyeti hatırlattığı için beklide, adının özenle seçildiği kardeşlik müessessi
İslam tarihi boyunca bu kardeşliğin istenen ölçüde anlaşılması ve doğru uygulanması, bu gün hissedilen o güzel koku olarak, uygulanışının fevkalade tezahürleri ile günümüze kadar gelmiştir Ayetlerde vurgulanan ensarmuhacir ilişkisi, insanlık tarihinde bir eşi daha görülmemiş olan Rasülullahın (sav) öğretisinde temellenmiş, müthiş bir örneklik ve insanlığa verilen müthiş bir mesajdır onlar, kendilerinde bir açlık (ihtiyaç) olsa bile, (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederlerKim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar felah (kurtuluş) bulanlardır (59Haşr:9) Kurtuluşun ve felahın adresi olarak kelamullahta anlatılan davranışlar, elbette İslam tarihinde çokça uygulandı Ve bunun sonucu olarak Allahın nimetinin kuşatıcılığı değişik şekillerde tezahürlerle tarihe nakşoldu
Sözü edilen çıkarcı dünyada avamiane tabirle aptallık olarak adlandırılacak olan bu ve benzeri davranışlar aslında aklın ve akıllılığın göstergesiydi Zira insanı yaratan, kurtuluşun böyle olduğunu bildiriyor ve tarihte bunun öyle olduğuna örnekleri ile tanıklık ediyordu
Mü’minler ancak kardeştirler! (49Hucurat:10) Rasülullahın ve ona tabi olanların uygulaya geldiği bu kardeşlik olgusunu en iyi muhafaza eden şeyin “ümmet bilinci olduğu hatırdan çıkarılmadan, Rasülullahın öğretisi olan kardeşliği yeniden dirilmemiz bu ayeti kerimenin gereğidir
Öte yandan, bu gün kendi algılayışımızla ortaya koyduğumuz ve kendimizce uygulaya geldiğimiz, ama bir türlü Allah(cc)ın rahmetinin ve nimetinin kuşatıcılığı sonucunu getirmeyen bir kardeşlik gerçeğide karşımızda durmaktadır Bu sonuç, elbette kardeşlik algımızdaki bir takım eksikliklerimizin altını çizmektedir
Samimiyetle söylemek gerekirse, her birimiz İslam kardeşliğini benimsiyoruz İstisnaları dışarıda tutarsak, hepimiz kendi alanımızda kardeşliğin gereklerini kişisel tercihimizle! sınırlayarak uygulamaya çalışıyoruz Fakat ya mensup olduğumuz cemaati yalnızca kardeş görüyoruz (ki bunu hiçbir zaman, elbette söylemiyoruz ama uygulamalarımız onu gösteriyor) ya da İslam'ın öngörmediği kişilik de taşısalar kardeşlikte, bildik çevremizi ve yakınlarımızı daha öncelikli tutuyoruz Bu da “ben merkezli düşünüyor olmamızdan kaynaklanıyor mutlaka
Akidemizi oluştururken, tabiidir ki “bendiyerek hareket ederizEşhedü, ben şahadet ederim deriz Buradaki “ben ifadesi, hür irademizle, ben olarak, kendi kabulümüz ve seçimimizle iman edip, akidemizi öyle oluşturuyor olduğumuzun kanıtıdır Akidenin oluşumundabenliğimizi devreden çıkaramaz, “ben olarak düşünüp öyle de tasdik ederiz Oluşan bu akidenin uygulama alanlarındaysa, artıkbendeğilizdirBiz olmuşuzdur Hür olanbenlerin, düşünen ve sorumlu olan “benlerin, önderliğini Allah elçisinin yaptığı, hareket kaynağının vahiy olduğu “benlerin oluşturduğu topluluk olmuşuzdur Yani “ümmet olmuşuzdur! Ümmet bilinci “ben merkezli değil, “biz merkezli düşünüp öyle hareket etmemizi ister
Çıkarcı ilişkileri ile kötü koktuğunu ifade ettiğimiz dünyanın uyguladığı gibi, mal ve mevkii, güç ve itibar eksenli bir, hasta ruhlu davranış modelinin aksine, zayıf, ama Mü’min, tanınmamış, ama Allahı (cc) bilen fakir, ama hasletleriyle zengin olabilecek insanlarla İslam bizleri kardeş kılar Bunun akside olabilir elbette Hem zengin, hem hasletlerle yüklü, hem güçlü, hem de Mü’min olabilir Ama ilişkilerdeki kıstaslarımızı belirleyen unsur, asla ama asla içinde bulunduğu itibar, mal, güç veya kariyeri olamaz! İslamen övülen hasletleri ve teslimiyeti ölçüsünde kardeş olur, kardeş biliriz Tabi kardeşliğimizi bölgeler ve coğrafyalar da sınırlayamaz Dünyanın neresinde olursak olalım, bu kıstaslardaki her Müslüman kardeşimizdir elbette!
Şimdi bu çerçeveden hareketle, kan kardeşimizin, öz kardeşimizin Filistin de yaşadığını hissedip, İsrail zulmü altında kanı akıp, canı yanarkenn nasıl rahat oturabildiğimizi açıklayalım! Veya Irak'ta, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Guantenamo'da, Ebu Garib'de öz kardeşimiz işkence görürken, nasıl, hangi izahla alışveriş yapıp, güzel giyinip, umursamaz ve göz yaşı akıtmayız? Bunu, “kardeşliğe olan itibarımız ölçüsünde cevaplayabilir miyiz?
Unutmayalım, adı geçen yerlerde yaşayan Müslümanlar geri adım atsalar, başlarını açsalar, ölçülerini islama göre değil de “onlara göre belirleseler, Müslümanlık diye tutturmasalar, zulüm görmeyecekler veya öldürülmeyecekler! Yani Müslüman olmasalar, rahat yaşayacaklar, fakat Müslümanlar ki, rahat yaşayamıyorlar Hatta bir dolusu hiç yaşamıyor!
Hani Müslümanlar kardeşti?
Sahi, yoksa biz oradakilerle kardeş mi değiliz!???
Selam ve Dua ile
Çıkarcı ilişkilerin çepeçevre kuşattığı, “merhabaların“hatır sormaların bile zaruret olduğunda uygulana geldiği bir dünya oluşturduk
Güç ve iktidarın, mal ve itibarın adam topladığı bu sahte dünya aslında, insanlığın yanlışlığını fark ettiği, ama yinede içinde rol almaya devam ettiği bir kurgu, bir oyun gibi sanki
Bu yönüyle kötü kokan dünyanın içinde, bir gül gibi kokusuyla, bir çiçek gibi nadideliği ile fark edilen, o şefkatli ve muhteşem önderin(sav) öğrettiği, bizzat yaşayarak örneklik ettiği kardeşlik göze çarpıyor! Yakın olmayı vurguladığı, riyasızlığı ve samimiyeti hatırlattığı için beklide, adının özenle seçildiği kardeşlik müessessi
İslam tarihi boyunca bu kardeşliğin istenen ölçüde anlaşılması ve doğru uygulanması, bu gün hissedilen o güzel koku olarak, uygulanışının fevkalade tezahürleri ile günümüze kadar gelmiştir Ayetlerde vurgulanan ensarmuhacir ilişkisi, insanlık tarihinde bir eşi daha görülmemiş olan Rasülullahın (sav) öğretisinde temellenmiş, müthiş bir örneklik ve insanlığa verilen müthiş bir mesajdır onlar, kendilerinde bir açlık (ihtiyaç) olsa bile, (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederlerKim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar felah (kurtuluş) bulanlardır (59Haşr:9) Kurtuluşun ve felahın adresi olarak kelamullahta anlatılan davranışlar, elbette İslam tarihinde çokça uygulandı Ve bunun sonucu olarak Allahın nimetinin kuşatıcılığı değişik şekillerde tezahürlerle tarihe nakşoldu
Sözü edilen çıkarcı dünyada avamiane tabirle aptallık olarak adlandırılacak olan bu ve benzeri davranışlar aslında aklın ve akıllılığın göstergesiydi Zira insanı yaratan, kurtuluşun böyle olduğunu bildiriyor ve tarihte bunun öyle olduğuna örnekleri ile tanıklık ediyordu
Mü’minler ancak kardeştirler! (49Hucurat:10) Rasülullahın ve ona tabi olanların uygulaya geldiği bu kardeşlik olgusunu en iyi muhafaza eden şeyin “ümmet bilinci olduğu hatırdan çıkarılmadan, Rasülullahın öğretisi olan kardeşliği yeniden dirilmemiz bu ayeti kerimenin gereğidir
Öte yandan, bu gün kendi algılayışımızla ortaya koyduğumuz ve kendimizce uygulaya geldiğimiz, ama bir türlü Allah(cc)ın rahmetinin ve nimetinin kuşatıcılığı sonucunu getirmeyen bir kardeşlik gerçeğide karşımızda durmaktadır Bu sonuç, elbette kardeşlik algımızdaki bir takım eksikliklerimizin altını çizmektedir
Samimiyetle söylemek gerekirse, her birimiz İslam kardeşliğini benimsiyoruz İstisnaları dışarıda tutarsak, hepimiz kendi alanımızda kardeşliğin gereklerini kişisel tercihimizle! sınırlayarak uygulamaya çalışıyoruz Fakat ya mensup olduğumuz cemaati yalnızca kardeş görüyoruz (ki bunu hiçbir zaman, elbette söylemiyoruz ama uygulamalarımız onu gösteriyor) ya da İslam'ın öngörmediği kişilik de taşısalar kardeşlikte, bildik çevremizi ve yakınlarımızı daha öncelikli tutuyoruz Bu da “ben merkezli düşünüyor olmamızdan kaynaklanıyor mutlaka
Akidemizi oluştururken, tabiidir ki “bendiyerek hareket ederizEşhedü, ben şahadet ederim deriz Buradaki “ben ifadesi, hür irademizle, ben olarak, kendi kabulümüz ve seçimimizle iman edip, akidemizi öyle oluşturuyor olduğumuzun kanıtıdır Akidenin oluşumundabenliğimizi devreden çıkaramaz, “ben olarak düşünüp öyle de tasdik ederiz Oluşan bu akidenin uygulama alanlarındaysa, artıkbendeğilizdirBiz olmuşuzdur Hür olanbenlerin, düşünen ve sorumlu olan “benlerin, önderliğini Allah elçisinin yaptığı, hareket kaynağının vahiy olduğu “benlerin oluşturduğu topluluk olmuşuzdur Yani “ümmet olmuşuzdur! Ümmet bilinci “ben merkezli değil, “biz merkezli düşünüp öyle hareket etmemizi ister
Çıkarcı ilişkileri ile kötü koktuğunu ifade ettiğimiz dünyanın uyguladığı gibi, mal ve mevkii, güç ve itibar eksenli bir, hasta ruhlu davranış modelinin aksine, zayıf, ama Mü’min, tanınmamış, ama Allahı (cc) bilen fakir, ama hasletleriyle zengin olabilecek insanlarla İslam bizleri kardeş kılar Bunun akside olabilir elbette Hem zengin, hem hasletlerle yüklü, hem güçlü, hem de Mü’min olabilir Ama ilişkilerdeki kıstaslarımızı belirleyen unsur, asla ama asla içinde bulunduğu itibar, mal, güç veya kariyeri olamaz! İslamen övülen hasletleri ve teslimiyeti ölçüsünde kardeş olur, kardeş biliriz Tabi kardeşliğimizi bölgeler ve coğrafyalar da sınırlayamaz Dünyanın neresinde olursak olalım, bu kıstaslardaki her Müslüman kardeşimizdir elbette!
Şimdi bu çerçeveden hareketle, kan kardeşimizin, öz kardeşimizin Filistin de yaşadığını hissedip, İsrail zulmü altında kanı akıp, canı yanarkenn nasıl rahat oturabildiğimizi açıklayalım! Veya Irak'ta, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Guantenamo'da, Ebu Garib'de öz kardeşimiz işkence görürken, nasıl, hangi izahla alışveriş yapıp, güzel giyinip, umursamaz ve göz yaşı akıtmayız? Bunu, “kardeşliğe olan itibarımız ölçüsünde cevaplayabilir miyiz?
Unutmayalım, adı geçen yerlerde yaşayan Müslümanlar geri adım atsalar, başlarını açsalar, ölçülerini islama göre değil de “onlara göre belirleseler, Müslümanlık diye tutturmasalar, zulüm görmeyecekler veya öldürülmeyecekler! Yani Müslüman olmasalar, rahat yaşayacaklar, fakat Müslümanlar ki, rahat yaşayamıyorlar Hatta bir dolusu hiç yaşamıyor!
Hani Müslümanlar kardeşti?
Sahi, yoksa biz oradakilerle kardeş mi değiliz!???
Selam ve Dua ile