Eski Gezegenler
Antik Romalılar, eski devirlerde gözlemlenebilen beş gezegene tanrı isimlerini vermiştir. Roma mitolojisinde Merkür seyahat tanrısının, Venüs aşk ve güzellik tanrıçasının, Mars savaş tanrısının, Jüpiter tanrılar tanrısının, Satürn ise tarım tanrısının ismidir. Roma kökenli gezegen isimleri bugün de kullanılmaktadır ve her dilde neredeyse evrenselleşmiştir.
İslam dünyasında gezegenler, Muhyiddin-i Arabi’nin Dürrü’l-Meknun (Saklı İnciler) adlı eserinde şu şekilde anılmaktadır: “Utarit (Merkür), Zühre (Venüs), Merih (Mars), Müşteri (Jüpiter), Zühal (Satürn)
Eski Türklerde gezegenlerin birisi rengiyle, ikisi de “yıldız, gündüz gibi sözcüklerde görülen ve parlaklık ifade eden “dız ekiyle adlandırılmıştır: “Çolpan (Venüs), Bakırsokum (Mars), Erendiz (Jüpiter), Sekendiz (Satürn)
Yeni Gezegenler
Teleskobun icadından sonra, 19. yüzyılın ortasında Alman gökbilimci Johann Galle tarafından bulunan Neptün suyu andıran mavi renklerinden ilhamla Roma tanrılarından birinin, deniz tanrısının ismini almıştır. 18. yüzyıl sonlarında İngiliz gökbilimci William Hershel’in keşfettiği Uranüs’ün ismi ise diğer gezegenlerden farklı olarak Yunan mitolojisinden gelir ve “cennetin tanrısı olarak bilinir. Aydınlanma çağında dahi gezegen adlandırılırken eski kültürlerden bağını koparmamış ve Batı medeniyetinin Romalı ve Yunan köklerine bir teşekkürü olmuştur.
Gezegenimiz: Dünya
Dünya bütün bu isimlendirmelerin dışında kalır, yaşadığımız gezegen tüm dillerde farklı isimler almıştır. Dünya’nın İngilizce karşılığı olan “Earth sözcüğünün kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte Germenceye dayandığı düşünülmektedir. Arapçada “toprak, arazi anlamına gelen “أرض (ard) kelimesiyle de etimolojik bağlantısı vardır. Dilimizdeki Dünya sözcüğü de Arapça “dena fiiline dayanır ve “daha yakın, daha alçak anlamlarını taşır ve bu isimleri kimin verdiği bilinmemektedir.
Antik Romalılar, eski devirlerde gözlemlenebilen beş gezegene tanrı isimlerini vermiştir. Roma mitolojisinde Merkür seyahat tanrısının, Venüs aşk ve güzellik tanrıçasının, Mars savaş tanrısının, Jüpiter tanrılar tanrısının, Satürn ise tarım tanrısının ismidir. Roma kökenli gezegen isimleri bugün de kullanılmaktadır ve her dilde neredeyse evrenselleşmiştir.
İslam dünyasında gezegenler, Muhyiddin-i Arabi’nin Dürrü’l-Meknun (Saklı İnciler) adlı eserinde şu şekilde anılmaktadır: “Utarit (Merkür), Zühre (Venüs), Merih (Mars), Müşteri (Jüpiter), Zühal (Satürn)
Eski Türklerde gezegenlerin birisi rengiyle, ikisi de “yıldız, gündüz gibi sözcüklerde görülen ve parlaklık ifade eden “dız ekiyle adlandırılmıştır: “Çolpan (Venüs), Bakırsokum (Mars), Erendiz (Jüpiter), Sekendiz (Satürn)
Yeni Gezegenler
Teleskobun icadından sonra, 19. yüzyılın ortasında Alman gökbilimci Johann Galle tarafından bulunan Neptün suyu andıran mavi renklerinden ilhamla Roma tanrılarından birinin, deniz tanrısının ismini almıştır. 18. yüzyıl sonlarında İngiliz gökbilimci William Hershel’in keşfettiği Uranüs’ün ismi ise diğer gezegenlerden farklı olarak Yunan mitolojisinden gelir ve “cennetin tanrısı olarak bilinir. Aydınlanma çağında dahi gezegen adlandırılırken eski kültürlerden bağını koparmamış ve Batı medeniyetinin Romalı ve Yunan köklerine bir teşekkürü olmuştur.
Gezegenimiz: Dünya
Dünya bütün bu isimlendirmelerin dışında kalır, yaşadığımız gezegen tüm dillerde farklı isimler almıştır. Dünya’nın İngilizce karşılığı olan “Earth sözcüğünün kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte Germenceye dayandığı düşünülmektedir. Arapçada “toprak, arazi anlamına gelen “أرض (ard) kelimesiyle de etimolojik bağlantısı vardır. Dilimizdeki Dünya sözcüğü de Arapça “dena fiiline dayanır ve “daha yakın, daha alçak anlamlarını taşır ve bu isimleri kimin verdiği bilinmemektedir.